Bizim Yerimize de Gülümsemek Zorundasın.

''Bizim yerimize de gülümsemek zorundasın sen Kyuu.''
Diye bir ses duymuş ve irkilmiştim. Mezarlıkta, sadece dostlarımı ziyarete gelmişken koro halinde bu ses yankılanmıştı kulaklarımda.
Hayatta üç tip insan vardır;
*Gelmesi gerekip, gelmeyen.
*Gelmemesi gerekip, gelen.
*Yanında olup, gitmemesi gereken.
Bir de bunların, gidişleri vardır. Dönüşü olmayan gidişleri. Tamam, gidebilirler. Benim üzüldüğüm nokta bu değil ki. Ben gitmelerinden değil, kalmamalarından şikayetçiyim. Sizin yerinize gülümsemek, sizinle gülümsemekten çok daha ağır. Bunun farkına varın artık.
Aslında sizi sevmek değil, sizden nefret etmeliyim. Geldiniz, ve beni de alıp gittiniz. Bazen, ağzıma gelen yolun toprak tadı... Yataktan kalkacakken üstüme çöken ağırlık... Her yerden gelen kürek sesleri... Bunlar hep, bunlar hep sizden bana, benden aldıklarınızın yerine bıraktıklarınız.
Boğazımı tırmalayasım geliyor çoğu zaman, nefes alamamaktan. Aslında, bu iyi de oldu. Yani bir anlamda. Öğrenmen için illa, yaşaman gerekli. Bu saçma genelleme, büyümen demektir. Tarif edemiyorum, anlayın. Öyle yorgun haldeyim ki, kollarımdan anlarım.
Gözlerim.. Bitap düşük.. Karanlıkta, yok güneşim..
Git demedim size, kal da diyemedim. Gelin, diyemem ama.. Getirin, diyebilirim. Beni, yanınızda götürdüğünüz beni, masum olanı, çocuk beni. Getirin.
Sustuğum kadar büyüyor söyledikleriniz. Belki de gerekmezdi, böyle bitmesi. Ama madem gittiniz orada kalın, bakın hatıralar üzülüyor. Rüyalarıma da gelmeyin artık, kahpeliğin lüzumu yok.
Çaresiz gibiyim, özledim birkaç meleği. Çocuklar melektir derler ya hani. Hala çocuk musunuz peki? Hala masum musunuz yani? Benim aksime, siz kirlenmediniz değil mi?
Hepimiz çocuktuk, her tarafta masumiyet. Aynı zaman, ilerledikçe, kalmadı masum. Niye?
Ben de çocuktum, hatalar olur ki. Beni cezalandırma yöntemin, bu mu yani Sensei?
Masallar güzeldir, kuralı unuttunuz mu? Her nerdeyseniz, umarım mutlusunuzdur.
Cennet, Amegakure'ye ne kadar uzakta bilmiyorum ama, birini yanında hissedersen, mesafelerin önemsiz olduğunu gayet iyi biliyorum.
Sizinleyim dostlarım, siz benimle misiniz?
Diye bir ses duymuş ve irkilmiştim. Mezarlıkta, sadece dostlarımı ziyarete gelmişken koro halinde bu ses yankılanmıştı kulaklarımda.
Hayatta üç tip insan vardır;
*Gelmesi gerekip, gelmeyen.
*Gelmemesi gerekip, gelen.
*Yanında olup, gitmemesi gereken.
Bir de bunların, gidişleri vardır. Dönüşü olmayan gidişleri. Tamam, gidebilirler. Benim üzüldüğüm nokta bu değil ki. Ben gitmelerinden değil, kalmamalarından şikayetçiyim. Sizin yerinize gülümsemek, sizinle gülümsemekten çok daha ağır. Bunun farkına varın artık.
Aslında sizi sevmek değil, sizden nefret etmeliyim. Geldiniz, ve beni de alıp gittiniz. Bazen, ağzıma gelen yolun toprak tadı... Yataktan kalkacakken üstüme çöken ağırlık... Her yerden gelen kürek sesleri... Bunlar hep, bunlar hep sizden bana, benden aldıklarınızın yerine bıraktıklarınız.
Boğazımı tırmalayasım geliyor çoğu zaman, nefes alamamaktan. Aslında, bu iyi de oldu. Yani bir anlamda. Öğrenmen için illa, yaşaman gerekli. Bu saçma genelleme, büyümen demektir. Tarif edemiyorum, anlayın. Öyle yorgun haldeyim ki, kollarımdan anlarım.
Gözlerim.. Bitap düşük.. Karanlıkta, yok güneşim..
Git demedim size, kal da diyemedim. Gelin, diyemem ama.. Getirin, diyebilirim. Beni, yanınızda götürdüğünüz beni, masum olanı, çocuk beni. Getirin.
Sustuğum kadar büyüyor söyledikleriniz. Belki de gerekmezdi, böyle bitmesi. Ama madem gittiniz orada kalın, bakın hatıralar üzülüyor. Rüyalarıma da gelmeyin artık, kahpeliğin lüzumu yok.
Çaresiz gibiyim, özledim birkaç meleği. Çocuklar melektir derler ya hani. Hala çocuk musunuz peki? Hala masum musunuz yani? Benim aksime, siz kirlenmediniz değil mi?
Hepimiz çocuktuk, her tarafta masumiyet. Aynı zaman, ilerledikçe, kalmadı masum. Niye?
Ben de çocuktum, hatalar olur ki. Beni cezalandırma yöntemin, bu mu yani Sensei?
Masallar güzeldir, kuralı unuttunuz mu? Her nerdeyseniz, umarım mutlusunuzdur.
Cennet, Amegakure'ye ne kadar uzakta bilmiyorum ama, birini yanında hissedersen, mesafelerin önemsiz olduğunu gayet iyi biliyorum.
Sizinleyim dostlarım, siz benimle misiniz?