Tütünümü yakabilmek için ormanı bile ateşe verebilirdim.

Moderatör: Game Master

Tütünümü yakabilmek için ormanı bile ateşe verebilirdim.

Mesajgönderen Shinohara Izumi tarih 08 Eyl 2014, 20:57

Ruh yavaş yavaş tükenirken uçsuz bucaksız dehlizlerinde zihnin; zihin de zarar görürdü bazen, ruhun tezcanlılığından. Ruh ki kanatlanıp uçmak isterdi özgürlüğe doğru. Ruh ki dönmek isterdi gökyüzüne. Yağmur damlalarına çarparak, ağaç yapraklarının, bulutların gizlediği güneşe ulaşmak isterdi. Bıraksalar, yağmur damlalarına çarpa çarpa, bulutları bir kurşun gibi delerek gidecek uzaklara. Ama gidemez, aklı engel olurdu ona. Ruh, her zaman olduğu gibi bedenin başında durmalıydı. Ayrılamazdı. O yüzden sanki birbirlerine kelepçeli gibi öylece dururlardı bedenin karanlık boşluklarında. Eğer kalınacaksa, aynı anda kalırlardı. Eğer gidilecekse, aynı anda giderlerdi. Ölümdü ismi bu gidişin. Sadece beden kalırdı. Soğuk eller ve nereye baktığı belirsiz gözler. Ölüm işte, kimine göre düğün günüydü ölüm, kimine göre de dünyanın sonuydu. Ölüm ki insanların korktuğu tek şey, ölüm ki yaşamı sadece bir ip parçasıyla bağlamıştı hayata. Ve her gelen sorumluluk da hayatın üzerine biniyordu. Ama kopmazdı o ip nedense. Hayatta kalma içgüdüsü olsa gerek, o ip asla kopmaz yükler bindikçe. Ama Izumi'nin ipi... Kopuyor muydu, yoksa güçleniyor muydu? Belki bir ip parçası değildi artık. Halattı! Halat taşırdı her şeyi, üzerindeki tahtaya ne koyarsan koy, o taşırdı. Neyse ki, Izumi oraya daha yeni yeni bir şeyler koymaya başlıyordu. Son düşündüğü şeyleri de koydu o tahtanın üzerine. Ne de olsa halatı tutardı. Ruhunun gökyüzünü bir mızrak gibi delip geçtiği imgelemlerini dizdi sırayla tahtanın üzerine, ve yağmurdan çok etkilenmeyen bir ağacın altına uzanmıştı. Verdi sırtını yere, verdi siper etti göğsünü gökyüzünden mermi gibi gelen yağmur damlalarına. Düşüncelere daldı tekrar. Soğuk ve boş düşüncelere...

Kalp ve akıl en yakın dost ve en ezeli düşman gibilerdi sanki. Düşündü Izumi. Neredeyse öğlen saatlerinde bile ölüm grisi denebilecek bir griye sahip bulutlara baktı yere yatarken. Havaya baktığında saçma sapan kablolar görmediği gökyüzüne baktı dakikalarca. Havaya baktığında güneşin gözlerini yakamadığı her saniye için şükürler ederek baktı gökyüzüne. Hafif çiseleyen yağmur, gözbebeklerinin üzerine düşse de sadece gözünü sulandırırken baktı gökyüzüne. Düşündü Izumi. Sevgi, ona ne kadar uzaktı? Aşktan ne kadar uzaktı. Aylardır kimseyi sevmemiş, kimsenin gözlerine aşkla bakamamıştı. Düşündü Izumi, neden sevmemişti, neden bulamamıştı kendine bir yol arkadaşı? Nedendi kalbindeki boşluk, ruhundaki eksiklik nedendi? Düşündü Izumi. Gökyüzünden düşen damlalar onda gözyaşı izlenimi bırakana kadar düşündü. Makyajının su geçirmez ibaresi artık işe yaramayana kadar düşündü. Cevap?

Tabii ki en ufak bir cevabı bile yoktu.

Kendi kabul etmese de, aslında aşık olduğu kişiye değildi duyduğu sonsuz sevgi. Aşık olmayaydı! Aşk duygusunaydı. Nasıl da klişe, nasıl da bilindik... Maşuğa değil, aşka aşık Izumi. Bir Waltz yazdığında, "Aşkıma" yazamayacağı bir durumda olmak hoşuna gitmiyordu. Yayı eline alıp, "Bugün onu düşünerek çalıyorum. Bu notalar, bu sesler, bu düşünceler onun için varlar." diyebileceği biri olmadığı için hoşuna gitmiyordu. Yoksa getirirdi kemanını buraya. Otururken çalardı. Kendini dinlemeyi çok severdi, zira nefis çaldığını düşünüyordu. Nefis... Başka bir açıklaması yoktu. Keman konusunda öyle hassas, öyle mükemmeliyetçiydi ki, onu kişisel ihtiyaçlarının, mesleğinin önüne çıkarıyordu. Kemanından dökülen her bir nota o kadar değerliydi ki onun için, bir süre sonra ne zaman yanına keman alsa, kalem ve nota kağıdı da alıyordu yanına. Eğer ki, olur da aklına kusursuz bir nota bütünü gelirse, not alıyordu onları. Aklından çok fazla kusursuz nota bütünü geçiyordu ki, bazen bunlar karışabiliyor ve karıştığında kusurlu olabiliyorlardı. Ki bu, Izumi'nin kaçındığı bir şeydi. Izumi kemanını tanrılar için çalardı. Kaba insanlar için çalmazdı.

Yerden bir çiçek kopardı ve kulağına astı. Soğuk çok hafiften gömleğinin içine girmeye başlamışsa da, çok umurunda değildi bu. Yağmur ülkesinde yaşıyordu o. Biraz soğuk etkilemezdi onu. Toprağa düşen yağmur damlalarının sesini dinliyordu şu an. Toprağa bir bomba gibi düşüp sanki hiçbir şey olmamış gibi aşağı süzülen yağmur damlalarını dinliyordu. Nadiren çakan şimşeği dinliyordu. Sessizliği, güneşin geceyi böldüğü gibi, kılıcın eti böldüğü gibi bölen bir çığlığı dinliyordu. Öyle ki, yer titriyordu heybetinden. "Keşke birileri gelse..." diye düşündü. "Keşke birileri gelse de tanışsam." "Keşke birileri gelse de, biraz da ona anlatsam düşündüklerimi..."

Yine düşündü Izumi. Biri gelse, ona ne anlatacağını düşündü. Sonra da ne anlatacağını düşündüğünü düşündü. Daha sonra da ne anlatacağını düşündüğünü düşündüğünü düşündüğünü fark ettiğinde bunun bir sonunun gelmeyeceğini düşündü. Gelebilecek insanları düşündü. Gelmesini istediği insanları da düşündü. Eski sevgilisinden nefret etse de, gelmesini istediğini fark etti. Belki özür dilerdi, ayaklarına kapanırdı. Belki geçip uzaklaşırdı.
Belki eski en yakın arkadaşının eski sevgilisi gelirdi iki birayla. Izumi, onlar birlikteyken bile hatunun kendisinden hoşlandığını biliyordu. Önce birayı, sonra hatunu yuvarlayabilirdi. Nefis olurdu. Hatun da fena değildi, ama uğuruna Waltz yazılcak bir fıstık da değildi.
Belki eski en yakın arkadaşı gelirdi sekiz birayla. Dörderden, geceyi ormanda geçirebilecek kadar çok bira... Medeniyet görmeye, o rezil kablo yığınına girmeye ihtiyaç duydurtmayacak kadar çok bira. Biraz tütün belki... Cebinde olacaktı aslında tütün. Pipo... OHA!

Ah... Nasıl başarıyordu böylesine zeki olmayı, İnanılmaz olmayı? Canının tütün çekeceğini düşünmüş ve yanının tütün dolması gerektiğini bilmişti. Muhteşemdi Izumi, harikaydı. Sol cebinden çıkardığı tütünü, sağ alt cebinden çıkardığı piposuna doldurdu yavaşça. Sakince. Piposunu yaktığında yaşayacağı kafanın farkındaydı ve buna hazırdı vücudu. Yavaşça, arkada sakin bir oda müziği çalıyormuşcasına doldurdu pipoyu. Sakince. Ne tütünü fazla sıkıştırıyordu, ne de arada fazla boşluk bırakıyordu. Hazırdı pipo. Çekilmeye, kafa yapmaya hazırdı. Haftalarca bugün için sakladığı, orman gezisi için ayırdığı ve defalarca kez kendine hatırlattığı o mükemmel tütün, haftalık harçlığının hatırı sayılır bir kısmını saydığı o tütün... Öyle çok övmüştü ki sokaktaki satıcı bu tütünü, nereden geldiğini unutmuştu. Çünkü adam nereden geldiğini değil, ticaret rotasını dahi saymıştı. Akıl karıştırıcı satış teknikleriydi bunlar. Etkilendi Izumi. Demek böyle oluyormuş dedi içten içe. Uçmaya hazırdı Izumi. Uzak, uzak diyarlardan gelen tütünü ile kafasını uzak, uzak diyarlara uçurmaya hazırdı.
Elleri cebine gitti. Kibrite ulaşması gerekiyordu sadece. Ve... Ve daha sonra kafasını birden milyarlara çıkaracak o muhteşem bitki... Yokladı ceplerini yavaşça. Her zaman kibriti koyduğu yer, sağ arka cebiydi. Poposunu avuçladı Izumi. Nefis bir poposu vardı evet, ama bu durum şu an hiçbir şeyi değiştirmezdi. Sol alt cebine gitti eli. Nefis bacak kasları vardı evet, ama bu durum şu an hiçbir şeyi değiştirmezdi. Gömleğinin cebinde miydi? Göğüs kaslarını avuçladı Izumi. Nefis göğüs kasları vardı evet, ama bu durum şu an hiçbir şeyi değiştirmezdi... Lanet olsun...

Yoktu. Ateş yoktu. Ateşe dair hiçbir şey yoktu. O kadar da akıllı değildi. Hiç akıllı değildi. Rezil bir insandı. Ateşi olmayan bir Prometheus gibiydi. Ses çıkarmayan bir piyano gibiydi cepleri ve yayı olmayan bir keman gibiydi piposu. Gereksizdi. "Tütünümü yakabilmek için ormanı bile ateşe verebilirdim..." dedi kendine sessizce, ama sinirli bir şekilde.

Çok sinirliydi ama... Çook sinirliydi. Birilerini bekleyecekti. Belki, belki birileri yardım ederdi bu çaresiz zavallı yavruya. Çakmağı olan birileri. Ateş teknikleri bilen birileri. Yoksul olmayıp yanında kibrit taşıyan birileri. Aptal olmayan birileri. Evet, kabul ediyordu. Kendisi bir aptaldı. Çok fena aptaldı. Yaşamayı hak etmiyordu. Ruhu, zihninin aptallığının cezasını çekiyordu şu an. Ve biri gelmezse eğer acilen, eve ulaşana kadar bu aptallığın yükünü çekmeye devam edecekti zavallı ruh.
Resim
Lateralus
Pink king.

Izumi Shinohara
Yaş: 18 Cinsiyet: Erkek
Element: Fuuton Seviye: C-Rank Rütbe: Chuunin
Alım Gücü: 3 - Düşük Gelirli /6

Güç: 4 Çeviklik: 5 Kondisyon: 5
Potansiyel: 4 Varlık: 5 Zeka: 7

Eksiklikler
Ölüm konusundaki inanılmaz derecedeki takıntısı, onu hiçbir
hayvanı bilinçli şekilde öldüremeyeceği hale getirmiştir.

Ninjutsu
Fuujin no Jutsu

Taijutsu
Musatsu Stili - C-Rank

Genjutsu
Raigen
Shibou no Jutsu
Ryuhoubo Stili - D-Rank

Beceri Listesi
Keman Çalma - 4
Wakizashi Kullanımı - 2


Ekipmanlar
  • Wakizashi -İsmi Illumi-
  • 3 Kunai
  • 5 Shuriken
  • 5mt. Sentetik Misina
  • 1 Patlayıcı Parşömen
  • 2 Sis bombası
  • Koyu Pembe, Mat Zippo Çakmak
  • Tercihe bağlı olarak Keman
Kullanıcı avatarı
Shinohara Izumi
 
Mesajlar: 27
Kayıt: 07 Eyl 2014, 16:04

Re: Tütünümü yakabilmek için ormanı bile ateşe verebilirdim.

Mesajgönderen Kazuki Hisoka tarih 09 Eyl 2014, 04:57

Hava serin, bulutlu. Çoğu zaman olduğu gibi, sıradan. Evden çıkalı çok olmamış, henüz nereye gideceğine de karar vermiş değil. Kablolarla çevrili meydanda; kalabalığın içinde fazladan bir vücut olmuş, yürüyor sadece. Aklında bir sürü düşünce, hepsi birbirinden bağımsız zihnini dolduruyor, düşünmesini engelliyor. Kalabalığın arasında bir kahkaha atıyor. Komik bir şey olduğundan değil, sadece insanları deniyor kendince. Sadece birkaç kişi anlık bir bakış atarken çoğunluk istifini bozmuyor. Etrafına ilgisiz, sessiz insan sürüsünün içinde, ruhsuz bedenler diye bahsettiği bu topluluk canını sıkıyor. İlk dönemeçten dönerek bir ara sokağa dalıyor, kalabalıktan uzaklaşıyor eksikliğinin fark edilmeyeceğini bilerek.

Anlamsız bir algoritmayla hareket ediyor gibi gözüken bu insanları düşünüyor. Mutlu olup olmadıklarını merak ederken, yüz ifadelerinden genellikle mutsuz olduklarına karar veriyor. Cansızlıklarına yine de bir anlam veremiyor. Hayatta onları mutlu edecek şeyleri bulamamışlar mı yoksa onları mutlu edecek bir şey yok mu bu hayatta? Mutluluğu arayacak güçleri mi yok? Sıradanlığı bozmaya cesaretleri mi? Bir soru bir diğerini tetikleyerek kafasını meşgul ederken bir çok sokaktan geçip köyün sınırlarına varıyor. Şehrin basık havasından kurtulup temiz hava soluma isteğiyle şehri terk etmeye karar verince sınırı da aşıyor, gizlice.

Ormana attığı ilk adımda bir rahatlama hissediyor, nefes alıı rahatlıyor zihni sakinleşiyor. Sanayinin boğduğu şehirden ayrılmak iyi hissettiriyor. Hafif esen rüzgarın küt saçlarıyla dans edişi boynunda bir gıdıklanma hissi uyandırırken eli kemerinin arka kısmına bağlı olan çantasına gidiyor. Çantadan çıkardığı sigarayı iki dudağı arasına sıkıştırdıktan sonra ceketinin cebinden çıkardığı çakmakla yakıveriyor hemen. İlk nefesle beraber ciğerlerine doğru yol alan dumanla beraber dudakları yukarı doğru kıvrılarak küçük bir gülümseme oluşturuyor. Temiz hava alma bahanesiyle geldiği bu yerde ilk işinin bir sigara yakmak olması onu gülümsetiyor. Sanayisiyle ünlü bir köye mensup olduğuna bağlıyor bunu. 'Bünye alışmış demek' diyor içinden.

Kendi düşünceleriyle baş başa geçirdiği bu kısa süre ani bir şekilde son buluyor, ağaçların arasından fark ettiği bir siluetin varlığıyla. Refleksif olarak eli, belinde asılı olan wakizashinin kabzasını sıkıca kavramış durumda. Adımları ağır, temkinli, sağlam. Vücutuhafif eğrilmiş, kendini gizlemeye çalışırken bir yandan da tetikte. Her adımın ardından figür daha da netleşiyor. Önce sarı saçlar görünür oluyor daha sonra da karşısında duran adamın vücut yapısı. Birkaç adım ardından beyaz makyajın görüntüsüyle rahatlıyor. Daha öncede görmüştü bu adamı. Tam tanımasa da tehdit oluşturmadığından emin.

''O pipoyu yakmayı bir kere daha düşün, beyaz adam. Pek iyi görünmüyorsun.'' Sigarasından bir nefes daha çekmeden önce gülüyor adama, gözleriyle beyaz suratını incelerken. Bu makyajlı adamın soluk görüntüsü, köy halkıyla ilgili düşüncelerinin bir yansımasıyla karşılaşmış hissi uyandırıyor onda. Seri adımlarla adama yaklaşırken ceketinin cebinden çakmağını çıkarıp adama uzatıyor. ''Ormanda gezmek pek akıl karı değil derler. Başı boş gezenlerin kendini direk zindanda bulduğuyla ilgili binlerce hikaye duymuş olmalısın.''
Resim


Künye
İsim: Kazuki Hisoka
Yaş: 19
Cinsiyet: Kadın
Element: -
Seviye: C Rank
Rütbe: Chuunin
Alım Gücü: 3- Düşük Gelirli/8
Kullanılabilir GP: 1GP

Profil
Güç: 6
Çeviklik: 7
Kondisyon: 7
Potansiyel: 1
Varlık: 3
Zeka: 6

Eksiklikler/Özürler

Eksik Çalışan Duyu: Hisoka koku duyusundan mahrum doğmuştur. Aşırı yoğun olan kokuları burun kılcallarını rahatsız ettiğinden farkedebilse de gerçek anlamda bir koku algısı yoktur.

Takıntılılık: Hayatı boyunca yetersiz görülmüş biri olarak kimseye muhtaç olmamak, kendi başına güçlü olmak bir çeşit takıntı haline gelmiştir.

Taijutsu

Çift Silah Stili, C Rank
Shinshouki, C Rank
- Kage Buyou, C Rank

Beceri Listesi

Shinshouki - 3
Çift Silah Stili - 3
Akrobasi - 3
Kage Buyou - 2


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Wakizashix2
Kullanıcı avatarı
Kazuki Hisoka
 
Mesajlar: 8
Kayıt: 07 Eyl 2014, 16:01

Re: Tütünümü yakabilmek için ormanı bile ateşe verebilirdim.

Mesajgönderen Shinohara Izumi tarih 09 Eyl 2014, 10:47

"Seni... Seni tanımıyorum genç bayan... Ama..." dedi ve sustu elindeki çakmağa bakarken. Hayatında hiç böyle güzel bir şey görmemiş gibi çakmağa baktı. Etrafıyla ilişkisi kesilmişti. Ruhu bedeninden ayrılmıştı. Çakmak. Ateş.

"Ama kim olduğunuzu biliyorum. Siz Prometheus olmalısınız. Ateşi tanrılardan çalıp insanlara sunan kişi. Siz bir Tanrıçasınız. Siz ışıksız odalarda korkuyla yürürken ben, bana gaz lambası getirensiniz. Siz, ben bataklıkta çırpındıkça batarken bana dışarıdan bir halat fırlatansınız. Sizi seviyorum." diye fısıldadı. O kadar içtendi ki, o kadar ne söylediğini bilerek söylüyordu ki... Dışarıdan gören biri ona yıllardır aşık olduğunu ve sırf ondan ateş alana kadar bu aşkını gizlediğini söyleyebilirdi. Ama hayır. Bu hanımı tanımıyordu. Hatta kim olduğuyla ilgili hiçbir fikri yoktu. Baya alımlıydı aslında. Tatlıydı biraz. Hafif yorgun gibiydi. O da olmaması gereken bir yerdeydi. "Burasıdır ki gökyüzüne baktığında kablo göremediğim tek yer, seviyorum burayı. Varsınlar atsınlar zindanlara. Ciğerlerim temiz havaya, gözlerim temiz gökyüzüne, gönlüm de güzel bir hanıma muhtaç kalmıştı. Burada üçünü de buldum. Varsınlar atsınlar zindanlara. Ruhum özgürlüğe muhtaç kalmıştı." diye fısıldadıktan sonra çakmağı dikkatlice tuttu. Piposunu, ateşin tütüne zarar vermeyeceği şekilde tuttu, çakmağı çaktı. Tütünü hafiften ateşe verdi, sonra üfleyip sönmesini sağladı. Yanmakta olan küçük kısmı ise çakmağın arka kısmıyla geriye itti. Hazırdı piposu.

Dev bir nefes çekti pipodan. Son nefesini alırmış gibi dalmadan önce. Ya da, son nefesini alırmış gibi gerçekten. Ciğerlerinin her bir zerresi bu tanrıların gazıyla dolarken gökyüzüne bakıp gözlerini kapadı. Duman ciğerlerinde dolaşırken, hafifçe, küçük bir kızın yarasına üfler gibi üfledi dumanı dışarı. Önce boğazından geçti duman, ardından ağzından dışarı çıktı ve süzülerek ulaştı gökyüzüne. Tıpkı ölmüş birinin ruhunun güneşe ulaşması gibi. Bu basit bir pipo ya da bir tütün ürünü değildi. Bu, ruhu onurlandırmaktı. Ve ruhunun vaftizi başlamıştı. Yıkanıyordu ruhu piponun dumanıyla. Ruhu temizleniyordu adeta. Elini arkasına yastık yaptı ve uzandı. Biraz hatunu kesti, biraz gökyüzünü seyretti. Yağmuru dinledi. Şimşekleri dinledi. Dinledi Izumi. Saniyeler sürse de, çok şey duymuştu. Saniyeler değildi ki zaten duyuyu sınırlandıran şey. Çeşitlilikti. Önemli olan uzun sürede duyabilmek değildi, önemli olan kısa sürede, yaşanan her şeyi duymaktı. Ve duymuştu Izumi. Hatunun kalp atışlarını bile duymuştu. Sigarası onun kalbini de hızlandırmıştı. Onun kalbi hızlanınca, kendi kalbi de hızlanmıştı. Ona asılmalı mıydı? Belki de iyi sevişiyordur diye geçirdi içinden.

Sahi... İsmi neydi?

"Bağışla kabalığımı tanrıçam... Kendimi tanıtmayı unuttum! Bu gördüğün kul, bendeniz, Izumi. Shinohara Izumi. Sizinle tanışmak bir şeref... Bunca ağacın içinde beni görmeniz, ve bir anda bana çakmağınızı uzatmanız. Siz muhteşem birisiniz, sizi insan diye nitelemek ağırıma gidiyor açıkçası. Melek olabilirsiniz, ya da gerçekten benim tanrıçamsınız." dedi sessizce. Sesinde minik ironi tonlamaları olsa da, aslında her zamanki ses tonunu korumaya devam ediyordu. "Amegakure Shinobisiyim. Buralara da keyifle tüttürmek için takılırım. Evde, şehrin içinde, sonsuz gürültünün içinde bu kutsal maddenin, tütünün tadını çıkarmaya imkan yok. O kablo karışıklığının içinde hiçbir şeyin keyifli olmasına imkan yok. Ama burası çok sessiz, çok sakin. Çok temiz. Orada yaşayan insanların burada böyle bir cennet olduğunu bilmemeleri gerçekten çok üzücü... Gelgelelim herkes burada bir cennet olduğunu bilseydi burası bir cennet olmaktan çıkardı. O yüzden kimseye haber vermeden çıkarım ben. Varsınlar atsınlar zindanlara. Zihnim biraz dinginliğe muhtaç kalmıştı..." dedi sessizce. Ve bir duman daha çekti piposundan.

Doldurdu ciğerlerini tanrıların havasıyla. Ve beynini başlamıştı uyuşturmaya saniye saniye bu duman. Kafasını eskisi gibi dik tutması artık zor geliyordu. Göz teması kurmayı bırakmıştı hatunla. Kendini tamamen pipoya bırakmıştı. Tütün beynini tamamen alaşağı edene kadar çekmeye devam etti, ve dumanı yavaşça bıraktı gökyüzüne. Dumanın, tütünün kafası yavaşça geliyordu ve gelmeye devam ettiği her saniye kalp ritmi biraz daha değişiyordu Izumi'nin. Soğuk esiyordu. Yağmur da soğuk yağmıyordu aslında. Sıcak, nefis bir hava vardı.
Resim
Lateralus
Pink king.

Izumi Shinohara
Yaş: 18 Cinsiyet: Erkek
Element: Fuuton Seviye: C-Rank Rütbe: Chuunin
Alım Gücü: 3 - Düşük Gelirli /6

Güç: 4 Çeviklik: 5 Kondisyon: 5
Potansiyel: 4 Varlık: 5 Zeka: 7

Eksiklikler
Ölüm konusundaki inanılmaz derecedeki takıntısı, onu hiçbir
hayvanı bilinçli şekilde öldüremeyeceği hale getirmiştir.

Ninjutsu
Fuujin no Jutsu

Taijutsu
Musatsu Stili - C-Rank

Genjutsu
Raigen
Shibou no Jutsu
Ryuhoubo Stili - D-Rank

Beceri Listesi
Keman Çalma - 4
Wakizashi Kullanımı - 2


Ekipmanlar
  • Wakizashi -İsmi Illumi-
  • 3 Kunai
  • 5 Shuriken
  • 5mt. Sentetik Misina
  • 1 Patlayıcı Parşömen
  • 2 Sis bombası
  • Koyu Pembe, Mat Zippo Çakmak
  • Tercihe bağlı olarak Keman
Kullanıcı avatarı
Shinohara Izumi
 
Mesajlar: 27
Kayıt: 07 Eyl 2014, 16:04

Re: Tütünümü yakabilmek için ormanı bile ateşe verebilirdim.

Mesajgönderen Kazuki Hisoka tarih 12 Eyl 2014, 16:30

Gözler hafif kısılmış, adamı izlerken dikkati adamın söylediklerinden çok adamın üzerinde. Mimikleri, el hareketleri, ses tonu, tonlamaları... Her şeyiyle adamı incelerken bunu yaptığının farkında bile değil. Sadece dinlemeye çalışıyor aslında ancak aklı ondan izinsiz hareket ediyor, hep olduğu gibi.

''Bense burada çakmak uzatmaktan öteye gitmediğimi sanıyordum.'' Umursamaz bir tavır eşliğinde, sakin bir ses tonuyla, aklına gelen ilk cümleyi söylüyor. Prometheus? Kendi hiç bir şekilde feda etmezdi. Tanrıça? Tanrısallıktan hiç hoşlanmazdı. Fazla analitik düşünür, şiirden anlamazdı. Kimi zaman fazla düz konuşur, kaba olabileceğini fark edemezdi. ''Temiz hava, gökyüzü...'' Duraksıyor. Kendinden bahsetmeyi sevmez, övgüye karşılık vermeyi de beceremezdi. Güzelliğinden bahsedilen kısmı görmezden geliyor. ''Endüstriyel başarılar konusunda hayranlığımdan uzun süre konuşabilirim ancak insan özünü özlüyor kimi zaman.'' Özgürlükle ilgili bir kelime etmiyor. O konuda şüpheleri var. Pek emin değil. Kafasını hali hazırda kurcalayan konulardan biri olduğundan pas geçiyor.

Sigarası söndü sönecek. Yere atıp üzerine basıyor. Botunun altında ezilen toprağın sesi hoşuna gidiyor. Birkaç adım ilerledikten sonra adamın yakınına uzanıyor. İsmini bile bilmediği bu adamın varlığı çok da rahatsız etmiyor onu. Gözleri gök yüzünde, bulutları izliyor sessizce. Adamın bakışlarından bir haber uzanıyor. Yağmur damlalarıyla yıkanırken ormanın içinde, özgür hissediyor aynı adamın dediği gibi ve gülümsüyor bu düşünceyle. Hiç bir şey söylemiyor. Sessizlikten memnun. Konuşma gereği bile duymuyor o konuşana kadar.

''Şairane! Ama sıradan bir shonibden fazlası olmadığıma emin olabilirsin. Adım Hisoka. Bu arada, böyle konuşabilmek için evde çalışıyor musun?'' Gülümsüyor. Özellikle soyadından bahsetmekten kaçınıyor. Güçlü shinobilerle anılan Kazukilerin kendisine olan bakışlarından sonra olabildiğince soyutlamıştı kendini. Annesi de dahil çoğunu pek görmezdi zaten. '' Kablo karışıklığı... Gürültü... Rahatsız edici olabilecek şeyler ancak beni en çok rahatsız eden ruh eksikliği. Sadece kalabalığı oluşturan, ruhsuz bedenler...'' Kendi konuşması da az çok şairane hissettirince adamın konuşmasının bulaşıcı olabileceğini düşünüyor. ''İlginç bir insana benziyorsun. Aklın fazla dağınık, kalbin fazla geniş gibi. İnsan merak ediyor böyle bir insanın neden shinobi olmaya karar verdiğini.''
Resim


Künye
İsim: Kazuki Hisoka
Yaş: 19
Cinsiyet: Kadın
Element: -
Seviye: C Rank
Rütbe: Chuunin
Alım Gücü: 3- Düşük Gelirli/8
Kullanılabilir GP: 1GP

Profil
Güç: 6
Çeviklik: 7
Kondisyon: 7
Potansiyel: 1
Varlık: 3
Zeka: 6

Eksiklikler/Özürler

Eksik Çalışan Duyu: Hisoka koku duyusundan mahrum doğmuştur. Aşırı yoğun olan kokuları burun kılcallarını rahatsız ettiğinden farkedebilse de gerçek anlamda bir koku algısı yoktur.

Takıntılılık: Hayatı boyunca yetersiz görülmüş biri olarak kimseye muhtaç olmamak, kendi başına güçlü olmak bir çeşit takıntı haline gelmiştir.

Taijutsu

Çift Silah Stili, C Rank
Shinshouki, C Rank
- Kage Buyou, C Rank

Beceri Listesi

Shinshouki - 3
Çift Silah Stili - 3
Akrobasi - 3
Kage Buyou - 2


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Wakizashix2
Kullanıcı avatarı
Kazuki Hisoka
 
Mesajlar: 8
Kayıt: 07 Eyl 2014, 16:01

Re: Tütünümü yakabilmek için ormanı bile ateşe verebilirdim.

Mesajgönderen Shinohara Izumi tarih 12 Eyl 2014, 17:19

Harika konuşuyordu hatun... Etkilenmişti Izumi, güzeldi de ayrıca hanım. Tatlıydı, sesindeki tatlılıktı vuran kulaklarına.

"Size ne kadar katılsam az, bir meczubun peygamberine katıldığı kadar katılıyorum size." dedi sessiz sessiz. "Bu konuşmalar için mi... Çalışmıyorum hayır! Sadece biraz ruhum açık. Anlarsınız ya, her şeyi düşündüğünüzde ağzınızdan çıkan sözcükler daha güzel oluyor. Daha dengeli ve daha yer sahibi hatta. Güzel konuşurum evet, ama güzel düşünürüm de. Düşündüklerimin onda dokuzu aklımda, onda biri dilimdedir. Bahsettiğiniz boş kalabalık, düşündüğünün tamamını söyleyen insanları ihtiva eder. Kalabalıktan sıyrılırız bizim gibiler. Ben, sen ve bizim gibi daha bir çok savaşçı. Bu yüzden seçtim galiba bir shinobi olmayı. Kalabalıktan sıyrılabilmek için. Bir çok muhteşemliği elde edebilmek için. Büyük sırlara vâkıf olabilmek için. Sadece tüketen değil, üreten, hatta yeri geldiğinde yaratan biri olabilmek için." Gülümsedi hatuna en içten gülümsemesiyle.

Yağmur yavaş yavaş azalıyordu.

"Aklım dağınık, çoğu zaman böyle değildir. Güzelliğiniz aklımı aldı başımdan. Çakmağınızla yaktığım pipom da öyle. Kalbim geniş, çoğu zaman böyle değildir. Kalbimi genelde açmam tanımadığım insanlara, ama size değil. Fazlasıyla canayakın gözüktünüz gözlerime. Fazlasıyla arkadaş canlısı gibi davrandınız. Hayır, sadece çakmaktan söz etmiyorum. Çakmaktı ruhlarımızın tanışmasını sağlayan. Ama bedenen sizi tanıyınca biraz, kanım kaynadı ne yalan söyleyeyim. Nedendir bilmem. Tatlı hatunsunuz belki de biraz ondandır." dedi ardından.

"Tütünümü yakmak için ormanı bile ateşe verebilirdim. Fakat siz yetiştiniz." dedi devamında. Söylediği şey öyle alakasızdı ki... Ama söylemek istiyordu. Minnettarlığını göstermek istiyordu.

"Peki hiç taşınmayı düşündünüz mü, Hisoka-san? İnsanların daha içten, daha canlı, daha tatlı olduğu yerlere gittiniz mi ya da, gitmek ister miydiniz? Ruhların daha sakin, yüzlerin daha gülümser, aşkların daha ateşli yaşandığı yerlerde yaşamak ister miydiniz siz?"
Resim
Lateralus
Pink king.

Izumi Shinohara
Yaş: 18 Cinsiyet: Erkek
Element: Fuuton Seviye: C-Rank Rütbe: Chuunin
Alım Gücü: 3 - Düşük Gelirli /6

Güç: 4 Çeviklik: 5 Kondisyon: 5
Potansiyel: 4 Varlık: 5 Zeka: 7

Eksiklikler
Ölüm konusundaki inanılmaz derecedeki takıntısı, onu hiçbir
hayvanı bilinçli şekilde öldüremeyeceği hale getirmiştir.

Ninjutsu
Fuujin no Jutsu

Taijutsu
Musatsu Stili - C-Rank

Genjutsu
Raigen
Shibou no Jutsu
Ryuhoubo Stili - D-Rank

Beceri Listesi
Keman Çalma - 4
Wakizashi Kullanımı - 2


Ekipmanlar
  • Wakizashi -İsmi Illumi-
  • 3 Kunai
  • 5 Shuriken
  • 5mt. Sentetik Misina
  • 1 Patlayıcı Parşömen
  • 2 Sis bombası
  • Koyu Pembe, Mat Zippo Çakmak
  • Tercihe bağlı olarak Keman
Kullanıcı avatarı
Shinohara Izumi
 
Mesajlar: 27
Kayıt: 07 Eyl 2014, 16:04

Re: Tütünümü yakabilmek için ormanı bile ateşe verebilirdim.

Mesajgönderen Shinohara Izumi tarih 05 Eki 2014, 22:13

Bir anda... Bir saniye içinde... Konuşmayı kesmişti hatun. Cevap vermiyordu, öyle bakıyordu sadece. Yanlış bir şey mi demişti Izumi, kırıcı, affedilemez bir şey mi söylemişti? Boğaz kesen, dil söken sözcükler mi etmişti fark etmeden? Susmuştu işte hatun, ve çimlere uzanmıştı. Acaba şeker miydi kalbi, soğuk Amegakure yağmurlarında erimiş miydi? Tuz muydu dili, soğuk Amegakure yağmurlarında çözünmüş müydü? Sanmıyordu. Gördüğü tek şey ise, hatunun uyuduğuydu. Ani uyku atakları geçiren biri miydi yalnızca? Belki. Ama bu atak oldukça ürkütücü, ve tehlikeliydi de. Bir konuşma sırasında uyuyakalmak, hatta bunun tehlikesini bile geçirmek bir Shinobi için çok tehlikeliydi.

Hatun kıvrılıp uyumuştu bir kedi gibi. Zaten bir kediye benziyordu evet, hatun bir kediyi andırıyordu. Izumi, saçlarını okşamak istiyordu hatunun, hatun uyurken... Yavaşça ayağa kalktı, ıslak çimlere yavaşça basarak çıkardığı seslerin hatunu uyandırmamasına özen göstererek yanına ulaştı, ve uzandı o da tanrıçanın yanına. Yavaşça dokundu saçına, ve bir kedi gibi sevmeye başladı onu. Öylesine nazik, öylesine hoş seviyordu ki. Öylesine inceydi ve öylesine zarif... Hatun ise güzeldi işte... Izumi, onu bir daha asla görmeyeceğini biliyordu. Izumi, biliyordu onunla bir daha hiç karşılaşmayacağını. Yine de, öldürürdü onun için, ve ölürdü seve seve. Izumi biliyordu onun güzel gözlerine bir daha bakamayacağını, yine de emanet edebilirdi ciğerlerinin arasındaki yüreğini düşünmeden. Hatun rüzgar gibi esmişti, ve rüzgar gibi geçmişti Izumi'nin hayatından, ve rüzgarlar asla geri dönmezler. Aynı rüzgara asla iki kere çarpamazdınız ve bu hatunla asla ikinci kez buluşamazdınız. Her bir saçı tane tane akarken Izumi'nin ince ve uzun parmakları arasından, şu sözler döküldü Izumi'nin ağzından..:"Varlığına muhtaçmışım tanrıçam, yokluğun ise beni üzecek. Emin olun ki tanrıçam, sizi unutamam. Emin olun ki tanrıçam, bu elim, bu parmaklarım sizin ipek saçlarınızı unutamaz. Emin olun ki tanrıçam, bu gözlerim sizin kusursuz vücudunuza bakmadan yaşayamaz. Emin olun ki tanrıçam, kalbim sizin kalbinizin atışlarını dinlemeden atamaz."

"Emin olun ki tanrıçam, ruhum, bedenim bir daha sizinkilere dokunmadan var olamaz."

Hatunun önündeki çakmağı utanmadan cebine koydu Izumi, ve kalktı ayağa. Onu burada bırakmak kaba bir hareket olabilirdi, ama bir tanrıçayı uykusundan uyandırmak bir günahtı. Izumi bir günahkâr olarak yaşamaya hazır değildi, bu yüzden köyden nasıl çıktıysa, gizli bir şekilde köye geri girecek ve rezil, sefil hayatına devam edecekti. Gizli bir şekilde köye geri girecek ve kimsenin gelmeyeceği evine gidip, keman çalacaktı. Gizli bir şekilde köye girecek ve tanrıçasını aklından silmeye çalışacaktı.

"Ben Shinohara Izumi, bugün bir Tanrıça'dan ateş aldım..." dedi kendi kendine, yürürken, uzaklaşırken... Yağmur siliyordu makyajını yavaş yavaş, ve her ne kadar saklasa da, gözyaşları da siliyordu biraz. Her ne kadar saklasa da, o da ağlıyordu.
Resim
Lateralus
Pink king.

Izumi Shinohara
Yaş: 18 Cinsiyet: Erkek
Element: Fuuton Seviye: C-Rank Rütbe: Chuunin
Alım Gücü: 3 - Düşük Gelirli /6

Güç: 4 Çeviklik: 5 Kondisyon: 5
Potansiyel: 4 Varlık: 5 Zeka: 7

Eksiklikler
Ölüm konusundaki inanılmaz derecedeki takıntısı, onu hiçbir
hayvanı bilinçli şekilde öldüremeyeceği hale getirmiştir.

Ninjutsu
Fuujin no Jutsu

Taijutsu
Musatsu Stili - C-Rank

Genjutsu
Raigen
Shibou no Jutsu
Ryuhoubo Stili - D-Rank

Beceri Listesi
Keman Çalma - 4
Wakizashi Kullanımı - 2


Ekipmanlar
  • Wakizashi -İsmi Illumi-
  • 3 Kunai
  • 5 Shuriken
  • 5mt. Sentetik Misina
  • 1 Patlayıcı Parşömen
  • 2 Sis bombası
  • Koyu Pembe, Mat Zippo Çakmak
  • Tercihe bağlı olarak Keman
Kullanıcı avatarı
Shinohara Izumi
 
Mesajlar: 27
Kayıt: 07 Eyl 2014, 16:04


Dön Role Play Arşivleri

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir

cron