Başarı, zafer veya acı anlamsız. Tüm dünyanın içinde bulunduğu bu illüzyonda gerçek olan tek şey: ölüm. Bu illüzyon da yaptığın her şeyi anlamsız kılan karanlıktan daha gerçekçi ne olabilir ki? Ne kadar düşünseniz de alternatif bir cevap bulamayacaksınız şahsen yıllardır bunu düşünüyorum. Ve başarılı olamadım…
Her ne kadar köyü bu hale getiren Saitou Shinn olmasa da kız arkadaşını ve birkaç shinobiyi öldüren tam karşımda ki kişiydi onunla anlaşma yapmak istemiyordum onun hak ettiği tek şey ölümdü. Doğru olan bu muydu bilmiyorum ancak düşüncelerim bu yöndeydi ve onunla ekip olsak bile bulduğum ilk fırsatta katanamı onun kızıl kanıyla süsleyecektim. Bilgi alışverişi veya güçlü bir ortak anlamsızdı benim gözümde. O öldürülmesi gereken güçlü bir mikroptan ötesi değildi aksi takdirde vücuda zarar verecekti. Merhamet edilmemesi gerekiyordu.
Şimdilik ekip arasında tartışma yaratmamak için bu ortaklık işine karışmıyorum. Ancak olumlu bir cevap alsak bile onu öldürmekten asla çekinmeyeceğim. Aslında o kadar karışık değil ikisinin sonunda da ölüm var, mesela kimin öleceği. Tam bu sırada Saitou konuşmaya başlamıştı cümleleri kabul edilebilir değildi. Asla bir meslektaşımı o canavarın yanına bırakamazdım. Tatane’nin veya Himei’nin kabul etmesi aramızda ki ciddi bir tartışmayı fitilleyebilirdi. Bu sırada ise beni çoktan fark etmişti. Bu yüzden ayağa kalkmış ve Tatane’nin yanına kadar ilerlemiştim.
Anlaşması ise çok saçmaydı. Köyümüzün shinobisini A-Rank bir kaçağın eline bırakıp sıcak evlerimizde 2-3 gün bekledikten sonra shinobiyi geri alacakmışız. Cidden bunu teklif etmesi bile beni rahatsız etmişti. Bu sırada Tatane konuşmaya başlamıştı kurduğu cümleler cidden öfkelenmeme sebep olmuştu. Cidden köy onun için bu kadar değersiz miydi? Karşı çıkacaktım elbet ancak cümlesini sonunu beklerken planladığım cümleler uçup gitmişti. Çünkü savaşı başlatan cümleleri kurmuştu Tatane.
Katanamı çekerken sanki zaman durdu bir anlığına, kafamın içinde bir ses “Savaşmak senin işin değil. Sen kendine tasma takan bir canavarsın ama ben asla senin gibi olmadım öldürmek her zaman tutkuydu benim için. Ve bu hissi yaşamayalı uzun zaman oldu ve artık sabrım taştı. Kontrolü alıyorum, git ve biraz uyu canavarcık.”, demişti.
Bakışlarım keskinleşmişti artık tek düşündüğüm öldürmekti. Ve bu naziklikle yapılabilecek bir şey değildi bu bariz bir şeydi. Hızlı bir şekilde Raiton No Yoroi uygulayacaktım. En sevdiğim teknikti her şeyin doruk noktasını yaşatıyordu. Reflekslerim, hızım ve tepki vermem sürelerimin zirvede olduğu zamanları yaşıyordum. Bunun için çok uğraşmıştım ancak ödüllerini toplayacağıma emindim. Ve bunu bolca kanla yapacaktım…
Hızlı ve sert bir giriş rakibimin hazırlıksız yakalanmasına yol açabilirdi zaten böyle olmalıydı. Hiç vakit kaybetmeden Shinn’e doğru koşacak bu sırada çantamdan bir shuriken çıkartacak ve fırlatacaktım bana yol açabilirdi ardından ise hızlı hareket edecek ve tüm gücümle katanamı karnında yatay ve derin bir hasar verebilmek üzerine savuracaktım.