[Tobio Hinata | Av] Aslan Pençesi

Moderatör: Game Master

Re: [Tobio Hinata | Av] Aslan Pençesi

Mesajgönderen GM - Naruto tarih 06 Mar 2016, 16:58

"Demek hakkımda bunları söylüyorlar ha..." Gennosuke üzerine yürürken söyleniyor, lâkin etrafına kunaileri fırlattığını görünce duruyor ve ters ters sana bakmaya başlıyor. Gennosuke'ye odaklanıyor ve Kawarimi no Jutsu için Tora mührünü yapıyorsun ve odaklanıyorsun, lâkin herhangi bir şey olmuyor. Bu sırada, Gennosuke'ye baktığında, bir sinirle sana baktığını görüyorsun. "Kirli oynamak mı istiyorsun? Kirli oynayalım madem." Önünde Hebi mührünü yapıyor ve bu sırada, dirseklerinde birer delik oluştuğunu görüyorsun. Gennosuke'nin kollarındaki zincir dövmeleri canlanıyor ve dirseklerine hücum ediyor, dirseğinde oluşan delikten ise metalden oluşan zincirler fışkırıyor ve Gennosuke'nin her bir kolunu sarıyor. Bu noktada Gennosuke Hebi mührünü bırakıyor ve kollarını yanına indiriyor. Dirseklerinden çıkan zincirler ise herifin kollarını saldıktan sonra avuç içini de sarıyor ve oradan itibaren yere doğru uzamaya başlıyorlar. Bu olay bittikten sonra, Gennosuke'nin iki kolu da dirsekten itibaren zincirlerle kaplanmış oluyor, ayrıca avuç içinden itibaren de bir-bir buçuk metre kadar da aşağıya sallandıklarını görüyorsun.

Gennosuke senden 6-7 metre kadar uzakta, sağ elindeki zincirin boşta kalan kısmını sallamaya başlıyor. Zinciri sallarken ise sana yürümeye başlıyor. Korkmadan, senin içerinde bulunduğun patlayıcı parşömen çemberine ilerliyor. Zinciri salladıkça uzadığını da farkediyorsun.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Kullanıcı avatarı
GM - Naruto
Game Master
Game Master
 
Mesajlar: 2208
Kayıt: 09 Tem 2014, 22:21

Re: [Tobio Hinata | Av] Aslan Pençesi

Mesajgönderen Tobio Hinata tarih 06 Mar 2016, 23:43

Hani bazı zamanlar üstün körü inandığın şeyler olur. Mesela bir anne oğluna parası olmadığı halde, söz sana bisiklet alacağım şu borçlar bitsin der. Günler günleri kovalar, aylar peşi sıra birbiri ardına dizilir; lâkin o borç hiç bitmez. Aslında kadında ister çocuğunu mutlu etmek ama elde olmayınca yapacağı fazla şey olmaz. Benimde hikayem bu yöne kayıyor gibiydi. Sabahtan beri kafamın bir bölümünü işgal eden bu ikileme söz geçiremiyordum, aslında bu ikilem Gennosuke'nin son konuşması ile dağılmıştı. Kesinlikle Gennosuke'nin son sözlerinin ardından bingo kitabındaki Gennosuke ile şu an gözlerinin içine baktığım Gennosuke arasında dağlar kadar fark vardı. Katil değildi ve katil olmak için ilk olarak beni avı olarak seçmişti. Yani, ben bingo kitabına üstün körü inanmış ve katil olduğunu düşündüğüm bu adamın peşine düşmüştüm. Şimdi ise, belkide benim yerimde olsa yapacağı işlevli bir planla Gennosuke ile yüz yüze gelmeden işini halledecek bir adam yerine ben vardım ve aptalca tek suçu köyden kaçmak olan bir adamla ölüm kalım savaşı veriyordum. Daha doğrusu bir kaç dakikadır bu durum benim için yaşama savaşına dönüşmüştü. Gennosuke, ilk hamleyi yaptığında ise bu tescillenecek idi.

Ölüm şahsi olarak bir gün, eninde sonunda kapımı çalacağı için beni korkutan bir şey olmamıştı; fakat ölümün babamın intikamını almadan ve yine babamın sözünü yerine getirmeden beni bulacağı düşüncesi korkutuyordu. En azından tüm bunlardan sonra, yaşayamadığım hayatımı yaşamadan ölsem de bir problem olmazdı. En azından tekrardan babamı görür ve bu kutsal bir mekanda onunla yeni bir hayata yelken açardım. Bu düşüncelerin özüydü aslında beni ölümün korkusundan uzak tutan, belkide daha önce hiç tatmadığım'dan ötürü ölümden korkmadığımı düşünüyordum. Şimdi bunun cevabını öğrenmenin en uygun zamanıydı. Doğrusu iliklerime kadar hissettiğim bir ürperti vardı ve belkide buydu ölümün korkusu. Derince bir nefes aldım, sonu gelmeyecek gibiydi bu derince nefeslerin. Kendimi sakinleştirmek için alıyordum.

Gennosuke bana karşı söylene söylene yürürken, ben aklımdaki düşünceyi işleve dökmüş ve tam manasıyla başarısızlığı tatmıştım. Elbette Kawarimi sadece objeler ile kısıtlanmış, güzel sayılabilecek bir jutsuydu; fakat bir insanın üzerinde, ışınlanma etkisi yaratmak çok daha üst bir tekniğin getirisi olmalıydı. O sırada, Gennosuke bu başarısızlığımı yadırgamış ve kirli oynamak istiyorsan, oynayalım demişti. Ben kirli oynuyor olabilirdim ama bunun sebebi omuzlarımdaki yüklerdi. Gennosuke belki de erken gelmeseydi her şey çok daha farklı olabilirdi. Gözlerimi devirirken o an Gennosuke'nin Hebi mührünü yaptığını gördüm. Muhtemelen kolundaki dövmeleri aktif hale getirmişti ve nitekim kollarında ilginç bir şekilde delikler oluşmaya başlamıştı. Jutsu kavramına uzak olan ben bile başıma gelecek şeyin çoktan farkına varmıştım. Deliklerden fışkıran zincirler bir yılan misali Gennosuke'nin iri kollarını kavrıyordu. Hebi mührünü bozup avuç içi aşağıya bakacak şekilde kollarını aşağıya indirdiğinde, zincirler avuç içini de sarmış ve benim bir hassiktir çekmeme sebep olmuştu. Yere doğru bir salıncak edası ile düşen zincirler, ürkütücü ve can yakıcı görünmeye başlamıştı.

"Demek kandırılmışım." diye mırıldandım kendi kendime. Gennosuke her adımında kapıma ölümü daha fazla yakınlaştırırken etrafımı sarmış olan patlayıcı parşömenlerden korkmuyordu. Veya bu kadar yakın mesafeden kullanacağıma inanmıyordu. Oysa sırf omuzlarımdaki insanların canı için babamın intikamını almayı hiçe sayıp kendimle birlikte Gennosuke'yi de yakın bir mesafeden patlayıcı parşömenleri patlatarak götürebilirdim. Götürmesem bile, alacağı ciddi yara ile kampa varması dahada uzayabilirdi.

Gennosuke üzerime doğru adımlarken aniden önümdeki kunailerden birinin dibine tekme atıp havalandıracak ve havada yakaladığım kunai'yi Gennosuke'ye doğru atacaktım. O sırada kollarındaki zincirlerin mesafe unsuruna dikkat ederek ani bir saldırıya karşı kendimi hazır tutacak, hatta öğrendiklerim arasında saldırgan bir stil olan Juudaichi'nin defansif bir formu varsa onu alacaktım. Ardından ister Gennosuke sıyrılsın ister başka bir şey yapsın, Kunai'yi yanına yakınlaştığında patlatacak idim.
Resim
Belki bir aptal, belki bir deliyim; ama her şeyden öte bir manyağım.

Künye
İsim: Tobio Hinata
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Element: Katon
Seviye: C-rank
Rütbe: Chuunin
Alım Gücü:4 - Orta-Düşük Gelirli/4
Kullanılabilir GP: 45

Profil
Güç: 9
Çeviklik: 9
Kondisyon: 7
Potansiyel: 3
Varlık: 2
Zeka: 2

Eksiklikler/Özürler
-

Ninjutsu
-

Taijutsu
  • Juudaichi Stili, D Rank
  • Juudaichi Stili, C Rank
  • Juudaichi Stili, B Rank
  • Juudaichi Stili, A Rank

Genjutsu
-

Beceri Listesi
Gözlem x3
Juudachi x2

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kullanıcı avatarı
Tobio Hinata
 
Mesajlar: 70
Kayıt: 26 Ara 2015, 10:50

Re: [Tobio Hinata | Av] Aslan Pençesi

Mesajgönderen GM - Naruto tarih 09 Mar 2016, 02:43

Kapalı konu
Şunu buraya tekrar atak da şeyolmasın :geek:
İzleyin youtube.com


Yerdeki kunaiyi ayağın ile havalandırıyorsun dibine doğru ayağın ile tekme atarak. Kunai havaya yükselirken onu kapıyorsun ve aniden Gennosuke'ye yolluyorsun. Kunai havayı yararak herife doğru ilerliyor, fakat tam yolun yarısını katetmişken Gennosuke elindeki zinciri sallamayı kesip savuruyor kunaiye doğru, anlam veremediğin bir hızda. Kunai rastgele bir yerlere uçuyor, belki bir evin bahçesine konuyor, belki de yolun ortasına, veya bir evin çatısında sekerek ara bir sokağa düşüyor.

Sen defansif bir postür aldığın anda ise Gennosuke'nin bu hamleden sonra sana doğru hızla koşmaya başladığını görüyorsun. Şu an 2-3 metre kadar uzaklıkta ve zincirlerin yerde sürüklenmesine izin vererek sana doğru koşturuyor; ne yapacağı hakkında hiç bir fikri yok. Lâkin bu mesafaden herhangi bir patlatıcıyı aktif edersen onun alacağı hasarın belki de fazlasını sen alacaksın.

Gennosuke suradındaki nefret ifadesi ile gözlerinin içine bakıyor ve çözemediğin/öngöremediğin bir hamle için hazırlanıyor zihninde, koşarken.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Kullanıcı avatarı
GM - Naruto
Game Master
Game Master
 
Mesajlar: 2208
Kayıt: 09 Tem 2014, 22:21

Re: [Tobio Hinata | Av] Aslan Pençesi

Mesajgönderen Tobio Hinata tarih 09 Mar 2016, 22:44

Kapalı konu
İzleyin youtube.com


Bence bir insan elinden gelen her şeyi başarabilir. Elinden gelmeyen bir şeye denk gelirse biraz çalışıp öyle başarması gerekir. İnsan kelimesinin eşittirinde bana göre imkansız diye bir şey yoktur. Ha, şimdi sorsalar: "Kardeş sen bu Gennosuke'yi yenebilir misin?" Ne cevap veririm inan hiç bilmem, düşünmemde zaten. Düşünmek nedir ki? Alicengiz oyunlarına dönen şu yaşadıklarım yavaş yavaş canımı sıkmaya başlamış, küçük beynimi çok fazla düşünmeye itmişti. Yani, aklımdaki Gennosuke avını zaten biliyorsunuz. Bir saat şöyle böyle oyalar, görev yükünü üzerimden atar, birazda stres atardım. Oysa şimdi hem üzerimde bir görev yükü var hemde stresi çoktan attım. Daha çok şimdi yaşamaya odaklandım diyebilirim, ha bunu başarıyor muyum inan bunuda hiç bilmiyorum. Kızgın bir boğa gibi üzerime doğru koşuşturan Gennosuke'ye bir bakıyorum birde yerdeki patlayıcılara, kafam iki parça değil milyonlarcasına bölünmüş ve bu her bir parçadan gelen fikir küçük kafamı patlayacak kadar sıkıyor. Yani, milyonlarca küçük tıfıl Hinata düşün, bunları bir kadının önüne koy ve dinlemeye başla. Düşünsene milyonlarca küçük Hinata, hep bir ağızdan farklı farklı şeyler söylüyor. İntihar yakındır, benden uyarması.

Kunai'nin dibine tekme atıp, havada yakalamam ve Gennosuke'ye doğru atmam bir olmuş, yüzümdeki ciddiyet veya sıkkınlık; her neyse işte bir kademe daha artmıştı, lâkin kendiminde tahmin ettiğim gibi, bu canavar inanılmaz bir hızla savurduğu zincirle Kunai'yi Kami-sama'nın siktir ettiği bir yere gönderip hayallerimi suya düşürmüştü. Bu kadar güçlü olmak, haksızlık değil miydi ya? Düşünsene bende yıllardır çalışıyorum, bende doğuştan bu konuya yatkınım ama aradaki farka bakar mısın? Misal, ben bir patlayıcı parşömene kafa atsam, o kafa giderdi abi. Eminim ya, baksana adam bana mısın demeden kalktı ve şimdi tıkır tıkır dövüşüyor. Sanki onu değil, başkasını yaraladık. Ya da ne bileyim bedeni taştan yoğutulmuş. Bir oymacının en detaylı ama en çirkin eseri gibi bir şey şu an Gennosuke gözümde... Düşmanım diye demiyorum ya da beni öldürmek istediğinden, bu herif gerçekten de çirkin. Ah ah, kafama tüküreyim ya da bahtıma! Bildiğin İshi'nin karanlık oyunlarının tam ortasında buldum ya kendimi, dahada hiçbir şey demiyorum. Yarın bugün bu herifi kim böyle karaladıysa bizide karalar. Adımızı Hinata Sins'e çıkartır, şuraya bir yere yazıyorum(!) Aga bir görev aldık, kendimizi test edelim dedik adam günah keçisi çıktı, ebesinin şeyi kadar güçlü çıktı. Osbirin zararları bunlar hep benden demesi...!

Kunai'yi öte beriye düşmüş olsun, biz önümüze dönelim ya da boş ver dönmeyelim! Bir ayı mı o? Hayır hayır o Gennosuke ve üzerime doğru camış gibi koşturuyor.

Defansif bir duruş aldım almasına ama, pek etki edeceğini sanmıyordum. Yani bir bakıma, adam hemen dibimde, zincirleri bir yılan edasıyla yerde sürünerek koşturuyor. Anladın mı inceyi? Neyse işte, şimdi kunai falan patlatmaya kalksak ben daha çok hasar alırım belli, hatta Gennosuke'nin ciddi bir hasar alacağının bile garantisi yok. Lan bu zincirler nereden çıktı ki amına koyim? Hani bu herif silah kullanmayı sevmiyordu. Lan ben o bingo kitabını yazanın amına koyayım ama, banada yazık lan! Pes ediyorum desem artık çok geç, uyuyan ayı uyandı. Şimdi tövbe kurtulamayız ye herro ya da merro! Baba ölmeden önce verdiğin vasiyete sokayım ya, cidden ben bu tarz şeylerin adamı değilim ha. Şu saate uyumam lazım benim, uyumam!

Bindik bi alamete gidiyoz kıyamete diyerek direk bir kunai'ye daha tekme atıyor ve havada yakalayıp aynı şekilde bu elamana atmayı deniyorum. Ama bu sefer patlatmıyorum! Kandıracağım bu sefer. Ellerimi inanması için fırlattıktan sonra gerekli mühür hallerine sokacak, ardından rakibim kunai ile uğraşırken chakra ile bacaklarıma verebileceğim kadar güç verip rakibime doğru zıplayacağım! Havada iken tüm gücümü chakramla beraber sağ topuğuma verip yere inerken topuğumu rakibimin kafasına doğru yukarıdan aşağıya savuracağım, işte budur! Bu da olmazsa yarrağı yedik beyler, helvaları hazırlayın. Herhalde, uzaktan kullanmak lazım bu zincir şeylerini. Gerçi bu salak üzerime doğru koşturuyordu. Aman neyse! Olmadı bir rastgele Kawarimi yapar mutluluklar dileriz, di mi?
Resim
Belki bir aptal, belki bir deliyim; ama her şeyden öte bir manyağım.

Künye
İsim: Tobio Hinata
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Element: Katon
Seviye: C-rank
Rütbe: Chuunin
Alım Gücü:4 - Orta-Düşük Gelirli/4
Kullanılabilir GP: 45

Profil
Güç: 9
Çeviklik: 9
Kondisyon: 7
Potansiyel: 3
Varlık: 2
Zeka: 2

Eksiklikler/Özürler
-

Ninjutsu
-

Taijutsu
  • Juudaichi Stili, D Rank
  • Juudaichi Stili, C Rank
  • Juudaichi Stili, B Rank
  • Juudaichi Stili, A Rank

Genjutsu
-

Beceri Listesi
Gözlem x3
Juudachi x2

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kullanıcı avatarı
Tobio Hinata
 
Mesajlar: 70
Kayıt: 26 Ara 2015, 10:50

Re: [Tobio Hinata | Av] Aslan Pençesi

Mesajgönderen GM - Naruto tarih 11 Mar 2016, 22:08

Sen yerden kunai kaldırıp atmaya çalıştığında aranızdaki 3 metrelik mesafe 1.5 metreye falan iniyor, Gennosuke attığın kunaiye dikkat bile etmiyor. Zira bu mesafeden istesen de patlatmayacağının farkında; zira patlatsan zaten sen en az onun kadar hasar alacaksın, belli. Blöfün işe yaramıyor bu yüzden, ama sen yine de Gennosuke senin içine doğru girip zincirlerini savurduğunda havaya zıplıyor ve topuğunu yukarıdan aşağıya doğru indiriyorsun. Kunai ise herifin omzunda derin sayılabilecek bir yara açıyor ve rastgele bir yere konuyor. Gözle göremiyorsun, onu zaten gözlerinle arayacak vaktin bile yok. Gennosuke ise bu açılan yarayı iplemiyor gibi görünüyor fakat sonuçta bu da bir yara.

Fakat ayağınla yaptığın hamleyi, Gennosuke blokluyor zincirli ellerini başının üzerine X şeklinde tutarak. Ayağına sert bir ağrı giriyor anlığına fakat geçiyor; Zincirlere ayağını geçirdiğinden mütevellit kendin de biraz hasar almış durumdasın ama minimal bir şey olduğundan çok da takmıyorsun. Sen geriye takla atıp inerken bir Kawarimi denemesi için ellerini hazırladığında, suradına çarpan bir zincir ile konsantrasyonun bozuluyor. Yere iniyorsun bir dizinin üstüne, suradın zonklamaktayken. Sana doğru savrulan bir başka zincir darbesini görünce ise düşünmeden yarım kalan Kawarimi'yi aktif ediyor ve gözlerini kapatıyorsun.

Bir "puf!" sesinin ardından, gözlerini caddenin hemen yanındaki bir ara sokakta, bir duvarın dibine diz çökmüş bir biçimde açıyorsun. Yanında bir kaç tane büyükçe çöp tenekesi var, muhtemelen bunlardan bir tanesi ile yer değiştirdin. Sokak dar, hani 2 kişi yan yana yürüyemez. Sokağın 2 tarafında bulunan evler de tek katlı, hatta bir tanesinin ufak çitlerle çevrili ve bir kiraz ağacı ile süslenmiş arka bahçesini görebiliyorsun. Çitlere asılmış fenerler geceyi aydınlatmakta.

Suradının zonklaması ise sürüyor. Muhtemelen biraz izi kalacak zira dokunamıyorsun bile. Eğer biraz daha sert yeseydin hamleyi, muhtemelen bir kaç dişini de sokakta bırakabilirdin.

Bir metal objenin bir taraflara fırlatılma sesini duyuyorsun, cadde tarafından geliyor. Muhtemelen Gennosuke hıncını çöp tenekesinden çıkarmakta. "Neredesin lan ibne herif!?" Öfkeli bağırışlarını duyabiliyorsun, yerin hakkında çok bir fikri yok gibi.

Bu arada patlayıcı parşömenlerle olan bağının gittiğini tahmin ediyorsun.

Kapalı konu
Patlayıcı parşömenler şöyle işliyor; Bir veya bir kaç tanesini eline alıp onlara minimal bir chakra verip "pimlerini çekiyorsun" ve bu da onların basit bir el mührü ile patlatılabilmelerini sağlıyor. Belirli bir süre sonra bu "pimi çekilme" durumu geçiyor ve parşömeni uzaktan kullanamaz hale geliyorsun. Tekrar dokunup aktifleştirmen gerekmekte yani.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Kullanıcı avatarı
GM - Naruto
Game Master
Game Master
 
Mesajlar: 2208
Kayıt: 09 Tem 2014, 22:21

Re: [Tobio Hinata | Av] Aslan Pençesi

Mesajgönderen Tobio Hinata tarih 13 Mar 2016, 00:15

Gözlerimi anlık olarak rakibimden çekip kunaiye odaklandığım o sırada saniyelik bir zaman dilimi söz konusuydu. Kunai attığım tekme ile yükselip ellerim arasına geldiğinde, tekrardan bakışlarım ona taraftı ama aramızdaki o kısa mesafe çok daha kısa bir hal almış ve canavar bir kaç adım sonra dibime girecek kadar yakınlaşmıştı. Kunaiyi bekletmeden fırlattığımda kandırma denememi yemediğini anlayabiliyordum. Bu mesafeden patlatmaya çalışsam şayet ben gerekli işlemleri yapamadan tek bir darbe ile işimi halledebilir ya da en azından dikkatimi dağıtabilirdi. Bunun rahatlığı ile yüzündeki ifadeyi bozmadan ilerlemeye devam ettiğini gördüğümde, bende vazgeçmeden aklımdaki saldırıyı yapmayı denedim ve üzerine zıplayıp, bacağıma kafasına doğru aşağıya indirdiğimde zincirli kolları ile blokladı ve ciddi bir ağrı sağ bacağımı kapladı. Canım yanıyor olsada dikkatimi daha çok omzunda derin bir yara açmakla meşgul olan kunai çekmişti. Kunai işini laiği ile yapıp, dikkat edemeyeceğim kadar hızlı bir şekilde öteye bereye giderken bende geriye doğru attığım takla ile mesafe açıp, bir Kawarimi denemesi yapmayı denemiştim fakat öyle bir zincir darbesi suratım ile buluşmuştu ki, zonklamasını iliklerime kadar hissedebiliyordum. Şöyle bir düşününce yıllardır böyle bir darbe yememenin hamlığı beni derinden etkiliyor gibiydi. Bir dizimin üzerine konduğumda, gözlerim ikinci bir zincir darbesinin üzerime doğru hızla geldiğini görmüş ve beklemeden yarım kalan Kawarimi'yi tamamlayıp, gözlerimi kapatmıştım. Tekrardan açtığımda ara sokağın bir tanesinde, hâlâ dizimin üzerinde bir şekilde bir duvarın dibindeydim.

Derince bir nefes alıp, sırtımı duvara dayayıp biraz soluklanmaya çalıştığımda, ilk gördüğüm şey elbette çöp tenekeleri olmuştu. Kawarimi yaptığımda bunlardan bir tanesi ile yer değiştirdiğim ihtimali kafamda pır pır dönerken, sokağın darlığı ve sokağın iki ucunda da bulunan tek katlı evlere dikkatimi yöneltmiştim. İçleri arasında en çok dikkatimi çeken ise, elbette ufacık çitler ile serilmiş ve kiraz ağacıyla süslenmiş evdi. Çitlere asılı olan fenerler, beyaz yapraklı kiraz ağacını daha estetik gösterirken, tüm bu estetikliği bozan bir ses kulaklarımda yankılanmıştı o sırada! Gennosuke canavarı hıncını yer değiştirdiğim çöp tenekesinden çıkartırken, beni ağzından büyük bir kinle çıkan cümlelerin eşliğinde arıyordu. Şerefsiz, adi ve köpek! Yerimi bilmiyordu. Yani anladığım kadarıyla, öyleydi. Biraz soluklanmak ve iyi bir plan kurmak için tamda sırasıydı yani.

Suratım hala zonklarken, aklımda onlarca fikir fır fır dönüyordu. Kel kafamın daha önce bu kadar işlevli çalıştığını daha önce elbette ki hatırlamıyordum. Zamanım kısıtlıydı. Öfkeli olan Gennosuke, ateşini yitirmeden iyi bir planla tekrardan karşısına çıkmalı ve işini bitirmeliydim. Ya da büyük bir hasar... İkisi de işime gelirdi, hele birinciden bahsetmeye bile gerek yok. Bu yorucu günü sonlandırırdı. Tabii şimdi gevşemenin sırası değildi. Attığım net yumruğu da sayarsak dövüş başladığından beri Gennosuke'ye üç tane hasar vermiştim. Bunların ikisi ciddiydi; lâkin ne göğsündeki patlama ile açılan yarayı umursuyordu ne de kunainin omzunda açtığı derin yarayı. Bunlar ürkütücü detaylardı ama sonuçta birer yaraydı ve hâlâ bizler gibi insan bedenine sahip bu canavarı etkiliyor olmalıydı. İyi bir savaşçının en büyük özelliği zaten açıklarını saklamak olmalıydı. Gennosuke bunu iyi başarıyordu ya da tüm bu ihtimallerin dışında, Gennosuke bir insan değildi ve bu yaralar sadece yaraydı. Derisinin üzerinde açılan bir kesik veya yanık izi onu cidden etkilemiyor olabilirdi. Ne olursa olsun, ileride izi kalacak iki yara bırakmıştım ona. Bu hilekarca olsa bile, bir shinobi olan benim için gurur kaynağı olmalıydı. O yaralara baktıkça benim kel kafamı hatırlardı en azından, hatırı sayılır bir sıkıntı yaşatmış olmalıydım ona.

"Baba, eğer beni izliyor isen, umarım istediğin gibi bir evlat olmuşumdur ya da oluyorumdur!"
diye mırıldandım gururla tüm bu düşüncelerin ardından. Daha sonrasında elimi patlayıcı kunailerin olduğu dışında, sürekli yanımda barındırdığım diğer shinobi çantama attım. Oradaki shurikenler ile bir tane patlayıcı parşömeni çıkarttım. O patlayıcı parşömeni dikkatli dikkatli shurikenlerden birine saracak idim. Daha sonra ise: "Buradayım OROSBUNUN ÇOÇUĞU" diye bağırarak dikkatini bulunduğum ara sokağa çekecektim Gennosuke'nin.

Gennosuke az önce attığım kunai yüzünden yaralanmıştı. Normalde bu kunai darbesini savuşturacak kadar hızlıydı ama aşırı sinirlendiğinden gözü dönmüş olmalıydı ki bu saldırıyı yemiş olmalıydı. Bunu kendi avantajıma kullanacaktım. Gennosuke ara sokağa gelene kadar uygun bir konuma geçecek ve gelince bu elamanı sinirlendirmek için onun erkekliği ve dövüş sanatlarıyla dalga geçip onu iyice sinirlendirmeyi deneyecektim. Onu çöp kutularının arkasına geçecek kadar ilerletecek ardından onu sinirlendirecek bir kaç söz söyleyip dikkatini çektikten sonra iki tane normal shuriken atacak ve sonrasında patlayıcı sarılı shurikenimi atıp patlatacak idim. Patlayıcı sarılı shurikeni patlattıktan sonra az önce Kawarimi yaptığım çöp kutusu ile tekrar Kawarimi yapacak ve yerdeki patlayıcı parşömen sarılı kunailerimi alıp tekrardan ve son kez Kawarimi yaparak bu sefer ara sokaktaki çöp tenekelerinden biri ile yer değiştirmeyi deneyecektim. Bu sefer Gennosuke'nin arkasına geçmiş olacak ve arkasına geçtiğimde patlayıcı parşömen barından iki kunaiyi de atacaktım. Ara sokak dardı ve shurikenler'den kaçmak için yapacağı alternatif azdı. Muhtemelen zincirli kollarını vücuduna siper ederek durdurmayı deneyecek ve görüş açısını bir miktar azalacaktı. Bu yüzden üçüncü seferinde patlayıcı parşömen sarılı shurikeni fark edemeyecek ve patlattığım anda hasar almasa bile şaşıracaktı. O sırada yaptığım Kawarimi denemesi başarılı olursa kunailerimi alacak ve son kez yapacağım Kawarimi ile yine Gennosuke'yi bu dar sokakta sıkıştıracaktım. Detaylı ve aşamalı bir plan olmasına rağmen, işe yararsa Gennosuke için bile büyük bir sıkıntı olurdu.
Resim
Belki bir aptal, belki bir deliyim; ama her şeyden öte bir manyağım.

Künye
İsim: Tobio Hinata
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Element: Katon
Seviye: C-rank
Rütbe: Chuunin
Alım Gücü:4 - Orta-Düşük Gelirli/4
Kullanılabilir GP: 45

Profil
Güç: 9
Çeviklik: 9
Kondisyon: 7
Potansiyel: 3
Varlık: 2
Zeka: 2

Eksiklikler/Özürler
-

Ninjutsu
-

Taijutsu
  • Juudaichi Stili, D Rank
  • Juudaichi Stili, C Rank
  • Juudaichi Stili, B Rank
  • Juudaichi Stili, A Rank

Genjutsu
-

Beceri Listesi
Gözlem x3
Juudachi x2

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kullanıcı avatarı
Tobio Hinata
 
Mesajlar: 70
Kayıt: 26 Ara 2015, 10:50

Re: [Tobio Hinata | Av] Aslan Pençesi

Mesajgönderen GM - Naruto tarih 16 Mar 2016, 02:13

Planını yapmak için bağırıyorsun ve Gennosuke'ye bulunduğun sokağın lokasyonunu vermiş oluyorsun. "Seni korkak it!" diye bir bağırış geliyor sokağın ucundan, Gennosuke'nin silüeti de bir kaç saniye sonra bu sesi takip ediyor. Caddenin ışıkları Gennosuke'nin arkasından geldiğinden Gennosuke'yi bir silüet olarak görüyorsun, üzerine doğru yürüyen, muhtemelen tüm niyetiyle seni parçalamak isteyen.

Bir şeyler söylemek için ağzını açıyorsun, fakat bir şey aklına gelmiyor.

 ! Cynic yazdı:
Zira bunu "bir şeyler söyleyecektim" şeklinde değil, neler söylediğini spesifik olarak anlatarak RP yapman lazım.


Yine de, adam giriyor sokağa ve ilerliyor, istediğin yere kadar geliyor. Herif bunun ardından ileriye doğru bir kaç adım attığında, 2 shuriken çıkarıyorsun Shinobi çantandan ve fırlatıyorsun, ardından Gennosuke'nin üzerine doğru patlayıcı parşömenle sardığın shurikeni yolluyorsun. Gennosuke üç shurikeni de iki elini aşağıdan yukarıya doğru sallayarak blokluyor zincirlerle, yani shurikenler daha ikinizin arasında yarı yoldayken birden Gennosuke'nin zincir hamlesiyle havaya doğru uçuyorlar, fakat sen yine de Gennosuke'ye bir hasar veririm umuduyla patlatıyorsun parşömen çok uzaklaşmadan, bu dar sokakta.

Dar sokakta. İşte bu anda bir şey aklına dank ediyor patlama gerçekleşirken. Gennosuke ile görüşün tamamen patlamanın etkisiyle kapanıyor ve çok beyni hızlı çalışan biri olmadığından sokağın darlığı ve çevre evlere vermiş olduğun hasarı aklından geçirirken Kawarimi'ye odaklanamıyorsun, haliyle yap(a)mıyosun. Zaten üzerine yağan tahta parçaları ve toz dumandan da ortalıkta ne olup bittiği hakkında en ufak bir fikrin yok. Son hatırladığın şey, Gennosuke ve arana giren patlama.

Havaya zıplıyor ve arka taraflardan tek katlı bir evin çatısına zıplıyorsun toz dumandan çıkarak, öksürükler içinde. Evin üçgen prizma şeklindeki tahtadan çatısına konduğunda, sokağa şöyle bir bakıyorsun, dumanların arasında parçalanmış 2 evin yan duvarlarını görebiliyorsun. Önünde, hemen altında bir sokak var ve bu sokak dümdüz ilerleyerek ana caddeye bağlanıyor; bu sokak senin pusu kurduğun sokak. Fakat neredeyse tanınmaz halde. Sen gözlerinle sokağı dümdüz takip ettiğinde, sokak bir noktada dümdüz ilerlemeyi kesiyor ve çembersel bir şekilde genişliyor. O genişlemenin olduğu yer patlama alanı ve patlama 3-4 metre yanındaki herşeyi havaya uçurmuş. Patlamanın olduğu sağ ve sol taraftaki evlerin o sokağa bakan cepheleri tamamen yerle bir olmuş ve çatılar da o yıkılan cephelerden mütevellit aşağıya doğru kaymış. O 3-4 metrelik alanda ise sadece tahta parçaları bulunmakta.

Fakat bir şey daha dikkatini çekiyor. Kanlı bir el görüyorsun tahtaların arasında, serçe ve yüzük parmakları parçalanmış. Gennosuke'nin değil, bir kızın eline daha çok benziyor, zira ince ve narin. En azından buradan öyle seçiyorsun. Tahtaların arasından eli öylece ölü bir şekilde uzanmış durumda. Cesedin geri kalanı da tahtaların arasında, muhtemelen.

Yıkılan evlerden çığlıklar yükselmekte ve her taraftan patlamanın sesini duyup dışarı çıkmaya çalışan insanların sesleri gelmekte. Muhtemelen civardaki herkes patlamayı duymuş durumda. Bir çok evin ışığı geri yanıyor toz kalkarken. Gennosuke'yi görüyorsun, caddenin ortasında. Senden epey uzakta yani, ama çatıda olduğundan onu görebiliyorsun. Yere diz çökmüş durumda ve göğsündeki yaraya dokunup akan kanına bakıyor, ardından zincirler tekrar dirseklerine hücum edip eski, dövme haline geri dönüyorlar. Ardından Gennosuke'nin yere kan tükürdüğünü görüyorsun. Başını kaldırıyor, gecenin karanlığında tam gözlerinin içine bakıyor. Suradının sol tarafının yanmış olduğunu görüyorsun, fakat gözleri sağlam. Ardından ayağı kalkıyor ve sendeleyerek zıt taraftaki başka bir ara sokağa dalıyor ve gözden kayboluyor.

Sen ise kala kalıyorsun çatıda.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Kullanıcı avatarı
GM - Naruto
Game Master
Game Master
 
Mesajlar: 2208
Kayıt: 09 Tem 2014, 22:21

Re: [Tobio Hinata | Av] Aslan Pençesi

Mesajgönderen Tobio Hinata tarih 17 Mar 2016, 00:15

"Kader ağlarını ördüğünde bir insanın bir balıktan farkı kalmaz..."
Aldığın nefesin, değersiz olduğu o anları hiç yaşadın mı? Kafanı gökyüzüne doğru kaldırıp ölmeyi diledin mi? Yaptığın hatanın büyüklüğü altında bir ömür boyu ezilecek olmanın getirdiği o hissiyata ne demeli peki? Onlarca yıl iyi bir adamdan çok iyi bir shinobi olmaya çalıştıktan ve bir nebze bunu başardıktan sonra, bana bu görüntüyü yaşatan tanrıya ne diye küfür edilmeli?

Nefes almayı, hatta öksürmeyi kesmiş, gözlerimi tek bir noktada odaklamıştım. Yavaşça gözlerimden süzülen bir kaç damla yaş, esen gece meltemi ile uçup giderken, o kanlı ele bakıyordum. Saniyeler öncesine kadar narin ve canlı olan o ellere... Şimdi bakılmayacak kadar kötü bir görüntü almış, suçlusu ise bendim. Babama verdiğim o sözden sonra, bunu nasıl yapabildim bilmiyorken bile, nasıl Gennosuke'yi alt etmeye böyle kafayı takmış olabileceğime anlam vermeyi bırak düşünmeyi bile denememiştim. Gözlerim çok daha seri gözyaşı akıtmak, ses tellerim avazı çıktığı kadar bağırmak ve ruhum hiç açılmayacak karanlık bir odada esir kalmak istiyordu! Bunlar normal değildi... Bizzat babasını gözleri önünde kaybeden bir çocuk olarak sonrasında bile bu kadar melankoliye girmeyen benim için, tanımadığım bir kadının talihsiz ölümü beni bu kadar etkilememeliydi...

"Hinata iyi bir shinobi ol..."

Olamadım... Utanç içerisinde, az önce yaptığım şeyleri tekrardan bir düşündüm. Gennosuke'nin ağır ağır, şeytani aurası ile üzerime yürüyüşünü... Daha sonra aklımdaki plan doğrultusunda onu istediğim konuma getirişimi ve yanıltma amacı ile attığım ilk olarak iki shiurkeni... Daha sonra patlayıcılı olanını atmam ve Gennosuke'nin yine büyük bir zincir kabiliyeti ile onları saptırması, ama benim bir umut o lanet hamleyi yaparak patlatmam... Ondan sonrası kopuktu. Planımı devam ettiremeyecek kadar bir şok pekte gelişmemiş beynimi sarmış ve donup kalmama sebebiyet vermişti. Bir kaç saniye kadar çevre duvarların yıkılmasından ortaya çıkan toz bulutu ciğerlerime çekmemin ardından bir çırpıda en yakın, sağlam bir tek katlı evin çatısına çıkmam... Tüm bunları tekrardan anımsadığında, daha yeni yeni yükselmeye başlayan çığlık sesleri ile irkildim. Dar sokağın bir kısmı belli bir yerden sonra genişlemiş ve ferahlamıştı(!) Gözümü bir türlü, daha doğrusu sadece gözümü değil dikkat denen ve tüm duyu organlarımı kapsayan o şeyi bir türlü enkazın altında kalmış, muhtemelen hakkı rahmetine kavuşmuş kadın elinden çekemiyordum. Sadece bir saniyeliğine dışarıya akın eden insanların arasından Gennosuke dikkatimi çekmişti. Bir dizinin üzerine çökmüş, göğsünden akan kanla ilgileniyordu. O an, anlık olarak gözlerini tam olarak bulunduğumuz uzaklığa rağmen bana diken Gennosuke'nin yüzünün bir kısmının yandığımı görmüştüm. Yüzündeki yanıktan daha çok, sanki az önceki olayla ilgili beni suçluyor gibiydi. Ya da sadece ben öyle hissetmiştim. Ayağı kalkıp, başka bir sokağa doğru yöneldiği o anda ben çoktan dikkatimi tekrardan enkaz alanına çevirmiştim. O an tek düşündüğüm, enkazdan dolayı hasar almış insanlar ve o kadın eliydi. Gennosuke'yi sıkıştırmış olmam ve akan kan damlalarından izini çok rahat bulacak olmam gram umurumda değildi. Siktiğimin tüm bu işleri, sırf egomdan ötürü başıma gelmişti. Ne vardı yani köyde uslu uslu durmak yerine, sırf gücümü test etmek için böyle üst düzey görevlere başvurmaya ya da böyle bir canavar ile teke tek atmaya? Mal mısın sen olum, evet ben malım! Maalesef öyleyim. Sikeyim ve sikeyim!

Gözyaşlarımı silip enkaz alanına zıplamam bir olmuş ve Gennosuke detayını tamamen kasıtlı olarak aklımdan çıkartmıştım. Gördüğüm cansız kadın eline doğru hızlı ve telaşlı şekilde adım atarken: "HEY SOKTUĞUMUN APTALLARI, ENKAZ ALTINDA KALAN İNSANLARA YARDIM ETSENİZE!" diye hüzün ve tok dolu bir ses ile haykıracaktım. Kadının olduğu yere vardığında üstündeki enkazdan onu çıkartacak ve kalbine doğru sert darbeler atacaktım, hatta Juudaichi'den öğrendiğim bilgileri bile kullanıp, direk kalbe etki edecek darbeler... Bağıracaktım istemsizce: "Canlan kadın, canlan! Beni bir katil yapma, ömrüm boyunca bu yükün altında yaşama izin verme!" Akan gözyaşlarımın kadının hasar görmüş bedeni ile buluşmasına izin verecektim. Kadının canlanacağına inancım yoktu; ama yapabileceğim başka bir şeyde yoktu... Benim ellerim kanlı olamazdı, en azından babamın katili ile tanışana kadar... Şimdi değil, masum bir kadın ile değil. Böyle olmamalıydı...

Tüm bunlardan sonra, muhtemelen canlanmayacak kadının bedenini güvenli bir yere taşıyacak ve enkaz altında kalan diğer insanlara can havliyle yardım edecektim. Gözlerimdeki doluluğu, tüylerimin diken diken oluşunu veya kalbimdeki o ağır hissi umursamadan... Beynimin patlayacakmış gibi dolu olmasını takmadan, sadece insanlara yardım edecektim. Sonra mı? Bilmiyordum...
Resim
Belki bir aptal, belki bir deliyim; ama her şeyden öte bir manyağım.

Künye
İsim: Tobio Hinata
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Element: Katon
Seviye: C-rank
Rütbe: Chuunin
Alım Gücü:4 - Orta-Düşük Gelirli/4
Kullanılabilir GP: 45

Profil
Güç: 9
Çeviklik: 9
Kondisyon: 7
Potansiyel: 3
Varlık: 2
Zeka: 2

Eksiklikler/Özürler
-

Ninjutsu
-

Taijutsu
  • Juudaichi Stili, D Rank
  • Juudaichi Stili, C Rank
  • Juudaichi Stili, B Rank
  • Juudaichi Stili, A Rank

Genjutsu
-

Beceri Listesi
Gözlem x3
Juudachi x2

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kullanıcı avatarı
Tobio Hinata
 
Mesajlar: 70
Kayıt: 26 Ara 2015, 10:50

Re: [Tobio Hinata | Av] Aslan Pençesi

Mesajgönderen GM - Naruto tarih 17 Mar 2016, 22:29

"Mai? Mai!"

Bulunduğun çatıdan aşağı atlıyorsun ve dar sokağa iniyorsun, hızlıca koşturuyorsun laflarını söylerken cadde tarafında birikmeye başlayan insanlara. Dark sokakta bir kaç metre koştuktan sonra çembersel bir şekilde oluşmuş enkaza varıyorsun, cadde tarafından gelen insanlar da o dar sokaktan teker geker geçerek enkazın olduğu yere varıyorlar. Bağırışmalar duyuyorsun birilerine yardım etmekle alakalı, başka bir yerden ise fısıltılar duyuyorsun, kimin yapmış olabileceğine dair konuşmaların döndüğü. İnsanların hepsi sivil giyinimli, klasik Kaya ülkesi yöresine uygun şekilde. Etrafta yarısı yokolmuş bir kaç evin artık tamamen sokakla bütünleşmiş salonunda dehşetle bir köşeye sinmiş bir kaç kişi var, onlara yardıma gidiyorlar. Bir kaç kişi ellerinde küreklerle falan geliyor buraya.

Mai!? Mai!!

Sen ise vakit kaybetmeden, etraftaki bağırışa aldırmadan atılıyorsun cesedin olduğu yere ve bir kaç tahta parçasını kaldırıyorsun cesedi gecenin yüzüne çıkartmak için. Fakat 3. tahta parçasını da kaldırdığında, enkazın altında kalan şeyin dirsekten kopmuş olan bir elden başka bir şey olmadığını görüyorsun. Dehşet içinde kopuk kol parçasını eline alıyorsun ve öylece bakıyorsun.

"Mai... Mai!!!"

Çatıdan indiğinden beri kesilmeyen ağlamaklı çığlıkların geldiği yöne kafanı çevirdiğinde, bir herifin artık yarısı olmayan bir odanın içerisinde yere çökmüş ve bir cesedi koynuna alıp bağırdığını görüyorsun, ismini haykırarak. Herif sım sıkı tutmuş cesedi ve bırakmıyor, etrafında toplanan bir kaç kişinin ise çaresizce adama baktığını görüyorsun. Bağzıları ağlıyor. Cesede dikkatlice baktığında onun genç bir kadın olduğunu görüyorsun, bir kolu dirsekten kopmuş ve kanlar tatami üzerinden akıp, patlamanın oluştuğu sokağa doğru bir çizgi şeklinde yayılmış.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Kullanıcı avatarı
GM - Naruto
Game Master
Game Master
 
Mesajlar: 2208
Kayıt: 09 Tem 2014, 22:21

Re: [Tobio Hinata | Av] Aslan Pençesi

Mesajgönderen Tobio Hinata tarih 18 Mar 2016, 21:57

İzleyin youtube.com


Beni bu konuma getiren kader miydi yoksa kararlarım mıydı bilmiyordum, sadece ve sadece gözlerim tek bir noktada odaklanmış izliyordum. Ne acı bir görüntü olduğunu tahmin etmek bile zordu benim için. Tek hissedebildiğim şey kalbimin büyük bir noktasını kaplayan o acı histi. Gözyaşlarım durgunlaştığı o anda, her şeyi çok daha net bir şekilde görebiliyordum. Tahtaların arasında bulduğum kesik kolun sahibi, şu an karşımda muhtemelen kocası olan adamın ellerindeydi. Benim gözyaşlarım değil, kocasının gözyaşları o cansız bedenle buluşuyordu. Şaşkınlık içerisinde vücudumdaki her bir tüyü hissedişimi tam olarak bir şeye yorumlayamıyordum. Kalbim gün içerisinde bile pır pır atıyor iken şimdi düzensizce atıyordu. Bir yavaşlıyor bir hızlanıyordu. Damarlarıma pompalan kanı bile hissediyordum galiba, kanın sıcaklığı içimi ürpertiyordu. Karşımdaki cansız bedenin soğukluğu ise, duygularımı köreltiyordu. Kadını canlandırmak için yapacağım o son hamleyi bile yapamamış olmanın burukluğu bir yana, isim veremediğim ya da tam olarak betimleyemediğim o duygu ile yıkanıyordum. Kel başımdan tüm vücuduma doğru damla damla düşüyordu sanki... Yavaş ve ağır bir şekilde.

Bir kaç dakika kadar önce damdan aşağı atlamış ve dar sokağa girişimi an itibari ile yapmıştım. Hızlı bir şekilde eskisine nazaran daha geniş olan bu yerde koşuşturmuş idim. İnsanlara ise çaresizce bağırıyordum o sırada. Ben enkaza vardığımda ise, insanlar dar sokağa giriş yapıp enkaz alanına yardım için koşuşturuyordu. O zaman duymaya başlamıştım işte bir adamın ağlayışını ve bir ismi sürekli, durmadan sayıklamasını. Bir kaç dakika kadar önce buna bir anlam veremiyordum tabii. Kim bilebilirdi ki bir kaç dakika kadar sonra o görüntüyle karşılaşacağımı... İnsanların bir kısmı bağırıyordu yardımlaşma, birlik olma amacıyla. Bir kısmı ise klasik fısıldaşmaları ile gerilim katıyordu ortama. Bunu kimin yapmış olabileceğini soruyorlardı... Hiç ummadıkları, canlarını emanet ettikleri bir İshikagure Shinobisi bu enkazın eseriydi oysa. Gözü dönmüş bu aptalın bulunduğu alanı dar bir bakış açısıyla avantaj olarak düşünüp, güçlü bir düşmanını alt etme hırsı ile patlayıcı parşömeni patlatmasıyla şu an ki görüntü oluşmuştu. Babasının sözlerini hak etmeyen, üzerindeki üniformayı taşımak için yetersiz olan bir adam tarafından. Çaresizce, utanmadan bu insanlardan yardım dileyen biri tarafından, benim tarafımdan...

İşte insanlar ara sokak ile bütünleşmiş salonunun bir köşesine korku ile sinmiş insanlara yardım ederken, kimisi küreklerle alana akın ederken ben bir cesede ait olduğunu sandığım kolu enkazların arasından çıkarmış ve aslında kopuk bir el olduğunu görmüştüm. O an, bir umut bu kolun sahibinin yaşadığını düşünmüştüm çaresizce ve elimde tuttuğum kola, umut ve şaşkınlık karışımı ile bir süre baktıktan sonra hışımla etrafımı aramaya koyulmuştum. Hâlâ kulaklarımda o sesi duyuyordum. Mai Mai...

O sesin geldiği -ya da yakınmanın demek daha doğru olur- yöne doğru kafamı çevirmem ile, adını bilmediğim o duygu yoğun bir şekilde artmış ve durgun bir yağmur gibi, hiç kesilmeden kel kafamdan bedenime doğru dökülmeye başlamıştı. Yani bir kaç dakika öncesinden buraya gelene kadar ki olaylar böyleydi.

Elimdeki kol ellerimden kayıp zeminle buluşurken, aklıma söylenecek bir söz gelmemişti. Boş boş bakmıştım bir süre. Gözlerim dolmuş ama ağlamamıştım. Geriye doğru yürümeye başladığımda: "Kami şahidim olsun ki, beni bunu zorlayan Gennosuke kana bulanmış bu ellerin ikinci eseri olacak ve babamın katilinin çekeceği acılı ölümden bile beterini yaşayacak!" diye mırıldanmıştım kendi kendime.

Sırtımı adama ve kadına çevirdiğimde hızlıca enkaz alanından rastgele bir Kawarimi ile çıkacak ve İshi'den, Chibu kasabasından uzak diyarlara doğru yürüyecektim. Bir gün, bir hafta, bir ay belkide bir yıl... Tüm bu kötü anılardan bir süre uzak kalacaktım. Kendimi, doğup büyüdüğüm bu diyarlardan uzak tutacaktım. Bu süreci atlatırsam(!) geri dönecektim. Daha güçlü, daha acımasız ve her şeyden ötesi bir katil olarak...

Geride bıraktığım tüm bu şeylerin bir bedeli vardı. Bazıları ağır bazıları kaldırabileceğim kadar basit bedellerdi; ama çok fazlaydılar. Bazılarının bedelini şimdiden ödemeye başlamıştım, onlardan bir kaçı kalbim durana ve ruhum azap ile yanana kadar hiç bitmeyecekti. Bazıları zamanla izi kalacak bir yara gibi geçip gidecek ve zamanla sızlayacaktı. Çoğu ise köye dönmemle başlayacaktı ve onların tam olarak nasıl sonuçlanacağını bilmiyordum bile...
Resim
Belki bir aptal, belki bir deliyim; ama her şeyden öte bir manyağım.

Künye
İsim: Tobio Hinata
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Element: Katon
Seviye: C-rank
Rütbe: Chuunin
Alım Gücü:4 - Orta-Düşük Gelirli/4
Kullanılabilir GP: 45

Profil
Güç: 9
Çeviklik: 9
Kondisyon: 7
Potansiyel: 3
Varlık: 2
Zeka: 2

Eksiklikler/Özürler
-

Ninjutsu
-

Taijutsu
  • Juudaichi Stili, D Rank
  • Juudaichi Stili, C Rank
  • Juudaichi Stili, B Rank
  • Juudaichi Stili, A Rank

Genjutsu
-

Beceri Listesi
Gözlem x3
Juudachi x2

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kullanıcı avatarı
Tobio Hinata
 
Mesajlar: 70
Kayıt: 26 Ara 2015, 10:50

ÖncekiSonraki

Dön Role Play Arşivleri

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir

cron