Yolumuzda yürümeye devam ediyorduk. Başımıza epey şey gelmişti. Kurtların saldırısı, atın ölümü, Akari'nin ayağının çatlaması... Ancak hiç bir şey bizi yolumuzdan etmemişti. Zaten eskilerden beri bizlere hep bunu öğretmediler mi? Bir shinobi ne kadar tökezlerse tökezlesin, ayağa kalkıp yürümeyi bilmelidir. Artık basit geninler değiliz, chunin olarak daha ciddi görevlerde yer alacağız. Belki bir tıbbi ninja olarak bu görevde üstüme düşeni yapamadım. Atı kurtaramadım, Akari'nin ayağını iyileştiremedim. Yinede yolculuğumuza bir şekilde devam etmek bizim gelişme gösterdiğimizi doğruluyordu.
Şu mavi genetik bozukluğunun başına gelenlerden sonra birde onu psikolojik olarak sıkmamak adına susmayı tercih etmiştim. Saçma sapan sorularla bir şekilde neden bu yolculuğa çıktığını öğrenmek, neden gecenin en tehlikeli vaktinde hareket ettiğini öğrenmek belki beni tatmin edecekti. Fakat ben bir doktorum ve hastama iyi davranmak zorundayım. Kendimi düşününce sanırım susmam en doğru hareket olacaktır.
Fakat ben bunları düşünürken, Akari gözyaşlarını siliyordu. Sanki bir şey var diyordu bana. Dışarıdan her ne kadar güçlü durmaya çalışsa bile içinden büyük bir çöküntü içindeydi. Aynı anda bir şeyler söylemişti Gin'e. O anda ben bu mavi genetik bozukluğuna "Dur, dur bırakma! Bu ayakla yürümesi iyi olmaz. Yaklaştıysak eve girdiğimizde, rahat bir nefes aldığımızda tıbbi bakımını sağlarım. Ondan sonra benim işim biter, gönül rahatlığı ile giderim. Ama şuanda yürümesi iyi değil, buna izin veremem. Ayrıca..." dedim ve durakladım. Hem sustum hemde yürüyüşümü kestim. Bu duruşun ardından en ciddi ifademi takınıp, bu tiple ne kadar ciddi oluyorsa artık "...Kurtların saldırısından beri somurtuyorsun, teşekkürler savuruyorsun ve ağlıyorsun. Bunu fark ediyorum. Ancak hiç bir tehlike yokken, sırt korkutuğun için bu kadar ağlayamazsın. Başka bir şey olduğunu ikimizde biliyoruz. Neden? Neden istemediğin bir yolculuğa çıkıyorsun? Anlıyorum, nufüslü bir ailedensin ve bu sebeple bazı sorumlulukların var. Ancak neden bu gece vaktini tercih ettin? Kafamda bu sorular dönüp dolaşıyordu aslında. Hepsi mantıksızdı ve bize ciddi bir sorunun olduğunu gösteriyordu. Başka sırf merakımız için soruyorduk ama farkında değil misin? Yolda o kadar macera yaşadık, belki yolun sonuna geldik sayılır ama bizler bu yolculuk boyunca bir aile olduk, dost olduk! Belki senin için bir şey yapamayız ancak acını paylaşıp azalmasını sağlayabiliriz. Kimseden şimdiye kadar bunu istemedim, hep zorla aldım ancak sana şunu söylemek istiyorum; lütfen bizle acını paylaş ve azalt. Bunu kendin için yap. Kendin için yapmıyorsan, benim gibi bir deliye dahi değer vermiyorsan şu seni sırtında taşıyan adama bir bak. O hak ediyor bunu." diyeceğim. Belki bu sözler kızın konuşmasını sağlayacaktır. Hehehe... Artık son denemem bu.