[Kusa] Kâfile

[Kyogi Fuka]

Adamın gözlerini gördüğü anda küçük çapta bir şok geçirmişti. Herifin olmayan göz bebeklerinin bir şekilde kendisine kitlendiğini hissediyordu. Bu herifin kör olduğu ihtimali bile korkutucu gelmekteydi. Böyle bir takımın başına konulduğu düşünülürse düşük bir rütbede olamazdı. Ve gözlerinin getirdiği dezavantajı kapatan yeteneği her ne ise Fuka bunun mümkün olduğu kadar gizli kalmasını tercih ederdi.

Gözlerini herifin beyaz ve ifadesiz bakışlarından çekerek teşekkür etti ve geriye doğru döndü. Gerektiği kadar bilgi almışlardı. Bunları acilen merkeze raporlamaları gerekiyordu. Özellikle de adamın son sözlerini..

Her şey için teşekkürler, gidiyoruz.

Adımlarını kapıya doğru yönlendirirken asasından destek aldı. Haze'de dışarı çıktığında kapıyı arkasından nazik bir şekilde kapattı ve merdivenlere doğru ilerledi. Burada ki işleri sonlanmıştı. Eğer Haze diretirse yarın akşama kadar burada kalabilirdi ancak Fuka bu gece kendi yatağında uyuklamak istiyordu. Çevredeki baskın hava ve görevin getirdiği sorumluluk üst üste binince zihinsel açıdan kendisini yorgun hissediyordu. Fiziksel olarak ta çok canlı sayılmazdı. Geldikleri yol boyunca en az iki kere sırf onun yüzünden mola vermek zorunda kalmışlardı. Dönerken de farklı olacağını düşünmüyordu.

Gidelim Haze, küçük kız kardeşimizi bulmamız gerek.

Dışarı çıktıktan sonra ister istemez devriye binasının oraya kadar yürümüşlerdi. Fuka düşünceli bir şekilde ilerliyor ve raporun içeriği hakkında kendi kendine konuşup duruyordu. Devriye binasının önünde onları bekleyen Mitsuko'yu gördüğünde gülümseyerek ona doğru ilerledi ve küçük kardeşinin kafasını okşamaya başladı. Adamların kendileriyle bu kadar net bir şekilde konuşabileceklerini düşünmediğinden tüm bu olaylar sırasında Mitsuko'yu da dışarıda araştırma yapması için görevlendirdiğini unutmuştu.

Anlat bakalım, neler öğrendin?

Mitsuko'nun cevabı gecikmemişti. Fuka sakince gülümseyerek kız kardeşinin yanağını çekiştirip; Yemekten başka bir şey ile ilgilenmedim diyemiyorda.. Ahahahaha, gerçi ben de acıkmadım değil. Ramenleri devriye binasında yiyelim. O sırada sana öğrendiklerimizi anlatırız. Çok geç olmadan merkeze geri dönmemiz gerek. Vereceğimiz raporu kafamda az çok oluşturdum bile.

Devriye binasına girmek için hareketlendi ve kardeşlerine onu takip etmeleri için asasıyla ufak bir işaret yaptı. Ramenlerini yerken Mitsuko'ya konuşulanlar hakkında bilgi verecekti ve olabildiğince dinlenmeye çalışacaktı. Sonuç olarak uzun bir yolculuk için enerji toplaması gerekiyordu.

Bana neyli aldın.. Tavuklu dimi.

[Kyogi Haze]

Ürktüğünü inkar edemezdi.Adamın gizemli tavırları,konuşmaları...Çevresindeki duvarları kasvetli odanın içinde büyük bir başarıyla savunuyordu.Göz bebeklerinden yoksun beyazlık ise tuzu biberi olmuştu.Koruması gereken bir duruşu olmasaydı korkusunu belli edecek bir yutkunma sergileyebilirdi Haze.Kardeşinin sakinliğinden güç aldı ve kapı kapanırken kafasıyla selam vermekle yetindi.Fuka'nın cevaplardan birazda olsa tatmin olduğunu düşünüyordu.Ancak Haze için ortada hala koca bir bilinmezlik vardı.Onu fazlasıyla cezbeden birşey.Son birkaç saat içerisinde kavradığı tek nokta konuşmanın faydasız olacağıydı.Kapalı kapıya dalgın gözlerle bakarken dakikalar öncesinde verdiği kararı pekiştiriyordu.Yarın geceye kadar Doushi kasabasından ayrılmayacaktı.

Kervansaraydan çıktıklarında temiz havaya aç bir şekilde derin nefes aldı.İçerideki boğucu ve kokuşmuş odadan sonra zihni açılmıştı adeta.Sessizliğe gömüldü yinede.Devriye binasına gidene dek Fuka tonla şey mırıldanmıştı.Cevap vermeden,hatta dinlemeden yürüyordu.Kafasını kardeşinin söylediklerine verirse zor bastırdığı komplo planlarının tekrar parlayacağını biliyordu.Fuka'da dinlenmeyi pek umursuyor gibi görünmüyordu zaten.Kardeşi yeterli bilgiyi aldıklarını düşünsede aklında hala soru işaretleri olduğundan emindi.

Mitsuko'nun gelişini içten bir gülümsemeyle geçiştirdi.Bilgi topladığı söylenemezdi.Amelilerin odalarına duydukları bağlılık düşünülürse olağandışı bir durum değildi bu.Eh,en azından Fuka için sağlam bir gıda takviyesi vardı.Haze kendisi için yemek planlarını çoktan iptal etmişti.Kervansaraydan uzak olduğu müddet,orada gerçekleşebilecek olaylar için tonla senaryo kurabiliyordu.Tüm işlemler bitene dek onun konumu belliydi.

Fuka binaya doğru ilerlerken sesini yükseltti. “Kervansaraya dönüyorum.Yarın geceye kadar nöbetlere katılacağım.” Amelilerin gidişi hakkında fazlasıyla endişeliydi.Sessiz bir çıkış yapacaklarını sanmıyordu.Beyin yapısı buna müsaade etmiyordu aslında. “Bu gecelik sorun yok ama yarın öğlen saatlerine kadar oradaki shinobi sayısının artması gerektiğini düşünüyorum.Ishikawa’ya iletirsiniz.Amelilere sınıra kadar eşlik edeceğim,arkamı sağlamlaştırırsam iyi olur." Kendi gerginliğini ve endişesini kardeşlerine yansıtmamak için sırıtarak tamamladı cümlelerini. "Afiyet olsun !"

Kervansaraya doğru ilerledi Haze.Binanın çevresinde son bir tur atmayı düşünüyordu.Bu sırada nöbet tutan shinobi sayısını ve konumlarını öğrenecekti.Kendisi cama en yakın noktada nöbet tutmak istiyordu.Kırıp içeri dalma riskine rağmen..

[GM - Naruto]

Fuka ve Mitsuko yerleşke binasına gidiyor ve raporlarını Ishikawa'ya iletiyorlar. Ishikawa'nın tedirgin hali gözlerinden kaçmıyor ayrıca, durumun stresi elemana anca vurmakta. Binada bir kaç saat oyalanıyorsunuz, ardından istediğiniz herhangi bir şeyi yapabilirsiniz.

Haze: Binanın çevresinde 6 tane shinobi var, her biri köşe başına yerleştirilmiş. Kervansarayın içinde ise 5 tane falan var. Ancak bu kadar çevrenin shinobi dolması, köyün diğer taraflarındaki devriyelerin azalmasına yol açtığı aşikâr. Bu arada bütün görev yapan shinobiler sizin gibi Chuunin rütbesinde. Ortalama, her biri sizler kadar savaş potansiyeline sahip.

Camı görecek herhangi bir yeri Haze tasvir edebilir. Çatı, veya yer, veya yakındaki bir binanın 2. katındaki balkon. Tasviri ve konumu tamamen kendisine kalmış.

Out: Herkes gece yarısına kadar yapacağı şeyleri yazsın, ardından gece yarısına atlayacağız.

[Kyogi Fuka]

Fuka ramen'ini büyük bir iştahla yerken bir yandan da kendine hazırladığı yeşil çayı kesiyordu. Kardeşinin getirdiği ramen gerçekten de lezzetliydi. Ama daha güzeli raporu verdikten sonra kendisine hazırladığı taze ve ferahlatıcı yeşil çayıydı. Yemekle birlikte içmeyi sevmezdi bu yüzden onu sonraya bırakıyordu. Ancak burada bulduğu çayı denemeye o kadar sabırsızlanıyordu ki yemek yeme hızı ikiye katlanmıştı.

Sanırım raporu vermek için merkeze dönmemiz gerek. Gene de geç olduğunu hesaba katarak burada kalıp kalmamak ile ilgili senin de düşünceni duymak isterim. Ne dersin Mitsuko, Dönmek için yarın sabahı mı bekleyelim yoksa şimdiden yola koyulalım mı?..

Sorduğu soru ile birlikte gözlerini küçük kardeşine dikti. Abisinin burada kalmak için can attığı her halinden belli oluyordu. Ancak Mitsuko'nun fikirleri de onun için önemliydi. Ayrıca tek başına bu uzun ve sıkıcı yolculuğa çıkmayı da pek istemiyordu. Mitsuko da ona katılırsa burada kalmak için sebepleri olmayacaktı. Ama şayet burada kalmak isterse Fuka da onunla durmayı düşünüyordu. Belki de olası bir sorunda abilerine de fazlalarıyla yardımları dokunabilirdi. İki shinobinin daha burada olması azımsanacak bir şey değildi.

Bana kalırsa buradaki işimiz çoktan bitti. Durumu az çok kavradık ve neler olduğu ve olacağı ile ilgili raporu iletmemiz gerekiyor. Ancak bunu yaparsak köydeki birlikten iki shinobi eksilmiş olacak. Bu da olası bir dövüşte az da olsa bir fark açabilir gibi gözüküyor. Az farklarla kaybedilen savaşlardan hoşlanmam...

Bitirdiği ramen'i köşeye bıraktı ve çayı önüne çekti. Aldığı ilk nefes tüm endişeleri kenara ittirecek kadar rahatlatıcıydı. Çayını içmeye devam ederken kardeşlerinden gelecek cevabı bekledi ve kafasında bir durum değerlendirmesi yapmaya çalıştı.

Büyük ihtimal burada beklemek zorunda kalacaklardı.. Bu yüzden vücudunu dinlendirmesi gerekiyordu.

Haze büyük ihtimal ile dışarıda turlayıp duruyordu. Onu düşünmek bile Fuka'yu yormaya yetmişti.. Biraz daha rahatlayabilmek için ayaklarını uzatabileceği bir sandalye çekti ve çayından koca bir yudum daha aldı.

En azından Ishikawa kadar stresli değilim diye düşünüyordu.

[Kyogi Haze]

Cüppesine iyice sarılarak binanın çevresinde birkaç tur attı.Nöbetteki her shinobinin konumunu zihnine kazıyordu.Dış kısımda 6 shinobi,içeride ise 5.Hepsinin chuunin rütbesinde olduğunu biliyordu,haliyle kendisinden eksik bir yanları yoktu.Müdahale etmeleri gereken bir durumda göz ardı edilemeyecek bir savaş gücüne sahip olacaklardı.Bu durum Haze'nin endişelerini dindirse de Ame grubunun -en azından liderleri- fazlasıyla korkutucuydu.Yeteneklerini bilmek bir yana,tahmin etmek bile imkansızdı.Aşırı kontrollü konuşmaları,sarsılmaz kişiliği ve sakinliği sadece tecrübesini açığa çıkarıyordu.Merakıyla birlikte Haze'yi kasabada tutan başka bir etmendi bu.Birkaç saat sonrası bile tamamen belirsizliklerle doluydu ve kasaba bu durum karşısında olabildiğince güçlü durmalıydı.

Kusa shinobilerinin kervansaraya odaklanması kasaba içindeki işleri sekteye uğratabilirdi.Haze için bundan daha önemli olan nokta,Ame-Kusa sınırının zayıflamış olma ihtimaliydi.Yerleşke binasındaki insanlarında devriyeye katılması herşeyi garanti altına alabilirdi.Kardeşleri Ishikawa'ya söylediklerini iletirse mantıklı davranacağını umuyordu.Fuka'nın anlattıklarından sonra yerleşkede çay kahve ile vakit geçirenlerinde eyleme geçmesi gerekliydi.

Tekrar camın önüne geldiğinde çevresinde bir tur dönerek gözüne kestirdiği bir balkona atladı.Üst katlar yağan yağmuru kesiyordu ve ilerleyen saatler için uygun bir tüneme noktasıydı.Başlığını çıkararak duvara yaslandı.Şimdiye kadar düşündüğü,yaptığı herşey bir savaş hazırlığıydı adeta. 'Savaş' sonucuna varması için elinde bolca sebep olsada Hazeydi bu.Kendisini frenlemesi gerektiğinin farkındaydı.Gözlerini cama dikerek rahatlamaya çalıştı.Devriyeler yerindeydi,Amelilere güvenmesede geceye kadar birşeyler yapmayacaklarını açıkça belirtmişlerdi.Kardeşleri muhtemelen yerleşke binasında olacaklardı.Fazla uzak sayılmaz. Derin nefesini dışarı saldı,şimdilik herşey yolundaydı.

[Shikarin Mitsuko]

Paketi sakince masaya bıraktı ve içinden aldığı bir rameni ağabeyi Fuka'nın önüne servis etti; ardından ise kendi payına düşen kısmı alarak, aradan uzun zaman geçmesine rağmen hala ılık olan rameni kokladı. Ramen enfes kokuyordu ve Mitsuko ise kesinlikle açtı.

Fuka'nın sözlerini usulca dinledi ve ramenini ağır ağır midesine yuvarladı. Zaman zaman konuşuyor zaman zaman ise sessiz kalıyordu. Önceliği Fuka'nın söylediği sözler olmalıydı; bu sebeple son lokmasını midesine indirdi ve küçük bir nefes vererek söze girdi. "Bir gece daha burada kalmamız yararımıza olur. Hem Haze'nin de bizimle gelmesini isterim." Kafasını iki yana salladı. "Onun yabancıları rahat bırakmayacağını ikimiz de biliyoruz." Bir an için aklı Haze'ye gitti, ağabeyinin şu an da görev aşkıyla yanıp tutuşuyor olduğunu düşünüyordu. Ramenin suyunu yaklaşık altı küçük yudumda midesine indirirken, zihnine gelen düşünce ona endişe aşılıyordu. "Belki de onu yalnız bırakmamalıyız." Bulundukları salona şöyle bir göz gezdirdi ve ilgi noktasını yeniden Fuka'ya odakladı. "Hem belki bu rameni terk etmek istemez. Sonuçta herkes rameni sever." Küçük bir gülümseme dudaklarından dışarıya yayılırken, yorgun bedenini hesaba katmadan ayağa kalktı. "Gece çökmeden Haze'yi bulsak fena olmaz. Hem yabancılara güvendiğimi de söyleyemem. Onların ne yapacağına dair hiç bir fikrim yok. Tek bildiğim ise tehlike aşıladıkları..." Gözlerini ağabeyine odakladı ve onun yorgun yapısının altında güçlü bir ruhun yattığından bir kez daha emin oldu. Fuka güçlüydü ve onun gelecekte hayal dünyasının sınırlarını zorlayacağını kesinlikle biliyordu. Mitsuko Genjutsu ile ilgili pek bir bilgiye sahip değildi; Genjutsu'nun büyük bir kaos olduğunu düşünüyor ve ondan uzak durmaya çalışıyordu; fakat Fuka öyle değildi, ağabeyi bu boyutta büyük bir bilgiye sahipti ve bu da ağabeyi Fuka'dan kesinlikle korkmak gerektiğinin bir kanıtıydı.

Bir süre Fuka'nın kendisine vereceği yanıtı düşündü ve ardından ise çaydan kendisine yarım bir bardak doldurdu; ramen midesini doldurmuştu ve midesinde fazla yerinin olduğunu söyleyemezdi; yine de Fuka'nın leziz çaylarından bir bardak içmek onu kesinlikle rahatlatırdı.

Şöyle bir düşündü ve konuştu. "Belki de gerçekten Haze'ye yardım etmeliyiz. Onun tüm gece sabahlayacağına dair şüphem yok." Kararı ağabeyine bırakıyordu. Eğer ki Fuka gitmek isterse Mitsuko da ona katılacaktı. Eğer ki gitmek istemezse, düşünceler içerisinde geceyi geçirebileceği küçük bir oda arayacaktı. Ne de olsa uyuyamıyor ve gecelerin büyük bir çoğunluğunu gözleri kapalı, zihninde oluşan hayallerin eşiğinde geçiriyordu. Düşünceler onu etkisi altına alıyor ve zihnini köreltiyordu. Her gece uyku için çekilen bir ızdıraptı ve her gece, Mitsuko'yu daha fazla güçlenmeye itiyordu; çünkü Mitsuko çektiği tüm bu acıların bir gün kendi gücünün sınırlarını zorluyor olacağını biliyordu... Geçen binlerce uykusuz gece ve zihinde düşünülen milyonlarca düşünce... Belki de bu onun zayıf bedeninin mahkum olduğu bir boyuttu...

[GM - Naruto]

Kapalı konu

Fuka'nın yerleşke binasında, diğerlerinin ise hanı iyi gören bir başka binanın balkonunda olduğunu varsayıyorum. Ayrıca GM'lik biraz özet olacak, o baabda kusura bakmayın.

Haze, Mitsuko: Balkonda gece yarısına kadar sohbet ediyorsunuz, ev sahipleri size karışmıyor. Kızı ile yaşayan yaşlı bir adamın evi zaten, kendisi çiftçi imiş, lâkin şu anda çalışamayacak durumda. Size çay ve türevlerinden ikrâm ediyorlar, çıtır çerezinizi eksik etmiyorlar.

Gece yarısına doğru ev sakinleri yataklarına giriyorlar ve ortam sessizleşiyor. Evlerin teker teker ışıkları kapanıyor, Doushi kararıyor. Siz de sohbetinizin şiddetini düşürüp, dinleme pozisyonuna geçiyorsunuz. Gözünüz Amegakure'lilerin odasına açılan camda. Bir süre hareket olmuyor, bu biraz Mitsuko'nun iradesini kırsa da, Haze'nin paranoyasını tetiklemekten başka bir işe yaramıyor.

Ardından cam açılıyor ortalık zifiri karanlıkken, Ay kendini gizlemişken. Cüppeli bir silüet beliriyor camda. Cübbesi o kadar geniş ki, hiç bir tenini seçemiyorsunuz, Sokağa bakıyor, ardından tam sizin bulunduğunuz balkona.

İşler o noktadan sonra hızlanıyor.

Eleman ani bir "Shunshin" hamlesi ise, pencere boşluğunun üst kısmını kavrıyor, ondan destek alarak kendini çatıya fırlatıyor ve dengeli bir şekilde çatıya konuyor. İçeriden çıkan diğer 6 Amegakure'li de benzer akrobatik hamlelerle çatıya fırlıyor. Bulutlar Ay'ın önünden çekiliyor ve ışığın tam olarak han çatısının üstüne düşmesine izin veriyorlar.

7 kişi sayıyorsunuz çatının üzerinde, kimisi çatıya tünemiş sokakları izliyor, kimisi ise ortalarındaki elemana siper olmuş bekliyor. Siz daha hamle yapmaya kalkmadan, her biri, kasabanın doğusuna doğru harekete geçiyorlar çatılar üzerinde zıplayarak. Aşırı hızlılar, lâkin takip edebileceğinizi düşünüyorsunuz.

Herşey 3 saniye içinde olup bittikten sonra, elemanların peşine düşüyorsunuz.

Fuka: Yerleşke binasında keyfe devam. Lâkin birşeylerin ters gittiğini seziyorsun ve dışarı hava almak için çıkıyorsun gece yarısında, tam o sırada, ay ışığında, çatıdan çatıya muhteşem bir hızla zıplayan cüppeli Amegakure'lileri görüyorsun. Liderleri, en önde giden eleman, senin önündeki binanın çatısından bir diğerine atlarken sana bakıyor, gözlerinin içine, ardından kayboluyor karanlıkta. Doğuya gidiyorlar. Haze ve Mitsuko da arkalarında. Onlara katılıyorsun.

[Kyogi Fuka]

Mitsuko ile konuşmaya devam ederek ramenini bitirmiş ve en sonunda konuşmayı bir karara bağlayarak çay faslına geçmişlerdi. Mitsuko abilerini bulmak için dışarı çıkacaktı. Fuka ise geceye kadar dinlenecek ve onlara sonradan katılacaktı. Yemekten sonraki ilk çayını mideye indiren küçük kardeşine bakarak gülümsedi ve geceye hazırlıklı olmak istediğini söyleyerek onun tatlı başına iki kere yavaşça vurdu. İşler çığrından çıkmadan önce yanınızda biterim. Sen Haze'yi yalnız bırakma. Onun ne yapacağı hiç belli olmaz.. Ahahaha, şimdi aklıma geldi de, umarım sen yetişmeden önce camdan içeri uçarak amelileri pataklamaya başlamamıştır.

Kısa bir kahkaha maratonunun ardından ayrılan kardeşini izledi ve kendisine bir çay daha doldurdu. Kısa süre içinde Fuka kendini üstüne mekanda bulduğu minik bir battaniyeyi örtmüş ve yanına aldığı sıcacık çayı yudumlarken derin düşüncelere dalmış durumda buldu. Dinlenmek için oturduğu sandalyeye o kadar rahat bir şekilde kurulmuştu ki sıcak ortam onu hafiften mayıştırmış ve uykusunu getirmeye bile başlamıştı. İçtiği çayın tadını iyice alabilmek için koca bir yudum daha aldı ve boş fincanı bacaklarının üzerindeki battaniyenin üstüne koydu. Çayının bittiğini bile anlayamadan kapanan gözleri açıldığında fincanın yerde olduğunu fark etti. İçinin boş olması etrafın kirlenmesini önlemişe benziyordu.

Tam o sırada pencereden gördüğü manzara karşısında ayağa fırladı ve hızlıca masadaki asasına doğru ilerledi. Ne kadar da aptaldı! Sıcak yerinde uyuya kalmış ve zamanın farkına bile varamamıştı. Hızlı olmak zorundaydı. İçinde onu rahatsız eden kötü bir his dolaşıyordu.

Kapıya doğru ilerledi ve yürüyüşünü aksatmadan tek eliyle kapıyı açıp dışarı çıktı. Tembel davranmanın zamanı değildi. Bunu söylüyordu çünkü siyah cüppenin içinde, ay ışığı ile parlayan o gözler sanki ona meydan okuyordu. Sözlerini tutacak mıydı? Yoksa çoktan tutmuş mu sayılıyordu. Peki ya köylüler?..

Doğuya doğru gidiyorlar. Sanırım şu arkadakiler de Haze ile Mitsuko.

Kendi kendine mırıldandı ve bunu yaparken koşmaya başladı. Çok arkada kalmak istemiyordu. Asasını dikey bir şekilde kavradı ve ayaklarında biriktirdiği çakra ile birlikte önündeki binanın üzerinde koşmak için tüm hızıyla ilerledi. Yapabilecek kadar yaklaştığında zıplayacak ve daha duvardayken yakında bir çatı varsa onun üstüne geçecekti.

Umarım Haze diğer shinobilere haber vermiştir..

[Kyogi Haze]

Korkuluğa dayadığı poposunu hareket ettirerek fincanında kalmış son yudum çayı kafasına dikti.Ev sahibi muhtemelen saatler öncesinde ikram etmiş,çay soğuk ve tatsız bir sıvıya dönüşmüştü.Zorlukla yutarak fincanı yavaşça yerine koydu.Gözleri iki hedef arasında gidip geliyordu.Amelilerin penceresi ve kız kardeşi Mitsuko.Kasaba çoktan gecenin örtüsünü üzerine çekmişti,Mitsuko için büyük bir eziyet.Neredeyse uyur halde camı izlediğini farkedebiliyordu.Kız kardeşi muhtemelen Haze'nin yapacağı aykırı hareketlere engel olmak için buraya gelmişti.Sıcak yerleşke binası senin için daha iyi olurdu. Yanına geldiği andan beri ona git demeyi düşünmemişti.Mitsuko yerleşke binasında olsa ne onun nede Fuka'nın Haze konusunda içi rahat etmeyecekti sonuçta.Cüppesini çıkararak kardeşinin sırtına attı.En azından buradaki nöbeti kardeşi için daha zahmetsiz bir hale getirmek istiyordu.Elinden geldiğince seslerini ve hareketlerini kısıtladı.Yarı uyur konumunu dağıtmak istemiyordu.

Ev sahiplerinin tutumu bu konuda ona yardımcı oluyordu.Kendi halinde geçinen insanlar olsada ülkelerine bağlı olduklarını varsayıyordu Haze.Balkonu işgal etmelerine birşey demedikleri gibi onlara sürekli ikramlarda bulunmuşlardı.Açlığını çay ve gelen ufak yiyeceklerle bastırdı.Köyden ayrıldıklarından beri düzgün birşey yememişti ama kendini fazlasıyla dinç hissediyordu.Karın gurultuları...Eh reddetmiyordu.Sadece açlık önem sırasında baya gerilerdeydi.

Kısılı gözleri açılan cam ile beraber tam performans vermeye başladı.Sağ eli yanıbaşında duvara dayanmış kız kardeşinin omuzunu kavrarken 1-2 adım öne çıktı. "Mitsuko,gidiyorlar." Sessizliğini korumaya çalışmıştı.Gizlenmek gibi bir niyeti olmasada ben buradayım diye bağırmakta saçma olurdu.Yinede camdaki silüet ,lider olduğunu tahmin ediyordu, direk olarak balkona bakıyordu.Haze'nin kitli kalan vücudu olayları izlemekle yetiniyordu sadece.Silüet akrobatik hareketlerle çatıya ulaşmış,ardından kalan diğer Amelilerde onu takip etmişti.Gecede bu olaylara tepkisiz kalmıyordu.Ay ışığı kasabayı sararken saniyeler önceki ıssızlık hisside tamamen yok olmuştu.

Mitsuko'nun sırtına koyduğu cüppesini alarak üstüne geçirdi ve balkondan önce hanın çatısına sonrada doğu tarafına sıçradı.Ameliler yüksek bir hızda ilerlesede Haze'nin onlara yetişmek gibi bir niyeti yoktu.Aralarına koyacağı bir mesafe işine bile gelirdi hatta.Sadece biraz daha yaklaşmak için hızlanmıştı.Nereye gittiklerini,giderlerken neler yaptıklarını görüp kavrayabileceği bir uzaklık yeterli olacaktı.Kendilerine en yakın konumdaki nöbetçi shinobiyi hatırlamaya çalıştı,Mitsuko'ya o konumu işaret edecekti. "Nöbetçilere haber vermeliyiz Mitsuko." Ameliler eğer sadece 'gideceklerse' diğer nöbetçilerin takibe katılması gereksiz olabilirdi.Ancak Kusa safındaki sayı ne kadar fazla olursa,o denli caydırıcılığa sahip olacaklarını düşünüyordu.Sadece dışarıdaki shinobileri uyarabilseler bile üç kardeşle beraber 9 kişilik bir ekip gayet sağlam durabilirdi.

[GM - Naruto]

Köyün dışına doğru takip ediyorsunuz Ame'lileri, devriyeler arkanızda. Lâkin köyden çıkıp biraz uzaklaşınca, ileride parlayan bir ışık görüyorsunuz.

Işığın yanına vardığınızda bunun yanan bir at arabası olduğunu görüyorsunuz. Atların kementleri kesilmiş, kaosun etkisi ile korkup kaçmışlar. Yerde 3 tane ceset görüyorsunuz. Ame'liler ise ortada yok.

Cesetlerin üçünün de Amegakure'de aranan suçlular olduğunu farkediyorsunuz bingo kitabınızı incelediğinizde.

Köye dönüp raporunuzu veriyorsunuz.

Haze ve Fuka 30GP, Mitsuko ise 20GP kazandı. Mitsuko pasif, geri gelecekse harcar. Geçmiş olsun.