[Mifune - Osui - Sora] Üç Avcı

[Kazuko Mifune]

Aiga Miura konusunda bu adamların bana yardım edebileceğini hissediyordum. Tek yapmam gereken onları ikna etmeye çalışmaktı, ama onların istekli halini görünce bu huyumdan vazgeçip onların sözlerini dinlemiştim. Kantou Bayırı hakkında kısa bir özet geçerek kötü haberi öğrendikten sonra nedense içimden bir ses diğer kervansaraylara bakmamı söylemeye başlamıştı. Nedenini bilmiyorum, kalbim hıphızlı atmaya başladı ve nedense Aiga Miura'nın bu kervansaraylardan birinde olduğunu düşünüyordum.

Ben bunları düşünürken Üçlü Belanın ortanca ve küçük kardeşlerinin kavgalarını seyretmeye başlamıştım. Kavganın sebebi, yaşlı amcaya deli denmesiydi. Adam dilimizi konuşamadığından ona deli denmesini doğru bulmadığımı dile getirmek isterim. Yinede bunun için minik hakaretlere gerek olacağını da düşünmüyorum. Şu son 2 dakika içinde fazla ciddi olmak zorundayım. Çünkü burada cidden canım sıkılmaya başladı ve artık harekete geçmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bundan dolayı bu güçlü ve çevik kardeşleri bizle birlikte kervansaraylara bakması için, ''İçimden bir ses şu kervansaraylara bakmamız gerektiğini söylüyor. Belki orada karşımıza çıkarsa yardımınız dokunabilir dostlar.'' diyecektim. Gayet açıktı sözlerim, bu adamların genjutsu konusunda büyük bir savunmaları olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden bizlere gelmesi için cevaplarını beklerken her saniye dua ediyorum.

[Darai Osui]

Deli mi? Osui deli ile mi uğraşmıştı? Bunun böyle olduğunu hiç sanmıyordu Osui. Aoki ile tamamen aynı fikirdeydi o konuda. Fakat kardeşlerin kavgasına hiç karışmıyacaktı. Sonuçta Osui tek çocuktu ve bu durumu anlayamazdı. Fakat tartışmaları bitip de yola koyulurken Tsuda'ya bir çift laf edecekti.Şimdilik sadece adamın yüzüne gülüyordu. Ve tartışmalarının bitmesini bekliyordu.

Tartışma bitincede Okawa'nın sözlerini de dinlemişti pislik şinobi. konuşma bitince kafasında hala bir soruişareti kalmıştı. Bu yaşlı amca neden içeri girmemişti ki? Diğerleriyle beraber içeri girip şarkısına neden devam etmemişti? Ne yazıkki bunların cevabını alamayacaktı Osui adamın dilini öğrenmediği yada adama dillerini öğretmediği taktirde. O da çok zordu. Nerden başlayacağını bile bilmiyordu. Onu bırak daha adamın adını bile öğrenememişti.

Tabi herşeyden önce içinde oldukları görev gelmeliydi Osui için. O ve Sora için durumun öyle olduğu net değildi ama diğerleri için zaten öyle görünüyordu. Hatta Osui bu konuda düşünürken takım arkadaşları çoktan fikrini belirtmişlerdi bile. Tek kouşmayan kişi Osui idi. O da Okawa-san'a bakarak Mifune-san'ı desteklediğini söyleyecekti. Sora sürekli dinlenmeyi düşünüyordu zira. Onu gıcık etmek bu kadar zevkli olmasa nasıl arkadaşı olduğunu sorgulayabilirdi.

Yola çıktıklarında ise Burnundan bir sümük alıp onu özellikle Tsuda'ya göstere göstere ağzına atarken ona "Bence de o adam deli felan değil!" diyecekti ciddi bir şekilde. Ses tonu sanki sümük yiyormuş gibi değilde daha tehditgar çıkıyordu.

[GM - Naruto]

Sora’nın dinlenme fikrine hevesle atlayan ilk kişi Tsuda oluyor. Tam bir şeyler söylemek için hamle yaparken Okawa’nın bakışlarına maruz kalıyor ve birden Aoki’nin omzuna elini atarak şapşal şapşal sırıtmaya başlıyor. Aoki ise belli belirsiz bir anlamsızlıkla tepkisini dile getirirken, Mifune kervansaraylara bakma fikrini ileri sürüyor. Bu noktada Okawa içindeki isteği gözlerindeki parıltı ile belli ederken, Tsuda’nın suratındaki şapşal gülümseme yerini koca bir hoşnutsuzluğa bırakıyor. Okawa kardeşlerinin bu durumu karşısında derin bir nefes aldıktan sonra “O zaman şöyle yapalım…” diyor yavaş yavaş adımlarken. Birkaç kısa adımın ardından “Tsuda ve Sora-san dinlenmeye çekilebilirler. Ben ve Mifune-san kervansaraylara bakalım. Aoki de bizimle gelsin.” diyor ve ardından Osui’ye bakarak “Osui-san, istersen sen de dinlenebilirsin.” diyor. Bu noktada cevap vermesi gereken kişi Osui iken Tsuda lafa girişiyor ve “Ben yoksam Üçlü Bela da olmaz! Ben de geliyorum!” diyor. Daha sonra ise sanki büyük bir kahramanlık örneği göstermiş gibi omuzlarını kaldırıyor, göğsünü şişiriyor ve kocaman bir gülümseme ile harmanladığı kısık bakışlarını Sora’ya dikiyor. Sanki ona inceden bir mesaj gönderiyor gibi duruyor. Ancak Tsuda’nın bu tavrı elbette beklediği etkiyi doğurmuyor. En azından Okawa ve Aoki tepkisiz bir şekilde kalıyor.

Grup olarak ilk kervansaraya doğru ilerlemeye başladığınızda Osui burnundan çıkardığı sümüğünü özenle Tsuda’ya gösterip ağzına atarken söylemek istediklerini söylüyor. Ancak Tsuda ekşittiği suratı ile tepkisini dile getirmekle yetiniyor. Bu ilerlemeniz sırasında başka hiçbir konuşma geçmezken, önünüze gelen ilk kervansarayın tam kapısının önünde duruyorsunuz. Hepiniz birbirinizi görebilecek şekilde sıralandığınız sırada Okawa “Buradan başlayalım. Eğer Miura buradaysa, ilk hareketi iki kişi yapalım. Bizim grubumuzda bu işi ben yaparım. Siz de aranızdan birini seçin. Geriye kalanlar ise Miura’nın tekniklerine karşı bizi korusun. Siz ne dersiniz?” diyor. Bu taktiği aslında Mifune ile Tsuda’nın dövüşündekine oldukça benzer buluyorsunuz ve kendi düşünceleriniz aktarmaya başlıyorsunuz. Ancak tam bu noktada dikkatinizi bir şey çekiyor. Sizden birkaç metre ileride yaşlı adam yüzünde kocaman bir gülümseme ile sizlere bakıyor.

Out: Sora dinlenmeyi seçtiği takdirde konuya yazmasına gerek yoktur. Pasiflik süresinin geçmesi ile kendisi otomatik olarak dinlenmeyi seçmiş sayılacaktır.

[Kazuko Mifune]

Bizim Sora, dinlenmeyi düşünmesi benim canımı sıksa da şu an ona karışacak durumda değildim. Artık Okawa'nın sözüyle noktalanmış gibiydi olay. Osui'nin dinlenmesini ya da bizimle gelmesini söylemişti. Bir de Sora ile Tsuda'nın isterlerse gelmesini, isterlerse de dinlenmesini dile getirmişti. Bizim Sora'nın ne diyeceğini bilmiyorum. Fakat Tsuda'nın da gelmesiyle birlikte onunda geleceğini düşünüyordum. Gelmezse de kendisi bilir, fakat Miura orada karşımıza çıkarsa büyük şeyler kaçıracağını söylebilirdim. Kendi kararı, bir şey diyemem.

Tsuda, Aoki ve Okawa arasında minik bir bakışma diyaloğu geçtikten sonra yürümeye başlamıştık ilk kervansaraya doğru. Osui yeniden sümüğünü çıkartarak Tsuda'ya göstermeye başlayınca, bende kıkırdamaya başlıyordum. Tsuda'nın yüzünü ekşittiğini görünce daha da gülümsemiştim. Hatta biraz daha çıksaydı sesim, kahkaha bile denilebilirdi. Yinede o mide bulantısıyla duyabileceklerini sanmıyordum. Biraz ciddilikten sonra gülücük iyi giderdi. Şimdi yeniden ciddi halime dönmeye! Derken, bir bakmışız ilk kervansayın kapısının önünde duruyoruz. Okawa planlarını anlattıktan sonra, ''Güzel fikir. ilk harekete ben başlayabilirim, bir itirazı olan yoksa...'' diyerek bizimkilere dönerim. İtirazları varsa memnuniyetle karşılayacğaımı söylemem gerek. Sırf bunun için onlarla kavga etmek istemem. O değilde bu taktik Tsuda'yla dövüşümdeki taktiğe benziyor gibiydi. Güzel taktikti diyebilirim. İşe yarardı. Tekniği kabul etmekten hiç bir şekilde çekinmemiştim, çünkü işe yarayacağına inanıyordum. Son olarak içeri girerken etrafa bir göz atayım diyecekken bir kaç metre ötedeki yaşlı adamın gülümsemesi şaşırmış gibi bir yüz tipiyle bakıyordum. Amağğn... İçeri girelim işte.

[Midori Sora]

Benim dinlenme fikrime katılan üçlü beladan ııh Tsuda oluyor. Evet adı buydu. Tsuda da benim gibi biraz dinlenip tamamen dinç bir şekilde ava çıkmayı istiyordu. Tam ben de ona bir şeyler demeye niyetlenmişken Okawa ile göz göze gelmişlerdi. Bizim Mifune hadi gezelim belki buluruz diyince bu Okawa'nın gözleri parlamıştı. Sanki bu kadını yakalamak için her şeyini gözden çıkartabilirdi. Bu parıltıyı fark eden Tsudanın gülümsemesi ise kışın gelişini haber veren çiçekler solmuştu. Sonbaharın o direnme zamanını bile yaşayamamıştı o gülümseme. Okawa Tsudayla beraber dinlenebileceğimizi onların ise avı arayacaklarını söylemişti. Tsuda sanki bir kahraman edasıyla öne atlayarak ben olmazsam 3'lü bela olmaz, Ben de varım tarzında bir şeyler söylemişti. Bunu derken sanki bana meydan okuyordu. Normalde meydan okumalara cevap vermeyecek kadar üşengeç bir insanım ama bu sefer bunu görmezden gelemem. Grubumu yarı yolda bırakamam. Ben de geliyorum. Ama en azından 2 sandviç falan yiyelim aç açına adam mı dövülür ? Tamam insafsızlar, pes etmiyorum. beni kolayca yıldıramazsınız. Zaten Osui ile sonra görüşeceğim Mifuneyi destekliyor adam ya. Ulan o kadar omzuma sümük sürdün beni pislettin bir şey demedim 2 arka çıksan ölür müsün lan ? Ha ne olacak? Şu görev bitsin ağzınla burnun yer değiştirmeye karar verecekler ama az daha sabır.

Kervansaraya toplu bir şekilde ilerleken Osui yine bir şeyler diyordu. Zaten ya sümük yer ya da ortalığı karıştırır. Neyse kervansaraya ulaştığımızda Okawa taktiği anlatmaya başlamıştı. Mifune ile olan dövüşe benzer bir taktikle ortaya çıkmıştı. Kendisi dışında bizden birisini de ilk dalgaya alacaktı. Bence Mifune olmalıydı bu kişi. Dışarıdakiler içeridekileri tekniklerden korumaya uğraşacaktı falan. Her ne skimse. Şu an istediğim tek şey biraz yemek ve güzel bir uyku. Ama yine de hazır olmalıyım. Görevim bunu gerektiriyor. Göreve karşı gelemem. Görevi yapmak zorundayım.Mifune git. Biz arkada kalırız. Hızlıca pataklayın ki hızlıca dinlenelim.

[Darai Osui]

Dinlenmek mi? Buna gerek yoktu ki. Osui'nin zaten bütün yorgunluğu geçmişti Tsuda'nın yüzünü görünce. Evet sözlerini ciddi bir şekilde söylemişti fakat Tsuda'nın suratını buruşturduğunu gördüğü anda ciddiyetini koruyamamış ve gülmüştü. Tsuda'nın kendisinden iğrendiği düşüncesi ve sümüğün o tatlı tadı onu dinlendirmeye yetmişti.

Öbür kervansarayın önüne geldiklerinde ise Okawa planı anlatmıştı. Planda itiraz edeceği bir nokta yok gibiydi. Tek ikilemde kaldığı nokta Mifune-san'ın Özrüydü. Fakat o itiraz etmediği sürece yapabileceği hiç birşey yok gibiydi.

Tam her an herşeye hazır olmak için avuçlarına çamurdan iki kılıç kusmak için el mühürlerine başlayacaktı ki Deminki yabancı yaşlı adamın onları hala izlediklerini fark etmişti. Yaşlı adamın niye kervansaraya dönmeyip onları izlediğini merak ederken bir yandan arkadallarına "Ben bunu hallederim merak etmeyin" derken diğer yanden da Yüzünde bir gülücükkle yaşlı adama doğru gidiyordu.

"Amca burası birazdan çok tehlikeli olabilir kaçmalısın" diye anlamayacağını bile bile bağırıyordu adama doğru giderken Osui. Diğer yandan da bu söylediklerini el hareketleriyle nlatmaya çalışıyordu.

hafta sonu sınavlarım var da o yüzden biraz pasifliği abarttım hem arkadaşlarımdan hem gm den(hemde yaşlı adamdan ) özür dilerim

[GM - Naruto]

Konu Kaçınılmaz Son başlığından devam edecektir.