Sevginin Doğuşu

Moderatör: Game Master

Re: Sevginin Doğuşu

Mesajgönderen Izumi Katsuo tarih 24 Kas 2014, 20:36

Biliyordu. En başından beri bütün bunların birer hayalden ibaret olduğunu biliyordu. Nasıl bilemesin ki? Sonuçta o bir tanrı ve her şeyi bilmek gibi yetenekleri var. Karşısında duran sıska kızın ondan bir damla kan akıtmaya yetecek gücü olduğunu düşünmüyordu. Hatta hiç kimsenin ona karşı şansının olduğunu bile düşünmüyordu. Artık aydınlanmıştı. Karşısındakinin ona karşı hiçbir şansı yoktu. İçinde bulunduğu düzmeceden nasıl kurtulacağına dair bazı şeyleri biliyordu. Bir sonraki hamlesinde onu gafil avlayıp, dizlerinin üstünde emin bir tavırla duracağını düşünüyordu.

Gülmemek için elinden geleni yapıyordu. Ufak ufak kıkırdamaya başladığında artık tutamayacağını anlayıp kahkahayı basmıştı. Gülmekten karnı ağrıyormuş gibi kenetlemişti kollarını midesine kenetlemişti. Aniden belini doğrultup yüzündeki gülümsemeyi silip Miura'nın yüzüne bakmaya başlayacaktı. Deliliği belki de ilk burada gün yüzüne çıkmıştı. Az önce deliler gibi gülerken şimdi gayet sert bir ifadeyle Miura'nın yüzüne bakıyordu. Ona birçok şey söylemek istiyordu. Fakat yine aynı oyuna gelmekten korkuyordu. Hatta daha demin anlattıklarımı bile yapamayabilirdi. Az öncekilerin hepsi yapmak istedikleriydi. Eğer bir hayale daha kapılmaz ise bunları yapacaktı. Olayın farkına vardıktan sonra olacak olanlardı bunlar. Hatta son olarak "Her şey bitti Miura. Şimdi anlaşmamıza müsaade et." diyecekti sert ve katı bir ses tonuyla.

Out: Geri dönmenize sevindim. Sorun yok :)
Resim

Künye
İsim:Izumi Katsuo
Yaş:21
Cinsiyet:Erkek
Element:Fuuton
Seviye:C-Rank
Rütbe:Chuunin
Alım Gücü:5 - Orta Gelirli/10
Kullanılabilir GP:11

Profil
Güç:5
Çeviklik:5
Kondisyon:5
Potansiyel:5
Varlık:6
Zeka:4

Eksiklikler/Özürler:-


Ninjutsu
Tobikoshi no Jutsu
Furyuu no Jutsu



Taijutsu
Suiseiki Stili, B-Rank
Kaidan, C Rank



Genjutsu


Beceri Listesi
Etkileyici Konuşma 8
Gemmei-dou (D-Rank)



Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
-Herkese verilen shinobi çantası (Tamamı dolu)
Kullanıcı avatarı
Izumi Katsuo
 
Mesajlar: 72
Kayıt: 09 Eyl 2014, 18:43

Re: Sevginin Doğuşu

Mesajgönderen GM - Naruto tarih 26 Kas 2014, 01:17

Kıkırdamaların başladığı anda, içinde bulunduğunuz karanlık odanın giderek daha da soğuduğunu hissediyorsun. Ama ne gariptir ki oda soğudukça senin içinde bir kazan kaynamaya başlıyor. Soğuk ile kaynayan kazanın buharları giderek odanın içinde çiy taneleri oluşturduğunu bile görebiliyorsun. Bu anlarda sanki üçüncü gözün de açılmış gibi karanlık odanın içini rahatça görebiliyorsun yere bakmana rağmen. Kıkırdaman birkaç saniye sürerken, ilk olarak Miura’nın yüzündeki dehşet ifadesi ile karşılaşıyorsun. Gözleri oldukça büyümüş olan kızın kıyafetinin altındaki az sayıda tüyünün de diken diken olduğunu anlıyorsun. Pütürlü teninin üşümeye başladığını, bu üşümenin de kızda ufak bir titreme yarattığını gördüğün anda, bakışlarını odadaki sessiz duran üçüncü kişiye çeviriyorsun. Halen yerde olan diğer kız korku ile bakışlarını sana dikerken, bir yandan da alt dudağını ısırdığını görüyorsun. Miura’nın yüzü şaşkınlığı ifade ederken, diğer kızınkinin saf bir korku olduğunu görebiliyorsun. Bu korkunun kaynağının da kendin olduğunu anladığın zaman kıkırdamaların kahkahaya dönüşüveriyor. Her bir kahkaha odanın içindeki havanın eksilere düşmesine sebep olurken, vücudun giderek daha da ısınıyor. Hatta bir an için fazlası ile terlediğini ve alnından aşağıya süzülen ter damlalarını bile hissedebiliyorsun. Kafanda her şeyin bittiğini anlıyor ve bunu başta Miura olmak üzere, odadaki diğer kıza da açıklama gereği duyuyorsun.

İlk olarak kahkahan kesiliyor birden ve odanın içindeki hava da eski derecesine kavuşuyor. Belini doğrultup Miura’ya gözlerini diktiğin anda, birkaç saniye önce kafanda canlanan görüntülerin pek de yanlış olmadığını görüyorsun. İlahi bir şekilde, görmeden hissettiğin şeylerin alsında gerçek olduğunu fark ediyorsun ve bu da kendinde daha büyük bir özgüven patlaması yaratıyor. Bu olgular eşliğinde de kendinden emin bir şekilde cümlelerin dökülüyor ağzından. İki cümlelik konuşman odanın içinde paragrafları barındıran bir hitap gibi etki doğururken, karanlık sebebi ile tam olarak göremediğin yerde yatmakta olan kızın sürünerek geriye doğru hareket ettiğini hissediyorsun. Tıpkı senin gibi Miura da bunun farkına vardığında, eski ifadesiz suratına dönerek donuk bakışlarını omzu üzerinden kıza yolluyor. Birkaç saniyenin ardından bakışları tekrar seninle buluşan Miura birkaç adım atarak aranızdaki mesafeyi azaltıyor. Ne hikmettir ki, sen bu birkaç adıma karşı hiçbir şey yapma gereği duymuyorsun ve hatta bir tedirginlik bile hissetmiyorsun. Zaten Miura’da birkaç dakika önceki gibi farklı bir aura yaymıyor senin için. Aranızdaki bir hayli azaldığı anda ise, içinde sıcaklığın yayılışını keşfediyorsun. Hayran olduğun bir insana bu kadar yakın olmanın verdiği bu sıcaklık, kendine duyduğun güvenle birleşince, o an kendimi yenilmez hissediyorsun. Yenilmez, ölümsüz… Tıpkı bir Tanrı gibi…

Miura senin yüzüne halen daha donuk bir şekilde bakmaya devam ederken “Anlaşma mı?” diyor küçümser bir ifade ile. Ancak bu küçümsemenin sana karşı olmadığını gayet net bir şekilde anlayabiliyorsun. Her ne kadar Miura hala daha seni dengi gibi görmüyor olsa da, onun gözünde eskisi gibi bir çöp olmadığını da anlayabiliyorsun bu kısa soru cümlesinden. Miura’nın küçümsediği şeyin sadece anlaşma kelimesi olduğunu idrak edebiliyorsun. Miura küçük, belli belirsiz bir tebessüm için dudaklarını bükerken “Eğer beni biraz biliyorsan ki bildiğini düşünüyorum, anlaşmalara karşı tutumumu da biliyor olman gerekir. Ancak yine de ufak bir hatırlatma yapmam gerektiğini görüyorum.” diyor. Hemen ardından derin bir nefes alıyor ve bu nefes ile içinde bulunduğunuz durumdan oldukça sıkıldığını belli ediyor. Bu yersiz bir belirtme olsa da şu an için bir ses çıkarmıyorsun ve Miura’nın devam etmesine izin veriyorsun. Dudakları eski silik haline dönerken Miura “Anlaşma yapmam, varlıklarına da inanmam. Eğer yanımda olacaksan ben ne dersem onu yaparsın. Günü geldiğinde sana mükafatını veririm ancak mükafatının içeriği konusunda garanti veremem.” diyor. Son cümlesini söylerken sesi yarı sinsi yarı muzip bir tavır alıyor ve bu da henüz söyleyeceklerinin bitmediği anlamına geliyor. Ancak konuşurken kendinden emin oluşu ve ayrıca yavaşça üzerinde kurmaya başladığı otorite senin araya girmene engel oluyor. Her ne kadar isterik olmasa da Miura’nın kurmaya başladığı otoriteye boyun eğdiğin o anda da, Miura dudaklarını bu sefer belirgin bir şekilde yukarı kaldırıyor ve minik bir şeytanı andırır gibi gülerek “Mesela şu ufaklık…” diyor omzunun üstünden sol elinin baş parmağı ile arkasında duran kızı işaret ederek. “Ondan istediğim şeyleri yaptı ve şimdi de mükafatını alacak.” diyor yüzündeki ifade ile sesi tamamen birbirine zıt dururken. Bu cümle ile yerdeki kız ayağa kalkarken, karanlığın içinde yüzü aydınlanıyor ve sen de kızın yüzündeki büyük umut ifadesini görebiliyorsun. Piyangonun sürpriz numaralara vurduğu ve bu sürpriz numaraları dünya üzerinde oynayan tek insan kendisiymiş gibi mutlu bir ifade takınan kız iki elini göğsü hizasında birleştirirken sadece “Miura-sama…” diyebiliyor heyecanından cümlesini tamamlayamayarak.

Kızın bu mutlu hali bir süre devam ederken Miura hala yüz ifadesini aynı şekilde tutuyor ve yirmi saniyelik bir sessizliğin ardından Miura bakışlarını senden ayırmayarak “Mükafatın…” diyor ve bir nefes verdikten sonra “Ruhunun huzura ermesi.” diyor son derece net bir tavırla. Bu cümle ile diğer kızın yüzündeki o eşsiz ifade birden silinirken, yerini anlamsız bir surat alıyor. Sanki yüzündeki her bir organ olması gerekenden farklı yerlere doğru çekilmiş gibi duran kızın göz pınarlarının harekete geçtiğini görüyorsun. Ancak henüz ağlamaya başlamayan kız boğazına düğümlenen kelimeleri çıkarmaya çalışırken Miura ondan önce davranıyor ve sana “Öldür onu.” diyor tereddütsüz bir şekilde. Hemen ardından da puslu bir sesle ekliyor: “Olabildiğince acılı olsun.”
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Kullanıcı avatarı
GM - Naruto
Game Master
Game Master
 
Mesajlar: 2208
Kayıt: 09 Tem 2014, 22:21

Re: Sevginin Doğuşu

Mesajgönderen Izumi Katsuo tarih 27 Kas 2014, 18:12

Bir tanrı nasıl doğar? Ona inanların yarattığı enerjiden mi? Yoksa böyle bir şey asla olmaz mı? Galiba asla olmaz. Çünkü o hep vardır ve var kalacaktır. Peki insanların ona inanması için ne gerekir? Basit bir mucize. Şimdiki gibi. Köyündeki bütün insanlar onun Miura'ya karşı hiçbir şansı olmadığını, ölüme yürüdüğünü söylerdi. Fakat o şimdi soğuk bir odada kahkahalarıyla bütün odayı korkunç bir ortama sürüklemişti. Bütün yaptıklarının kendi ürünü olduğunu düşünmekten kendini alamıyordu. Hepsi onun ürünüydü. Galibiyeti, karşısında duran iki kızın içindeki korkuyu ve yükselişi tamamen kendi eseriydi. Ona yardım eden yoktu. Arkasında ona yardım eden de. İhtiyacı yoktu ki! O bir tanrıydı ve hep böyle kalacaktı.

Kendini karanlıkta yükselen bir gökkuşağı gibi hissediyordu. Bütün insanların gözünü alamadığı bir mucize gibiydi. Daha fazla yükselmek için elinden geleni yapmaya hazırdı. Karşısında onu öldürmeye çalışan birisi varmış gibi görünebilirdi. Fakat şuandan itibaren anladığı tek şey vardı, o da ufak bir testin içinde bulunduğuydu. Bu testi en başından anlamadığı için kendini kötü hissetse de bunu da tanrısal bir güç olarak görüyordu. Doğru yerde ve doğru zamanda doğru şeyi yapması gerektiğini ve bunun da şuan olduğunu düşündü. Bunları nasıl yaptığını düşünmesine gerek yoktu. Çünkü o bir tanrı olmak için doğmuştu ve şuan kendini bütün dünyaya ispatlıyordu.

Kızın geri adımları ilk başta onda ufak bir şüphe yaratmıştı. Oluşan bu soğuk havanın Miura'dan kaynaklandığına adı gibi emindi. Onun oyunlarını yavaş yavaş sevmeye başlamıştı. Yetenekleri, tamı tamına bir tanrının sahip olması gerektiği gibiydi. Tek bir sorun vardı, o da bütün bu yarattığı duygu ve düşüncelerin gerçek olması gerektiğiydi. Gerçek bir genjutsu! Evet, ihtiyacı tam olarak buydu. Yaşananları gerçek kılabilecek bir tekniğe ihtiyacı vardı. Bu isteğini gerçekleştirmek için karşısındaki kız, içinde sevginin doğmasına neden olan kız yeterliydi.

Birkaç saniye sonra anladığı tek şey vardı. Kız Miura'dan değil, ondan korkuyordu. Bunun Miura'nın kıza bakışlarından anlamıştı. Kızın üzerindeki bütün etkisi yok olmuştu. Artık atabileceği bir adım, içine düşürebileceği bir tuzak yoktu. Miura tamamen çaresizdi. Oyunu su yüzüne çıkmıştı. Bütün bunların tek bir sorumlusu vardı. O da tanrı! Tanrı istemişti ve olmuştu. Daha fazla bir açıklaması yoktu bunun. Hem, savunmasız iki kız, karşısında asla alt edemeyecekleri bir rakip olduğunu anlayınca ne yapardı ki? Ya ciyak ciyak ağlar, ya da korku dolu gözlerle oldukları yerde gördükleri mucizeyi hayranlıkla seyrederdi. Tıpkı şuan olduğu gibi. Miura'nın ağlamayacağından emindi. Fakat ufak kız ispiyoncu olmanın cezasını bu gece fazlasıyla çekecek gibiydi.

Sonunda birbirlerine yaklaşıyorlardı. Birbirini tanımayan iki özgür ruhun kavuşmasıydı bu. Buna tek tanık olansa "ispiyoncu" idi. Katsuo, Miura kendisine doğru yürürken keşke bütün dünya bu anı izleyebilse diye düşündü. Henüz böyle bir yeteneğe sahip değildi. Dünya henüz onu... Hayır! Onları tanımıyordu. Şuan gerçekleşen şey aslında bir taç giyme töreniydi. Kraliçesinden taç giyen bir kralın... Gittikçe salak olmaya başlıyorum galiba... Tanrıçasından taç giyen bir tanrının taç giyme töreniydi bu. Bütün dünyada yankılanacak iki güçlü ruhun çiftleşme seremonisi. Bu iki ruhtan doğacak iki şey vardı. Korku ve ölüm.

Miura'nın her bir kelimesini mükemmel bir dikkat ve sessizlikle dinlemeye başladı. Gözleri ondan başka hiçbir şeyi görmüyor, kulakları onun sesinden başka bir sesi işitmiyordu. O an arkada duran "ispiyoncu"nun yüzüne bakmamak için kendini zorluyordu. Çünkü karşısında duran bu güzellikten kendini alıkoymak istemiyordu. Sonsuza kadar bu anı yaşayabilirdi. Günü geldiğinde mükafatının ne olacağını çok iyi biliyordu. Dişisi tarafından öldürülen bir erkek olacaktı. Tabi bu sadece bir ihtimaldi. Her ne kadar güçlü bir ihtimal de olsa bunu umursamıyordu. Miura'nın ne yaparsa yapsın onu öldüremeyeceğini biliyordu. Çünkü bir tanrı yok etmek imkansızdı. O hep vardı ve var kalacaktı.

Çantasından iki kunai çıkardıktan sonra gözlerini Miura'nın gözlerinden ayırmadı. Ne diyeceğini çoktan biliyormuş gibiydi. Her iki elinde tuttuğu kunaileri baş parmağının üzerinde döndürmeye başladı. Ardından "Seni tanımıyorum Miura. Hem de hiç tanımıyordum. Sadece yüzünü gördüm ve buraya gelmem gerektiğini hissettim. Senden bir mükafat da beklemiyorum. Zaten beklediğim şey tam olarak karşımda." demişti en az onun kadar otoriter bir ses tonuyla. Kunaileri fırlatmaya hazır bir şekilde eline alıp asilce ayağa kalkmıştı. "İspiyonculardan her daim nefret etmişimdir." Sözlerinin ardından bir şimşek gibi çakıp bir kunaiyi kızın midesine, diğerini ise kızın soluk borusuna fırlatmıştı sırayla. Son sözleri ise "Daha fazla acı çektirmek isterdim. Fakat henüz sana sırtımı çevirecek kadar güvenmiyorum." olmuştu.
Resim

Künye
İsim:Izumi Katsuo
Yaş:21
Cinsiyet:Erkek
Element:Fuuton
Seviye:C-Rank
Rütbe:Chuunin
Alım Gücü:5 - Orta Gelirli/10
Kullanılabilir GP:11

Profil
Güç:5
Çeviklik:5
Kondisyon:5
Potansiyel:5
Varlık:6
Zeka:4

Eksiklikler/Özürler:-


Ninjutsu
Tobikoshi no Jutsu
Furyuu no Jutsu



Taijutsu
Suiseiki Stili, B-Rank
Kaidan, C Rank



Genjutsu


Beceri Listesi
Etkileyici Konuşma 8
Gemmei-dou (D-Rank)



Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
-Herkese verilen shinobi çantası (Tamamı dolu)
Kullanıcı avatarı
Izumi Katsuo
 
Mesajlar: 72
Kayıt: 09 Eyl 2014, 18:43

Re: Sevginin Doğuşu

Mesajgönderen GM - Naruto tarih 27 Kas 2014, 19:47

Miura’ya söylediğin cümleler karşında, ondan sadece tepkisiz bir surat karşılığını bulabiliyorsun. Söylediklerin onu ne etkilemiş gibi ne de etkilememiş gibi duruyor. Sanki yüzünde zamanın durduğunu söylemek mümkün. Ancak diğer kız, artık hıçkıra hıçkıra ağlamakta. Senin cümlelerin bile sanki kızı öldürmeye yetiyor gibi. Sürekli bir şeyler söyleyecekmiş gibi dursa da, ağlamak dışında bir şey yapamıyor. Zaten senin cümlelerin sonlandığı anda bir şey yapmasına da gerek kalmıyor. Zira iki kunain de tam hedeflediğin noktalara saplanırken, kızın boğazından hırıltılı bir ses çıkmaya başlıyor sadece. Artık ağlamayı da kesen kız, bir eli ile midesinin oradaki kunaiyi tutarken, bir diğeri ile de boğazındakini tutuyor. Çıkardığı hırıltı kulaklarınızı tırmalıyor olsa da, ikiniz de bu hırıltıyı oldukça coşkulu bir aşk şarkısı gibi dinliyorsunuz sadece. Kızın hırıltıları son bulduğunda ise, yüz üstü yere düşen kızın boğazına biraz daha giren kunai, kızın ensesinden çıkıveriyor. Ayaklarınızın ucuna kadar kızın kanları geldiğinde ise, ilk hareket Miura’dan geliyor. Tiksinmiş gibi kızın kanından ayağını kaçıran Miura birkaç adım atıp suratına bakıyor ve çekinmeden sana sırtını dönerken “Kunailerini de al ve dışarıya gel.” diyor. Miura’nın bu hareketi karşında sen de denileni yapıyorsun ve kızın cansız bedenini ters çevirerek kunailerine ulaşıyorsun. Kızın boğazından ve midesinden kunailerini çekiyor ve kunailerin üzerinde kalan kanları da kızın kıyafetleri ile siliyorsun. Eskisi gibi parlayan lekesiz kunailerini yerlerine sokarken, yavaş yavaş dışarıya çıkıyorsun.

Evden tamamen çıktığında Miura’nın seni kapıda karşıladığını görüyorsun. Miura sen evin dışına çıktığın anda “Yaşlı kadının epey bir parası vardı. Ben de bu paraları alıp kendime ufak bir ordu kuracaktım. Neyse ki şu anda ufak bir ordudan daha fazlasına sahibim.” diyor. Söylediği cümlede kendinin refere edilmiş olduğunu anlamış olsan bile, bu memnuniyet cümlesine rağmen Miura’nın yüzündeki ifadesizlik sebebi ile bir parça durağanlık yaşadığın söylenebilir. Yine de Miura’nın bu sözlerini bir övünç olarak alıyor ve onu dinlemeye devam ediyorsun. Zira Miura ağzından bir şeyler geveliyor ve en sonunda “Yine de para bulmalıyız. Ne şekilde olursa olsun.” diyor oldukça hırslı bir şekilde. Tam bu anda Miura’nın kafasında dolaşmaya başlayan tilkiler olduğunu anlayabiliyorsun ve kısa süre sonra da Miura sana yine ifadesiz bir şekilde dönerek “Burada yaptıklarını tekrar yapacaksın. Ama daha fazlasını.” diyor ve ufak adımlarla ilerlemeye başlarken, kati bir emir veriyor sana: “Gidiyoruz.” Böylece artık kendini Miura'ya daha bağlanmış olarak ilerlemeye başlıyorsun. Ne yapacağını bilerek ancak nerede ve ne zaman yapacağını bilemeyerek...
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Kullanıcı avatarı
GM - Naruto
Game Master
Game Master
 
Mesajlar: 2208
Kayıt: 09 Tem 2014, 22:21

Re: Sevginin Doğuşu

Mesajgönderen Izumi Katsuo tarih 02 Ara 2014, 20:49

Tanrı sonunda insanları gazabıyla tanıştırmaya başlamıştı. Tereddüt bile etmeden öldürdüğü insan sayısı şimdiden iki olmuştu. Gece daha yeni başlıyordu. Yanında bulunan kadınla yapamayacağı hiçbir şey yokmuş gibi hissediyordu. Minik ispiyoncunun ölürken çıkardığı sesler ikisinin aşk şarkısıydı aslında. Tanıştıkları ilk günün bir melodisi. İkisi de ölümü getiren birer melekti. Şimdiyse bu iki meleğin güçleri birleşmişti ve dünya büyük bir yıkımı bekliyordu. Aslında Katsuo'yu bir melek olarak dile getirmek biraz yanlış. Çünkü o bir tanrı ve melekler tanrıların hizmetkarlarıdır. Bu da demek oluyor ki tanrı, ilk ve tek hizmetkarını kazanmıştı. Bu andan itibaren bir başkasına ihtiyaç duymuyordu. Aynı şeyin Miura için de geçerli olup olmadığını merak ediyordu. Bir meleğin birden fazla tanrıya tapması hiç de iyi bir sonuç doğurmazdı.

Hizmetkar demişken... İşler burada biraz karışıyor olmalı. Çünkü burada hizmet eden kişi belli. Katsuo elbette buna da bir cevap getirmişti. Miura sayesinde yürüyeceği yolu görebiliyordu. Yani ondan etrafı aydınlatmasından başka hiçbir şey istemiyordu. Hizmetkarı ise bu görevi sonuna kadar devam ettirebilecek potansiyele sahipti. Yolunu gören bir tanrının önüne artık hiçbir şey çıkamazdı. Karanlıkta yolunu kaybetmişken böyle birisini bulabilmek hayatının dönüm noktası gibi bir şeydi onun için.

Katsuo, Miura onun hakkındaki düşüncelerini söylerken hiç de tanrıya yaraşır şeyler hissetmemişti. Kalbini kasıp kavuran heyecan ve sevinçle birlikte kendini acınası bir böcek gibi görmeye başladı. Hissettiği şeylerden nefret ediyordu. Belki de tek sevebildiği duygu nefretti. Tabi nefretin yanında hediye edilen bir başka duygu daha vardı. O da öfke. Tanrının öfkesi denen bir şey vardır ne de olsa. Eğer bir tanrıyı kızdırırsanız başınıza hiç de iyi şeyler gelmez.

Neden paraya ihtiyacı olduğunu anlayamıyordu. Bir sebebi olmalıydı. Belki de çok uzun bir yolculuğa çıkmayı düşünüyordu. Bunun olması için dua ederken kendini Miura'yı takip ederken bulmuştu. Bu iğrenç yerden bir an önce kaçıp kurtulmak, Miura ile özgür bir hayatın kapısını aralamaktan başka hiçbir şeyi arzu etmiyordu. "5 yıl sonra kendini nerede görüyorsun?" diye sorsalar "Miura ile." cevabını hiç beklemeden verebilirdi. Birbirini takip eden adımlarının ardından merakını daha fazla dizginlemeyi anlamsız bularak Miura'ya "Yanımda olduğun sürece koskoca bir orduya bile meydan okuyabilirim Miura. Fakat benden bir şey saklaman hiç de hoş olmaz. Neden paraya ihtiyacın var? Planın ne? Mesela bunları cevaplayarak başlayabiliriz." diyerek sessiz yolculuklarına biraz ses getirmeye çalışmıştı.
Resim

Künye
İsim:Izumi Katsuo
Yaş:21
Cinsiyet:Erkek
Element:Fuuton
Seviye:C-Rank
Rütbe:Chuunin
Alım Gücü:5 - Orta Gelirli/10
Kullanılabilir GP:11

Profil
Güç:5
Çeviklik:5
Kondisyon:5
Potansiyel:5
Varlık:6
Zeka:4

Eksiklikler/Özürler:-


Ninjutsu
Tobikoshi no Jutsu
Furyuu no Jutsu



Taijutsu
Suiseiki Stili, B-Rank
Kaidan, C Rank



Genjutsu


Beceri Listesi
Etkileyici Konuşma 8
Gemmei-dou (D-Rank)



Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
-Herkese verilen shinobi çantası (Tamamı dolu)
Kullanıcı avatarı
Izumi Katsuo
 
Mesajlar: 72
Kayıt: 09 Eyl 2014, 18:43

Re: Sevginin Doğuşu

Mesajgönderen GM - Naruto tarih 02 Ara 2014, 21:40

Miura ile yan yana yürümeye başladığın anda, kendinin tamamen değiştiğini görebiliyorsun. Buraya gelene kadar içini kemiren düşünceler bir kenara bırakılmış bir hale gelirken, yepyeni düşünceler doğuyor kafanda. Ancak bu düşünceler öncekiler gibi seni kemirmek yerine daha da güçlendiriyor. Bunun farkında vardığın anda kendini yenilmez hissediyorsun. İki kendini korumaktan aciz ve belki de masum insanı öldürmüş olman da bu yenilmezliğinin nişanesi oluyor sanki. Dünya üzerinde istediğini yapabilecek iki kişiden biri olduğunu bilmek kuşkusuz bir güven yaratıyor içinde. Kendine ve yanındakine duyduğun bu güven de yenilmez terimini bir yıldızla taçlandırıyor. Tıpkı bir Tanrı gibi…

Yürüyüşünüz bu tavırla başlayıp devam ederken, Miura’ya düşüncelerini ve sorularını iletiyorsun. Miura ise senin suratına bile bakmadan yürümeye devam ediyor ve birkaç dakikanın sonunda “Para her şeydir.” diyor tınısız sesi ile. Ancak bu cevapla kendinin bile tatmin olmadığını hissediyor olacak ki adımlarını eski hızını korumaya devam ederken “Para işini hallettiğimizde işlerimizi daha kolay yapabiliriz. Her seferinde kendi ellerimizi kirletmek istemiyorum. En azından öldüreceğim insanların benim elimden ölmeye layık olmaları gerekir.” diyor sesindeki tınısızlıktan taviz vermeyerek. Bu cümleleri sıralarken, sana sadece iki kere bakmış olsa da, bir sonraki cümle için yine birkaç dakikalık ara veriyor ve bu sefer tamamen sana dönerek “Devamını merak ediyorsan yanımdan ayrılmamaya çalış. Zaten başka bir yere gitmek istersen, bunu yapamayacağını ve senin için sadece acı ile sonlanacağını biliyorsun.” diyor. Bu cümlede de her ne kadar sesindeki tınısızlığı korusa da, dikkatini çeken şey, cümlesinin sonunda, dudaklarında belli belirsiz bir tebessümün oluşmuş olması oluyor. Bu oluşan belli belirsiz tebessüm ise, işin içine bir miktar gizem, bir miktar çekicilik ve bir miktar da vahşilik katıyor. Tıpkı Tanrı’nın söylemi gibi…
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Kullanıcı avatarı
GM - Naruto
Game Master
Game Master
 
Mesajlar: 2208
Kayıt: 09 Tem 2014, 22:21

Re: Sevginin Doğuşu

Mesajgönderen Izumi Katsuo tarih 06 Ara 2014, 22:48

Bir tanrı ne kadar değişebilirdi? Belki de değişmezdi. Çünkü o hep vardı ve var kalacaktı. O doğmamıştı. Kimse onu doğurmamıştı. Bu yüzden belki de onun değişme gibi bir özelliği yoktu. Fikirleri, yaptıkları ve yapacakları hep vardı. Bunu kendisi bile değiştiremezdi. Çünkü zaten bunu düşünmüş ve yapmış olurdu. Tıpkı Katsuo gibi. Bu yola ne yapmak istediğini kafasına koyarak ve geleceği hayal ederek baş koymuştu. Şimdiyse hayalleri gerçekti ve istediği yolda emin adımlarla yürüyordu. Geride bıraktığı umutsuz hayalleri bir kenara bırakmıştı. Onları zaten atacağı çöpler olarak görüyordu artık. Düşündüklerini sadece kendini daha güçlü yapabilmesi için düşündüğünü, artık düşündüklerinin önemli olmadığını ve anın keyfini çıkarması gerektiğini aklına koymuştu. Daha şimdiden gücünü tüm dünyaya kanıtlamıştı. Önce kendisinden ölümü arzulayan bir kadını ölümle yüzleştirmişti. Ardından kuracağı krallığın ilk hainini öldürmüştü. İkinci cinayetinin ilkine göre daha zevkli olduğunu en içten şekilde dile getirebilirdi. Çünkü kızın ölürken çıkardığı şarkı, Miura ile aralarında olan aşkın ilk melodisiydi. Bu melodi onların aşkını dile getiren bir simge olarak yavaş yavaş bütün dünyaya yayılacaktı. Hatta yakında bütün dünya onları "Katsuo ve Miura" diye çağırmak yerine "Ölümün Notaları" diye çağırabilirdi. Katsuo bu ismi düşündükten sonra böyle olmasına karar verdi. Tanrının hükmü kesindi. Günün birinde böyle çağrılmak istiyordu.

Katsuo ile Miura'nın ayrıldığı tek bir nokta vardı belki de. Katsuo için gereksiz, Miura içinse her şey demek olan: Para. Sevdiği kadının bu özelliğiyle tanıştığı ilk andan itibaren ona saygı duyuyordu. Çünkü kadınının bu özelliğini haklı buluyordu. Şuan köyünden çok uzakta, cebinde belki bir ayı bile kurtaramayacak miktarda para bulunuyordu. En azından beslenmek ve barınmak için bile para lazımdı. Bunu ilk başta düşünseydi buraya gelmeden önce bir miktar para bulur, öyle gelirdi. Aslında para peşine düşmeleriyle beraber kendini bir ailenin babası olarak görmeye başlamıştı. Eve parayı baba getirirdi. En azından onun ailesinde işler böyle yürüyordu. Şimdiyse tam olarak babasıyla aynı kaderi paylaşıyordu. Kadınını hayatta tutabilmek için para kazanmak zorundaydı. Sevdiği insanın güvenliğinden emin olmak için elini kanla bulamak zorunda kalsa bile bunu yapmak istiyordu. Bir nevi sorumluluk edinmişti artık. İkisi de hayatta kalabilmek için paraya ihtiyaçları vardı. Peki ya bu parayı nasıl kazanacaklardı? Her şey Miura'nın planına bakıyordu.

Sevdiği kadını kıskanmak her erkeğin elbet hissedeceği şey olmalı. Çünkü Katsuo şuan tam olarak kıskançlık duygusuyla baş başaydı. Onu kendinden kıskanıyordu. Meleğinin aydınlattığı yolda ilerlediğini sanırken onun bir tanrıça olabileceğini düşünememişti. Bunu Miura'nın son sözleriyle fark etmişti. O bir melek değildi. O bir tanrının elde edebileceği en büyük şey, bir tanrıçaydı. Bunu fark ettikten sonra Katsuo daha da mutlu olmuştu. Artık onu korumak zorunda değildi. O zaten en az Katsuo kadar kendini koruma yetisine sahipti. Bir aile reisi olarak sorumluluklarının azaldığını hissediyordu. Biraz da rahatlamış. Rahatladığının verdiği keyifle birlikte kadınına "Bunu söylemekten vazgeç lütfen. Ben buraya senin yanında yer almak için geldim. Ve evet, senin yanında ayrılmak bana büyük bir acı verir çünkü ben senin için varım." demişti. Gayet romantik bir ortam oluşturmaya çalışıyor gibi görünse de o sadece istediklerini dile getiriyordu. Böyle bir amacı hiç olmamış ve belki de asla olmayacaktı. İstediklerini söyledikten sonra ufak bir şeyi sorma gereksinimi duydu. "Peki ya para kazandıktan sonra ne yapacağız?"
Resim

Künye
İsim:Izumi Katsuo
Yaş:21
Cinsiyet:Erkek
Element:Fuuton
Seviye:C-Rank
Rütbe:Chuunin
Alım Gücü:5 - Orta Gelirli/10
Kullanılabilir GP:11

Profil
Güç:5
Çeviklik:5
Kondisyon:5
Potansiyel:5
Varlık:6
Zeka:4

Eksiklikler/Özürler:-


Ninjutsu
Tobikoshi no Jutsu
Furyuu no Jutsu



Taijutsu
Suiseiki Stili, B-Rank
Kaidan, C Rank



Genjutsu


Beceri Listesi
Etkileyici Konuşma 8
Gemmei-dou (D-Rank)



Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
-Herkese verilen shinobi çantası (Tamamı dolu)
Kullanıcı avatarı
Izumi Katsuo
 
Mesajlar: 72
Kayıt: 09 Eyl 2014, 18:43

Re: Sevginin Doğuşu

Mesajgönderen GM - Naruto tarih 07 Ara 2014, 18:07

Miura'ya söylediğin cümleler her ne kadar senin için romantik olarak nitelenebiliyor olsa da, karşılık olarak aldığın donuk bakışlar Miura için pek bir anlamsız cümleler olduğunu kanıtlıyor. Ancak Miura'nın bu doğal yapısı yine de senin kör gözlerini boyamaya yetebiliyor. Yanındaki insanın tehlikesini bir ilham kaynağı olarak değerlendiriyor olman şu anda sıkıntı olmasa da, ileride neler olabileceği konusunda da az çok bazı sinyaller veriyor. Ne var ki Miura'nın güçlü seven doğasına boyun eğmiş olduğun ve güçlü olduğunu da bildiğin için geleceğin senin için oldukça güzel günler olduğunu düşünüyorsun. Bu haliyle de iki mutlu çiftin aşk yürüyüşü devam ediyor.

Son sorduğun sorunun ardından ise Miura'nın bir diğer farklı tepkisini görüyorsun. Gözlerindeki donukluk yerini alev bahçesine emanet ederken, gözlerindeki donukluğun sesine tezahürü olan konuşması da hırıltılı bir yapıya bürünüyor. "Bana bir daha kendimi tekrar ettirme Katsuo! Devamını bilmek senin için anlamsız!" diyen Miura, tekrar yoluna devam ederken belki de ilk kez kalbi kırılan bir ilkokul çocuğuna dönüyorsun. Ne var ki iyimser tarafın yine bunu Miura'nın tanrısal özelliği olarak değerlendirirken, adımlarınız sizi uzun otlukların olduğu bir yere getiriyor. Uzaklarda tek tük yer alan ışıklar cezbedici bir şekilde sizi selamlarken, Miura adımlarını biraz sıklaştırıyor ve gördüğünüz tek tük ışıkları işaret ederken "Hazineyi bulduk sayılır." diyor şeytani gülümsemesini sana emanet ederken. Bu gülümsemeyi en son gördüğünde bir kızı öldürdüğünü hatırladığın anda ise curcunanın size çok uzak olmadığını fark ediyorsun.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Kullanıcı avatarı
GM - Naruto
Game Master
Game Master
 
Mesajlar: 2208
Kayıt: 09 Tem 2014, 22:21

Re: Sevginin Doğuşu

Mesajgönderen Izumi Katsuo tarih 11 Ara 2014, 17:30

Onun bir şeyleri bilmeye ihtiyacı yoktu. Sadece bu yolculuğu biraz daha neşeli bir hale getirmeye çalışıyordu. Ne de olsa o istediğini alan bir tipti ve şimdi de eğlenmek istiyordu. Yanındaki bayanla yürümek bile ona yeterdi aslında. Fakat onun yanında yer aldığı her saniye, onu daha da tanımak için can atan birisine dönüşüyordu. Sanki içindeki bir çocuk istediğini alamadığı için bağıra çağıra ağlıyordu. Bu da Katsuo'da büyük bir öfke yaratmıştı. Evet, Miura'nın parayla ne yapacağını bilmesine gerek yoktu. Çünkü o zaten biliyordu. Fakat belki de bilmediği tek şey Miura idi. Onun nasıl birisi olduğunu anlamak Katsuo için bile zordu. Daha yeni tanışmalarına rağmen çabuk tavır alan bir yapıya sahip olduğunu söyleyebilirdi. Hatta biraz daha düşününce paraya düşkün değil, paraya ihtiyacı olduğunu anladı. Çünkü elindeki bu güçle böylesine basit bir düşkünlüğün esiri olması saçmalıktı. Peki ya neden paraya ihtiyaç duyuyordu? Katsuo bunun cevabını çoktan vermişti. İntikam!

Evet, sormasının tek amacı vardı. Sessizlikten nefret ediyordu. Zavallı bir insanın çığlıkları bile onu neşelendirmeye yeterdi. Hatta bu ses diğer bütün seslerden daha çok neşelendirirdi onu. Ne kadar yüce bir varlık olduğunu tekrar anlardı böylece. En azından artık yalnız olmadığını biliyordu. Türünü tek örneği değildi. Yanında dünyanın en güzel varlığı bulunuyordu. Bu şansı değerlendirmeli ve daha da güçlü olmalıydı. Onun gülümsemesini gördüğü anda aralarındaki aşkın melodisini tekrar duyacağını anlamıştı. Belki de bu melodiyi tüm dünyaya duyurma fırsatını bile bulabilirdi. Tereddüt bile etmeden Miura'yı izleyecek ve hiçbir soru sormadan yoluna devam edecekti. Çünkü Miura'nın şeytani gülümsemesiyle verdiği cevap ona yetmişti.
Resim

Künye
İsim:Izumi Katsuo
Yaş:21
Cinsiyet:Erkek
Element:Fuuton
Seviye:C-Rank
Rütbe:Chuunin
Alım Gücü:5 - Orta Gelirli/10
Kullanılabilir GP:11

Profil
Güç:5
Çeviklik:5
Kondisyon:5
Potansiyel:5
Varlık:6
Zeka:4

Eksiklikler/Özürler:-


Ninjutsu
Tobikoshi no Jutsu
Furyuu no Jutsu



Taijutsu
Suiseiki Stili, B-Rank
Kaidan, C Rank



Genjutsu


Beceri Listesi
Etkileyici Konuşma 8
Gemmei-dou (D-Rank)



Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
-Herkese verilen shinobi çantası (Tamamı dolu)
Kullanıcı avatarı
Izumi Katsuo
 
Mesajlar: 72
Kayıt: 09 Eyl 2014, 18:43

Re: Sevginin Doğuşu

Mesajgönderen GM - Naruto tarih 12 Ara 2014, 21:10

Miura'nın adımları bir hayli hızlanmaya başladıkça, ona yetişmek için neredeyse koşmaya başlıyorsun. Onun bu hızlı adımlarının altında yatan duyguları çok net bilmiyor olsan bile, sadece kısa bir süre sonra olayların kontrolden çıkacağına emin duruyorsun. Miura'nın her bir adımı yerde titremeler yaratırken, yol üzerindeki çimler sadece ezilmiyor, neredeyse yok oluyorlar. Her bir adım tutku, nefret, intikam, mutluluk, öfke ve daha nice duyguları beraberinde taşıyor gibi. Bu yüzden de Miura'nın her bir adımı sana kısa hayat hikayeleri gibi geliyor. İçeriğini bilmesen de hikayelerin hepsinde duygunun ağırlığını iliklerine kadar hissediyorsun. Sonucunda da kalbinde ufak çarpıntılar başlıyor, tüylerinin diken diken oluyor. Yine de bu hissettiklerini yaşamaktan oldukça mutlu oluyorsun, sebepsiz bir şekilde. Bu mutluluk dudaklarına vurduğun mührü kırmak için sürekli bir baskı uygulasa da, Miura'nın donuk ancak sıcak gözleri aklına düştükçe kendi kendine ket vuruyorsun. Ufak bir iç savaş yaşıyorsun da denilebilir.

Miura'nın adımları sizi birkaç kervansarayın olduğu bir noktaya getirdiğinde, zifiri karanlık ortama hakim oluyor. İki cesedin bulunduğu evden çok da uzak sayılmayan bir noktada karşınızda duran kervansaraylar, öldürdüğün kızın senin için aldığı yiyecekleri nasıl tedarik ettiğini de açıklığa kavuşturuyor. Miura hızla bir kervansaraya doğru ilerlerken, sen de ona destek olmak için arkasından gidiyorsun. Aranızdaki bu sessizlik sanki bütün konuşmaları yapıyor gibiyken, bir kervansarayın önüne kadar geliyorsun.

Kervansaraya girmeden önce etrafınızdaki büyük sessizlik ilk kez dağılıyor. Ancak bunu yapan sizin konuşmalarınız oluyor. Birkaç kervansaray ötede, dışarıda yedi kişi bulunuyor. Aralarında bir konuşma geçiyor olsa da bunu tam olarak duyabildiğin söylenemez. Bu yedi kişiden altısı hemen hemen senin yaşlarından dursa da içlerinden birisi epey yaşlı duruyor. Bunun yanında epey pis de bir görüntüsü olan adam diğer altı kişinin aralarındaki konuşmayı dikkatle dinliyor gibi duruyor. Sen ilgi ve odağını bu noktada tutarken, Miura'nın kati ses tonuyla "Hadi." dediğini duyuyorsun. Bu komutla beraber de kervansarayın içine giriş yapıyorsunuz.

Kervansarayın içi son derece sade bir yapıya sahip. Orta büyüklükte olduğu belli olan bu iki katlı kervansarayın zemin katı tek başına bir oda görünümünde. Ortada çok da yeni olmayan masa ve sandalyeler bulunmakta. Bunun dışında büyük bir tezgah ve hemen arkasında da bir kapı bulunuyor. Bunun dışında kervansarayın sizin tam karşınızdaki duvarın en sağ kısmında bir merdiven bulunuyor. Bu merdivenin yukarı kattaki odalara çıktığını ve bu odalarında konukların kalması için tasarlandığını daha önceki deneyimlerinden anlayabiliyorsun. Keza tezgahın arkasındaki kapının da mutfağa açıldığı net bir bilgi olarak aklında bulunuyor.

Kervansarayın içinde 15 kişi bulunuyor ve buna ek olarak bir tane de kadın tezgahın ardından duruyor. Bu kişinin kervansaray sahibi veya onun namına çalışan biri olduğunu hemen anlayabiliyorsun. İçerideki kişiler ile kervansarayın büyüklüğünü kıyasladığında ise, doluluk oranının hemen hemen %80 civarında olduğunu söylemek mümkün. Kervansaray sahibi için karlı bir gece olduğu düşüncesi aklına gelirken, Miura'nın burada para olduğunu düşünüyor olmasını anlayabiliyorsun. Bu düşüncesine çok da haksız durmayan Miura sol tarafta duvara yakın bir masaya geçerken, sen de onu takip etmeye devam ediyorsun. Sırtı duvara gelecek şekilde oturan Miura'nın tam karşına sen oturuyorsun ve sadece birkaç saniye sonra az önce tezgahın arkasında olan, orta yaşlı ve hafif esmer kadın yanınıza geliyor. "Ne alırdınız?" diye soran kadının hırıltılı konuşması, onun fazla sigara ve alkol tüketen bir tip olduğunu açıkça ortaya sererken kadın "Dana bonfile, ramen, yakitori, okonomiyaki, takoyaki, yaskisoba?" diye devam ediyor. Her bir yemek ismini neredeyse anlayamayacağınız bir hızla söylemesinin ardından ise "Tek bir odamız da boş durumda, kalacak mısınız?" diye soruyor. Miura kadına donuk gözlerle bakmaya devam ederken, bu bakışlarını sadece birkaç saniye sana diktikten sonra, tekrar kadına bakmaya başlıyor. Bu bakışlardan anladığın da kadın ile konuşmayı senin yapman gerektiği oluyor. Sanki kadın Miura'nın bu bakışlarını anlamış olacak ki bakışlarını tamamen sana dikiyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Kullanıcı avatarı
GM - Naruto
Game Master
Game Master
 
Mesajlar: 2208
Kayıt: 09 Tem 2014, 22:21

ÖncekiSonraki

Dön Role Play Arşivleri

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir

cron