Bir sürü düşüncem vardı. Planlarım vardı, ama bu işe yaramaz vücudum yüzünden hepsi suya düşmüştü. Suya düşmüş ve batışa geçmişti. En sonunda da dibe vurmuştu. Sonrasında kuma gömülmüştü. Tam olarak böyle olmuştu. Her şeyin nihayetinde ben yenilmiştim,kaybetmiştim. Jounin ve chuunin arasındaki fark bu olsa gerek. Hayır bu o farktan olmamıştı. Benim işe yaramaz düşüncelerim sonucunda olmuştu. Kötü bir strateji yolu işlemiştim. En sonunda da yenilmiştim. Shinobilik ne kadar güce dayansa da, işin yarısı belki oydu. Geri kalanı strateji ve zekadan geçiyordu. Ben güç konusunda eksiktim, evet. Ama strateji ve zeka konusunda daha da eksiktim. Bunu biliyorum. Savaşırken çok aptalca şeyler yaptım. Yere düştüm ve direk hasar yedim. Aramızda o kadar mesafe olmasına rağmen. Bu benim aptallığımdan dolayıydı. Sonrasında ki planım da malca ve işe yaramazdı. Öyle ki, bir sik yapamamıştım. Hamlesine bile geçememiştim. O derece gerizekalı bir plandı. Bu adamın bana söylediklerinden utanmamıştım. Ama bu durumdan, başarısızlığımdan ötürü kendimden utanmıştım şimdi. Hem de çok utanmıştım. Böyle olmamalıydım. Daha iyisi olmalıydım. Fakat şimdi ağlamanın veya zırlamanın sırası değildi. Bir çocuk değildim. Çocukça fikirlere kapılmamalı, çocukça düşüncelere sahip olmamalıydım.
Canım burnumdaydı az önce. Ölümle ile burun burunaydım. Öyleydim yani. Beni öldüreceğini sanmıştım kozmosun ayısının. Ama o, beni omuzuna atıp hastaneye götürüyordu. Kıpırdamamamı söylüyordu. Tabii götümden nefes alan benim için kıpırdamanın imkanı yok. Zeka fakiri ayı, bunu bilmiyordu. Siktiğim tipsizi, zaten beni insanlık dışı bir şekilde kavrıyordu. Buna rağmen yardım ediyordu bana. Benim ona o kadar lafımdan sonra. Ona karşılık vermemi de önemsemiyordu sanırım. Ya da önemsiyordu, ama hatalı tarafın kendisi olduğunu biliyordu bence. İşime engel olmuştu. Sonra bana o saldırmıştı. Ben ona bir şey yapmamıştım başlangıçta. Sadece at arabasını kontrol edeceğimi söylemiştim. Buydu yani, başka hiçbir şey yoktu. Ulan nereden nereye. Bakar mısınız şu işe. Kız bulmak için girdiğim görevde, hastanelik olmuştum. Bu kızlar adamı çarpar valla. Var ya insanın başına ne gelirse ya meraktan ya da dişilerden geliyordu. Öteki türlüsünü de biliyorum. Ama böylesi daha iyi. Yarraktan başıma bir şey gelmedi. Zaten ne gelebilirdi ki? Hiçbir fikrim yok, düşünülmeye değecek bir konuda değildi zaten. Şimdi ne yapmam lazımdı, şu durumdayken? Fiziksel olarak bir şey yapmam zaten mümkün değildi. Ama hala ağzımı kullanabilirdim. Tabii ne kadar acı içinde olduğumun da farkındaydım. Bir şey demeye çalışırsam, ağzımda geveleyeceğim çok açık. Şu durumda denilecek mantıklı bir şey de bulamıyorum açıkçası. O yüzden susuyorum ve utanç içinde hastaneye gitmeyi düşünüyordum.
Bugün birkaç şey öğrendim. Tecrübeler edindim. İlki, kozmosun ayılarıyla oyun olmazmış. Sert giriyorlarmış. Bunu acı olan yoldan öğrendim. Keşke öğrenmeseydim diyorum. Biraz daha bekleyebilirdi bu ders bence. Ama kaderimizde varmış. Böyle güzel bir bok yemek. İki elimle bir siki doğrultamadım anlayacağınız. İkinci öğrendiğim şey ise, strateji ve zeka konusunda bayağı geri olduğumdur. Bu iki durum aynı anda baş gösterince benim için yenilgi kesin olmuştu. Tabii artık tecrübelenmiştim. Böyle hatalar yapmazdım kolay kolay. Yani öyle umut ediyorum. Umarım böyle hatalar yapmam. Kendime pek güvendiğimi söyleyemiyorum bu durumda. Bunları geçtim, güç olarak da yetersiz kaldım. Bu kısmımı da geliştirmem lazım. Yıkıcı güçte saldırılara sahip olmalıyım. Ya da kendimi koruyacak türde şeyler işte. İki yönde de zayıf kaldım. Çünkü bu adama ne kadar saldırı yaparsam yapayım, hiçbir işe yaramadı. Jounin olmasına öyleydi de, ben o konuda zayıftım. Onu da iyi biliyordum. Savunma konusunda da zaten yeterince açık verdim. Ve fazla güçlü olmayan saldırıların kombinasyonu ile yenilgiyi yaşadım. Fazla yıkım gücü yoktu yaptığı saldırıların. Düşük güçteydi, ama ben buna rağmen savunamadım, savuşturamadım bu saldırıları. Artık her neyse. Geriye sadece pişmanlık kaldı benim için. Biraz da utanç, onun yanında çok fazla da acı.