Kız, sanki ölüyormuş gibi teşekkür etmeye çalışmış ama cümlesini bitiremeden uyuya kalmıştı. Öyle kapatmıştı ki gözlerini dudaklarından çıkan son bir nefesle, Mao kızın boğazındaki elinde kalbinin attığını hissetmese öldü sanıp kontrol etmek zorunda kalırdı. "Ne olur ne olmaz?" diye iç geçirip yanağını kızın dudaklarına yaklaştırmıştı; "Hah, nefes alıyor, yani, sanırım.". Bir kaç dakika daha okşamıştı kızın saçlarını, ardından çok yavaş ve nazik hareketlerle kızı ceketle birlikte kucağına almış ve yakınlarda bildiği bir hana yönelmişti. Kız hafifti, Mio'dan daha kiloluydu ama hafifti sonuçta. Çok geçmeden hana varmış, kapıdan girerken adama "Bah sakın yanlış anlama abi, soğuk dışarısı, hasta kızı da bırakamam tek başına burada." diye zırvalamıştı hain gülüşlerle anahtarı ona veren uzaktan akrabası hancıya. "Ya ben şerefsiz miyim." diye iç geçirirken merdivenleri tırmanmış, eliyle kızı duvara çarpmamaya gayret göstererek kapının kilidini açıp aralamıştı. Odaya girdiği gibi kızı yavaşça yatağa yatırmış, üstünü örtmüş ve diğer yastığı ve ceketini kızı yatırdığı köşenin dibinde yere serip uyuyana kadar kızı kontrol etmeye adamıştı kendini. Ki... Uyuması çok uzun sürmemişti.
Sabaha karşı gözlerini açtığında, birinin ona seslendiğine emindi Mao. Hemen dün gece han odasına attığı kızı hatırlamış, bir an "Ben neymişim be." dese de neden attığını da çok geçmeden hatırlayıp hemen kızı kontrol için onu bıraktığı yatak köşesine bakmıştı. İki kişilik yatağın diğer tarafında kıvranıyordu kız resmen, anlamsız kelimeler sayıklıyor; arada uykulu uykulu inliyordu. Olduğu yerden elleriyle yatağa tırmanıp kızın başına emekledikten sonra kızın ne demeye çalıştığını anlamak için bir kaç saniye dinlemiş ancak hiç bir cacık anlamayınca kızı uyandırmaya karar vermişti en sonunda. Kızın omzuna yavaşça elini koyarken, "Riko, hadi sabah olacak neredeyse. Uyan." demişti sabahları bir hayli karizmatik ve gür çıkan sesiyle. Kız, uyanmaya başladığında ergenliğe ilk girdiği zamanlardan beri yaşadığı kabusun hala sürdüğünü fark etmişti; sabah ereksiyonu. Hemen geldiği yere, yatağın aşağısına atlayıp dizlerini ceketine koymuş, ellerini de yatağa uzatmıştı. Ayağa kalkarsa rezil olacaktı, rezil olmamalıydı. Her şey normal görünmeliydi, kız onu ayağa kaldırmamalıydı, bir yarım saat orda beklemeliydi. "Sıçtık."