[Kusa] Düğün

[GM - Naruto]

!	GM - Naruto yazdı:
	Tachibana Shōtaro ilk pasiflik uyarısını almıştır.

Hayato: Tünelin taş duvarına ok işareti çiziyorsun kunai ile ve başlıyorsun yürümeye. İlerliyorsun, ilerliyorsun... Tünelin dönüşü yok, dümdüz ilerliyor. En sonunda meşaleler bitiyor ve önüne yolun sonunu belirten bir duvar geliyor. Kafanı kaldırdığında üstte bir kapak olduğunu görüyorsun. Çıkarsan buranın Kusagakure kapısına yakın bir alana açıldığını görebilirsin. Bu alan bildiğin üzere köye gelip giden kervanların dinlendiği yer.


Isao: Uki'nin gelin olduğu fantazisi oldukça hoş bir fikir. Akşamları bunu düşünüp kendi kendine mutlu olabilirsin aslında ama şuan görevdesin ve bu tarz şeylere kafanı yormamalı, odaklanmalısın! Hasanobu'ya kendini tanıttığında adamın kaşları kalkıyor. "Oh be, sonunda bir iş yolunda gitti ve seni aramak zorunda kalmadım." diyor. "Miyako'nun nereye gittiğini bilmiyorum. Sabah beni çağırdı mahzene ve-" sağına soluna bakıyor, sesini alçaltarak devam ediyor lafına "-evlenmek istemediğini, başkasını sevdiğini söyledi. Katai-san'a anlatmamız gerektiğine inandığım için bunu dile getirdim ama o kafama mahzendeki içki şişelerinden biri ile vurdu. Bayılmışım. Beni bağlayıp kaçmış olmalı! Ne kadar zamandır orada bağlıyım bilmiyorum. Bunları arkadaşınıza da anlattım. O da mahzenin zemininde bir kapı buldu ve aşağı atladı. Miyako'nun oradan kaçtığını düşünüyor olmalı." Bir süre durup iç çekiyor. "Bakın, Miyako benim en yakın arkadaşım ve Katai-san ile evlenirse çok mutlu olacağından eminim. Onun için en iyisini düşünüyorum." dedikten sonra ümitle yüzüne bakıyor. Tam bu sırada binanın kapısında bir hareketlenme başlıyor. Oldukça otoriter gözüken bir kadın giriyor kapıdan ve içeriye "Herkes hazırlansın, Daichou-sama teşrif etti. Biri Katai'yi çağırsın!" diye sesleniyor. Hasanobu'nun telaşlı telaşlı "Eyvahhh..." dediğini duyuyorsun.

[Ougami Hayato]

"Miyako demek buradan kaçtı. Hadi bakalım burada bulabilecek miyiz onu."

Kendi kendine sorduğu bu sorunun cevabını biliyordu zaten, hayır. Ama ne olursa olsun, Miyako'yu en hızlı şekilde bulmalıydı. Yeterince vakit kaybetmişlerdi zaten. Davetliler çıldırmış olmalıydı. Ne var ki, Hayato için davetliler önemli değildi. En azından kızlar dışındaki davetliler. Görev bitimi kimi yemeğe çıkartacağını bilmiyordu. Pembe saçlılardan birisini çıkartabilirdi. Sarışın veya esmer, güzel olduğu sürece fark etmezdi. Her türlü, görev bitimi birileriyle yemeğe çıkacaktı.

Tam üstünde duran kapağı açıp dışarıya çıktı. Kendisini bulduğu alan köye gelen kervanların, dinlenmek için kullandığı büyükçe bir alandı. Köyün içinde bu kadar büyük bir alanın kervanlar için ayrılması harikulade bir şeydi. Üstelik, köye gelen kervanlar köy dışında dinlenmeye bırakılmadığı için daha güvenli oluyordu. İşte mükemmel bir köy yönetimi. Hayato, doğduğu bu memleketi bu yüzden seviyordu. Köyde, herkes birbirine değer verirdi, köye gelen kervanlar bile dışlanmaz, köy içinde kendilerine ayrılan güvenli bir yerde dinlenirlerdi. Bu köyün, ileride tüm shinobi dünyasını değiştirecek köy olduğuna inanıyordu ve bunun için, üstüne düşen her vazifeyi layıkıyla yerine getirmeye hazırdı.

Kapaktan dışarı çıktığı gibi, etrafını inceleyerek Miyako-san'ı bulmaya çalışacaktı. Gerekirse, etrafta dinlenmekte olan kervanlardan bilgi alacaktı. Tabi, bunları olabildiğince hızlı yapmalıydı. Görevi en kısa sürede bitirmek istiyordu. Tabi, bunun için Miyako-san'ı bulup, düğüne geri götürmeliydi.

Düğün devam etmeli!!!

[Kemuri Isao]

Hocam bir arkadasta kaliyorum. Yarin 2.30da da sinavim var 4 veya 5 gibi yazabilirim sanirim. Beklettigim icin herkesden ozur dilerim.

[Kemuri Isao]

Hala rve varamadim ama gun bitmeden tazacagimi dusunyyorum

[GM - Naruto]

!	GM - Naruto yazdı:
	Tachibana Shōtaro ikinci pasiflik uyarısını almıştır. Kemuri Isao önceki turunu bu mesajın altına yollayabilir.

Hayato: Kapaktan dışarı çıkıp etrafına bakınıyorsun. İnsanlar grup grup birikmişler etrafa ve içip sohbet ediyorlar. Bazıları ise eşyalarını hazırlıyor yollarına devam etmek için. Miyako'nun yüzünü bilmiyorsun ki daha onun için bakınıyorsun. Bazı kişiler acayip rahat bir şekilde takılırken bazı insanlar acele ediyorlar. 10'a yakın grup sayabilirsin burada duran. Bir tanesi de kalkmaya hazırlanıyor. İnsanlar birbirine sesleniyorlar.

Kapalı konu

Ben elimden geldiğince açıklayıcı olmaya ve olayları uzatmamaya çalışıyorum. "Etraftakilerden bilgi alacağım" yazarsan seni gittin şuna şunu sordun diye yönlendiremem. Bu yüzden kime gideceğini, ne diyeceğini de yazarsan ben de olayı detaylandırabilirim. Teşekkürler.

[Kemuri Isao]

Isao o meşhur Hasanobu'yu bulmuştu. İlk başta onu nedime olarak düşünmüş olsa da gördüğü gibi Hasanobu'nun erkek ismi olduğunu hatırlamıştı. Eh olabilir bazen böyle hatalar. Isao Gemmei-dou'yu ullanıp Hasanobu'nun da duygularına erişmeyi deneyecekti. Eh çok fazla tekniğini kullanmamıştı ve hala çakrası vardı. Bunu yaparken vücut diline bakacak ve sorgulama yeteneğinden de faydalanacaktı. Duygularıyla vücut dilini aynı anda saklayamazdı çoğu kimse. Bir şansını deneyecekti Isao da. Şu an çok çaresiz durumdaydı. Kahrolası gelin neden kaçtın sanki? Böyle bir aile, böyle önemli konuklar, kaçmak için bir sebep yok. İnan ki senin yerinde olmak isteyen onlarca kız vardır. Sen kaçma lan. Pişman ol da geri gel hızlıca. Hadi sen kusagakure hatunusun, gururun, onurun bu kadar mı? Lütfen acayip hızlı bir şekilde geri dön. Hadi canım kusagakure'nin, ailenin onurunu falan düşün gel güzel kardeşim.

Hasanobu sözlerini bitirdikten sonra Isao onu teskin etmek için omzuna vuracaktı hafifçe, sıkıntıyı çözeriz babında. O sırada otoriter bir kadın içeriye gelerek Kusa-Chou'nun gelmiş olduğunu bildirmişti. İşte bu sıçtın mavisiydi. Babalara gelmekti. Ulan Isao koskoca Daichou'yu nasıl teskin etsin amına koyayım. Akıl var ,mantık var. Hasanobu da babalara geldiğini fark edince ağzından bir telaş ifadesi çıkarmıştı. Hasan-san, Gelin düğünde ufak bir eksikliği fark edince bizzat kendisi onu almaya gitti, öyle değil mi?

[Ougami Hayato]

Miyako-san'ı ararken, gelini daha önce görmediği aklına gelince bir an duraksadı. İçinden, Miyako-san diye bağırmak geçse de, bu düşüncesini uygulamaya dökmedi. Ne var ki, Miyako-san'ı o şekilde bağırarak bulabileceğini sanmıyordu. Hmm, ben düğünden kaçan bir gelin olsam ve buraya gelsem, sanırım kervanlardan birisiyle köyü terk ederdim. Aklında kurduğu iki saniyelik harikulade empati ile durumu hemen çözmüştü. Büyük ihtimalle yakında ayrılacak bir kervan ile anlaşma yapıp, buradan mümkün olan en kısa sürede ayrılmayı düşünüyordu. Bu güzelim köyden ayrılmayı. Kim bu köyden ayrılmak isterdi ki? Kervanlar bile biraz daha fazla durmak için bahaneler üretiyordu, sen niye ayrılmak istiyorsun zalimin kızı. Bak güzelim temiz hava, rüzgar, gülüşmeler, sohbetler. Hayato, bir köşeye geçip saatlerce oturmaktan çekinmezdi. Köyün her tarafı ayrı bir güzeldi. Bu sebeple, gelinin köyden ayrılma isteğini hala anlamıyordu. Anlamakta istemiyordu.

Düşüncelerini bir kenara bırakıp, gözüne takılan kervanlara bakmaya başladı. Tek tek bütün kervanlara göz gezdirdi. Bir kaç tanesi daha buradaymış gibi dururken, bir tanesi buradan kısa bir süre sonra ayrılacakmış gibi toparlanmaya başlamıştı. Sanırım bu kervandır. Diyerek kervanın yolunu tuttu. Kervan sahibinin yanına varınca tek tek sormaya başladı sorularını.

"Kolay gelsin ustam. Ben köy shinobilerinden Chuunin Ougami Hayato. Miyako isimli bir bayanı arıyorum. Çok önemli birisidir. Köyden ayrılmak için bugün buralara gelmiş. Onu acilen bulmam lazım. Nerede olduğunu biliyor musunuz?" diye sordu. Sonradan, çok açıklayıcı anlatamadığını fark ederek biraz önce çıktığı kapağı işaret etti ve "Ha bide, bu bayan sanırım şuradaki kapaktan dışarı çıktı. Hani belki çıkarken görmüşsünüzdür."

Kervan sahibinin vereceği cevap bir işine yaramadığı takdirde, tek tek bütün kervanlara sormak zorunda kalacaktı. Eğer bu şekilde yapması gerekirse gerçekten geç kalacaktı. Düğünün iptal olma olasılığı bile olurdu. Düğünün iptal olması durumunda Kusa-chou'nun azarlarını kulağında işitti. "Bir işi beceremediniz. Gelin lan gelin. Nasıl bir gelini bulamazsınız. Bir de kendinize Chuunin diyorsunuz. İki yaşındaki çocuk bile sizden daha iyi birer shinobi olurdu."

Kafasında yankılanan bu seslerden sonra, adamın işe yarar cevaplar vermesini umarak içinden dua etmeye başladı.

Hay ben senin gelin gibi.

[GM - Naruto]

!	GM - Naruto yazdı:
	Tachibana Shōtaro üçüncü pasiflik uyarısını almıştır ve konudan çıkarılmıştır. Hiç katılmamış gibi düşünülecektir.

Isao: Hasanobu dediğini duyunca hemen kafasını sallıyor. "Tabi ki! Yakında burada olur." diyerek bu bahanede sana yardım edeceğini belli ediyor. Bu sırada duygularına erişiyorsun adamın. Biraz yorulduğunu hissediyorsun ama fazla önemli bir şey değil. Hasanobu'nun diğer kişiler kadar büyük bir telaş içinde olmadığını fark ediyorsun. İçinde biraz kırgınlık olduğunu doğru ama. Bu sırada konukların olduğu salondan Katai'nin çıktığını görüyorsunuz. Kapıya doğru koşarken oldukça telaşlı görünüyor ve yanınızdan geçmesine rağmen Hasanobu'yu fark etmiyor. "Geliyorum efendim!" dediğini duyuyorsun. Hasanobu'nun içinde bir üzüntü yükseliyor bu sefer ve üzgün ses tonu ile "O kadın... Katai-san'ın annesi. Aralarında o kadar mesafe var ki, Katai-san'a acımadan edemiyorum." diyor. Siz boş boş kapıya bakarken insanlar kenara çekiliyor ve kapıdan yeşil saçları ile tanıdık bir yüz beliriyor. Adam Katai ve annesinin elini sıkarken yüzüne odaklanıyorsun. Bu, Kusagakure'nin Daichou'su Shouta Takahashi! Boylu poslu, yakışıklı ve güler yüzlü olmasının yanında yorgunluğu gözlerinden okunuyor. Kusagakure gibi bir köyün liderliğini yapmak zor olsa gerek. Fakat adam kalkmış, Sawaya'ların düğününe katılmış. Bunca işi varken... Şimdi gelinin ortalıkta olmaması demek, Kusa-chou'nun o değerli vaktini boşu boşuna harcamak demek.

Hayato: Gidip bir tontiş adam buluyorsun. Herkese sanki kervan onunmuş gibi emirler veriyor. Bu yüzden adamın bu kafilede sözü geçen biri olduğunu düşünüyorsun, doğru da düşünüyorsun. Gidip adama sorunu yönelttiğinde "Bak genç, ben sürekli Iwagakure ve Kusagakure arasında yol alıyorum. Yollarda o kadar kişiyle tanışıyorum ki, herkesin adı aklımda kalmaz ama bu gün iki kız geldi köyden ayrılmak için-" Biraz uzaktaki bir at arabasını gösteriyor eliyle "-aha şu arabada olmalılar. Git bir bak derim." diyor. At arabasının önünde 2 at var, arkasındaki araba da perdelerle örtülmüş içini göremiyorsun.

[Ougami Hayato]

"Teşekkürler, size de kazasız bir yolculuk dilerim."

Lafı fazla uzatmadan, konuştuğu adamın gösterdiği arabaya doğru hızla yol almaya başladı Hayato. Araba perdelerle kapalı olduğu için içerisini göremiyordu. İçerideki iki kızdan birisinin Miyako olmasını umdu. Lakin kızı nasıl tanıyacağını bilmiyordu. O kızlardan birisi Miyako bile olsa, kendisini farklı bir şekilde tanıttığı takdirde işler sarpa sarardı. Bu yüzden aklında, psikoloji dalı altında kulaktan dolma birkaç bilgi geldi. Bir insanın, verebileceği en hızlı tepki kendi ismine olan tepkiydi. Yani, eğer kız kendisini daha önceden hazırlamamış ise Miyako ismine tepki göstermesi gerekirdi. Bu da Hayato'nun tam olarak istediği şeydi.

Arabanın yanına varınca bir saniye bile durmadan perdeyi açtı. İçeride iki kız görmeyi umuyordu. Eğer kızları görürse, başta ikisini de bir güzel süzdükten sonra tam ortalarına bakarak kararlı ve ciddi bir ses tonuyla "Miyako-san, ben sizi düğüne geri götürmek için görevlendirilen bir shinobiyim. Lütfen zorluk çıkartmadan benimle gelin. Direnmeniz halinde zor kullanarak sizi düğüne geri götürmek zorunda kalabilirim." dedi.

İçeriye güneş ışığı arkasından vuracağı için, yüzü tam olarak net seçilemeyecekti. Bu avantajını kullanarak hangisine baktığını belli etmemek için iki kızın tam ortasına bakacaktı. Böylelikle beni tanımıyor, bunu kullanarak kurtulabilirim gibi bir düşünceyi en baştan silmeyi planlamıştı. Tabi, bir de yanındaki diğer kız vardı. Sahi o kimdi ki? Belki de eşcinsel bir ilişki olduğu için kaçmaya karar vermişlerdi? Bunun Hayato için bir önemi olmadığından çok fazla kurcalamamaya karar verdi. Görevi gereği kızları alacak ve düğün salonuna götürecekti. Bunu nasıl yapacağını veya, düğün salonuna vardığı vakit neler olacağını şimdiden kestiremiyordu. Olayları akışına bırakmayı seçerek doğaçlama yapma kararı aldı.

Peki kızlar at arabasında değilse ne yapacaktı? O zaman tekrar geri dönerek, tek tek bütün kervanlardan bilgi almayı deneyecekti.

[Kemuri Isao]

LAN BABAYI TUTTUN DİYORUM ISAO! MİLLET NEHRE FALAN TEKME ATIYOR SEN DE YAP BİR ŞEY! SHİNOBİSİN ÇİYUV ÇİYUF FITUFF GİBİ ŞEYLER YAP! LAN YAP ARTIK BİR ŞEY! KERAMET GÖSTER İBNE! Yok amına koyayım bu sikimin shinobisinde keramet olacakmış. Aha lan zincirlerimden kurtuldum. Artık özgürce hikaye anlatabiliyorum. Beni zincire vuranları da, küfürden rahatsız olup şikayet edenleri de sikeyim. En son Öşeğin tekinin hikayesinde özgürdüm. Orospu çocukları.

Nerede kaldım? Ah, evet. Kemuri Isao adında iki eliyle bir siki doğrultamayan kusagakureli bir shinobinin hikayesini anlatıyordum. Aslında öyle hikayesi anlatılmaya değecek birisi değil ama bilirsiniz, iş işte. Hasan adlı kerkenezi sorgularken içinde diğerlerinden daha az telaş olduğunu fark etmişti ama. LAN O DA NE! Aha geldi. Geldi geldi geldi. Yarra yediğinin resmidir bu Isao'nun. Kusagaruke'nin genç yöneticisi çat diye girdi lan! Bak onun hikayesi anlatılmaya değer ama işte o işte para yoktu. Anlarsınız ya, ben profesyonel bir hikayeciyim.


Isao Hasan denen itin bu kadar az endişeli olmasından işkillenmişti. Bir şeyler bilmek ZORUNDAYDI! Evet o bilmeyecek de ben mi bileceğim kuzularım. Ateşi kurayım şuraya da, tıpkı eski günlerdeki gibi. Neyse ses kes hikayemi dinle : Isao adamla konuşacaktı çünkü gerçekten ama gerçekten o gelini bulması gerekiyordu. Evlendikten sonra ne sikimi yerlerse yesinler ama şimdi evlenmeleri lazım. Hem de böyle taşaklı bir adam düğüne gelmişken. Konuşmasını yaparken duygularına bakmayı da ihmal etmeyecekti. Sesini alçaltarak konuşmasına başladı : Bak Hasanobu-san sen onun en yakın arkadaşıymışsın duyduklarıma göre. Sen bilmezsen hiç kimse bilemez. Sana anlatmış olması lazım. Kimi sevdiğini söylemiş olmalı en azından. Nereye gidebileceğini de az çok tahmin edebilirsin. Şu an Kusa-chou'nun önünde kendimi ve düğünü tertipleyen aileleri küçük düşürmek istemiyorum. Problem neyse onu çözebiliriz. Güzel konuşmuştu hergele. İyi lan iyi en azından bu işi yapabiliyor. Bu ibnenin akında hasandan bir şey çıkmazsa şu damadın dediği kuzeni bir araştırmak geçiyordu. Bakalım kader bu şerefsiz için ağlarını nasıl örmüştü.