Biraz saf bir çocuktu Masahiro. Kafası karışmıştı. Beynini fazla zorlamıştı belki de. Rahat bir ortamdan sonra sıkıntılı bir ortama geçmişti. Birkaç sorun çıkmış ortamın korkutuculuğuyla karşılaşmıştı. Fakat onun kafasını en çok karıştıran Bay Masashi'nin tepkisiydi. Her zaman büyüklerine saygılıydı Masahiro. Aynı şekilde büyükleri de ona karşı hiçbir saygısızlık yapmamıştı. Buna alışmıştı artık. Bunların hepsini hocasından öğrenmişti. Çok sevdiği hocasından. Onun sahip olduğu bilgilerin neredeyse tümünü öğreten kişiydi hocası. Saygılı olmasını, sabırlı olmasını, söz dinlemesini öğreten kişiydi o. İçindeki derin sevgiyi ona sarılarak gösteremeyeceğini biliyordu elbette. Bu nedenle var gücüyle İaido çalışıyordu. Masahiro'ya babasından daha çok şey kattığı için minnettarlığını belirtmek istiyor, bu nedenle gece gündüz çalışıyordu. Biliyordu aslında, bir gün harika bir usta ve öğretmen olacağını fakat bunu hocasının da görmesini istiyordu.
Masashi'nin tepkisinden sonra nefret beslemeye başlamıştı ona. Ne kolayca nefret ederdi insanlardan, ne de çok fazla insandan nefret ederdi. Nefret ettiği insanları dahi bazen unuturdu. Geçmişin gücünü böyle görürdü. Her ne kadar nefret etse de kendinden büyük birine saygısızlık yapmaması gerektiğini bilirdi bu nedenle belli etmemeye çalışacaktı her ne kadar o anlasa da. Bu nedenle sadece soru sorduğunda cevap verecek ekstra bir konuşmaya girmeyecekti.
Masashi'ye karşı çok derin bir nefret beslemese de içerisinde vardı. Burada bulunan bir diğer kişi olan Kazami hakkında ise kafası bir o kadar daha karışıktı. Ona karşı ne düşünebileceğini bilmiyordu. Arkadaşı olabileceğini düşündüğü için ona güvenmek istiyor, fakat biraz önceki garip olaydan dolayı bir türlü güvenini tam sağlayamıyordu. Savaş sırasında ona güvenecekti. Kendine güveniyordu, fakat görev rakipleri öldürmek değil Bay Masashi'yi korumaktı. Tek kişi ile yapılabilecek bir görev olsa iki kişi aramazlardı.
Konuşmasını sağlayabilecek tek şeyin soru olduğunu söylemiştim. Böyle bir soru gelmişti işte. Bu ormanla ilgili ne bildiğimizi soruyordu. İlk önce Kazami'yi bekleyecek söylediklerini bir tartacaktı. Ondan sonra lafa girip ''Keşişleri duymuştum hocamdan. Ormanı koruyan keşişler. Bir de ağaçları kesmek yasak. Tek bildiklerim bunlar. Fazlasını bilmek isterim elbette, fakat duruma göre de değişebilir bu durum.'' diyecekti hissiz bir yüzle. Nefretini belli etmek istemiyordu fakat sevmediği birine de gülmek istemiyordu.