Hayır yani karşımda dünyanın en yakışıklı delikanlıları duruyor olsa bana çirkin demelerine alınacağım, güceneceğim, ezilip büzüleceğim burada. Ama hiç de takmadım. Hatta şu sırık gibi boyu olanla da zerre ilgilenmiyorum desem. Benim derdim Kicchan ile. Ya sen beni nasıl hatırlamaz veya hatırlamazdan gelirsin? Pis kafir. Ama şu Natsu mudur nedir, gıcık etti beni. Ha bire bana çarptın mı diye soruyor, herife bak. Yok yani ne çarpmasından söz ediyorsun? Hadi diyelim ki çarptım yanlışlıkla, benim boyutlarımdaki biri sana ne yapmış olabilir? Ayağımda da sivri sivri topuklular yok ki ayağına basıp canını acıtmış olayım. Nedir bu sinir yani? Sen hapşırsan ben uçacağım zaten, azıcık belki dükkana gelirken değmişimdir yandan ki onu da yapmadım. Hayır zihnim gayet açık ve temiz. Ben gayet düzgün düzgün, düşünceleri gözlerle adımlarımı izleyerek girdim dükkana. Hatta durup dükkanı inceleme fırsatım bile oldu. Zaten birine çarpsam özür dilerim ben bir kere! Sizin gibi öküzün odunun önde gideni değilim! Al işte bak sinirleniyorum yine! Kendi kendime böyle sinirlenip patlayacağım şimdi. Ama sakin ol Riko. Alttan al. Kicchan neyse de şu herifin ne olduğu belli değil ki. Ya Genjutsu uyguladıysa Kicchan'a? Tanımıyorum ki tipoşu. Şimdi öfkelenirim, ağzımdan ağır bir laf çıkar da bu ikisi beni burada öldürürler. Yok Mao-chan etrafta olsa ona güveneceğim ama o da yok. Bildiğin mal gibi kaldım ortada. Sakin olmalıyım. Sakin. Odaklan. Derin nefes al. Nefes al. Ver. Al. Ver.
Of ya Kicchan bir de sanki ben şu at hırsızı tipli çocuğa çarpmışım da ondan yardım istemişim gibi davranıyor. Neden böyle yapıyorsunuz ki bana? Neden her şey şu an benim aleyhime işliyor? Keşke bir arkadaşımı ya da abimi alıp gelseydim buraya o zaman görürdüm bu ikisini. En azından bir şahidim olurdu yanımda, bir de güvenecek birisi. Abi n'olur eczacıya yolun düşsün abiiğğğ! Bak bak! Kicchan'a bak. Kollarımdan o tuttu, bacaklarımdan şu garip tip. Hamak gibi sallandırıyorlar beni. Kurda kuşa yem edecekler. Ya da böyle beni gerdirecekler iki yandan, caaaart diye ikiye ayrılacağım. Kami-sama yardım et! Manyakların içinde kaldım resmen. Özür dileyecekmişim bir de. Ne için diliyorum acaba? Ne için? Derken kulağımda bir fısıltı... N'apmışım hayatını?! Ben mi? Yok artık! Ben ne yaptım sana? Evin yokken ev verdim. Tamam biraz şeyine tekmeyi geçirmiş ve sevgilimle kavga etmene sebep olmuş olabilirim ama olsun! Biricik evimden oda verdim! Ne güzel yemeğe gittik. İkimiz birden bozuk yiyeceklerden yeyip de aynı anda kusmadık mı seninle? O da mı güzel değildi? Peki ya evdeki dede, amca siyasetimiz? Sonrasında benim sizin saçlarınızı kırpmam? Tamam onda da biraz Nishi-chan'ı sinirlendirmiş olabilirim ama ne olacak ki? Öldürdüm mü? Yedim mi Nishi-chan'ı? Acaba Nishi-chan, Kicchan için aşırı önemli birisi mi? Belki onu sinirlendirdiğim için hala fazlasıyla kızgındır bana. Ama sonra beni hastaneye götürmeyi teklif etmişti. Beraber doğumhaneyi ararken deli adamlara, yaşlı dedelere rastladık. Tamam en sonunda biraz korkup kaçmış olabilirim ama sen o anda orada değildin. Benim gördüğümü görmedin. Görseydin...
Peki, kabul ediyorum. Sanırım bir şekilde her anımızı batırmayı başarmışım. Duygulandım şimdi. Ağlarım ama... Olmaz ki... "Öğzüüğğğrrr dileeğğğreeeeeğğğğmmmm!!" Senden değil adının az önce Natsu olduğunu öğrendiğim şahıs. Senden değil, biricik arkadaşım Kicchan'dan. Shiomiya Kiyo'dan! "Hehehe, özür dilerim Nat-chan. Nasıl şiddetli çarptıysam demek ki peşime düşüp intikam almayı isteyecek kadar canını yakmışım. Ben de hep yaşıtlarıma göre çok minik, çok çelimsiz olduğumu düşünürdüm. Canını yaktığım için özür dilerim ama bu olayı kendi açımdan övünerek anlatabileceğim gurur verici bir şey olarak görüyorum." Benim az önceki o duygusal, o titrek, o ağlayan ses tonum mu gitti? Yerini alaycı, iğneleyici bir ton mu aldı? Kaşınıyor muyum acaba ben? Kaşınıyorum sanırım.