oooh madem öyle gmlik yapayım da rp yapama. kekekeke.
İlginç bir sinirle vitrindeki ve kapıdaki tahtaları söküyor, ortama daha fazla ışık girmesini sağlıyorsun. Bunu yapmak seni yormuyor, tahtalar ve çiviler o kadar eski ki, zaten çıkmak için sebep arar gibiler. Hemen yerlerinden sökülüveriyorlar. Bir kaç dakika sonra işin bitmiş oluyor. Şöyle bir dönüp eski dükkâna tekrar göz gezdiriyorsun.
Aydınlanmanın verdiği avantaj ile rafları tekrar inceliyorsun, lâkin hepsi hala boş. Tozlu raflara bakınarak geziniyorsun, kasiyer kısmının arkasına bakıyorsun. Rafların altındaki dolapları inceliyorsun, hepsi boş. İçeride başka bir kapı da görememektesin.
Bu bittikten sonra, rafların arkasını incelemeye koyuluyorsun. Onların sakladığı herhangi bir şey görememektesin.
Yerleri incelemek için, dükkanın ortasındaki çembersel, eski, tozlu halıyı kaldırıyorsun. Hani biraz daha eskise, tarihi eser diye bile satabilirsin. Halıyı kaldırdığında, bir anahtar dikkatini çekiyor. Halının orta kısmına denk gelen bir taşın üstü oyulmuş ve oraya yerleştirilmiş, böylece basılsa bile hissedilmiyor. Anahtar eski tip bir şey, üzerinde herhangi bir yazı bulunmamakta. Paslı ve gri renkte.