[Shou Tatsuya] Bilinmeyen Topraklar

Moderatör: Game Master

Re: [Shou Tatsuya] Bilinmeyen Topraklar

Mesajgönderen GM - Naruto tarih 07 Ara 2014, 17:54

Adamın öldüğünü kesinleştirmenin ardından, ölü adamın üstünü aramaya başlıyorsun. Adamdan bir tane kunai çıkarken, hiç para çıkmıyor. Tabi bir de tek bir anahtar buluyorsun. Bunun dışında ekipman olarak kullanılabilecek herhangi bir şey bulmuyorsun. Kunaiyi ve anahtarları aldıktan sonra adamın üstündekileri çıkarıyorsun. İlk olarak pantolonunu çıkarıyorsun ve pantolon tam da düşündüğün gibi tertemiz duruyor. Ancak adamın üstü için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Her ne kadar kıyafetlerini ters çevirip giymeyi düşünmüş olsan bile, kan izleri kıyafete oldukça fazla işlemiş olduğu için tersinden bile bu kan lekelerini görmek mümkün oluyor. Üstelik içinde bulunduğun karanlık odada bile kan lekeleri kendini apaçık belli ederken, ışık altında çok daha fazla belli olacağını fark ediyorsun. Bu aşamada adamın kıyafetinin üst kısmını giyip giymemek arasında kalıyorsun.

Üstünü değiştirme işini hallettikten sonra kapının oraya gidiyorsun ve kapının deliğine gözünü yanaştırıyorsun. Buradan gördüğün kadarıyla da tam karşında tahta bir duvar olduğunu görüyorsun. Tabi bunun duvar olup olmadığı konusunda net bir bilgi elde ettiğin söylenemez, bu yüzden de şimdilik tahta yapıyı duvar olarak adlandırıyorsun. Ancak esas dikkatini çeken şey, kapının dışındaki yerini cılız bir ışıkla aydınlatılmış olması oluyor. Bu cılız ışık her ne kadar içinde bulunduğun karanlık odaya kıyasla epey ışıklı duruyor gibi olsa da normal bir ışıklandırma ile kıyaslandığında epey cılız kalıyor. Bunun dışında kapının anahtar deliğinden daha fazla bir şey göremiyorsun. Kapının altından baktığında da aynı şekilde bir tahta duvarla karşılaşıyorsun ve bunun dışında bir şey göremiyorsun. Kapıya yaklaştığında bir diğer duyun olan duyma organına yüklensen de, yine elin boş dönüyorsun. Şu an için hiçbir ses de duymamaktasın.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Kullanıcı avatarı
GM - Naruto
Game Master
Game Master
 
Mesajlar: 2208
Kayıt: 09 Tem 2014, 22:21

Re: [Shou Tatsuya] Bilinmeyen Topraklar

Mesajgönderen Shou Tatsuya tarih 10 Ara 2014, 20:18

Karşımdaki insanın acı çekerek ölmesi içimde bir takım duyguların oluşmasına sebep olmuştu. Her ne kadar korkunç bir yolla birinin yaşamına son vermiş olsamda oldukça mutluydum. İntikamımın ilk meyvesini yemiştim. Ayrıca başarılı olmam sebebiyle içimde buradan kurtulmaya dair olan umudum güçlenmiş ve kendime olan güvenimide tazelemişti. Bu çok önemliydi çünkü kaçışımın ortasında korkuya yada umutsuzluğa kapılıp yakalanmam hem kendim için hemde köyüm için çok kötü olurdu.

Adamın öldüğünden iyice emin olduktan sonra işe koyulmuştum. Üzerinde kunai ve anahtar dışında pek bir şey bulamamıştım. Kunai'nin çıkması güzel olsada bir iki patlayıcı parşomen çok işime yarayabilirdi. Daha sonra ise kunaiyi ve anahtarı ağzıma alıp kıyafetlerimi değiştirmiştim. Pantalon kısmında sorun olmasada üst kısımı ters giymek için bile oldukça kanlıydı. Bunu kaçışım sırasında fark edilmemek için yapıyordum. Eğer kanlı bir elbise giyersem bu çok daha fazla dikkat çekerdi. Bu yüzden vücudumun üst kısmı için kendi kıyafetimi kullanacaktım. Ama kendi üstümüde çıkartıp arma, yazı ve benzeri nereden geldiğimi belli eden eşyaları kunai ile kesecektim. Kesme işi tamamen kesip orada vücudumu gösterecek bir delik açmaktansa yazı ve imgelerin üzerini hafifçe koparıp ne olduklarını anlaşılmasını engelleyecek kadardı. Daha sonra ise kendi kıyafetimi tersten giyecektim. Böylelikle dışarıdan bakan biri orada kesilmiş bir kısım olduğunuda kolay kolay anlayamazdı. En son ise ne olur ne olmaz diye adamın kafa bandını arayacak ve bulursam cebime koyacaktım.

Kıyafet işini halletikten sonra kapıya yönelmiştim. Bir duvar ve ışık dışında ne bir şey görmüş nede duymuştum. Bunun iyi mi kötü mü olduğuna karar vermek zordu. Orada pusuya yatmış bir düşmanda olabilirdi yada sadece bom boşda olabilirdi. Kapının açılış yönünün tersine gidip, kapıya en yakın elime kunaiyi alıp boğazımın hizasına kadar sivri ucu dışarı bakacak şekilde havaya kaldıracaktım. Daha sonra boştaki elimle yavaşça ve mümkün olduğuca az ses çıkartmaya çalışarak kapıyı açaktım. Kapıyı açtıktan sonra bir kaç saniye bekleyip dikaktli ve elimden geldiğince sessiz bir şekilde dışarı çıkacaktım. Dışarı çıktığımda ilk ışık kaynağına odaklanacaktım. Işık yere yakın bir yerden mi geliyor yoksa tavandan mı? Gölgem benim önüme mi düşüyor arkama mı? Çünkü benim önümden giden gölgemin ben daha onları fark etmeden düşmanalarıma geldiğimi bildirmesini hiç mi hiç istemezdim.
Resim
Künye
İsim: Shou Tatsuya
Yaş: 18
Cinsiyet: Erkek
Element: Raiton
Seviye: C-Rank.
Rütbe: Gönül Daichou ister ama malesef Chuunin
Alım Gücü: 3-4

Profil
Güç: 5
Çeviklik: 25
Kondisyon: 5
Potansiyel: 4
Varlık: 1
Zeka: 1

Eksiklikler/Özürler
Şizofreni: Tatsuya'nın akli dengesi yerinde değildir. Tescilli bir delidir. Etrafta var olmayan kişiler ve olaylar görebilir. Bazen dakikalarca oturduğu yerden hayallere dalabilir.

Paronayak: Karakterin gerçek dışı şeyler görmesi ve gördüğü şeylerin sadece kendisinin görmesi sebebiyle bir karmaşa içindedir. Neyin gerçek neyin hayal olduğunu ayırt etmekte zorlanır. Buda onu aşırı kuşkucu biri yapmıştır. Özellikle yeni tanıştığı kişilere '' Gerçekmisiniz?, Gerçek olduğunuzdan eminsiniz? '' gibi sorular sorar. Ayrıca onun gördüğü biri yada bir şeyin başka biri tarafından görülmediğini fark ettiğinden epey sinirlenir.

Ninjutsu
Raiton no Yoroi A- Rank

Taijutsu
Rinjoushou C Rank

Genjutsu


Beceri Listesi


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kondisyon Hapı İyi Kalite 5. Seviye.
2'li Patlayıcı Parşömen Pakedi x1 2. Seviye(Başlangıçta verilen dahil tüm parşomenler kunailere sarılı.).

Linkler:
Geliştirme
Eşya
Kullanıcı avatarı
Shou Tatsuya
 
Mesajlar: 37
Kayıt: 02 Eki 2014, 18:15

Re: [Shou Tatsuya] Bilinmeyen Topraklar

Mesajgönderen GM - Naruto tarih 11 Ara 2014, 12:25

Öldürdüğün adamın kanlı kıyafetinden vazgeçip kendi kıyafetin üzerinde birkaç noktaya hafifçe kunaile dokunuyorsun. Kıyafetin her ne kadar Sunalılarınkine pek benzemese de, üzerinde Ishigakure'ye ait olabileceğini düşündüğün birkaç yeri kazıyorsun sadece. Bu da kıyafetinin çok deforme olmamasını ağlıyor ve ekstra bir dikkat çekmeyecek konuma getiriyor kıyafetini. Daha sonra kendi kıyafetini ters çevirip giyiyorsun ve bu da sana ufak bir değişiklik kazandırıyor sadece. Adamın alınbandını bulmak için bir kez daha adama baktığında, böyle bir şeyinin olmadığını anlıyorsun. Bu da senin kafanda ufak bir soru işareti uyandırmıyor değil. Öldürdüğün adamın seninle birlikte buraya kadar geldiğini net bir şekilde biliyorsun. Yani adamın seni buraya getirenlerin içinde olduğuna adın gibi eminsin. Ancak üzerinden bir alınbandı çıkmıyor oluşu seni şüphelendiriyor. Ne var ki şu an için önceliğin buradan kaçıp köyünü korumak olduğu için, bu detayı şimdilik göz ardı ediyorsun. Zaten buradan çıkabilirsen, cevaplanması gereken onlarca sorun olduğunu bildiğin için, bu sorunu da geri plana atmakta bir sıkıntı görmüyorsun. Kapıya gitmek için harekete geçmeden önce, adamın kanlı kıyafetlerine ağzını siliyor ve böylece ağız kısmında kalan kanları temizliyorsun. Ancak bunun ne kadar iyi bir temizlik olduğu konusunda odanın karanlık olması sebebiyle net bir bilgin olamıyor.

Kapının yanına gittiğinde, çıkmak için kafandan geçen pozisyona geçiyorsun. Oldukça temkinli bir şekilde duruyorsun ve sanki zamanın durduğu hissine kapılıyorsun. Boğazının hizasında bulunan kunaini tutan elinin hafif bir titremeye maruz kaldığını görüyorsun ve bu yüzden birkaç derin nefes alarak kendini sakinleştirmeye çalışıyorsun. Sadece hayatının değil, küçük köyün Ishigakure'nin de tehdit altında olduğunu bilmek üzerinde ekstra bir stres yaratıyor ve bu stresten dolayı da bu ufak titremeler vücudunda baş gösteriyor. Birkaç derin nefesin ardından elindeki titremenin minimuma indiğine kanaat getirdiğinde kapıyı yavaşça açıyorsun. Bu öyle bir yavaşlık oluyor ki, sanki ufak bir meltemin sebep olduğu kapı açılması gibi görünüyor dışarıdan bakan bir göz için. En ufak bir gıcırtı bile olmadan açılan kapının ardından birkaç saniye bekliyor ve ne olacağını merak ediyorsun. Dışarıdan hiçbir tepkinin gelmemesi ile de kapının dışına doğru ilk adımını atıyorsun.

Kapının dışına çıktığın anda, birden etrafındaki beş kişiyi görüyorsun. Hepsinin elinde bir kunai bulunuyor ve sen daha adamlara saldıramadan, adamlar ellerindeki kunaileri sana fırlatıyorlar. Bir kunai sağ omzuna, bir kunai sol baldırına, bir kunai karın boşluğuna, bir kunai göğsüne geliyor. Son kalan kunai ise sol kolunu sıyırıyor, ancak zaten yeterince kunai vücuduna saplandığı için bu kunainin boşa gitmesi hiçbir sonuç değiştirmiyor. Gözlerin yavaşça kararmaya başlıyor ve adamlar sana doğru temkinli bir şekilde adım atarken yere çöküyorsun. Kendi aralarında bir şeyler konuşan adamların ne dediklerini duymak için çabalasan da, bu çaban bir sonuç vermiyor ve az önce aldığın derin nefesleri bir kez daha alabilmek için çabalarken köyünün nasıl yok olacağını görüyorsun. Bu görüntüler, gördüğün son görüntüler oluyor.

Derin bir nefes alıyorsun...

Kapının dışına çıktığında anda, birden ufak bir yanma sesi duyuyorsun. Bu ses ile irkildiğin anda, sağ ayağının bir parşömenin üstüne basılı olduğunu görüyorsun. Üzerine bastığın parşömen yavaşça alev alırken, birden şiddetli bir patlama oluyor! Patlayıcı parşömenin tam üzerinde durmuş olman, tüm bu patlamayı doğrudan hissetmene neden oluyor. Kara bir bulutun içinde ilk gördüğün, senden bağımsız bir şekilde havada süzülen sağ bacağın oluyor. Dizinin altından itibaren havaya uçan bacağını yakalamak için sol kolunu kaldırmaya çalışıyorsun, ancak boşluk hissi ile karşılaştığın anda, kolunun olmadığını görüyorsun. Tamamen kopmuş sol kolundan ümidini kesince, sağ koluna yöneliyorsun. Ancak vücudunun sağ tarafının olmadığını anladığın anda, gerçeklerle yüzleşiyorsun. Neredeyse tüm vücudun parça parça gözünün önünden geçerken, şu an sadece kafa ve sol omuz kısmından ibaret olan bir insan olduğunu anlıyorsun. Kafan zemine sert bir şekilde çarparken, bu acıyı hissedemeyecek kadar ölü oluyorsun.

Derin bir nefes alıyorsun...

Kapının dışına çıktığın anda, ortamdaki sessizlik içine işliyor. Sahneler kafandan tekrar tekrar geçerken, neredeyse gerçekten ölmüş olduğunu bile düşünüyorsun. Kafanı yavaşça kapının dışına uzattığında, bir koridorun hemen hemen sonunda olduğunu görüyorsun. Sol tarafın, ucu karanlık bir koridor şeklinde devam ederken, sağ tarafın sadece birkaç metre sürüyor ve bir duvarla sonlanıyor. Bunun ardından ışık kaynağını gözlerinle aradığında, görebildiğin ilk ışığın duvarda bulunan minik bir lamba olduğunu görüyorsun. Sol tarafına denk gelen bu lamba senden yaklaşık 30 metre kadar uzakta bulunuyor. Sağ tarafında ise hiçbir lamba veya ışık kaynağı bulunmuyor. Koridorda birkaç adım attığında ise, sol tarafında bazı odalar olduğunu görüyorsun. Aralarında 20 metre kadar bulunan odaların kapıları, senin içinden çıktığın odaların kapıları ile aynı ve hiçbirinden ışık gelmemekte. Bunu kapıların altına bakarak rahatça anlayabiliyorsun. Buna ek olarak, odaların hiçbirinden ses de gelmemekte. Sanki hiçbir canlı bu odalarda bulunmuyor gibi duruyor. Şu an için koridorun nereye çıktığı konusunda bir fikrin de bulunmuyor, zira lambalar sadece kendi etraflarını bir parça aydınlatabilmekte ve dolayısıyla koridorun ucu şu anda görünmemekte.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Kullanıcı avatarı
GM - Naruto
Game Master
Game Master
 
Mesajlar: 2208
Kayıt: 09 Tem 2014, 22:21

Re: [Shou Tatsuya] Bilinmeyen Topraklar

Mesajgönderen Shou Tatsuya tarih 15 Ara 2014, 16:03

Kıyafetle olan işimi halledik adamın üstünde kafa bandını aramaya koyulmuştum. Ama nekadar aradıysamda kafa bandını bir türlü bulamamıştım. Beni yakalayan ekipten biriydi bundan emindim. Belkide unutmuştu ama bir shinobi takmasa bile her zaman kafa bandını taşımalıdır. Tabi gizli bir görevde değilse. Düşününce gizli görevde olmaları akla yatkın gibiydi ama tam emin olamıyordum. Çünkü epey kalabalık geziyorlardı ve pek saklanma ihtiyacı duymuyor gibiydiler. Oldukça şüpheli bir durumda olsa şuan düşünmem gereken bir şey değildi. Şuan bir anca burdan kurtulup köyüme dönmeliydi. Döndüğüm zaman bu konu üstüne düşünecek çok zamanım olacaktı.

Kapının yanında yavaşça hazırlıklarımı tamamlamış ve kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. İlk başlarda oldukça kötü durumdaydım. Ellerim titriyordu ve terledğimi hissediyordum. Ellerimin titremesinden ne anahtarı nede kunaiyi düzgün tutamıyordum. Derin derin nefes alarak kendimi sakinleştirmeye çalışsamda çok fazla işe yaramamıştı. Üzerimdeki stres çok büyüktü. Buradan bir an önce kurtulmalıydım. Eğer yeterince hızlı hareket etmezsem buradam kurtulsam bile artık dönecek bir köyüm kalmayacaktı. Ayrıca her an nöbet devri yapılabilirdi. Eğer burada yakalanırsam bir daha kaçmamı engelleyecek tedbirler alırlardı ve kurtulmaya dair tüm ümitlerim biterdi.

Bir süre derin nefes almalar ve zihni boşalmata çalışmamdan sonra sonunda bir nebzede olsa sakinleşmiştim. Son bir derin nefes alıp kapıyı açtım. Kapıyı açtıktan sonra bir süre beklemiştim. O bekleyiş bir kaç saniye sürsede stresten bana bir kaç yıl gibi gelmişti. Kimsenin içeriye gelmediğinden emin olduğumda kapıdan dışarı çıkmıştım.

Kapının ardında beni kötü bir süpriz, iyi talihimin sonu bekliyordu. Silahlı 5 kişi benim çıkmamı beklemişti. Ben kuanimi kaldırıp savunma pozisyonuna geçemeden elindeki silahlarını bana fırlatmışlardı. Ben daha kaçmaya bile fırsat bulamadan bir çok yerime kuaniler saplanmıştı. Kunailer saplandıktan sonra bir anlık şokla hiç bir şey hissetmemiştim ama şok geçtikten sonra büyük bir sızı ve hemen ardından ıslaklık hissetmiştim. Daha önce adamın boynunu ısırdığımda olduğu gibi ağzıma korkunç bir şekilde kan tadı geliyordu. Mİdemin bulandığını hissedebiliyordum. Hayatta kalmak için çırpınsamda nefesim kesilmişti. Ne zaman nefes almaya çalışsam ağzıma kan tadı geliyor ve acım artıyordu. Bir kaç saniye sonra ise farklı bir huzur hissetmeye başlamıştım. Ölümün huzuruydu. Göz kapaklarım sanki tonlarca ağırlığındaymışçasına kapanıyordu.

Kapının ardına adımımı attığımda aklımdan geçen ilk şey '' dejavu '' oluyor. Hemen savunma pozisyonuna geçip bana fırlatılan kunaileri savuşturmaya hazırlandığımda duyduğum şey bir yanma sesi oluyor. Sesi takip edip sonunda sağ ayağımın altındaki parşomeni bulduğumda ise iş işçen geçmiş oluyor. O anda geriye doğru atlamak istesemde vücudumun kas katı kesildiğinden ona söz dinletemiyorum. Parşomen tamamen alev alıp patladığında zaman benim için donmuş oluyor. Hayatım, köyüm ve hayallerim gözümün önünden bir film şeridi gibi geçiyor. Aynı anda patlamanın ilerleyip yayılışınıda görüyorum. Ufak bir küreden genişliyerek tüm vucudumu kaplayan bir alev topuna dönüşüyor. Patlamanın bittiğinde ise her tarafta vüdumun bir parçası vardı. Onlara ümitsizce ulaşmaya çalıştığımda her seferde vücudumun bir parçasının daha olmadığını keşfediyordum. En sonunda kafam yere düştüğünde ise ölmüş oluyorum.

Bütün bu hayaller bittiğinde kendimi kapının önünde bulmuştum. Ani bir refleksle uzuvlarıma bakıp hala yerlerinde olduklarını anlayınca içime bir rahatlama geliyor. İlk olarak elimi duvara yaslayıp az önceki olayı anlamak ve kendimi yeniden sakinleştirmek için derin derin nefes alıyorum. Bu daha önce gördüğüm tüm halisinasyonlardan daha gerçekçi ve şiddetliydi. Gerçi daha önce bu kadar stres altında bulunmamıştım. Belkide bir genjutsunun etkisindeydim. Rakibe öldüğünü gösteren genjutsular vardı. Belkide hepsinde kötüsü herşey bir genjutsuydu. Odadaki adamı öldürmemiştim. Beni genjutsu altına alıp zihnime oyun oynamışlardı. Belkide kaçmama izin verdiklerini gösterip beni köyüme gönderecekler ve orada yaptığım davranışlardan bilgi edineceklerdi. Oysaki ben tüm bu zaman içinde onların elinde Sunagakurede olacaktım. Düşünmesi bile korkunçtu ama şuan ki durumumda bunu engelleyebilecek bir şeyim yoktu. Kesin olarakta emin olamadığımdan şansımı deniyecektim.

Kendimi biraz olsun sakinleştirdikten sonra etrafı incelemeye koyulmuştum. İki farklı yöne çıkan bir koridorun sonundaydım. Sol tarafta benimki gibi bir sürü kapı olsada şimdilik onlarla ilgilenmeyi düşünmüyordum. Önce sola gidip lambayı elime alacak ve odaların yanından geçip kapı ve duvarlarına kulaklarımı dayayıp bir şeyler duymayı deniyecektim. Eğer hiçbir şey duyamazsam sağ tarafa doğru temkinli bir şekilde ilerleyecektim.
Resim
Künye
İsim: Shou Tatsuya
Yaş: 18
Cinsiyet: Erkek
Element: Raiton
Seviye: C-Rank.
Rütbe: Gönül Daichou ister ama malesef Chuunin
Alım Gücü: 3-4

Profil
Güç: 5
Çeviklik: 25
Kondisyon: 5
Potansiyel: 4
Varlık: 1
Zeka: 1

Eksiklikler/Özürler
Şizofreni: Tatsuya'nın akli dengesi yerinde değildir. Tescilli bir delidir. Etrafta var olmayan kişiler ve olaylar görebilir. Bazen dakikalarca oturduğu yerden hayallere dalabilir.

Paronayak: Karakterin gerçek dışı şeyler görmesi ve gördüğü şeylerin sadece kendisinin görmesi sebebiyle bir karmaşa içindedir. Neyin gerçek neyin hayal olduğunu ayırt etmekte zorlanır. Buda onu aşırı kuşkucu biri yapmıştır. Özellikle yeni tanıştığı kişilere '' Gerçekmisiniz?, Gerçek olduğunuzdan eminsiniz? '' gibi sorular sorar. Ayrıca onun gördüğü biri yada bir şeyin başka biri tarafından görülmediğini fark ettiğinden epey sinirlenir.

Ninjutsu
Raiton no Yoroi A- Rank

Taijutsu
Rinjoushou C Rank

Genjutsu


Beceri Listesi


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kondisyon Hapı İyi Kalite 5. Seviye.
2'li Patlayıcı Parşömen Pakedi x1 2. Seviye(Başlangıçta verilen dahil tüm parşomenler kunailere sarılı.).

Linkler:
Geliştirme
Eşya
Kullanıcı avatarı
Shou Tatsuya
 
Mesajlar: 37
Kayıt: 02 Eki 2014, 18:15

Re: [Shou Tatsuya] Bilinmeyen Topraklar

Mesajgönderen GM - Naruto tarih 19 Ara 2014, 21:18

Sol tarafına düşen ilk lambayı hızlıca eline aldıktan sonra, artık daha iyi ilerleyebileceğini hissediyorsun. Bu sessiz yerde bir ses duyabilmek için kapıları dinlemeye başladığında ise hiçbir ses duymuyorsun. Bu yüzden odalarla vakit kaybetmek yerine sağ tarafa doğru ilerlemeye başlıyorsun. Ne var ki bu taraf daha öncede görmüş olduğun gibi bir duvarla örülü bir şekilde duruyor. Yine bir ses duymak için kulağını duvara dayadığında hafif bir su şırıltısının belli belirsiz sesini duyuyorsun. Bu şırıltı ne çok yüksekten bir suyun dökülmesi gibi ne de bir çeşme akışı gibi. Bu şırıltıyı benzetebileceğin en ideal örnek ise kanalizasyona suyun dökülmesi oluyor. Duvara ışığı biraz daha yaklaştırdığında ise, oldukça iyi örülmüş olduğunu görüyorsun. İşçilik konusunda hiçbir masraftan kaçılmamış gibi duran duvar epey de sağlam görünüyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Kullanıcı avatarı
GM - Naruto
Game Master
Game Master
 
Mesajlar: 2208
Kayıt: 09 Tem 2014, 22:21

Re: [Shou Tatsuya] Bilinmeyen Topraklar

Mesajgönderen Shou Tatsuya tarih 23 Ara 2014, 23:53

Kendimi toparlayıp yürümeye devam etmiştim. İlk olarak lambalardan birini alıp kapıları tek tek yoklamış ve bir şey bulamayınca yoluma devam etmiştim. Kapıların ardındaki odaların ardında birileri sessizce bekliyor olabilirdi yada sadece boş olurdu. Şuanki durumumda boş olması işime gelirdi. Burada fazla oyalanamazdım o yüzden bu durumu fazla kafama takmamıştım. Bıçak sırtında yürüyordum, burada kaldığım her saniye bir rulet oyunu gibiydi.

Diğer tarafa doğru yürüyüp orayı kontrol etmeye gitmiştim. Her ne kadar yakından ve dikkatli bir şekilde incelesemde değişen bir şey olamamıştı. Tek fark ettiğim kanalizasyonu andıran su sesiydi. Büyük bir ihtimalle yer altında bir yerdeydim. Karşımdaki duvarı kırabileceğimi sanmıyordum zaten kırsam bile çok gürültü çıkartırdı. Ama bir şekilde kanalizasyona girebilirsem kimseye görünmeden ayrılabilirdim.

İlk önce duvarı elimle araştırıp gizli bir geçit yada bir giriş arıyacaktım. Kim bilir filmlerde olduğu gibi bir tuğlaya dokunup bir kapı açabilirdim. Eğer bir şey bulamazsam tekrardan sola doğru ilerleyip oraları keşfedecektim.
Resim
Künye
İsim: Shou Tatsuya
Yaş: 18
Cinsiyet: Erkek
Element: Raiton
Seviye: C-Rank.
Rütbe: Gönül Daichou ister ama malesef Chuunin
Alım Gücü: 3-4

Profil
Güç: 5
Çeviklik: 25
Kondisyon: 5
Potansiyel: 4
Varlık: 1
Zeka: 1

Eksiklikler/Özürler
Şizofreni: Tatsuya'nın akli dengesi yerinde değildir. Tescilli bir delidir. Etrafta var olmayan kişiler ve olaylar görebilir. Bazen dakikalarca oturduğu yerden hayallere dalabilir.

Paronayak: Karakterin gerçek dışı şeyler görmesi ve gördüğü şeylerin sadece kendisinin görmesi sebebiyle bir karmaşa içindedir. Neyin gerçek neyin hayal olduğunu ayırt etmekte zorlanır. Buda onu aşırı kuşkucu biri yapmıştır. Özellikle yeni tanıştığı kişilere '' Gerçekmisiniz?, Gerçek olduğunuzdan eminsiniz? '' gibi sorular sorar. Ayrıca onun gördüğü biri yada bir şeyin başka biri tarafından görülmediğini fark ettiğinden epey sinirlenir.

Ninjutsu
Raiton no Yoroi A- Rank

Taijutsu
Rinjoushou C Rank

Genjutsu


Beceri Listesi


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kondisyon Hapı İyi Kalite 5. Seviye.
2'li Patlayıcı Parşömen Pakedi x1 2. Seviye(Başlangıçta verilen dahil tüm parşomenler kunailere sarılı.).

Linkler:
Geliştirme
Eşya
Kullanıcı avatarı
Shou Tatsuya
 
Mesajlar: 37
Kayıt: 02 Eki 2014, 18:15

Re: [Shou Tatsuya] Bilinmeyen Topraklar

Mesajgönderen GM - Naruto tarih 26 Ara 2014, 19:48

Duvarda bir geçit olabileceği düşüncesi ile titizlikle inceliyorsun, ancak eline herhangi bir sonuç geçmiyor. Duvar, bir duvardan beklenecek kadar duvar. Yani başka herhangi bir özelliğinin olduğu söylenemez. Dolayısıyla sen de bu duvarla ilgili teorilerini tamamen sıfırlayarak koridorun diğer ucuna doğru hareket ediyorsun.

Koridorda ilerlemeye başladığında 5 dakika kadar ilerliyorsun, ancak az önceki görüntüden farklı hiçbir şey elde edemiyorsun. Koridor hala da karanlığa açılmaya devam ederken sanki ucu bucağı olmayan bir yerde kendini kaybettiğini hissediyorsun. Hem kendinin hem de köyünün yok olacağı düşüncesi seni zinde tutmaya başlarken, temkinli adımların biraz daha hızlanarak devam ediyor. Bir 5 dakikanın ardından ise, önünde ilk kez karanlık dışında bir şey bulunuyor. İçinde büyük bir heyecan oluşmaya başlarken, kalbinin atışının hızlandığını hissediyorsun. Göğüs kafesin kalbin için yetersiz görünürken, önündekinin sadece bir merdiven olduğunu bilmek bu heyecanını başka insanlar için anlamsız kılıyor. Taştan merdiven koridorun sonlanmasına sebep olacak kadar büyük duruyor ve ucu da yine bir karanlık oluyor. Başka gidecek bir yerin de olmadığı için merdivenleri yavaş yavaş çıkmaya başlarken, karanlık giderek rengini değiştiriyor. Artık ışığın girmediği zifiri karanlık yerini ay ışığına bırakırken sen de çıkışa yaklaştığını hissediyorsunuz. Merdivenin sonunda bir kapı bulunmuyor, zira merdiven yerin altına inilmesini sağlayacak bir şekilde tasarlanmış bir durumda. Merdivenin hemen hemen sonlarına büyük biri heyecan ve heyecanından çok daha fazla olan dikkatinle hareket ederken, birden karşına 15 yaşlarında bir çocuk çıkıveriyor!

Karşına çıkan çocukla birlikte hemen adımlarını geriye doğru atarken, birden merdivende olduğunu fark ediyorsun. Ancak adımın çoktan harekete geçmiş olduğu için ve yanından tutunacak bir şeyin de bulunmadığı için neredeyse düşüyorsun. Fakat tam bu anda çocuk senin ışığı tutmayan elini yakalıyor ve seni düşmekten kurtarırken “Bu kadar da korkma dostum!” diyor kocaman bir gülümseme ile. Çocuğun sayesinde düşmekten kurtulduğun anda, hemen kendini düzgün bir duruşa geçiriyorsun ve bu anda çocuğun alnındaki Ishigakure alınbandını görüyorsun. Bu görüntü senin için tam bir şok olurken çocuk “İyi uyudun ama! Senin Ishigakureli olduğunu görünce zindana atmamamız gerektiğini söyledim, ancak Hachiko beni dinlemedi. Bunun için sakın beni suçlama!” diyor yine o büyük gülümsemesi ile. Sen hala ne olup bittiğini anlamaya çalışırken, birden bunun bir tür halüsinasyon olabileceğini düşünüyorsun. Zihninin seninle oynadığı oyunların hepsi tekrar gözünde canlanırken karşındaki çocuk sana garip garip bakmaya başlıyor. Çocuğun yüzünde senin tamamen garip biri olduğunu düşündüğünü belirten bir ifade oluşurken, sanki adet yerini bulsun diye de “Sen iyi misin?” diyor çocuk.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Kullanıcı avatarı
GM - Naruto
Game Master
Game Master
 
Mesajlar: 2208
Kayıt: 09 Tem 2014, 22:21

Re: [Shou Tatsuya] Bilinmeyen Topraklar

Mesajgönderen GM - Naruto tarih 04 Oca 2015, 16:34

Kapalı konu
İlk pasifliğini almış durumdasın.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Kullanıcı avatarı
GM - Naruto
Game Master
Game Master
 
Mesajlar: 2208
Kayıt: 09 Tem 2014, 22:21

Re: [Shou Tatsuya] Bilinmeyen Topraklar

Mesajgönderen Shou Tatsuya tarih 05 Oca 2015, 01:57

Duvarlıma ilgili araştırmamdan hiçbir şey elde edememiştim. Bu konuda canım biraz sıkılmıştı. Bir gizli geçip bulup buradan hemen kurtulmak istemiştim. Tabi işler hiçbir zaman bu kadar hızlı gelişmezdi. Ne şimdi ne daha önce. Duvarı umutla biraz daha inceledikten sonra yanından ayrılıp koridora dönmüştüm.

Duvarı bırakıp koridorda ilerlemeye başladığmda da bir hayal kırıklığıyla karşılaşmıştım. Koridor sonsuz gibiydi. Bir sonu vardıysa bile karanlık yüzünden pek görülmüyordu ki bu bir sonu olmamasından da beter birşeydi. Hayatım böyleydi işte belirsizliklerle dolu. Aslında her insanın hayatında çeşitli belirsizlikler vardı ve bunlar iyi yada kötü hayatı bir şekilde etkiler. Ama benim hayatımda belirsizliklerin yeri daha büyüktü. 2 saniye önce konuştuğum bir insanın gerçek olup olmadığından emin olamıyordum. Yani şuan yürüdüğümü düşünüyorken olduğum yerde duruyor olabilirdim. Belkide bu yolun bir türlü bitmemesinin sebebi buydu.

Kötü düşüncelerime rağmen bir süre sonra ileride karanlık dışında bir şey, bir merdiven görmüştüm. Gördüğüm şeyin heyecanıyla aklımdaki tüm kötü düşünceler bir anda uçup gitmiş tek önemli şey o merdivenleri çıkıp buradan kurtulmak olmuştu. Merdiveni yavaş ve dikkatli bir şekilde çıkmaya başlamıştım. Her adımımda hırsım ve heyecanım artıyordu. Çünkü her adımda özgürlüğüme ve intikamıma yaklaşıyordum.

Merdivenin sonlarına yaklaşırken bir kapı bulamamış olsamda hafif bir ışığın oluşu beni umutlandırmıştı. O yada bu şekilde buranın bir çıkışı olmalıydı. Aksi halde buraya beni nasıl sokup nasıl çıkartacaklardı. Ayrıca azda olsa ışık varsa bir şekilde zorlayarak yada gizli bir kapı ile buradan çıkılabilirdi. Neşeyle birlikte çıkmaya devam ederken bir anda karşıma bir çocuk çıkmıştı. Çocuğu görmemle birlikte korkmaktan çok refleksif bir hareketle kendimi geriye doğru atmıştım ama bunu ileriye doğru adım atarken yaptığımdan dengem bozulmuştu. Elim yine refleksif olarak havada, olmayan bir şeyi kavramaya çalışmış ama hiçbir şeyi kavrayamadığından dengem iyice bozulmuştu. Tam düşecekken, az önce karşıma çıkan çocuk kolumdan tutmuş ve beni düşmekten kurtarmıştı.

Çocuğu dikkatle incelemeye koyulmuş ve söylediklerini dinliyordum. Zira taşıdığı kafalığa bakılırsa bizden biri gibi gözüküyordu. Ama bu bir yanıltmacada olabilirdi. Suna rahatlıkla bir İshi alınlığı bulabilirdi. Buda bir oyunun parçası olabilirdi. Yada sadece basit bir ilizyon. Emin olamadığımdan nasıl davranacağımıda bilmiyordum. Çocuk doğruyu söylüyorduysa ve ben ona inanmıyorduysam kötü olurdu. Çocuk yalancıysa ve Sunalı ise ona inandığım için sonum kötü olurdu. Yok hiçbiri değil ise yani çocuk bir ilizyon ise sonum daha beter olabilirdi. Hackiko diye birinden bahsetmişti. Abisi olabilirdi belkide beni yakalayan boğazını ısırdığım adam abisiydi. Çocukta eşyalar arasından benim alınbandımı almıştı.

Ne yapacağıma karar veremesemde bir şeyler yapmak zorundaydım. Derin bir nefes aldıktan sonra '' Ben iyiyim. Bir anda karşıma çıkarak beni korkuttun. Çıkış yolunu gösterebilirmisin? Bu arada Hachiko kim? Ve alınbandı senin mi? '' demiştim. Çocuğun ne olduğunu bilmediğimden olabildiğince mesafemi koruyarak yaklaşacaktım. En azından ne olduğunu ve kimden yana olduğunu anlayana kadar.
Resim
Künye
İsim: Shou Tatsuya
Yaş: 18
Cinsiyet: Erkek
Element: Raiton
Seviye: C-Rank.
Rütbe: Gönül Daichou ister ama malesef Chuunin
Alım Gücü: 3-4

Profil
Güç: 5
Çeviklik: 25
Kondisyon: 5
Potansiyel: 4
Varlık: 1
Zeka: 1

Eksiklikler/Özürler
Şizofreni: Tatsuya'nın akli dengesi yerinde değildir. Tescilli bir delidir. Etrafta var olmayan kişiler ve olaylar görebilir. Bazen dakikalarca oturduğu yerden hayallere dalabilir.

Paronayak: Karakterin gerçek dışı şeyler görmesi ve gördüğü şeylerin sadece kendisinin görmesi sebebiyle bir karmaşa içindedir. Neyin gerçek neyin hayal olduğunu ayırt etmekte zorlanır. Buda onu aşırı kuşkucu biri yapmıştır. Özellikle yeni tanıştığı kişilere '' Gerçekmisiniz?, Gerçek olduğunuzdan eminsiniz? '' gibi sorular sorar. Ayrıca onun gördüğü biri yada bir şeyin başka biri tarafından görülmediğini fark ettiğinden epey sinirlenir.

Ninjutsu
Raiton no Yoroi A- Rank

Taijutsu
Rinjoushou C Rank

Genjutsu


Beceri Listesi


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kondisyon Hapı İyi Kalite 5. Seviye.
2'li Patlayıcı Parşömen Pakedi x1 2. Seviye(Başlangıçta verilen dahil tüm parşomenler kunailere sarılı.).

Linkler:
Geliştirme
Eşya
Kullanıcı avatarı
Shou Tatsuya
 
Mesajlar: 37
Kayıt: 02 Eki 2014, 18:15

Re: [Shou Tatsuya] Bilinmeyen Topraklar

Mesajgönderen GM - Naruto tarih 06 Oca 2015, 13:24

Durumunun iyi olduğunu beyan etmenin ardından çocuk yüzünde ilk karşılaştığınızdaki gibi bir gülümseme ile sana bakıyor ve alınbandını sağ elinin baş parmağı ile işaret ederken büyük bir gururla “Elbette benim alınbandım, ne sandın?” diyor. Eli tekrar eski yerine dönerken göğsünü aldığı hava ile büyükçe şişiren çocuk “Benim adım Morimasa Hamada ve Ishigakure Chuunin’iyim.” diyor.
Morimasa Hamada
Resim

Hemen ardından ise sana doğru kafasını uzatıyor ve sağ elini ağzının yanına dayayarak sana bir sır verecek gibi yaklaşıyor. “Hachiko zindanlardaki kişilerden sorumlu olan biri. Bana sorarsan kafayı kırmış!” diyor. Ancak bu cümlelerini söylerken, hemen arkasında kocaman bir karaltı oluşmaya başlıyor. Sen çocuğun cümlelerinden ziyade karanlığa odaklanırken, her şeyin bir rüya olduğunu düşünüyorsun. Bu karanlığın seni içine alacağı ve yok edeceği düşüncesi iliklerine kadar işlerken, karanlığın içinden kocaman bir el çıkıyor ve yumruk biçiminde Hamada’nın kafasına iniyor. Hamada’nın cümlesinin sonlanması ile aynı ana denk gelen bu yumrukla beraber Hamada acı ile kafasını tutarken, karanlığın içinden boğuk bir ses “Kimmiş kafayı kıran!?” diye bağırıyor. Sanki insanüstü bir güç dile gelmiş gibi olsa da Hamada kafasını sana doğru kaldırıyor ve göz kırptıktan sonra “Şakadan da mı anlamıyorsun Hachiko-senpai!” diyor kafasını ovuştururken. Bunun üzerine karanlık, neredeyse 2 metre boyunda bir adama dönüşürken “Bunun hesabını sonra verirsin!” diye gürlüyor Hamada’ya. Tam bu esnada ise gözleri seninle kesişiyor ve kaşları zaten çatılı olan Hachiko, neredeyse tüm yüzünü çatarak sana bakıyor.
Hachiko
Resim

Hachiko basit bir hamle ile Hamada’yı tutup merdivenin kenarına çekerken, sana iyice yaklaşıyor. Karşındaki kişinin dost mu düşman mı ve çok daha ötesinde, gerçek mi illüzyon mu olduğunu anlamakta güçlük çektiğin için, henüz bir karşılık veremiyorsun. Hachiko seni basitçe süzdükten sonra “Demek 28 numaradaki güçlü olan sensin.” diyor. Adamın bu sözü ile ne anlatmaya çalıştığını anlamamış olsan da seni tek eli ile omzundan yakaladıktan sonra “Bakalım Ishigakureli olabilecek kadar güçlü müsün?” diyor ve seni neredeyse sürükleyerek merdivenden çıkarıyor.

Tamamen gün yüzüne çıktığın anda, Güneş’in epey kavurucu olduğunu fark ediyorsun. Gözlerin zemindeki kumları tespit etmek istercesine harekete geçse de, toprak zemin seni hayal kırıklığına uğratıyor. Ancak yine de hala Suna’da olup olmadığın konusunda net bir karar veremiyorsun. Tabi bu yaşadıklarının gerçek olup olmadığı da seni şüphelendiriyor. Bu şüphe tüm vücuduna yayılmışken, dağlık alanda ilerlediğini fark ediyorsun. Ne var ki bu dağlık alan takım arkadaşlarınla çıktığın ve seni buraya kadar getiren dağlık alandan farklı duruyor. En azından bulunduğunuz nokta daha düz ve yürümeye elverişli görünüyor. Öte yandan etrafta birkaç kişilik gruplardan oluşan insanlar da görmeye başlıyorsun. Hachiko seni serbest bırakmamışken, Hamada da hemen arkanızda bulunuyor. Senin bu sorgulayan ve şüpheye düşmüş olduğunu fark edene Hamada, adımlarını hızlandırarak yanına geliyor ve “Korkacak bir şey yok dostum, sadece Amari-sama ile bir görüşme yapacaksın, hepsi bu!” diyor. Ancak sen daha henüz bir şey söyleyemeden Hachiko çatık kaşları ve koca cüssesi ile Hamada’ya dönüyor ve “Onunla bu şekilde henüz konuşamazsın!” diyor. Hamada ise basitçe omuz silkerken, senin aklına Amari ismi düşüveriyor. Bu ismi daha önce bir yerlerde duyduğuna adın gibi eminsin fakat ilk seferde Amari isminin kime ait olduğunu tam olarak bilemiyorsun. Ancak birkaç adım sonra, adeta bir yıldırım tüm vücudunu büyük bir hızla geçiyor ve tüm düşüncelerin felç olurken Amari isminin kime ait olduğunu hatırlıyorsun. Bildiğin tek Amari’nin Ishichou’nun amcasının oğlu olan isyankar Oshiro Amari olduğunu fark ettiğinde işlerin beklemediğin bir noktaya geldiğini anlıyorsun. İlk olarak Suna tehdidi ve şimdi de Amari…
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Kullanıcı avatarı
GM - Naruto
Game Master
Game Master
 
Mesajlar: 2208
Kayıt: 09 Tem 2014, 22:21

ÖncekiSonraki

Dön Role Play Arşivleri

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir

cron