[Mifune - Osui - Sora] Üç Avcı

[Midori Sora]

Mifune ile yan yana oturmuş bütün mekanı görebilecek bir konumdaydık. Bu şekilde oturmak biraz daha rahat hissettiriyor sanırım shinobi olarak bize bunun daha doğru olduğu empoze edildiği içindir. Biz oturup garsonu beklerken zengin , bunun bilincinde ve bu zenginliğin sürmesinin istediği her halinden belli olan adam yanımıza gelmişti. Adamın gözlerinden parayı ne kadar çok sevdiği anlaşılıyordu. İyice söğüşleyecekti bizi herhalde. Ne yapalım el mahkum. Adam bize Ramen ve dana eti önermişti ama farklı bir şey isterseniz tedarik ederiz de demişti. Gecenin bu vaktinde biraz şüphe uyandırsa da bu gibi paragöz adamların her zaman apra akzanmak için kurdukları bir ağ vardır diye düşünüp çok da önemsemedim. Ben bi ramen alayım. diyerek siparişimi vermiştim.


Biz Mifune ile oturmuşuz rahat rahat yayılıyoruz şu Osui illa bizi bozacak ya oturmadı. Oturmadığı gibi şarkı söyleyen adamın yanına bodoslama daldı. Ulan bu yapılır mı be insafsız? Adam orada durmuş güzelce şarkı söyleyip bizi ve milleti eğlendiriyor senin yaptığın işe bak? Adamın yanına sandalye çekip oturunca adam şarkısını kesip sinirlenmişçesine bir şeyler demeye başlamıştı. Adamın dediklerinden zerre kadar bir şey anlamadığım için böyle diyorum. Sanki farklı bir ülkeden geliyormuşçasına değişikti adamın dili. Tabii bizim sipariş işinin arasında olup bitti bunlar. Ulan dur be oğlum daha siparişimizi alamaıd adam. Ne bu acelen? Tabii ortamı gerip şu paragözü de sinirlendirmişti Osui. Deli midir nedir, çağırın şu oğlanı demişti bu paragöz adam da. Eh tatsızlık çıkmasın şimdilik:Azıcık delidir. Arada bir gidip gelir. Kötü gününde olmalı sanırım, yoksa gayet düzgün bir insandır.
Osuiye gelmesi için el işareti yapacak ve yemeğimin gelmesini bekleyecektim.

[Kazuko Mifune]

Şimdi benim anlamadığım iki üç şey var. Biz buraya oturduk ona bir şey demiyorum da bu bizim salak Osui niye adamın yanına gidip şarkının ağzına sıçıyor. Bi şarkı dinleyip keyfimiz yerine gelsin dedik onunda ağzına sıçtı. Galiba adamla aralarında bir çekim oldu, buda çirkin ve kirli adamda. Yoksa bizim pislik Osui böyle şey yapacak adam değil. Bir türlü kavrayamadığım olaydan sonra para sayan adam yanımıza doğru gelip bir şeyler sayıp garip bir telaffuz ile konuşup beynimin içinde garip bir şekilde soru işaretleri koymuştu.Bir tarafım, yemekleri söyledikçe karnımın acıktığını hissediyordu, ama diğer tarafım paranın götümüze gireceğini bu kadar şey almamızın kötü olacağını söylüyordu.

Sora istediği yemeği söyledikten sonra bende adama güleryüzlü bir şekilde, ''Bana da bir kızarmış dana butu getir koçum. Baya acıktım hıaa!!!'' diyecektim. Konuşmamdan bile baya acıktığım belli olabilirdi. Cidden biz nasıl o kadar yolu yürüdük lan! Kendimi tebrik ediyorum. Böyle bir şeyi yapabileceğimi hayatta düşünmezdim. Benim gibi üşengeç, çapkın, seksi, karizmatik ve yakışıklı birini buraya getirecek büyük bir sebebin olması gerekliydi. Lan oha! Ben bu ortama girince niye geldiğimizi unuttum Kantou Bayırı'na. Valla, burası o kadar sıcakkanlı bir yer ki hemen çıkıvermiş.

Yemeklerimizi sipariş edip Osui'yi beklemeye başlamıştık. Beklerken, yanımızdaki bir adam benim dostuma deli diye hitap ederek sinirlerimi alt üst etmişti. O güleryüzlü halim, bildiğin delidolu birine dönüşmüştü. Sen kimsin de benim dostuma laf ediyorsun lan! Bana Kusagakure'nin ağır abisi derler koçum. Şimdi bu adama gününü göstericem derken bizim Sora lafa girmişti. Ne dediğini anlamasam da dostumuzu savunduğunu varsayıp ağzını kapattım ve konuşmaya başlamıştım. ''Deli mi? Ne biçim konuşuyon lan sen! Olum sen canına mı susadın?'' diye bağırmaya başlamıştım. Sonra delirirmişçesine bakıp ağır abi ceketimi boynuma giyerek ayağa kalkmıştım. Adama baya gıcık oldum, dövesim geldi şu an. Hiç kimse dostuma laf edemez. Hele böyle zengin tipli bir züppe hiç edemez. Belki zengin değil, ama nedense şu an ki bünyem öyle görmek istiyor da olabilir. Her neyse yine de laf edemeyeceğini değiştirmez. Ayağa kalktıktan sonra, ''Seni varya Kusagakure tokadı manyağı yaparım hıa!'' diye atarlanmıştım bu zengin züppesine.

[GM - Naruto]

Osui: Ardı ardına yaptığın hareketler neticesinde adam ile aranda bir iletişim kurabilmeyi ümit ediyorsun, ancak sen adama sarılmayı beklerken, elde edebildiğin tek şey daha garip bakışlar oluyor. Adam tam senin bu hareketlerine bir şeyler demeye çalışırken, birden odanın içindeki atmosfer değişiyor ve bakışlar sizin üzerinizden Mifune ve Sora ikilisine kayıyor. Adam da tıpkı kalabalık gibi senin arkadaşlarına döndüğünde senin de adama sarılma hayallerin başka baharlara kalıyor.

Mifune ve Sora: Siparişlerinizi vermenizin ardından adamın Osui hakkında söylediklerine ilk cevap Sora’dan geliyor. Durumu çok üstelemeden geçiştirmeye çalışan Sora’nın aksine Mifune atara kalkınca, bakışlar bir anda ikinize dönüyor. Kervansaray sahibi olan adam ise kaşlarını bu sefer çatarak Mifune’ye gözlerini dikerken artık yüzünde o memnun ifade bulunmuyor. Kısa bir gergin bakış silsilesinin ardından ise “Defolun buradan!” diyor katı bir ses tonuyla. Bu esnada kervansaraydaki insanlarda da ufak ufak hareketlenmeler başlıyor ve mırıltılar yükseliyor. Elbette bunların sizin için güzel şeyler olduğunu söylenemez. Zira herkesin suratın o memnuniyetsiz ifade bulunmakta.

[Kazuko Mifune]

Evet gençler! Ben bu adama iki üç girişmek üzereyken bir anda bu yavşak kervansaray sahibi bize yönelmişti. Bizim burayı terketmemizi söyleyince bir an iki katına çıkmıştı. Elimdeki ve alnımdaki çatlayacakmış gibi ortaya çıkmıştı. Adama öyle bir sertlikte bakıyordum ki taş olsa ikiye ayrılırdı. Beni kızdırmanın cezası ağır olur. Adama dönüp, ''İki dakika sus ulan.'' diyerek elimde biriktirdiğim bütün gücümle tokadımı yapıştırdım. Bunu dedikten sonra adama yumruğumu ve koca ayağımla birlikte sert darbeler vurmaya başlayacaktım.

Baya sinir olmuştum anlayacağınız. Ben laf atınca suçluyum, bu arkadaş tanımadığın biri için götünden teyyare laflar uydurunca bir şey denilmiyor. ADALET NERDE LAN NERDE!? Şimdi böyle bağırınca çok seksi olduğumu fark ettim hıaa! Tabi bunların hepsi iç ses ve düşüncelerimin karışımı olmuş yazılar olduğundan çok kafaya takmamak gerek. Yinede belki dışarı çıkarken şekilli olsun diye bağırabilirim. Bide şu an iç sesim mantıklı düşünmüşken sırf bizi kovdu diye niye bu adamı dövüyorum lan ben! Aklımın başıma geldiği zamana hoşgeldim. Bazen sinirlenip atar yapsam da kendimden geçtiğimi fark edince bir anlık duraksayarak özür diliyordum. Nedenini bilmiyorum, bende böyle biriyim işte. Fakat bu gün alacağım tepkiyi bildiğim için yine ''kuul'' bir tavırla adamı bırakıp sessiz sedasız ayrılacaktım. Zaten bunları yaparsam adamların bizi ayıracağını düşünüyorum. Güzel bir insepşın yaşadım.Nice diğer insepşınlara! İnsepşını seviyoruz! Düşüncemde bile saçmalıyorum.

Adamı bırakacağımda herkese dönerek, ''Herkesten özür diliyorum. Küçük bir sorun yaşandı.'' diyecektim. Etrafta bi r koruma gördüğümü söyleyemem. Gördüysem de ben hatırlamıyorum. Amağğn... Yemeğin amuha goyim. Dışarı çıkacağımızda bizimkilere, ''Yemeği siktir edin. Gelin Aiga Miura'yı araştıralım.'' diyecektim. Çünkü, benim sinirim ve bu zengin züppelerin paraları birleşince ne görev kalıyor ortada ne de av...

[Midori Sora]

Hay sokayım, illa bir aksiyon illa bir gerilim. İki dakika kıçınızın üzerinde oturup dinlenemiyorsunuz. Ulan bari beni bırakın dinleneyim. ııh o da yok bu ayılarda. İlla birileriyle kavga gürültü halinde olacaklar. Ayıp değil mi be? Ha, ayıp değil mi söylesenize. Öncelikle Mifune sen ayağımıza gelen adamı tokatlamakla neden uğraşıyorsun? Hobin milleti tokatlamak mı? Sonra bir de osui var. işi gücü birilerini kirletmek birilene bulaşmak. Yeter be! Bizimki de kafa! Neyse şimdi bu kafamı böyle saçma şeylerle meşgul edemem.

Kervansarayın sahibinin gözlerindeki o paragöz bakış yerini donuk , sert bir bakışa bırakmıştı. Demin para kazanmanın sıcaklığında parlayan o göz bebekleri şimdi bir ölününkiler gibiydi. Eh atara atar gidere gider kusa çocuğuyuz şeklimiz yeter triplerine giren mifune sözde en büyüğümüz olacaktı. Demek ki akıl gerçekten de yaşta değil baştaymış. Şu grupta benden daha geleceğe yönelik düşünen yok muydu gerçekten? Adamın mesajı açıktı : Def olun. Eh ben buna uymaya hazırdım. Tatsızlık çıkmasın şimdilik. Ama Mifune durur mu? Durmuyor adamı yumruklamaya başlamıştı. Ulan niye dövüyorsun adamı durup dururken? Mifune yi zapt etmeye uğraşmıştım ama çok da bir sonuç vermedi sanırım. En azından adama istediği kadar sert ve hızlı vuramadı. En son aklı başına geldiğinde salıverdim o da milletten özür diledi falan. Özlerinde hepsi iyi adamlar ama bazen böyle tozutuyorlar. Köyün dışına çıkmak bunlara yaramadı.

Dışarı çıktığımızda yemeği siktir edin adamı arayalım demişti mifune. He oldu, aç ve uykusuz gidelim de siksinler bizi. Lan manyak mısın? Gel bir sonraki kervansaraya gidelim sıcak bir yemek yiyip uyuyalım. Gücümüzü toparlayalım. Bu arada ikinizin de kavgaya karışmasını istemiyorum. Uslu uslu oturun. Sizin şımarıklıklarınız görevimizi çoktan tehlikeye attı bile. Avımız geldiğimizi duymuştur. Daha fazla atar yapma Mifune adam gibi yemeğini ye yat. Sana gelince Osui millete sataşma yemeğini ye ve yat. Sabah olunca istediğini yaparsın. Erken saatlerde de handan sıvışalım. Artık insiyatifi ele almanın vakti gelmişti. Bu kekolarla bir yere kadardı.

[Darai Osui]

Osui'nin tek amacı yaşlı amcayla tanışabilmekti. Nedeni belirsiz bir şekilde kendini amcaya çok yakın hissediyordu. Belkide onun da tıpkı kendisi gibi pislik gibi görüdüğünden, belkide demin dinliği şarkının güzelliğinden. Nedeni gerçekten belirsizdi. Sadece sevmişti amcayı ve tanışmak istemişti.Tanışmak için yanına gitmiş ve konuşmaya çalışmıştı. Adamın dilini anlamadığını anlayınca da işaret diline başvurmuştu.

İşaret dili işe yarıyor gibi görünüyordu. en azından yaşlı amca Osui'yi dinlemeye başlamıştı. Tam da cevap vereceğe benziyordu ki Arkasında bir sahneye güzleri ve kulakları gitmişti. Mekan sahibi Mifune-san ve Sora'ya defolun diyordu. Ne yapmışlardı acaba mekan sahibini bu kadar kızdıracak merak etmişti Osui. O yaşlı amcayla tanışmaya çalışırken ne olmuştu. bunun Mifune-san'ın işi olduğunu düşünüyordu. O kendisi gibi insanları sinir etmeyi severdi çünkü.

Kaş ile göz arasında olan olmuştu ve Mifune- san kervansaraydan çıkma kararı almıştı. Onları takip etmesi gerektiğinin farkındaydı. Bu yüzden hemen yaşlı adamı omzundan dürterek önce arkadaşlarını sonra kendini gösterecekti. Artından iki elini önde birleştirip yumruk şeklinde kenetledikten sonra yalvarıyormuş gibi yapıp özür dilemeye çalışacaktı.

Dışarıda Sora'ya verdiği cevap ise sağ elinin serçe parmağıyla kulağını karıştırırken "Söz veremem. Ayrıca senin de dediğin gibi eğer düşman bizden haberdar olmuşsa ve uyursak onu kaçırırız" olacaktı.

out: eğer kalitesiz bulan olursa yazıldığı saate baksın

[GM - Naruto]

Mifune’nin yerinden kalkıp gergin olan ortamı attığı tokat ile daha da germeyi başarıyor. Adama vurduğu anda tüm kalabalığın nefesini hep birlikte tuttuğunu anlayabiliyorsunuz. Tabi Mifune bunun farkına pek de varamıyor ve adama yumruk indiriyor, sonrasında da bu yumruğunu tekmesi ile taçlandırıyor. Adam tezgahına sırtını vurup yere düşerken, burnundan gelen kanı görüyorsunuz. Kalabalık o anda donakalmış bir şekilde dururken hepiniz kervansarayın dışına çıkıyorsunuz.

İçeridekilerden özür dilemiş olan Mifune dışarıda diğer arkadaşları ile konuşmaya başlıyor ve buna cevaben Sora mantıklı bir yaklaşımda bulunmaya çalışıyor. Osui’nin havada dağılan cümleleri yok olmaya başlarken bir gürültü duyuyorsunuz. Bunun kervansarayın içinden geldiğini bildiğiniz için de ister istemez temkinli bir duruşa geçiyorsunuz. Kapının birkaç metre ötesinde durup kapıya döndüğünüzde, içeridekilerin sırayla dışarıya çıktığını görüyorsunuz. Hepsinin yüzündeki sinirli ifade aslında birazdan olacakları anlatmaya yetiyor olsa da kervansaraya sahibi yine de bir açıklama ihtiyacı duyuyor. “Böyle kolayca gidebileceğinizi mi sandınız?” diyen kervansaray sahibi çevresindeki adamları işaret ederken “Sıradan adamlar olduklarını düşündünüz ama yanıldınız! Başımızda kaçaklar varken boş duracak değildik elbette!” diyor ve hemen ardından “Öldürmeyin ama ölesiye dövün!” diyor adam. Bunu demesi ile birlikte ise üç kişi öne çıkıyor. Üçünün de yüzünde hınzır bir gülümseme varken, ilk dikkatinizi çeken şey üç adamın da birbirine tıpatıp benzemesi oluyor. Üstlerindeki kıyafetlere kadar aynı olan adamlardan ortada olanı “Bize Üçlü Bela derler keratalar. Ağzınıza sıçtığımızda kim olduğumuzu bilin yeter.” diyor. Adamın bu cümlelerinden sonra diğerleri çok komik bir şey söylemiş gibi kahkaha atmaya başlıyorlar. Bu kahkahaya kervansaray sahibi de eşlik ederken, kendisi 10 kişinin arkasına geçiyor gülerek.

Karşınızdaki üç adam kendinden emin bir şekilde durmakta. Aranızda çok kısa bir mesafe bulunmakta ki bu da yakın dövüşe elverişli bir ortam sunmakta. Adamların boylar aşağı yukarı 1.70 ve kilolu da değiller. Hatta oldukça atletik yapılarının olduğunu söylemek bile mümkün. Şu anda adamlar size saldıracak gibi durmuyorlar. Üçü de ilk hareketin sizden gelmesini bekler gibi duruyor.

[Midori Sora]

Ulan tam bizim grubun iplerini elime aldım, görevi düzgünce bitireceğiz ama yok olmuyor. Ulan 2 saniye rahat bırakın bizi ya. Görevimiz var lan anlamıyor musunuz yoksa anlamamazlıktan mı geliyorsunuz? İlla önemüze çıkacaksınız ha? yapacak bir şey yok.

Biz dışarı çıktıktan sonra tam bir karara varmıştık ki kervansarayın kapısı sertçe açılmıştı. Dışarı çıkanların yüzlerindeki sinirli ifadeler sanırım az sonra olacak şeylerin habercisiydi. Kavgadan hoşlanmam ama mecbur kalınca ederim. Yapacak bir şey yok insanın bir düşman karşısında yapacağı hamleler kısıtlıdır kaç veya dövüş. Bir de konuş var ama oldukça riskli bir yöntem. Kervansarayın sahibi boş mu duracağımızı sandın demişti. Kaçaklardan dolayı tetikteyiz falan da demişti. Kaçaklar, bizim aradığımız kaçaklar? Aiga Miura olabilir mi acaba bunlardan biri? Müsait bir zamanda sorarım. Öldürmeyin ama canları çıkana kadar dövün demişti aynı zamanda kervansaray sahibi. Bu sözlerinden sonra 3 kişi öne çıkmıştı. Birbirlerine tıpatııp benzeyen kıyafetleri hatta gülüşleri bile aynı olan 3 eleman. Sanırım onlar bizim hasmımızdı. Bize üçlü bela derler adımızı unutmayın diye her haydutun yapacağı gibi nam salmaya çalışmışlardı. Yer miyim lan ben bu numaraları. Bir de deli midirler nedir kahkaha atarak gülmeye başlamışlardı. Komik bir şey mi var lan? Lan yoksa dükkanı mı açık unuttum. Çaktırmadan göz ucuyla baktım da kapalıymış, rahatladım.

Bu adamlar bize oldukça yakın duruyorlardı. Tekniklerimi kullanmam yersizdi. Ben ya dostlarımı çarpardım ya da hazırlayamadan kafama kafama kürekle vurulardı. İyi ki Suiseiki stilinde eğitim görmüş biriyim. İlk hamleyi bizden beklercesine duruyorlardı ben de fırsat bu fırsat diyerek Şu bahsedilen kaçaklardan birisi Aiga Miura olabilir mi? diyecek ve ayaklarımı zemine iyice yerleştirecektim. Kaidan için hazır bekliyordum.

[Kazuko Mifune]

Olaylar olaylar... Şimdi de dövdüğüm adam karşıma bir düzine adam dizmişti. Onu dövdüğüm için pişman olduğumu söylemem gerek. Ne kadar onu dövsem de bu yaptığı hareket yanlıştı. Şimdi empati kurunca bana biri bu hareketi yaparsa - ki yapamaz- onu dövdürmezdim. Dayağımı kabullenip güçleneceğim zamanı beklerdim. Güçlendiğimde de intikamımı alırdım. Bu tür insanlardan bunu bekleyemezsin. Bunlar paralarına baktıklarından genellikle çoğunlukta güç olduğunu düşünürler. Adamın dediği laflardan sonra bir anda aklıma bir soru takılmıştı. Kaçaklar demişti adam, bunlardan birisi Aiga Miura olabilirdi.

Adamlardan 3'ü öne çıkmış, bende sert bir şekilde bakış atmıştım. Adamların bizden hamle beklediğini fark etmiştim. Adamlara doğru dönerek konuşacakken Sora'nın lafını duymuştum. Sora'nın lafından sonra gözlerim yerlerinden çıkacaktı. Çünkü bende buna yakın bir şey diyecektim. Zaten kaçak derken ikimizde aynı kişiyi arıyorduk. Bunu da biliyorduk, fakat ondan böyle bir söz duymak beni şaşırtmıştı.

Sora'nın lafını duyunca artık öne çıkmamın vaktinin geldiğini düşünmüştüm. Sessiz bir şekilde, ''Konuşmayı bana bırakın.'' dedikten sonra asi bir bakışla adamlara, ''Küçük bir sinir krizinden dolayı seni dövdüğüm için özür dilerim. Arada bir oluyor, elimde değil. Bizde bir kaçak arıyoruz. İsmi Aiga Miura. Onu öldürmek için göreve çıktık. Kusagakure Chuunin'yiz.'' diyerek kırmızı uşağına sıkıştırdığı alınbandını adamlara gösterir. Bir anlık tebessümden sonra, ''Size yardım edebiliriz.'' diyecektim.

Adamların ne diyeceğini tahmin etmek elde değildi. Çünkü adamı çok ağır bir şekilde dövmüştüm, ama küçük bir ihtimalde olsa onları büyük bir yükten kurtaracağımızdan dolayı bizi affedebilirlerdi. Bu adamları ne ağır yaralamak istiyordum. Ne de burada birinin zarar görmesini. Bu yüzden bence uzatmanın bir alemi yoktu. Zaten özrümü de dilemiştim. Sorun yaşanırsa da eyvallah ne diyebilirdim ki?

[Darai Osui]

Osui hiç birşey anlamamıştı bu işten. Yaşlı şarkıcı ile tanışmaya çalışmıştı. Şarkıcı ile tanışmayı gerçekten çok istemişti. Ama onun yerine sadece bela bulmuştu. Basit bir şeyin bu kadar soruna yol açacağını tahmin edememişti. Daha doğrusu bu soruna neyin yol açtığını da bilmiyordu. Tek bildiği arkadaşlarının acilen mekanı terk ettiği Osui'nin de mecburen onlara eşlik ettiğiydi.

Dışarı çıkınca olanlar ise daha garipti. Peşlerinden bir sürü adam gelmişti. Gelen adamların niyetlerinin ne olduğu görünüşlerinden ve sözlerinden belli oluyordu. hepsiyle birden savaşmanın çok zor olacağını düşünürken içlerinden üç adamın öne çıktığını görünce rajatlamıştı Osui. Ishiken No Jutsu yaparak ellerine kılıç kusacaktı. İki elinde de kustuğu silahlardan olunca dövüşe hazır bir şekilde bekliyecekti.

Ellerimde çamur kusarak oluşturduğu kılıçlarıyla Bütün bu konuşmaların bitmesini bekleyecekti. Ne olursa olsun her şeye hazırlıklıydı.

out: çok iyi bir ruh haliyle yazılmamıştır idare edin