Gözümün önüne düşen saçlarımı tutup kulağımın arkasına attım. Fırsattan istifade şöyle bir başımı da ovdum. Kan görmeyeli bayağı bir olduydu. Benim dışımda böyle sorunlu birini görmeyeli de olmuştu. Tabi manyak karıyı görmüş sayılıyor muyum bilmiyorum. Öldüğü için canı kaybolup gitmiş, benim şuan gördüğüm sadece cansız bedeni. Kadını gördüğümü söyleyemeyeceğim yani. Her neyse, Bu manyağı kim öldürmüş, bulalım da çıkalım şuradan. Ne yapacaktım ben? Heh, Naginata'nın üstüne bakacaktım.
Sallana sallana gidip yamuk cesedimizin arkasında diz çöktüm. Naginata'nın sapı önümde uzanıyor ama üstünde hiç kan yok. Zaten kan olmaması gerekiyor, bu meret uzun bir şey eline bulaşmaz kan doğal olarak. Peki bu kadın ya da adam ne sik yemiş de kanlamış elini? Memesini mi sıkmış? Belki de o kişi bu kadını bu şekle sokmuştur? Memesini sıksa duruşu bozulup düşebilirdi çünkü. Kadın çığlık attı da komşular buna koştu denmemiş miydi? Eğer öyle bir şey varsa gerçekten bu ceset böyle gülümsememeliydi. Belki de aha siktim belanı gülümsemesidir bu? Şimdi gelip sikecekler belanı gülümsemesidir? Tabi kimse gelip belasını sikemedi o cesedin ama elimden geleni yapacağım... Imm, Sukki?
Ayağa kalkıp etrafa bakınmaya başladım. Bir sürü sikik sokuk kesici alet vardı etrafta. Kimidata denen am düşkünü abimin katanası geldi aklıma. O tek bir katanaya bağlı kalıp sevip sarmalardı sanki canlıymış gibi. Bana kalırsa orospu çocuğunun tekiydi o katana. Benim olması gereken sevgiye sahip olmasından nefret ediyordum. Evet, demir parçasını kıskanabiliyorum. Sukki de bu sevgiyi tek birine verememiş, neden hepsi olmasın ki düşüncesi ile toplamış silahları. Naginata'nın boşluğunu bulup parmağımı arkasındaki duvara sürüp elimdeki toza baktım. Bazılarını unutmuş işte. Belki de bu naginatayı alırken onu sevip almıştı, ama sonra duvarda unutulup gitmişti bu silah. Dönüp kadının cesedine nefretle saplanmış haline baktım. Belli ki bir nevi öc almıştı.
Derin bir nefes alıp duvardaki şeyleri incelemeye devam ettim. Herhalde elleşsem sorun olmaz. Olay yeri müdahale olarak Kozo geldi, biz de katili bulmak için geldik. Yani istediğimi elleyebilirim şuan. Bizden sonra gelen biri olmayacak. Duvara asılı olan katarı yerinden çıkarıp şöyle bir elimde gezdirdim. Teorik olarak nasıl bir şey olduğunu biliyorum ama hiç bir zaman gerçeğini görmemiştim. Pek işim de olmaz taijutsu saçmalığı ile ama gene de incelemeden edemiyorsun. Kiyo'nun mal erkek kardeşi Naka burada olsa baygınlık geçirirdi. Belki de bu olay çözülünce bir kaç tanesini onun için alabiliriz. Belki de .... Çalabilirim? Benim bir hırsızlık geçmişimin olduğunu biliyorsunuz. Tabi benim istediğim hırsızlık gidip bir yerlere girmek gibi bir şey. Böyle zaten kimsenin siklemediği yerlerden çalmak eğlenceli değil. Eminim ki bu kızın ailesi falan bir şeyler yapar. Ailesi var mıydı? Kozo öyle bir şey söylememişti. Belki de akademiye bağışlarlar.
Ben düşüncelere boğulmuşken kapıdan biri girdi. Katil geri mi döndü lan yoksa diye baktım ama Kiyo gelmiş. Katarı yerine koyup yürüdüm ona doğru. O da bana doğru geldi. Cesedin önünde buluştuk. Yani buluştuk ama ben bir adın daha fazla attım çünkü Kiyo bey düz yolda yürüyemiyor. Yürüdüğü yerde takılacak bir şey de yok, mal dümdüz yerde tak- Hmm? Yerde bir şey mi kalkmış? Kiyo'nun kollarından yakalayıp hafifçe yana çektim. "Altında bir şey mi var?" diyerek takıldığı yerde bir şey gördüğümü belli ettim de gene dellendiğimi düşünmesin çocuk. Eğilip Kiyo'nun tekmelediği tataminin altına baktım ve aha! Garip, yuvarlak bir şey. Tutup kalktım ayağa. Böyle çember, içinde kare şeklinde bir boşluk var. Ne işe yaradığına ait bir fikrim yok ama üstünde... Gözlerimi kısıp üstündeki kanjiyi okudum. "Sekizinci Ishigakure Honjo bölüğü..." Arkasını çevirdiğimde de okunmaması için üstü çizilmiş bir yazı daha buldum. Parmağımı şöyle bir üstünde gezdirdikten sonra elimdeki şeyi Kiyo'ya uzattım. "Honjo bölüğü de ne demek?"
"Eğer sen de bilmiyorsan buradan siktir olup Daichou binasına gidelim." dedikten sonra bir of çektim. "Bunca silah ne olacak dersin? Bir kaç tanesini Naka'ya ayarlayabilirsin demin baktım nadir eşyalar var." Tekrar söyle bir etrafıma baktım belki dikkatimi çeken bir şey olur diye. İlk ne bulduğumu hızlı hızlı anlatayım, sonra da Kiyo komşulardan ne bulduğunu anlatır herhalde. "Mutfakta bıçak yok. Silahlarla işini hallediyor olmalı. Tuvalette de kan gördüm. Elini falan temizlemiş olabilir katil. Naginata'nın üzerinde kan yok. Yani gidip kanlı bir yere dokunmuş ki eli pislenmiş. Nereye olduğunu bulamadım. Naginata'nın alındığı yerde de önemli bir şey yok. Sadece bayadır kullanılmamış. Unutulmak onu üzmüş olmalı, ha? Sukki'yi öldürmekten hiç pişman gibi durmuyor." İster istemez gülümsedim. Diğer silahlar da böyle sustuğuna göre, hiç biri aslında kızı sevmiyormuş. Belki de hepsine kişilik yüklediğim için delinin tekiyimdir.
Ev alma komşu al demişler. Ne de haklı demişler! Komşudan komşuya seğirttim, şu sorgulama faslım boyunca teyze dışında kimseden işe yarar bir bilgi alamadım. Ne Sukki hakkında, ne de olay anı hakkında. Helal olsun teyzeme, iğrenç miğrenç ama tek vefalı komşusu da o çıktı. Hayır en üst katınızda bir kolu bir bacağı kopuk eski bir kunoichi yaşıyor, bir tas yemek bile götürmüş olsanız gerisi gelir, şu anda da bana anlatabileceğiniz kadar tanımış olurdunuz kadını. Ya ben… Neyse bir şey demiyorum amına koyayım, kızdı mı Kiyo kızdı oluyor. “Yıka teyzem tabi yıka, mikrop kapıp sen de başını alıp gitme sonra…” diye mırıldana mırıldana, hayal kırıklığı dolu bir yolculuk geçirdim Sukki’nin evine geri dönerken.
Kapıdan girerken özellikle öküzlük katsayımı arttırdım ki Nishi-cağızıma şok yaşatmayayım. Sabah sabah yüksek voltajlı şeylere maruz kalmak istediğimi zannetmiyorum. Zaten öküzlük yaptım mı tam yaptığım için istediğim şekilde, içeri girdiğimi fark edip bana yöneldi. Birbirimize yürümeye başladık. Ortalıkta Kozo falan da yok… Bir alt dudak, komşuların yarattığı hayal kırıklığımı düzeltip, çocuğa sarf ettiğim azarın telafisini yapabilir bence. Yapabilir yapmasına da öküzlüğü fazla mı kaçırdım, çok mu hülyalandım? Ben bir şeye takılıp ağzımdan çıkan bir “ANANI!” hayreti eşliğinde tavuk misali kanat çırptım! Hep diyorum kendime “Görev esnasında görevden başka şey düşünme!” diye. Al işte karizma yerlerde, alt dudak falan benim neyime? Şimdi yiyeceğim paparayı çocuktan. “Önüne bak hayvan!” diyecek, “Aptal fahişeler gibi yaylana yaylana yürürsen böyle olur!” diyecek! Hatta omuzlarımdan tuttu, söylediği şey iyice gururumu zedelesin, başka yerlere gitmesin direkt yüzüme gelsin diye beni sabitliyor sanırım. Sağa çekti beni. Anladım, sağa çekip öyle azarlayacak. Aşağıya bakıyor şimdi de, yüzüme bakmak istemiyor belli ki. ULAN ALT TARAFI TÖKEZLEDİM, BEN İNSAN DEĞİL MİYİM? Altımda bir şey mi var? “…Tayt var?” Nishi hala yere doğru bakıyor ancak ben boşluğa anlamsız bakışlar atarak sorduğu soruyu ve taytımı düşünüyorum. Çok kısa saniyeler sonra baktığı yere bakmak benim de aklıma geldi ve fark ettim ki cidden altımda bir şey var. Cidden öküzlüğümün katsayısını ayarlamamışım, tatamiyi delmiş içinden geçmişim. Aha o tataminin de altında bir şey Nishi ve şimdi de benimle bakışıyor. Önce Nishi atladı haklı olarak, objeyi sıkıştığı yerden kurtararak avucuna alıp incelemeye başladı. Ben ise “Anne o ney?” misali kafamı uzatıp bakıyorum, ortası kare şeklinde delik yuvarlak şeyin üstündekileri okumaya çalışıyorum. Ben Kanji zor okuyan bir malım, bacım Kyou daha beterdi, disleksisi olduğu için hiçbir boku okuyamazdı rahat rahat. Beni de teğet geçmiş sanırım, veya azıcık geçirmiş de olabilir. Kafamın içinden “Sekizinci Kirigakure Amca Bölüğü?...” diye geçirdim. Lan?
Buldum sanırım!
Bu karı Kirigakure’nin süper gizli amca örgütüne sızmıştı belli ki. Uzun saçlarına ve dik memelerine aldırmadan kendini bir amca olarak kabul ettirmeyi başarmış, günler boyunca amcaların o muhteşem muhabbetine dahil olmuş, örgüt hakkında bilgi toplamayı falan unutmuştu. Hatta… Hatta belki pipisini bile göstermişti amcalara! Sukki’yi bu bilgi toplama gizli görevine gönderenler de, onun bilgi toplamaktan ziyade delicesine muhabbet ettiğini fark edip geri çağırmışlardı onu belli ki. Özlemle andığı o süper gizli görevinin tatlı bir hatırası olmalıydı bu saçma zımbırtı!
Bu düşünceler hangi hızda geçti kafamdam tam emin değilim ama Nishi üç nanosaniyede yerle bir etti hepsini; amca bölüğü değil, Honjo bölüğü yazıyormuş. Hemi de bizim köyün, Ishigakure’nin. Acı çeken bir ifade ile gözlerimi kıstım, “Lan sen sesli okuyana kadar Amca bölüğü okudum ben bunu, beynim acıdı ürettiğim teoriler yüzünden!” Dedim Nishi objenin bu sefer de arka kısmını incelerken. Sonra bana verdi, işaret parmağım ortadaki delikten geçiyor mu falan diye işime yaramayacak deneyler ve mıncıklamalar sonrası aynı hızla geri uzattım objeyi Nishi’ye. “Bilmiyo’m Honjo falan, sorun olmayacaksa yanımıza alalım, Daichou binasına varınca sorup soruştururuz herhalde.” Tam buradaki işinin bitip bitmediğini soracaktım ki, önce silahların ne olacağını sordu. Omuz silkerek umursamadığımı belirttim. Ardından ise kızmamı sağlayan sorusu geldi; silahlardan bir kaçını manyak kardeşim Naka’ya götürmek mi? “Ne Ne NE?!” Gözlerimi kocaman açıp suratına baktım çatık kaşlarla; “Anamdan babamdan, utanmadan da ablamdan harçlık alıyor! Bir de üstüne Genin parası da geldi şimdi, siktirsin gitsin kendi parasıyla alsın ne alacaksa!” Demin bir alt dudakla azarımı telafi etmeyi düşünürken şimdi başka bir atar yapmam anlamsız gelebilir ama haketti bu cümle bence mini bir azarı. Neyse ki durum iyice rahatsızlaşmadan konuyu değiştirdi de topladığımız bilgilere geçtik. Dediklerini bir şey demeden dinledikten sonra kendi bulduklarıma, daha doğrusu bulamadıklarıma geçtim. “Bunun bir tokmakç-…” Kendine gel Kiyo, ölünün karşısında, tövbe tövbe…
“Sevgilisi varmış sanırım, karşıdaki teyze dedi. Böyle uzun boylu esmer, yüzü yaralı haşin bir delikanlıymış, arada gelip kalıyormuş burda geceleri. Bazen de kadını sırtlayıp dışarı çıkarıyormuş düşünceli. Shinobi gibiymişmiş de alın bandı görememiş hiç. Kadın da sessiz sakinin önde gideniymiş. Diğer komşulardan bir sik yok, sadece çığlığı duymuşlar, ne kadın hakkında ne olay hakkında bilgi veremediler… Neyse madem, gidiyoruz o zaman, bir sigara yakmam gerek zaten. Yalnız yolda şu devriyelere cidden bir uğrayalım, şanslıysak olay anında sokakta devriye gezenler hala vardiyalarını devretmemiş olabilirler. Gittilerse de, artık Daichou binasına vardığımızda düşünürüz orasını…”
Künye İsim Shiomiya Kiyo Yaş16 CinsiyetErkek Element Suiton SeviyeC-Rank RütbeChuunin Alım Gücü2 -FAKİİİİİİİİEEERRRR!!/2 Kullanılabilir GP 32
Eksiklikler/Özürler Yok
Ekipman Matara, "Gama" (蜍) İçerisinde 3 suiton tekniğine yetecek su barındıran, sağlam sızdımaz matara. Ağırmış az. Geyikotu Özü, 50gr. Ufak çiziklere ve yanıklara iyi gelir. Koku Bombası (屁), İkili paket Bazı genjutsu tekniklerinden kurtulmak için özel olarak üretilen bu bombalar, haliyle ileri seviye teknikleri kıramazlar.
Suiton Jousui Ninja gerekli el mühürlerini yaptıktan sonra ellerini kirli bir su birikintisine değdirir. Elini kaldırdığı anda, su birikintisinden arıtılmış ve tamamen içilebilir bir su kütlesi, iki el ile tutulabilecek bir küre şeklinde kullanıcının elinde oluşur. Daha sonra teknik bozulmadan bu su bir matara veya kaba aktarılır. Bilinen tüm hastalık ve zehirler sudan bu yöntem ile ayrılabilir. Suiben Ninja oldukça kısa olan el mühürleri serisini Ushi mühründe bitirir. Mühürleri tamamlamasının ardından kullanıcı elini bir su kütlesinin içine sokar ve ardından suyun içinde avucunu yumruk haline getirecek şekilde sıkarak çeker. Bu sayede kullanıcı suyun içinden uzunluğu, kalınlığı, sağlamlığı chakrası ile oranlı olan bir kırbaç çıkarır. Bu kırbaç her ne kadar sudan oluşmuş olsa da hemen hemen katı bir cisim özelliği gösterir. Bu sayede hedefe fiziksel zarar verebileceği gibi onları bağlama gibi işlerde de bu kırbacı kullanabilir. Kizame no Jutsu Ninja el mühürlerini tamamladıktan sonra bir su kütlesine odaklanır. Odaklandığı su kütlesinden kabaca bir köpekbalığının başına benzer bir şey çıkar ve rakibi yakalamaya çalışır. Bir şekilde rakibi herhangi bir yerinden yakalarsa bırakmaz ve o su kütlesinin olduğu yerde tutar. Teknikten kurtulmak için aktif olarak köpekbalığı kütlesine zarar verip somutluğunu bozmak gerekir.Tekniğin ardından kullanılan su kütlesi kaybolur. Köpekbalığının ısırdığı yerler hasar alır. Niji no Jutsu Ninja el mühürlerini tamamladıktan sonra yere büyük miktarlarda su kusmaya başlar. Bu su, toprak tarafından zor emilir ve ninja tarafından diğer suiton teknikleri için kullanılmaya uygundur. Kullanıcı istediği kadar su kusabilir, ancak ne kadar çok su çıkarmaya çalışırsa o kadar çok süre geçer. Ortalama bir shinobi, 5 saniyede, bir kaç suiton tekniği için gerekli suyu ortama boşaltmış olur. Tekniğin bir diğer formu olarak da, kullanıcı ağzından hemen hemen bir gülle boyutunda bir su kütlesi fırlatır. Bu su kütlesi çarptığı duvar benzeri dikey yüzeylerde kalır ve kullanıcının diğer teknikleri için zemin oluşturur. Rakibe fırlatılırsa herhangi bir etki yaratmaz. Suijinheki Ninja kısa olan el mühürleri serisini Tora mühründe sonlandırır ve derin bir nefes alır. Bu aldığı nefesi hızla dışarıya veren kullanıcı yüksekliğini ve genişliğini harcadığı chakra ile oranlı olacak şekilde su kütlesi püskürtür. Bu su kütlesi özellikle defansif anlamda kullanıcı birçok ataktan koruyabilecek bir yapıya sahiptir. Kullanıcı etrafında su kütlesi olması halinde, bu su kütlesini kullanarak da adeta bir bariyer oluşturabilir. Bariyerin şekli tamamen kullanıcının kullanacağı chakra miktarı ve suyun yapısının el verdiği ölçüde her halde olabilecek niteliktedir. Takonagi no Jutsu Ninja ortalama bir el mührü dizisinin ardından ortamdaki suyu vücuduna çekmeye başlar. Su, kullanıcının sırtında 4 tane ahtapot kolu oluşturacak şekilde birikir. Bu kollar sert ve hızlıdır, kullanıcıya yakın dövüşte yardımcı olurlar. Çeşitli silahları tutabilir ve fırlatabilirler. Kullanıcı etrafında bir kalkan görevi görebilirler ve gelen saldırılara karşı tepki verebilirler. Eğer bir kol ağır hasar alırsa suya geri dönüşür, kolu tekrar yaratmak için ekstra chakra harcamak gerekir. Açık kaldığı sürece chakra yer. Tekniğin ardından kullanılan su kütlesi kaybolur. Bousen no Jutsu Kullanıcı kısa sayılabilecek bir el mühürü dizisinin ardından ağzından çok ince bir su kütlesi püskürtür. Bu kütle, aşırı derecede delici ve kesicidir. Kullanıcı tekniği istediği kadar açık tutabilir. Teknik 15 metreye kadar delici ve kesici özelliğini korur, daha uzak mesafelerde ise etkisini yavaş yavaş kaybeder. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer. Ninpou Kuchiyose no Jutsu - Henüz hazır değil. Jinteki Mayu no Jutsu Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından yatar pozisyona geçer ve tekniği aktifleştirir. Teknik, kişiyi siyah bir ipeksi doku ile sarar. Tamamen sarılan kullanıcı, içeriden dışarıyı görebilir, ancak dışarıdan içerisi görünmez. Kullanıcı dinlenmek veya uyumak için bu tekniği kullanabilir. Doku, yağmur suyunu geçirmez. Kullanıcı istediği zaman Kai mührü ile tekniği bozabilir, bu dokunun yokolmasına ve kullanıcının içinden çıkmasını sağlar. Doubutsuhen no Jutsu Kullanıcı ortalama bir el mührü dizisinin ardından yakındaki bir hayvan ile göz teması sağlar, ardından o hayvan ile konuşabilir hale gelir. Her bir hayvanın kendi kişiliği vardır ve kullanıcıya itaat etmek veya sordukları sorulara cevap vermek zorunda değildirler. Teknik 5 dakika kadar aktif kalır, ardından kullanıcıya uyguladığı stres yüzünden 15 dakika kadar tekrar kullanılamaz. Göz teması kurulan dışındaki başka bir hayvan ile konuşulamaz.
Shinshouki Stili, C-Rank Bu seviyede kullanıcı temel akrobasi bilgilerini öğrenir ve akrobatik hamleler yapabilmeye başlar. Bu hamleleri momentum kontrolü ile birleştirdiğinde çok büyük efor gerektiren akrobatik hamleleri çok az bir kayıpla uygular. Kullanıcının zıplayarak veya çevresel yükseklik farkını kullanarak yaptığı hamleler daha etkili ve daha az yorucu olur. Shinshouki Tekniği, Kage Buyou, C-Rank Kullanıcı, rakibi havaya fırlatmak için akrobatik bir tekme hamlesi kullanır. Bu özel hamle ile rakip 3 veya 4 metreye kadar havaya gönderilebilir. Ardından rakip kendi akrobatik yeteneğini kullanarak havaya zıplar ve havada rakibin hemen altında konuşlanır. Teknik burada son bulur, ancak kullanıcı bu noktadan sonra diğer Shinshouki Taijutsu tekniklerini kullanabilir veya havadaki korumasız rakibine beklemediği bir yerden saldırı yapabilir.
Gök hala maviliğini güneşe tamamen teslim etmemişken, apartmandan ayrılıyorsunuz. Köy meydanındaki Daichou binasına yollanırken, rotanızı biraz bozup devriyeleri arıyorsunuz. Ortam kala biraz karanlık, halla alıştığınız kahverengi tondan ziyade mavi baskınlığıyla alıp götürüyor sizi. Boş sokaklarda ilerleme konsepti sizin için genelde daha sesli oluyor, birbirinizde muhabbet etmek, bağırıp çağırarak laflaşmak gibi. Ancak bu gün değil. Susuyorsunuz, susmak istiyorsunuz nedensizce.
Yolda bir kaç devriye takımı ile karşılaşıyorsunuz ancak herhangi biri, herhangi bir gerekli bilgi sunmuyor size. Daichou binasına devam ediyorsunuz.
Sabahın ilk ışıkları doğu cephesine vururken, üçgensel yapıyı uzakta görüyorsunuz. Geldiğiniz kısımdaki geniş kapıya yaklaşıyor ve kapının önündeki uyuklayan görevliyi seçiyorsunuz. Ağzını kapatmadan esniyor fütursuzca. Kim gelir ki bu saatte buraya? Daichou bile uyuyordur kesin.
Neden bilmiyorum, başıma ağrı girdi amına koyayım. Belki şu sikik devriyelerin, yanı başlarında cinayet işlenmesine rağmen bi boktan haberdar olmayıp, hala gevrek gevrek dikilebiliyor olmaları yaratmıştır bu ağrıyı. Belki de ilk defa bu tarz bir işle uğraşıyor olup, şansımıza bir de olayın acaip saçma oluşunun stresindendir. Bilmiyorum ama apartmandan çıkıp devriyeleri ayaküstü sorgulayana kadar ne olduysa oldu işte. Görev başında pek sigara içmeyi sevmeyen ben, üç maymunları oynayan meslektaşlarımın yanında iki dal içmiştim bile.
Devriyelerden uzaklaşıp kendimizi tamamen boş sokaklara bıraktığımız vakit, cebimden çıkardığım orman meyveli bir sakızı ağzıma attım. Sert olan sakız, ilk çiğneyişimle kafamdaki ağrıya anlık bir ekleme yapsa da, hemen yaymaya başladığı tat ile affettirdi kendini. Bir tane de Nishi’ye uzattım. Bazen alıyor, bazen almıyor, pek kestiremiyorum bu konuda şerefsizi. Pakedi tekrar cebime koyduktan sonra, diğer cebime de hala elimde olan, özenle katladığım sakız çöpünü koydum. Pis olsam bile pisliğim kendime, yerlere bir şey atmayı sevmiyorum. Bir cebim hep böyle sakız çöpü, fiş falan dolu bu yüzden.
Yolların sessiz oluşu, sakız, Nishi’nin görev hakkında konuşmaya çalışmaması falan derken ağrı siklenmeyecek kıvama gelmişti zaten. Yanlış anlamayın bu arada beni, aksine görev başında iken görev dışında başka bir şeye yoğunlaşmayan bir insanımdır ama şu an durum biraz farklı. Şu an görev hakkında beyin fırtınası yapmaya çalışmam demek, sadece bulduğum bilgileri tekrar etmek demek olacak benim için ki, vakit ve çene kaybı bu. Pek ipucuymuş, fırtınaymış, kafam basmıyor anlayacağınız. Zaten şu son altı senedir, çıktığımız bir çok görevde, kafa basılması gereken bir konu varsa Nishi halletmiştir. Şu anda da çok büyük ihtimalle görev hakkında düşünüyordur zaten. Belki de görevi siktir etmiş, sis bombasına sarılmasını gerektirecek durumların var olup olmadığını düşünüyordur. Belki ocağın altını kapatıp kapatmadığını, belki fışırdayan vızvızları düşünüyordur. Kim bilir? Bazı vakitler ifadesindeki minnacık bir değişiklikten ne düşündüğünü pat diye anlayabiliyorken, bazı vakitler de şu an ki gibi hiçbir fikrimin olmaması… Üzücü değil ama garip rahatsızlığı olan bir durum bence.
Böyle saçma sapan düşüne düşüne vardık yolu zaten. En üst katı camekanla kaplı binaya iyice yaklaşınca ister istemez sakızı yuttum. Halbuki eminim de bu saatte camekanın ardında “Sakızı çıkar siqerim oç!1!” diyecek birilerinin olmadığına. Ben sakızın derdine düştüm ama keşke şu kapıdaki nöbetçi de aynı izlenme hissinden müzdarip olsa, uyuklamasa. Bu binanın dört kapısı var ve şu an bahis açıp diğer kapılardaki nöbetçilerin de uyukluyor olduğuna paramı yatırsam çok da mantıksız bir hareket olmaz sanırım. İnsaf, ben de bi chuunin olarak sık sık nöbet tutuyorum ama, uykumu evimde alıyorum adam gibi gündüz vakti! Parmak uçlarımda yürüye yürüye, Nishi’nin önünden kaptırdım gittim nöbetçiye doğru. Tam dibine yaklaştığım vakit ise avazımın çıktığı kadar, abartı ve yapmacık bir hapşurma sesi çıkardım. Önce hapşırık sesi, ardından artık sessiz olmaya kasmayan adımlarla binaya giriş. Sen uyursan herkes ölür.
Normalde danışmaya falan uğrayıp dilekçe bırakmamız lazım arşive giriş için ama, şu an pek dilekçenin kabul edilmesini bekleyecek bir görevde değiliz maalesef. O yüzden danışmanın götüne koyarak direkt arşive yöneldik. Görevli birileri varsa ve o da uyuklamıyorsa kendimi tanıtmalıyım öncelikle. “Kiyo, Shiomiya Kiyo.” Demeliyim, Nishi’yi tanıtma işlemini ise büyük bir zevkle es geçmeliyim. Bir kere daha böyle bir şey olmuştu, kendimi tanıtıp, tanıtmak için elimle daha kendisini işaret ettiğim anda, ağzımı açamadan dünyanın en nefret dolu bakışlarını yemiştim Nishi’den. Ağlayasım gelmişti yeminle. Bu da böyle bir anımdır amına koyayım nereden nereye. Neyse, tanıttıktan sonra ise geliş amacımı açıklamalıyım elbette.
“Kozo-san’ın bilgisi dahilinde bir cinayet vakasına bakıyoruz. Arşivi kullanmamız gerekli.”
Künye İsim Shiomiya Kiyo Yaş16 CinsiyetErkek Element Suiton SeviyeC-Rank RütbeChuunin Alım Gücü2 -FAKİİİİİİİİEEERRRR!!/2 Kullanılabilir GP 32
Eksiklikler/Özürler Yok
Ekipman Matara, "Gama" (蜍) İçerisinde 3 suiton tekniğine yetecek su barındıran, sağlam sızdımaz matara. Ağırmış az. Geyikotu Özü, 50gr. Ufak çiziklere ve yanıklara iyi gelir. Koku Bombası (屁), İkili paket Bazı genjutsu tekniklerinden kurtulmak için özel olarak üretilen bu bombalar, haliyle ileri seviye teknikleri kıramazlar.
Suiton Jousui Ninja gerekli el mühürlerini yaptıktan sonra ellerini kirli bir su birikintisine değdirir. Elini kaldırdığı anda, su birikintisinden arıtılmış ve tamamen içilebilir bir su kütlesi, iki el ile tutulabilecek bir küre şeklinde kullanıcının elinde oluşur. Daha sonra teknik bozulmadan bu su bir matara veya kaba aktarılır. Bilinen tüm hastalık ve zehirler sudan bu yöntem ile ayrılabilir. Suiben Ninja oldukça kısa olan el mühürleri serisini Ushi mühründe bitirir. Mühürleri tamamlamasının ardından kullanıcı elini bir su kütlesinin içine sokar ve ardından suyun içinde avucunu yumruk haline getirecek şekilde sıkarak çeker. Bu sayede kullanıcı suyun içinden uzunluğu, kalınlığı, sağlamlığı chakrası ile oranlı olan bir kırbaç çıkarır. Bu kırbaç her ne kadar sudan oluşmuş olsa da hemen hemen katı bir cisim özelliği gösterir. Bu sayede hedefe fiziksel zarar verebileceği gibi onları bağlama gibi işlerde de bu kırbacı kullanabilir. Kizame no Jutsu Ninja el mühürlerini tamamladıktan sonra bir su kütlesine odaklanır. Odaklandığı su kütlesinden kabaca bir köpekbalığının başına benzer bir şey çıkar ve rakibi yakalamaya çalışır. Bir şekilde rakibi herhangi bir yerinden yakalarsa bırakmaz ve o su kütlesinin olduğu yerde tutar. Teknikten kurtulmak için aktif olarak köpekbalığı kütlesine zarar verip somutluğunu bozmak gerekir.Tekniğin ardından kullanılan su kütlesi kaybolur. Köpekbalığının ısırdığı yerler hasar alır. Niji no Jutsu Ninja el mühürlerini tamamladıktan sonra yere büyük miktarlarda su kusmaya başlar. Bu su, toprak tarafından zor emilir ve ninja tarafından diğer suiton teknikleri için kullanılmaya uygundur. Kullanıcı istediği kadar su kusabilir, ancak ne kadar çok su çıkarmaya çalışırsa o kadar çok süre geçer. Ortalama bir shinobi, 5 saniyede, bir kaç suiton tekniği için gerekli suyu ortama boşaltmış olur. Tekniğin bir diğer formu olarak da, kullanıcı ağzından hemen hemen bir gülle boyutunda bir su kütlesi fırlatır. Bu su kütlesi çarptığı duvar benzeri dikey yüzeylerde kalır ve kullanıcının diğer teknikleri için zemin oluşturur. Rakibe fırlatılırsa herhangi bir etki yaratmaz. Suijinheki Ninja kısa olan el mühürleri serisini Tora mühründe sonlandırır ve derin bir nefes alır. Bu aldığı nefesi hızla dışarıya veren kullanıcı yüksekliğini ve genişliğini harcadığı chakra ile oranlı olacak şekilde su kütlesi püskürtür. Bu su kütlesi özellikle defansif anlamda kullanıcı birçok ataktan koruyabilecek bir yapıya sahiptir. Kullanıcı etrafında su kütlesi olması halinde, bu su kütlesini kullanarak da adeta bir bariyer oluşturabilir. Bariyerin şekli tamamen kullanıcının kullanacağı chakra miktarı ve suyun yapısının el verdiği ölçüde her halde olabilecek niteliktedir. Takonagi no Jutsu Ninja ortalama bir el mührü dizisinin ardından ortamdaki suyu vücuduna çekmeye başlar. Su, kullanıcının sırtında 4 tane ahtapot kolu oluşturacak şekilde birikir. Bu kollar sert ve hızlıdır, kullanıcıya yakın dövüşte yardımcı olurlar. Çeşitli silahları tutabilir ve fırlatabilirler. Kullanıcı etrafında bir kalkan görevi görebilirler ve gelen saldırılara karşı tepki verebilirler. Eğer bir kol ağır hasar alırsa suya geri dönüşür, kolu tekrar yaratmak için ekstra chakra harcamak gerekir. Açık kaldığı sürece chakra yer. Tekniğin ardından kullanılan su kütlesi kaybolur. Bousen no Jutsu Kullanıcı kısa sayılabilecek bir el mühürü dizisinin ardından ağzından çok ince bir su kütlesi püskürtür. Bu kütle, aşırı derecede delici ve kesicidir. Kullanıcı tekniği istediği kadar açık tutabilir. Teknik 15 metreye kadar delici ve kesici özelliğini korur, daha uzak mesafelerde ise etkisini yavaş yavaş kaybeder. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer. Ninpou Kuchiyose no Jutsu - Henüz hazır değil. Jinteki Mayu no Jutsu Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından yatar pozisyona geçer ve tekniği aktifleştirir. Teknik, kişiyi siyah bir ipeksi doku ile sarar. Tamamen sarılan kullanıcı, içeriden dışarıyı görebilir, ancak dışarıdan içerisi görünmez. Kullanıcı dinlenmek veya uyumak için bu tekniği kullanabilir. Doku, yağmur suyunu geçirmez. Kullanıcı istediği zaman Kai mührü ile tekniği bozabilir, bu dokunun yokolmasına ve kullanıcının içinden çıkmasını sağlar. Doubutsuhen no Jutsu Kullanıcı ortalama bir el mührü dizisinin ardından yakındaki bir hayvan ile göz teması sağlar, ardından o hayvan ile konuşabilir hale gelir. Her bir hayvanın kendi kişiliği vardır ve kullanıcıya itaat etmek veya sordukları sorulara cevap vermek zorunda değildirler. Teknik 5 dakika kadar aktif kalır, ardından kullanıcıya uyguladığı stres yüzünden 15 dakika kadar tekrar kullanılamaz. Göz teması kurulan dışındaki başka bir hayvan ile konuşulamaz.
Shinshouki Stili, C-Rank Bu seviyede kullanıcı temel akrobasi bilgilerini öğrenir ve akrobatik hamleler yapabilmeye başlar. Bu hamleleri momentum kontrolü ile birleştirdiğinde çok büyük efor gerektiren akrobatik hamleleri çok az bir kayıpla uygular. Kullanıcının zıplayarak veya çevresel yükseklik farkını kullanarak yaptığı hamleler daha etkili ve daha az yorucu olur. Shinshouki Tekniği, Kage Buyou, C-Rank Kullanıcı, rakibi havaya fırlatmak için akrobatik bir tekme hamlesi kullanır. Bu özel hamle ile rakip 3 veya 4 metreye kadar havaya gönderilebilir. Ardından rakip kendi akrobatik yeteneğini kullanarak havaya zıplar ve havada rakibin hemen altında konuşlanır. Teknik burada son bulur, ancak kullanıcı bu noktadan sonra diğer Shinshouki Taijutsu tekniklerini kullanabilir veya havadaki korumasız rakibine beklemediği bir yerden saldırı yapabilir.
Bulduğumuz yuvarlağımsı şeyi cebime attıktan sonra dışarı çıktık. Ayıcasına esnedim gökyüzünün mayıştıran havasına karşı. Hep öküz olan Kiyo mu olacak? Tabi bir an birinin ağzımdan taş falan atabileceği ve o şekilde boğulabileceğim geldi aklıma, yarısında elimi ağzıma kapatmak zorunda kaldım. Hala acaba diyorum, alsam mı bir iki tane silah? Ne bokuma yarayacak ki? Alıp evde götüme sokarım ancak. Aklın silahlarda kalmasın Nishi, güzel bir iki hap olsa onları çalabilirsin. Hap derken uyuşturucu demiyorum, öf nyse.s Kadının memelerinden mi, bolca gördüğüm kırmızının beni rahatsız etmesinden mi bilmiyorum kafam gitmiş yolda. Gerizekalı gerizekalı şeyler düşünüyorum. Bazıları görevle, bazıları da başla saçma şeylerle ilgili. İlk olarak tabi ki kafamda senaryolar yazıyorum. Acaba kadını kim öldürmüş? Hiç bir kişiyi tanımıyoruz. Sevgilisi varmış, bir de o kolunu bacağını koparan düşmanı. İkisinden birisidir diyorum tabi ki doğal olarak... Peki ya katil uşaksa? Yani bana göre herkes katil olabilir. Kiyo bile gece kalkıp gitmiş, öldürüp dönmüş olabilir. Nolur öyle olmasın.
İlk olarak devriyelere danışalım demiştik. Belki bir gören, duyan, konuşan, sike- falan olur demiştik ama olmamış. Soruyoruz lan gece bağırmışlar etmişler. Kadın öldürülmüş? Devriye dediğin gezinip milletin güvenliğini sağlar. Mallar ilgilenmemiş bile cinayetle. "Eee cinayet?" diyorsunuz "Nabak, bizim işimiz mi olay yeri inceleme iks de?" diyorlar. Beynine çaktıklarım. Bu oçeler bile öldürmüş olabilir kadını. Bir süre sonra Kiyo'nun feci sigara sömürdüğünü ve benim de iyice sinirlerimin bozulduğunu fark edip dedim gidelim buradan. İstemsiz gülümsüyorum bu mallardan bilgi alamayınca. Daichou'ya gitmek daha mantıklı olacak belli ki.
Daichou'ya ilerlerken sakız çıkardı bizimki. Sigara içmesindense sakız çiğnemesi çok daha güzel. Bana ikram edince aldım bir tane. Cakkıdı cakkıdı dolaşmayı sevmiyorum ama çözülmesi gereken böyle bir görev olunca iyice keçileri kaçırmayayım diye sakız çiğnemek iyi olacaktır diye düşünüyorum. Şu bölük olayı ne acaba? Acaba kadının daha önce katılmış olduğu bir şey mi? Belki de katilin düşürdüğü bir saçmalıktır bu. Yani, katil o birlikte takılıyordur. Belki de ikisi birden? Acaba yeni şüpheliler mi çıkar, yoksa olan şüpheliler iki kat daha mı dikkat çeker? Şuanlık sadece belli başlı ip uçlarımız var. Daha çözülecek yere gelmedik. Bu yüzden konuşup kafa patlatmaya da gerek olduğunu düşünmüyorum. Bir ara her şeyi bir araya getirip beyin fırtınası yaparız. Kiyo'nun benle yarışacak bir hayal gücü var. Benimki sadece komplo planlarına çalışıyor bu yüzden onla konuşunca doğru düzgün şeyler bulabiliyoruz.
Boş boş geçen yolculuğumuzdan sonra binaya vardık. Vardık da ne vardık. Sabahın körü tabi, bir de Kiyo denen ayı beni karanlıkta kaldıracaktı. Daha Ishi'de hayat başlamamış. Daichou binasındaki nöbetçi bile yatızlıyor. Tam yumruğumu ağzıma götürüp imalı bir öksürük sesi çıkarmıştım ki Kiyo da benimle aynı anda elinden gelen en yüksek sesle hapşırdı. Benim sesimi de bastırmış oldu doğal olarak. Her neyse, sanırım Kiyo herifi umursamadan direkt arşive girizleyelim diye düşünüyor. Benim için sorun yok, yazık o zaman herifi bıraksaydık da uyusaydı. Uykusuzluk, uykudan uyandırılmak ne kadar kötüdür bilirim. Her neyse, şimdi benim şöyle bir düşüncem var agalar, bilmiyorum ne kadar doğru ama bizim katilimiz shinobi. Üstelik bölük falan, baya bir shinobi. Eğer herif shinobiyse kapıda uyuklayan herif bile katilimiz olabilir. Bu yüzden cinayeti falan söylemek istemiyorum kimseye. Arşive sadece bölüğün adını söylesek, ya da ölümüzün adını falan söylesek olur. Gene de gece işlediği bokları anlar katilimiz. Hem de bölüğünü falan bilince biz, düşürdüğünü fark eder. Öyle bir yüz değişimi falan olursa da ben fark ederim gibi geliyor. Ne kuruntu yaptım gene durduk yere. Burası Daichou binası olduğu için millete güvenip gerçek adımı söylemem gerekiyor sanırım. En nefret ettiğim durum. O değil de acaba Kiyo'yu kötü mü etkiliyorum? Çünkü herhalde millete olayı fark ettirmeden söylemenin en iyi yolunu bulmuş. Bir cinayet vakası, ha? İyi iş Kiyo... Taktir ettim.
Kiyo'nun hapşırma taklidi ve Nishi'nin öksürük şeysinden sonra, adam olduğu yerde bir zıplıyor, ardından nolduğunu anlamadan "SEISHU KAMIDA, MINAMI ŞEHRİ, 18, EEEĞĞĞĞMRİNİZE HAZIRDIR EFFENİM!" diyerekten tekmil veriyor.
Ardından ikinizi görüyor, lâkin siz elemana çıldırma payı bırakmadan binanın içinde yürüyorsunuz. Eleman arkanızdan bir şeyler homurdanıyor, fakat bunu sadece Nishi duyuyor, ama kelimeleri seçemiyor... Faka dilinin ucunda... Zihni tamamen bununla doluyor, elemanın ne homurdandığı ile. Ona laf attığı kesin, fakat ne demiş olabilir ki... Adama gidip "NE DEDİN LAN SEN PUŞT?!" diye yakasına yapışılacak bir şey değil, fakat zihinden de atılacak bir şey de değil...
Kiyo arşiv kapısının önündeki masanın arkasında oturan erkek chuunine gerekli bilgiyi veriyor, ardından gerekli evrakları imzalayıp arşive girişinize izin veriliyor. Arşiv çok büyük değil, bir kaç sıra raflardan oluşan, genel kayıtların tutulduğu bir yer. Belki sizin oturma izinleriniz falan da buradadır, ya da kendi çıktığınız görevlerin raporları. Belki de başka şeyler, aramadan bilemezsiniz.
Kapalı konu
Nishi'nin aklı tamamen ve tamamen kapıdaki elemanın homurdandığı şeye odaklı durumda. İşini yapmaya çalışıyor arşivde, fakat zihninin arkasında hep "ne dedi lan acaba..." diye düşündüğünden, çok fazla odaklanamaz.
Herifin korkup ayı gibi saçmalaması herhalde sabahın bu saatinde görülecek en komik şeylerden biriydi. Şöyle bir gülümseyip Kiyo'nun koluna hafifçe vurdum dirseğimi işte olan o zaman oldu. Biz böyle arşive gidelim diye ilerlerken herif bir şey dedi... Ne dediğini anlamadım. Bir şey dedi ama. Yüzümdeki gülümsemenin de ömrü buraya kadarmış. Kafamı hafiften çevirip arkama baktım ama yok başka ses yok. Ne dedi ki bu durduk yere? Gene hakarete uğramış hissediyorum. Bu tipimle ilgili hakaretleri pek siklemiyor olabilirim ama ne dediklerini de duymak isterim en azından. Dönüp ne dedin lan diye sorsam mı? Hayır, gereksiz olur. Hem bir görevimiz var. Görev var da, gereksiz kuruntu yapmam ile sikmeyeyim görevi? Öf, şu durumdan nefret ediyorum. Gidip herife diklensem de görev sikilecek, kendi kendimi yiyip bitirsem de sikilecek. En iyisi susup işime bakayım. Bakmaya çalışayım daha doğrusu.
Arşive girmek için Kiyo, chuuninin tekine oldukça genel bir şekilde görevden bahsetti. Geçen de dediğim gibi bu çocuğu bu yüzden seviyorum, ne düşüneceğimi falan anlıyor. Millete görevin ayrıntılarından bahsetmemek gerek. Sonra boku çıkar. O değil de, herif tipini sikeyim falan mı dedi acaba? Üf. Neyse, arşiv olayı için bir kaç izin kağıdı falan yaptık. Bu sırada resmen beynim burada değil, yukarıda girişte kalmıştı. Otomatik olarak doldurdum yani evrakları. İmzala diyorlar fıtı fıtı imzalıyorum. Normalde deli gibi okurum acaba götünü sikeceğimize izin veriyor musun gibi bir ibare yazıyor mudur diye ama bu sefer yapmadım. İmzaladım geçtim. Sonra da girdik işte arşive.
Bir sürü kağıt, bir sürü belge... Allah belanızı versin mi dedi ki acaba? Ne uyandırıyorsunuz oçlar mı? Belki de iyi bir şey söylemiştir. of göte bak gibi. Tabi biraz sinirli olmalı mal gibi uyandırdık herifi güzel bir şey diyeceğini sanmıyorum. Böyle düşüncelere dalmış mal mal arşivin geneline bakarken kolumdan dürtülüp kendime geldim. Sanki rüyadan uyanmış gibi gözlerimi kırpıştırarak döndüm böyle Kiyo'ya, kafamı eğmem gerekiyordu eskiden şimdi gerekmiyor. Uzadı bu bebe galiba. Diyor birliğin adı neydi. "Hı? Boyun mu uzadı senin?" diye dile getirdim bu düşüncemi ama sanırım alakasız olduğundan garip bakışlara maruz kaldım. Kafamı iki yana sallayıp kendime gelmeye çalıştım cidden saçmaladığım için. Sol elimi kafama götürüp iki kaşımın arasını ovmaya başladım. "Sekizinci Ishi Hanzo Bölümü gibi bir şeydi, dur." Cebimdeki yuvarlak saçmamsı şeyi çıkarıp tekrar sesli okumam gerekti, çünkü kafam iyice gitti tabi benim. "Sekizinci Ishigakure Honjo Bölüğü." Close Enough.
"Bunu sen araştırsana Kiyo, benim kafam gene bir şeylere takıldı ya. Sukki'nin dosyasını bulayım. Zaten Kozo'nun dedikleri falan çıkacak. Hazır gelmişken kendi dosyalarımızı falan da buluruz belki. Psikolojik sorunlarım yazıyor mudur diye merak etmişimdir hep." Belki de hayatın şifresini söylemiştir orospu çocuğu. Hep öyle bir şey olacağından korkmuşumdur. Tanrı böyle bir bug yaratıp bana özel bir şifre vermiştir ve şimdi onu bulmam gerekiyordur. Kiyo'ya sorsam kesin umursamadığı için duymamıştır. Çocuğa dönüp sorsam bir şey demedim ki diyecek. Ben iyice delireceğim. Diyeceğim hayat beni neden yoruyorsun? Şimdiden tüm beyinsel foksiyonlarım iptal oldu. Neyse Sukki'ydi dimi. Soyadı neydi? Hay amına koyayım o bile zar zor geliyor aklıma. Sukki... Kafamda o durumu tekrar tekrar oynatıyorum. Çocuk her seferinde başka bir şey diyor. Bu sefer de "Tenjou Sukki." HEH BE KAMIDA, SAĞOLASIN AĞAM HATIRLATTIĞIN İÇİN. O değil de çocuğun adında Kami geçmesi acaba bir rastlantı mı? Yoksa cidden tanrı iletişim kurmaya falan mı çalışıyor? Tenjou Sukki... Şöyle T harfine gelmeden S'yi hatta Shi'yi de elden geçirsem iyidir. Shiki ve Shiomiya. "İbne olduğunuzu biliyorum." Kamida bir sus Kami'ni seversen, zaten işler karışık.
Fazla bir soru sormadı görevli chuunin. Görev gereği kullanmak istediğimizi belirtmem yetmişti anlaşılan, yetsin de zaten. “Sukki… Sukki…” diye mırıldanmaya başladım tozlu arşivde. Lan şimdi fark ediyorum da, benim buraya ilk girişim. Hep acaip büyük, loş, az kaptırırsan içinde kaybolup yardım çağırmak zorunda kalabileceğin allahın cezası bir yer olarak düşünürdüm burayı, ne bileyim, masaların arasından fırlayacak birkaç cin eksik mesela. Ne diyorum ben? Hah; “Sukki…”
İlk iş olarak personel kayıtlarına yöneldim tabi. Amacım Sukki’nin dosyasını incelemek, kızın ekstremiteleri ile kim “Seviyor, Sevmiyor!” oynamış onu bulmak. Bir de şu bölükle ilgili bilgi almak da var tabii ki, kızın üye olduğu bir olay ise sanırım dosyasında çıkar. Çıkmazsa da, eh, arşivin organizasyonlar/topluluklar için ayrılmış dosyalarına bakmam gerekecek. Neydi ismi? Tenjou bölüğü… Kız da Honjo Sukki! Yoksa… Tam tersi miydi? “Ya şu zımbırtıda ne yazıyordu tam olarak?” diye dönüzledim Nishi’me doğru. Soruma soruyla cevap verdi; lakin alakasız bir soru. Boyum ne alaka lan? Uzun saniyeler boyunca ifadesiz gözlerle bakmama sebep oldu bu tepkisi. Bağlantı koptu sanırım yüklenmeye çalışıyor hala ama sayfa boş.
Şöyle bir titreyip kendine gelmeye çalıştı adam. Kafa sallamayı bırakıp, eliyle iki kaşının arasını ovalamaya başlayınca kaşlarımı çatarak meraklı bir ifadeye büründüm ben de. Boyumla mı alakalıydı hala bu davranışının sebebi de? Sol elimi avuç içi aşağı bakacak şekilde alın hizama getirip, kendiminkinden Nishi’ye doğru yavaş yavaş, hizasını bozmadan uzattım yavaş bir şekilde. Boy ölçümü yapıyorum evet. “Biraz.. Çok değil..” diye mırıldandım ve Nishi’m de asıl konuya geri çevirdi bizi. Ağzından çıkan “Hanzo” kelimesi, nefesimi alaylı bir şekilde burnumdan vermeme sebep olmadı değil. “Keşke bir not defteri falan alsaydık be… Yok mu kağıt kalem burada?”
Honjo Bölüğü ve Tenjou Sukki! Sukki… Sukki… “Ah? Ummm… Peki, öyle yapalım da…” Yavaş adımlarla aramızdaki birkaç adımlık mesafeyi aşıp yanına yaklaştım. Sakin bir sesle sordum; “Neye taktın kafanı?” Arşiv odasının büyülü olup birazdan öldürüleceğimiz senaryosuna takmış olmasın lütfen, çük kadar odada, çıldırmış ve etrafa deli gibi şimşek atıp duran manyak bir Nishi’yi gene çekemem. Hmm, dosyalar? Dosyalarımız? Buna mı takmıştı kafayı? Yani, kafasını meşgul eden bir şeyler olduğunu söyleyip ardından dosyalarımızdan bahsettiğine göre, bu olmalı problem. İyice, iyice yaklaşıp ellerimi yukarı uzatarak yanaklarına koydum. Kızgın veya çirkef olmayan ama kararlı bir ifade ile de cevabımı verdim. Sesimdeki sakinliği bozmamıştım. “Bulmayız.”
Şekli, ifadeyi bozmadan iki üç saniye baktım ki lafım beynine işlesin. “Dosyalarımızla işimiz yok Nishi. Buraya Sukki’nin dosyası için geldik çünkü değil mi?” Derin bir nefes alıp verdim bezgin bir şekilde. Hadi ama! Görevde, görev dışında şeylerle uğraşmak zorunda kaldığımda ne kadar ayar olduğumu biliyor olmalı! Buna rağmen sakin kalmayı başarıp ters tepki vermediğim için bir ödülü hak ediyorum bence. “Hem en fazla, dünyanın en tedirgin ve aşırı sevimli peynir topu olduğunu falan yazmışlardır sana. Kalanında da görevlerinle alakalı sıkıcı şeyler vardır. Ödenmemiş faturan varsa daha da sıkıcı şeyler çıkabilir karşına ki öyle bir durumda da en yakın vergi dairesine gidip birikmiş borcunun olup olmadığını öğrenmen gerekir… Benimkinde zaten bir bok yok.” Cidden yok lan, herif zaten giydiğim ayakkabıyı ne zaman aldığımı bile biliyor, e bir de beni on yaşımdan beri de tanıyor? Ne zaman genin, ne zaman chuunin olduğumu falan da biliyor? İlla beni de karıştıracak oç.”Bana da lanet olası köse yazmışlardır… Bir kere de küçükken Naka’yı çöpe atmaya çalışmışım belki o vardır. Bak ya! Gene nereye geldi konu. Sukki diyorduk! Sukki… Sukki…” Yanaklarını şöyle bir okşadıktan sonra ellerimi geri indirip geri çekildim ve sırıttım. “Şu olaya iyice odaklanıp bitirelim de sukiyaki akalım! Etleri benim, sebzeleri senin!” Hmmm Nishi, seni arsız vejeteryan! Tadını mı sevmiyorsun? Yoksa içinde gizli bir dindar mı var? "Ne? Fark etmem mi sanmıştın?"
“Ben şöyle bir raflara bakayım madem, organizasyonlarla alakalı bir bölüm varsa oralardadır bölükle ilgili zımbırtılar. Neymiş şu Hanzo, yok, Honjo Bölüğü, kim kurmuş niye kurmuş üyeleri kimlermiş bir bakayım. Yalnız önce bir kağıt bir de kalem bulayım ya! Burada var mıdır? Belki kapıdaki chuuninde vardır… Sen de Sukki’yi ara madem. Sadece Sukki’yi.”
Künye İsim Shiomiya Kiyo Yaş16 CinsiyetErkek Element Suiton SeviyeC-Rank RütbeChuunin Alım Gücü2 -FAKİİİİİİİİEEERRRR!!/2 Kullanılabilir GP 32
Eksiklikler/Özürler Yok
Ekipman Matara, "Gama" (蜍) İçerisinde 3 suiton tekniğine yetecek su barındıran, sağlam sızdımaz matara. Ağırmış az. Geyikotu Özü, 50gr. Ufak çiziklere ve yanıklara iyi gelir. Koku Bombası (屁), İkili paket Bazı genjutsu tekniklerinden kurtulmak için özel olarak üretilen bu bombalar, haliyle ileri seviye teknikleri kıramazlar.
Suiton Jousui Ninja gerekli el mühürlerini yaptıktan sonra ellerini kirli bir su birikintisine değdirir. Elini kaldırdığı anda, su birikintisinden arıtılmış ve tamamen içilebilir bir su kütlesi, iki el ile tutulabilecek bir küre şeklinde kullanıcının elinde oluşur. Daha sonra teknik bozulmadan bu su bir matara veya kaba aktarılır. Bilinen tüm hastalık ve zehirler sudan bu yöntem ile ayrılabilir. Suiben Ninja oldukça kısa olan el mühürleri serisini Ushi mühründe bitirir. Mühürleri tamamlamasının ardından kullanıcı elini bir su kütlesinin içine sokar ve ardından suyun içinde avucunu yumruk haline getirecek şekilde sıkarak çeker. Bu sayede kullanıcı suyun içinden uzunluğu, kalınlığı, sağlamlığı chakrası ile oranlı olan bir kırbaç çıkarır. Bu kırbaç her ne kadar sudan oluşmuş olsa da hemen hemen katı bir cisim özelliği gösterir. Bu sayede hedefe fiziksel zarar verebileceği gibi onları bağlama gibi işlerde de bu kırbacı kullanabilir. Kizame no Jutsu Ninja el mühürlerini tamamladıktan sonra bir su kütlesine odaklanır. Odaklandığı su kütlesinden kabaca bir köpekbalığının başına benzer bir şey çıkar ve rakibi yakalamaya çalışır. Bir şekilde rakibi herhangi bir yerinden yakalarsa bırakmaz ve o su kütlesinin olduğu yerde tutar. Teknikten kurtulmak için aktif olarak köpekbalığı kütlesine zarar verip somutluğunu bozmak gerekir.Tekniğin ardından kullanılan su kütlesi kaybolur. Köpekbalığının ısırdığı yerler hasar alır. Niji no Jutsu Ninja el mühürlerini tamamladıktan sonra yere büyük miktarlarda su kusmaya başlar. Bu su, toprak tarafından zor emilir ve ninja tarafından diğer suiton teknikleri için kullanılmaya uygundur. Kullanıcı istediği kadar su kusabilir, ancak ne kadar çok su çıkarmaya çalışırsa o kadar çok süre geçer. Ortalama bir shinobi, 5 saniyede, bir kaç suiton tekniği için gerekli suyu ortama boşaltmış olur. Tekniğin bir diğer formu olarak da, kullanıcı ağzından hemen hemen bir gülle boyutunda bir su kütlesi fırlatır. Bu su kütlesi çarptığı duvar benzeri dikey yüzeylerde kalır ve kullanıcının diğer teknikleri için zemin oluşturur. Rakibe fırlatılırsa herhangi bir etki yaratmaz. Suijinheki Ninja kısa olan el mühürleri serisini Tora mühründe sonlandırır ve derin bir nefes alır. Bu aldığı nefesi hızla dışarıya veren kullanıcı yüksekliğini ve genişliğini harcadığı chakra ile oranlı olacak şekilde su kütlesi püskürtür. Bu su kütlesi özellikle defansif anlamda kullanıcı birçok ataktan koruyabilecek bir yapıya sahiptir. Kullanıcı etrafında su kütlesi olması halinde, bu su kütlesini kullanarak da adeta bir bariyer oluşturabilir. Bariyerin şekli tamamen kullanıcının kullanacağı chakra miktarı ve suyun yapısının el verdiği ölçüde her halde olabilecek niteliktedir. Takonagi no Jutsu Ninja ortalama bir el mührü dizisinin ardından ortamdaki suyu vücuduna çekmeye başlar. Su, kullanıcının sırtında 4 tane ahtapot kolu oluşturacak şekilde birikir. Bu kollar sert ve hızlıdır, kullanıcıya yakın dövüşte yardımcı olurlar. Çeşitli silahları tutabilir ve fırlatabilirler. Kullanıcı etrafında bir kalkan görevi görebilirler ve gelen saldırılara karşı tepki verebilirler. Eğer bir kol ağır hasar alırsa suya geri dönüşür, kolu tekrar yaratmak için ekstra chakra harcamak gerekir. Açık kaldığı sürece chakra yer. Tekniğin ardından kullanılan su kütlesi kaybolur. Bousen no Jutsu Kullanıcı kısa sayılabilecek bir el mühürü dizisinin ardından ağzından çok ince bir su kütlesi püskürtür. Bu kütle, aşırı derecede delici ve kesicidir. Kullanıcı tekniği istediği kadar açık tutabilir. Teknik 15 metreye kadar delici ve kesici özelliğini korur, daha uzak mesafelerde ise etkisini yavaş yavaş kaybeder. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer. Ninpou Kuchiyose no Jutsu - Henüz hazır değil. Jinteki Mayu no Jutsu Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından yatar pozisyona geçer ve tekniği aktifleştirir. Teknik, kişiyi siyah bir ipeksi doku ile sarar. Tamamen sarılan kullanıcı, içeriden dışarıyı görebilir, ancak dışarıdan içerisi görünmez. Kullanıcı dinlenmek veya uyumak için bu tekniği kullanabilir. Doku, yağmur suyunu geçirmez. Kullanıcı istediği zaman Kai mührü ile tekniği bozabilir, bu dokunun yokolmasına ve kullanıcının içinden çıkmasını sağlar. Doubutsuhen no Jutsu Kullanıcı ortalama bir el mührü dizisinin ardından yakındaki bir hayvan ile göz teması sağlar, ardından o hayvan ile konuşabilir hale gelir. Her bir hayvanın kendi kişiliği vardır ve kullanıcıya itaat etmek veya sordukları sorulara cevap vermek zorunda değildirler. Teknik 5 dakika kadar aktif kalır, ardından kullanıcıya uyguladığı stres yüzünden 15 dakika kadar tekrar kullanılamaz. Göz teması kurulan dışındaki başka bir hayvan ile konuşulamaz.
Shinshouki Stili, C-Rank Bu seviyede kullanıcı temel akrobasi bilgilerini öğrenir ve akrobatik hamleler yapabilmeye başlar. Bu hamleleri momentum kontrolü ile birleştirdiğinde çok büyük efor gerektiren akrobatik hamleleri çok az bir kayıpla uygular. Kullanıcının zıplayarak veya çevresel yükseklik farkını kullanarak yaptığı hamleler daha etkili ve daha az yorucu olur. Shinshouki Tekniği, Kage Buyou, C-Rank Kullanıcı, rakibi havaya fırlatmak için akrobatik bir tekme hamlesi kullanır. Bu özel hamle ile rakip 3 veya 4 metreye kadar havaya gönderilebilir. Ardından rakip kendi akrobatik yeteneğini kullanarak havaya zıplar ve havada rakibin hemen altında konuşlanır. Teknik burada son bulur, ancak kullanıcı bu noktadan sonra diğer Shinshouki Taijutsu tekniklerini kullanabilir veya havadaki korumasız rakibine beklemediği bir yerden saldırı yapabilir.
Nishi: Kiyo'nun zelzenişlerine (?) rağmen kendi dosyalarınız buluyor ve çıkartıyorsun. Bir kaç sayfadan oluşan, delikli kağıtların takıldığı aşırı basit bir dosya. İlk sayfada profiliniz bulunuyor, ilk ninja lisansınızı aldığınızda sizler adına çıkartılan kartın bir kopyası yani. Sayısal değerlerle istatistikleriniz not edilmiş.
Lâkin Nishi'nin zihinsel sorunlarıyla alakalı bir şeyler yazmamakta. Çıkılan görevlerin kısaca raporları bulunuyor, ayrıca köyün size yaptığı aylık ödemeler de ekte durmakta. Çok fazla oyalanmadan yerine koyuyor ve Sukki'yi aramaya başlıyorsun, lâkin bulamıyorsun.
Kiyo: Kapının önündeki görevliden not defteri ve kalem alıyorsun ve birlik adına bir döküman aramaya başlıyorsun. "Yapılanmalar" adı altındaki bir dosyanın içinde, çeşitli zamanlarda kurulup dağıtılan bölüklerin raporları ve kayıtları var. Tabii bunlar hepsi değil zira köyün yaptığı bir çok gizli harekâtın raporları tutulmuyor, hele muhtemel olarak kısa süreli kurulmuş bir bölük ise olması bile şans. Bu tarz şeylerin dökümanlarını tutmak casus operasyonlarına davetiye çıkarmak gibi. Fakat yasal dayanağa ihtiyaç duyan bölükler ve harekâtların kayıtlarını maalesef köy tutmak zorunda.
Şanslısınız ki Honjo da onlardan biri imiş. En azından öyle düşünüyorsun, zira dosyanın içinde sadece "dizin" kısmında ismi geçmekte. Onun dışında dosyanın içinde bulunmuyor. Sayfalar çıkarılmış olmalı.
Kafamı neye mi taktım? Kiyo yanıma yaklaşıp bunu sorduğunda gözümün tekini ovuşturmakla meşguldüm. "Önemli bir şey değil, paranoya krizi de değil. Neden aklıma bu kadar takıldı bilmiyorum, boşver." diye cevapladım. Benim bildiğim, deliler ve şizofrenler böyle sik gibi şeyleri kafalarına takıp düşüne düşüne deliriyorlar. Benim yolum da oraya doğru ilerliyor. Sonunda delirip tüm hayatımı sikmek istemiyorum ama annemi düşününce... En azından ailesini falan bok etmemiş. Belki de aşırı bir psikopatlığımız yoktur. Gene de kafayı daha fazla yemek istemiyorum. Açıklamam gerekirse, benim annem belli bir kırılma noktasından sonra içindeki sevgiyi tamamen kaybetti. Yani ben öyle düşünüyorum. Babam onu aldattıktan sonra da bir daha eskisi gibi olamadı. Şuan ise onu bırakıp gittiğim için benden nefret ettiğine eminim. Kardeşime de bir köle gibi davranıyor. Hatta daha iyi anlamanız için şöyle diyeyim, evin en parlak çocuğu olan abim gidip anneme yavşak yavşak hareketler yaptığında bile annemin yüzü gülmez. Her zaman çatık kaşları ile kendi dünyasındadır. Bana bir şey dediğinde de onu terslerim çoğunlukla çünkü uğraşılacak gibi değil. Buradan da anlıyoruz ki, psikolojik bozukluklarım genetik olarak annemden geçmiş. Sonumun onun gibi olmasından çok korkuyorum. Umarım gelecekte kendimi, evimde her şeyin sağını solunu süngerle bağlamış, kendimi insanlardan izole etmiş bir şekilde bulmam.
Ben bir anda böyle kendim için endişelenmişken Kiyo'nun sadece göreve odaklanalım düşüncesini tabi ki sikleyemedim. Onca zamandır görev arkadaşım, bu yüzden tabi ki biliyorum bu halini. Görevlerde baya bir ciddileşiyor. Yani, elinden geldiğince ciddileşiyor. Şimdi de diyor boşver dosyaya bakma. Cevap vermeden yanından ayrıldım. Arşivin içinde ilerleyip dosyaları şöyle bir taradım. Sukki... Tenjou Sukki...Ne yazık ki dosyaları tararken ilk elime geçirdiklerim Shiki Nishiyama ve Shiomiya Kiyo oldu. Üzgünüm Kiyo.
Dosyalar oldukça sikik bir şekilde işlenmiş. Garip bir kart yapmışlar, istatistik çıkarmışlar. Diyor ki Nishi senin gücün... "İki mi?" Biraz sesli yakındım galiba ama 2 güç ne lan? Dosyaları kucağıma bırakıp yumruğumu sıkıp kolumdaki kaslarımın belli olmasını sağladım. Sonra da mıncırdım bunları. Tamam, taijutsu adına bir sik yapmıyor olabilirim ama doğuştan yapılı bir tipim. Doğuştan gelen bir gücüm olmalıydı bence. 2 miymiş o güç? Ne sikindirik bir istatistik lan bu? Kiyo'nunkini açıp kendiminkinin yanına koydum ve şoklar üstüne şoklar sayın seyirciler. 8 güç ne lan Allah'sız?!?! Şimdi bu güreşseniz Kiyo seni parça pinçik eder mi demek? Sıcak bastı. Öf Kiyo'nun beni becerdiğini falan hayal ettim de... ULAN! OF!! "Senin kondisyon daha iyi qanqa daha uzun gidersin ondan sen beceriyon." dedi kafamdaki Kamita. Doğru lan. Zaten zekada çakmışım. Öf cidden bakmasaydım keşke bu dosyalara, şimdi mal mal şeyler hayal edip kafamın içine sıçacağım. Devamındaki görev raporlarına da şöyle bir baktıktan sonra "Kiyoo! Al bak şunlara." diye bağırdım. Tamam hani bakma dedi ama baktım, bir de saklayacak değilim. Biraz bozulur eder ama aramızda gizli saklı kalmamış olur. İstemiyorum öyle olmasını çünkü. Dosyaları uzattım buna "6 olan potansiyeline sokayım." dedim. Neyse ki psikolojim hakkında bir rapor yok dosyamda.
Gidip Sukki'nin dosyasını bulmayı, gücünü ve kondisyonunu kendiminki ile karşılaştırmayı, sonra da şu kolunu bacağını kaybettiği görevin raporunu bulmayı düşünüyordum ki tahmin edin ne oldu? Tenjou Sukki diye bir dosya bulamadım. Kaşlarımı çatıp belki de Sukki soyadıdır diye bir teori kurup ona da baktım o da yok. Hayda... Ne yani bu katil buradan dosyasını da mı aldı? Belki de gerçek adı değildir? Öyle olsa bizim sapık Kozo sınavını falan nereden bilecek. Demek ki bu isimle sınavlara girmiş bu karı. Katil dosyasını buradan aldıysa kayıtlarda buraya giriş evraklarını imzalamış olması gerekir. Bu da bir başlangıç sanki? Gidip girişteki adamla konuşmalıyız. Tabi ilk Kiyo'yu bilgilendirmeliyim. "Sukki'nin dosyası yok." Oldukça açık oldu.