Sinyale aldırmadan partnerinin fırlaması şaşıtrmıştı Miyazawa'yı. Aklında ne var diye düşünmeden edemedi. Yaptığı hareketler saçmaydı. Direk at arabasının önüne atlaması, sürücünün dikkati yüzünden kazayla sonuçlanmamıştı. Tek bir shinobi koca konvoyu durdurmuştu. 2-3 kelam etti konvoydakilere. Ardından bir patırtı koptu. Durdurulan arabanın içinden bir şey çıkmaya çalışıyordu. Kapıyla olan savaşının ardından aşağı indi. Miyazawa'nın gördüğü kadarıyla epey iri ve cüsseli bir ishi shinobisydi. Bu ona yetmişti. Sonuç olarak kayda değer biri değildi. Ne bir elçi ne de Kakuremichi. Sadece bir shinobi.
İlgisini kaybeden Miyazawa gitmek istiyordu. Ancak onu orada tutan başka bir şey vardı. Partneri... İçeriden çıkan insana benzemeyen shinobi partneriyle pek yakın görünüyorlardı. İyi oldu diye düşündü. Yalnız devam etmesi daha iyiydi. Hem ona karışacak hem de gereksiz sosyal ilişkiye girecek birini istemiyordu. 2 3'ten iyi olabilirdi ama 1'in yerini asla tutamazdı. Son bir kez daha konvoya bakarak devriyeye kaldığı yerden devam etti. İlk halkanın yarısı bitmişti. Kalan yarısının pek vakti yoktu. Daha sonra 2. halka, daha sonra 3. halka...
En kötü ne olabilir diye düşündü. Partnerinden olaydan dönememesi gibi bir ihtimal de vardı. Bir şey olmazdı. Sonuç olarak devriye beraber alınsa da beraber teslim edilmezdi. Genelde birlikler daha hızlı bitirebilmek için ayrılır ve buluşur. Yine ayrılır ve yine buluşurlardı. Bu da ondan farklı olamazdı. Derin bir nefes alıp gözlerini kapattı. Zihni bulanıktı, onu açmaya çalıştı. Gözlerini açtığında halkanın ikinci yarısına başladığını gördü, partnerini orada bırakıp gitmişti.