Bir cinayeti nasıl çözersiniz? Eh, bu iş için eğitilmiş olup olmamanız pek önemli değil. Ben de, bu konuda spesifik bir eğitim almadım, ama işte buradayım; olası dedektiflik kariyerime referans kasıyorum! Tekrar soruyorum, bir cinayeti nasıl çözersiniz? İpuçlarını birleştirerek, onları anlamlandırmaya mı çalışırsınız? İstatistikleri kullanarak, en muhtemel (ve sıkıcı) tahminleri mi yaparsınız? Maktulün özellikleri ve geçmişine göre, onun kimi öldüreceğini mi öğrenirsiniz? Şimdi, tüm bunları unutun. Jounin gelmeden önce, maktulün yakınları mekanı basmadan önce... Takribi olarak bir saatim var. Belki de yarım saat!.. Şimdi, tekrar soruyorum. Teknik analiz gerektiren verileri, kurbanın özgeçmişiyle ilgili verileri ve hatta istatistikleri bile kullanmadan... Sayılı dakikalar kala, bir davayı nasıl çözerdin?
Cesedin elleri kesilmişti. Katananın ise, tutacağına yakın tarafı, kanlanmıştı. Niye? Yakın mesafeden, katana ile, öldürülmüştü. Belki refleks olarak, katana bedenine iyice saplanmadan, onu tutmaya çalışmıştır. Belki de, saplandıktan sonra, aldığı darbe ile onu çıkarmaya çalışmıştır. Ölen adamın son düşüncesi... Heh! Kim bilir neydi? Kim bilir, o son an... O son saniyede, ne olmuştu, ne hissetmişti. Ölümü merak ettiğim yoktu, sadece... Sadece o son düşünceler, katili biliyordu. Ben bilmiyordum!
Devam ettim incelemeye, ipuçlarını kovalamaya... Daha hiçbir şey bitmemişti ki? Bir sürü ipucu olabilirdi! Aklıma gelen ilk -potansiyel- ipucunu kovaladım, katilin nerede olduğu... Tam bulunduğum noktada, maktulün burnunun dibindeydi. Nasıl birisiydi şu katil? Sırtında Katana'sı, bir shinobi kadar sessiz ayakları ile... Her yerde kanıtlar bırakarak cinayet işliyordu? Adamın dibine kadar gelerek, Katana'yı saplamıştı. Fakat hangi shinobi, bu noktadan sonra, tuvalete giderdi ki? Hayır, doğru soru bu değil! Hangi shinobi, ayaklarının iz bıraktığının bilincinde olmazdı ki? Gizlilik, kimilerimiz yaptığımız mesleğin düzenine aykırı olsa da, shinobiliğin temel şartlarından biriydi. Ninjalık... Eğer katana taşıyan, sessiz ayaklarla rakibine yaklaşan adam shinobi değilse... Neydi?
Sonuç çıkaramamıştım. Neyse, daha oyun bitmedi ki? Tuvalet vardı sırada! Diğer iki cengavere takılmadan, ki onlar da kendi çaplarında yardımcı olmaya çabalıyorlardı, tuvalete doğru ilerledim. Kulpta, bir elin bıraktığı, kan lekesi... Bizim ölü adamın da eli kesilmişti? Ölü haliyle kalkıp, tuvalete mi gitmişti?
'İmkansız olanı ele, Masshi. Geriye kalan her şey için, aklını imkansız aç!'
Kulptaki kan izine dokunmadan, dikkatlice, kapıyı açtım. Işıklar kapalı... Daima ışıklar kapalı oluyordu, şu evde... Neden? Daha sonuca ulaşmak için çok erken, çok erken, çok!
Ufacık evin, artık imkansız boyutlarında ufak olan, tuvaletine varmıştık. Sıradan bir tuvalet... Aynadaki kan izi hariç! Giderlerinde kan biriken duş hariç! Tekrar düşünelim. Katana ile rakibimin kalbini deldim. Yüzüme ve göğsüme, kan sıçramış olmalı. Hadi ama, tüm cinayet dizilerinde; bir yerlere kan sıçrıyor. Katana ile birinin kalbini deştiğimizde, tüm dedektiflik dizilerindeki gerizekâlıların çözebileceği bir şeyler vermiş oluruz... Tüm suratımızın ve göğsümüzün kan ile kaplandığı bir şey vermiş oluruz. Hatta belki de, ELLERİMİZ bile kana bulanmalıydı.
Hepsi bu kadar... Tüm bulduğum ipuçları bu kadar. Cevap, oralarda bir yerlerde olmalı...
Gerisin geriye çıktım, tek odaya geri döndüm. Gözlerimi kapattım. Düşündüm. Çok az vaktimin kaldığını hissediyordum. Birileri gelecek ve benim yerime çözecekti. Düşünelim. Sıfır anında... Adam, göğsünden, Katana ile öldürülmüştü. Bunu devriyeler farketmişti. Devriyeler genellikle, bir kaç kişilik ekiplerden oluşuyodu. Muhtemelen, Musashi ve arkadaşı olayı görmüştü. Musashi kalmış, diğeri ise yardım çağırmaya gitmişti. Peki nasıl? İçerisine hiç 'dokunmamış' olmaları gerekiyordu. Prosedür böyleydi, biz birazcık içine sıçmış olsak da... IŞIKLAR KAPALIYDI! Musashi ve arkadaşı, kapalı ışıklara rağmen, göğsünde katana ile duran adamı nasıl görmüşlerdi? Belki de hiç bir zaman, 'arkadaşı' olmamıştı. Sadece Musashi'ydi? Adamın çığlık atmaya bile vakti olmamış olmalıydı. Çığlık atsa, onu ve katili suç üstü yakalarlardı. Ama yo hayır, karanlık odadaki adamı görmüşler ve içeriye girmişlerdi. PEKİ İÇERİYE NASIL GİRMİŞLERDİ? Amegakure'de daima yağmur olurdu. Daima karanlık olurdu. Odaların ışıkları daima yanmalıydı, eğer içerileride birileri varsa. Camlar ise sıkı sıkıya kapalı olmalıydı. Musashi ve ekibi, nasıl içeri girmişti? Eğer kapıdan girdiyseler, cesedi nasıl gördüler? Eğer camdan gördülerse, camı kırmadan, içeri nasıl girdiler? Muhtemelen açık olan ışıkları, neden kapattılar?
İlerle, ilerle... İmkansızı ele ve ilerle.
Katana olay yerindeydi. Ama saçma sapan ipuçları vardı. Katana'yı olay yerinde bırakmak? Kandırmaktan çok, vakit yokmuş gibi görünüyor. Kanlı bir katanayı temizlemek mi? Kanlı ayak izlerini temizlemek mi? Kanlı el izlerini temizlemek mi? Hoş, bunu hiç düşünmemiştim. Eğer üstümüz başımız kan içinde kalıyorsa, duvara kadar soktuğumuz katana ve dolayısıyla bizim ellerimiz de kanlanmış olmalı. Katilin elleri de... Her neyse! Katili anlayabiliyorum. Benim gibi, onun da az vakti olmuş olmalıydı. Katana'yı geride bıraktı, ayak izlerini örtecek vakti yoktu. En kesin ayrıntıyı ortadan kaldırdı, kendi üstündeki kan lekelerini... Duşa girdi ve üstünü başını yıkadı. Amegakure'de daima görüş açısı kötüdür. Karanlıkta, ıslak kıyafetleri ve yıkamaya rağmen kalan kan lekelerini GÖREMEYİZ. Hele hele, üstünde YAĞMURLUK varsa?
"Katil kesinlikle planlamamış. Adam evinde ölmüş. İki ihtimal var... Birincisi, planlanarak; tamamen bizi kandırmak için bırakılan ipuçları. İkincisi ise, tamamen hazırlıksız işlenilen cinayet. Katil öfke krizi yada daha farklı bir moda girdi. Peki, kapıda niye hasar yok? Camdan girecek değil ya. EVET! CAMDAN GİRECEK DEĞİL YA? Musashi, daima yağmur yağan eve nasıl girdi? Camları kapalı olmalıydı. Işıklar açık olmalıydı. Ancak, üstündeki kan lekelerini yıkayıp, bunları yağmurluğuyla kapatmaya çalışıp; her şeye karşı ışıkları da kapatmadıysa! İzleri kapatacak vakti yoktu. En büyük şeyleri kapattı ve biz gelince, ortamdan hemen, ayrıldı! Yada şöyle düşünün... Katil kapıdan girmediyse, nereden girdi? Kapıda bir hasar göremiyorum. Kapıya hasar vererek girse, ölü adam bunu duyar ve kapıya giderdi. Ama yo, hayır. O cama bakan duvarda ölmüştü. Camdan, metal platformlardan girmiş olmalılar. Zira platform ile ev, paralel. Evet... Tamamen yanılıyor olabilirim. Katilimiz...
Derince bir nefes aldım.
"Katil Musashi."