Heykelin çevresine baktığımda ilk dikkatimi çeken şey, heykelin altına çakılı olan bir plakanın sökülmüş olduğuydu. Bu mesele bende daha büyük bir merak uyandırdı doğrusu. Bir kaç kitaba bakmak ve heykel hakkında bir şeyler bulmak iyi olacaktır bence. İncelememe devam edip, gözlerimi yukarı doğru kaldırdığımda ise çocuğun gözlerine, saçlarına takıldım. İlginç bir saç stili vardı ve ağlamaklı bir surata sahipti. Bu garip suratı gördüğüm anda için burkulmuştu. Acaba daha önce bu heykele, bu kadar anlamlı bakan birisi oldu mu?
Tekrar kafamı çevreme döndürdüğümde insanların umursamaz bakışları çarptı gözüme. Hiç biri heykele bakmıyordu bile neredeyse. Umursamaz, pislik insanlar! Birisinin iç dünyasını anlamaya çalışıyorlar mı acaba? Belkide ben derin düşünüyorumdur? Heykelin elleri ise göğe doğru açılmış bir vaziyette... Bu hüzünlü suratıyla ancak bir şeyleri arzuluyor olabilir. Yağmur mu? Yağmur köyünün, tek yağmur almayan noktasında böyle bir heykel ha? Çok ilginç.
Bir yandan düşünüyorum da köy hakkında ne biliyorum ki? Daha önce nasıl bir yerdi? Buralara nasıl geldi? Bütün bu köyün geçmişi neden bu kadar saklanıyor ki? Aslında hiçte araştırmadım. Şuana kadar köyün geçmişine ilgi bile duymamıştım. Ama bu heykelde beni çeken bir şeyler var. Köyden ne kadar haz etmesem de, insanlarını ne kadar sevmesem de bu heykelle aramda bir yakınlık hissettim. Bu mevzuyu ileride araştırmak için rafa kaldırıyorum. Tam Yubo atarlanmaya, bağırıp çağırmaya başlamıştı ki birden heykelin alnına bir damla su düştü. Bu yağmur damlası oradan aşağı kaydı ve heykelin tek açık gözüne girip, oradan bir yaş misali aktı. Of! Neredeyse kopamıyorum. Burada iç huzurumu buldum sanki.
Ama benim pislik arkadaşım beni rahat bırakmadı ve kolumdan tutarak görev yerimize götürdü. Yolda Yubo'ya "2 dakika sabredemedin!" diye çemkirdim. Ama sonunda köy meydanındaki ilk durağımıza gelmiştik. Parşomeni masada oturan adama uzattığımda dudak altından ufak bir laf işittim. Herif bana laf çarpıtıyordu. O anda ise gözlerim hala heykelin görebildiğim kısımlarındaydı. Kafam tamamen orada kalmıştı. Fakat adamın söylediğinden sonra "Tch..." diye isyankâr bir ses çıkarcak ve kafamı çevirip sadece nöbet bölgesinden çıkacağım. Bu aptal herifle laf dalaşına girmeme gerek yok nasıl olsa oturduğu yerden öteye gidemeyecek kadar düşük bir zekaya sahip. Neden sinirlendim ki şimdi? Hah! Unutmamak lazım tabi Amegakure'deyim, nasıl sinirlenmem?