[Ame] Rutin Devriye II

[GM - Naruto]

Kararını verip yönünü hızla tersine çeviriyorsun. Şüpheleri olayın üstüne çıkarken, kurguladıklarına olan inancı ile ikilinin peşine düşüyor. Hızla geldiği yöne doğru koşmaya başladığında ilk dikkatini çeken şey, partnerleri Kane ve Hisoka’nın, kendi bıraktığı noktada olmadıkları görmek oluyor. Platformun yapısını düşününce, onların senin hemen arkanda olmaları gerekiyordu. Geriye doğru gitmiş olsalar bile, kısa bir süre sonra önünde belirmeleri gerekirdi. Ancak ikisi de sanki hiç olmamışlar gibi… Kafanda partnerlerinin senin önünde olabileceği düşüncesi varken, kısa bir sürenin ardından ise iki kişiyi yakalıyorsun. Bu aynı zamanda sana partnerlerinin de gerçekten yok olup gittiklerini gösteriyor. Platformun üstünden adamlara şöyle bir baktığında ikisinin de siyah kıyafetler giydiğini görüyor. İkisini de yağmurdan koruyan şapkaları bulunuyor. Üstündeki kıyafetler bir shinobinin kıyafetine benzemiyor, ancak aynı tarz ve renkte kıyafetler, bu ikilinin bir gruba veya organizasyona bağlı olduğu düşüncesi doğuruyor kafasında. Platform yerden 20 metre yukarıda ve adamlarda olabildiklerince hızlı koşuyorlar. Onların bu hızın, onların sıradan insanlar olmadığını da gösteriyor sana. Platformdan adamların üstüne atlama gibi bir hareket yapacak olursan da bunun ne kadar başarılı olacağı konusunda ciddi şüphelerin var. Zira bu hızdayken onları atlayarak yakalamak epey zor görünüyor.

Kapalı konu

Kazuki Hisoka ve Benjiro Kane görevden çıkarılmıştır. Daiki onlar ile göreve başlamıştır, ancak GM mesajında da belirtildiği gibi şu an onları görememektedir. Başlarına ne geldiğini bilmemektedir. Yani onlar hiç olmamış gibi devam etmeyecek konu. Ayrıca ilk kez GM ile birebir konu yürütecek oyuncu oldun, şimdi bunu sitenin ilklerine yazabilirsin.

[Kikaru Daiki]

Bir hayalet... Hatta iki adet. Hemde birer shinobi kılığında. Kimdi bunlar? Elbetteki Daiki'nin görev arkadaşlarıydı. Daiki, yanlarından uzaklaştığında Daiki'nin peşinde gelmeleri gerekirdi onların. Peki neredeydiler? Daiki arkasına baktı, yoktular. Tıpkı bir hayalet gibi görünmüş, konuşmuş, yok olmuşlardı. Belki de kafasında fazla kuruyordu Daiki. Takım arkadaşları belki de Daiki'nin önüne geçmişlerdi. Evet, evet Daiki'nin önüne geçmiş olmalılardı, bu nedenle de yoldaşları gözükmez olmuştu Daiki'nin gözüne. Bu teoriye tutunmalıydı Daiki, aksi halde aklını kaçırabilirdi.

Şüphelendiği kişilerin peşine takılmıştı ve onları sonunda yakalamıştı. İki shinobi ise hala gözüne gözükmemişti. Bu da Daiki'nin aklında 'acaba deliriyor muyum?' sorusunu bırakmıştı. Deliriyor muydu Daiki? Biri sessizce insanları izleyen diğeri ise sıcakkanlılıkla Daiki'ye selam veren iki hayalet miydi gördükleri? Yoksa zihninde yarattığı birkaç karakter miydiler? Bunlar büyük bir soru işareti şeklinde Daiki'nin kafasının içinde yer almaya devam edecekti. Fakat Daiki bir iş üzerindeydi ve deliriyor olsa bile bu şimdi sorun etmesi gereken bir şey değildi. Esas soru, 20 metre aşağıya nasıl inilir idi. Daiki koşmaya devam etti. Zihnindeki düşünceler kadar hızlı adımları vardı Daiki'nin. Yinede zar zor yetişebilmişti bu iki kişiye. Bunlar ki kara kıyafetlere bürünmüş olanlar, tıpkı bir shinobi gibi hızlı ve düzenli koşuyorlardı. Yinede aynı kıyafetlere sahip olmaları ve Daiki gözünde en büyük şüpheli olmaları Daiki için yeterliydi. Bu iki kişi ne pahasını olursa olsun yakalanacak ve Daiki'nin engin zekası tarafından sorgulanacaktı. İşte o anda tekrar şu soru akıllarda canlandı. 20 metrelik bir yerden aşağıya nasıl inilirdi?

Daiki aklını çalıştırdı, kafasında bir plan tasarladı. Saniyeler içinde kurulmuş bir plandı bu. İşe yarar mıydı bilinmez. Fakat denemeliydi Daiki. Yakında bulduğu bir binanın balkonuna atlayacaktı. Oradan ise, bir alt katın balkonuna. Bu yolu izleye izleye en aşağıya doğru inecekti. Fakat yinede bir sorun oluşacaktı. Yapacağı bu hareket Daiki'nin oldukça geride kalmasına neden olacağından iki kişiyi elinden kaçırma payı vardı. İşte bu yüzden yere indiği anda elinden geldiğince hızlı bir şekilde el mühürlerini yapacak ve

"Raiton no Yoroi!"

Diye bağıracaktı. Vücudunun her bir kısmına akan kanı gibi akan elektrik ile oldukça hızlanacaktı. Amacı iki kişiyi yakaladıktan sonra önlerine geçerek jutsusunu kapatmak ve kılıcını çıkararak "Durun, ruhumu şüpheyle dolduran siz ikiniz yerinden oynatılmaz bir kaya gibi sabit durun!" demekti. Jutsusunu kapatmayı unutmamalıydı, çünkü unuttuğu taktirde harcaması gerektiğinden de çok çakra harcardı.

Out: Biraz kalitesiz oldu,üzgünüm ama gerçekten aşırı yorgunum şu an.

[GM - Naruto]

Kafandan tam olarak da istediğin şekilde geçirdiğin planını uygulamaya koyman çok da uzun sürmüyor. Platformun yakındaki bir balkona atlaman, daha sonra alt katlara inmen… Hepsi kusursuz şekilde gerçekleşiyor. Aynı zamanda ikilinin gerisinde kalmış olman konusundaki düşüncelerinde gerçeğe dönüyor. Gecenin karanlığına sığınan iki kişiyi gözlerin göremez bir hale geliyor ve sen de Raiton no Yoroi’yi aktif hale getiriyorsun. Bu sayede çevrende mavi elektrik akımı hareketlenmeye başlarken, bir fener gibi de parlamaya başlıyorsun. Oluşan binlerce kuşu andıran ses kulaklarına daha ulaşamadan koşuna başlıyorsun.

Kısa bir sürenin ardından kovaladığın ikiliyi görüyorsun. Ancak Raiton no Yoroi’nin sesi onlara da ulaşmış olmalı ki içlerinden bir tanesi arkasına dönüyor. Yüzünü tam net seçemesen de vücut hareketlerine bakarak adamların korkuya kapıldığını söylemen mümkün. Hız konusunda ise senle yarışabilecek konumda da değiller. Bu sayede çok kısa bir süre sonra adamların yanından hızla geçiyorsun ve onların tam önünde duruyorsun. Seni önlerinde gören adamlar daha sen konuşmadan oldukları yerde çakılı kalıyorlar. Tekniğini kapatıp katananı çektiğin anda konuşmaya başlıyorsun ve karşılık olarak ikili doğruca yere kapanıyorlar. Adeta önünde secde eder vaziyette duran adamlardan senin soluna düşeni “Bizi bağışlayın! Korkudan ne yapacağımızı bilemedik!” diyor. Diğerinin ise ağlamaya başladığını çıkardığı seslerden anlaman mümkün.

[Kikaru Daiki]

Binlerce yıldırım sanki tek bir bedene çarpıyormuşcasına elektrik ile dolmuştu Daiki'nin bedeni. Bir yıldızın göklerden sıkılıp yerde gezmesi gibi parıldayarak koşuyordu Daiki.

Kısa bir sürede yakalamıştı iki kişiyi. Korkuyla titriyorlardı. Ah şu bahtsız insan zihni, sen ki gökleri yere ateşlerle zımbalarsın şu korkuların olmasa. Ama korku tutar seni, fazla kapılırsan kölesi eder seni. Zihnine işkence eder, ele geçirir seni. Korkma hiçbir şeyden. Aç cesaretinin vanasını, bırak aksın ruhuna cesur biri olmanın avantajları. Yok edin korkaklığı gökleri saran tanrılar. Ne bir köpek kullansın bu korkaklığı başa geçsin, ne de bir zeka küpü korkuyla dolsun yerlerde sürünerek harap olsun.

Korkular ki şu an Daiki'ye karşı bu tavırları takındırtanlar, Daiki'nin koltuklarını kabartmış, karşısındaki iki zavallıyı kölesi sandırtmıştı. Hizmetçisiyle konuşan bir efendi gibi konuşacaktı artık Daiki.

"Anlatın olanları,korkak mahlukatlar. Nedir bu karanlıkta saklanmalar , panikle kaçmalar? Bir suç mu işledi o pis elleriniz?! Eğer öyleyse hazır edin kendinizi bahtsız bir kadere, Amegakure zindanlarında çürüyüp gitmeye!"

[GM - Naruto]

Ağzından cümlelerin katı ve merhametsiz bir şekilde çıkarken, seninle konuşmaya başlayan adamın da ağlamaya başladığını görüyorsun. Karşında duran iki kişinin aciziyeti seni sonsuz bir güç ile sarmalıyor gibi hissettiriyor. Bu yüzden de ifadendeki katılık daha da artıyor ve gözlerin adamların kalplerini dağlarcasına yakıyor. İkili bir müddet senin soruna cevap veremiyor ağlamaktan. Bu durumda senin sinir kat sayının artmasına neden oluyor. Basit bir soruya bile cevap veremeyen süprüntülerle uğraşmanın vakit kaybı olduğunu düşünüyorsun. Onları zindanlara göndermek yerine şuracıkta öldürmenin çok daha doğru olduğu hissi ile yanıp tutuşmaya başlıyorsun. Fakat yine de kendine hakim olmaya çalışıyorsun. En azından adamların ağzından birkaç kelime dökülene kadar onların değersiz canlarını, değersiz bedenlerinde biraz daha ızdırap çekmeleri için bırakmaya karar veriyorsun.

Bu bekleyişin çok uzun sürmüyor. Seninle konuşmuş olan adam biraz kendini toparlamaya çalışırken, hala daha gözlerinden yaşlar geliyor. Ancak yine de "Bizler shinobiyiz. Ben ve arkadaşım henüz daha geniniz, bu yüzden de çok güçlü değiliz. O yüzden de kaçmayı tercih ettik, ölmekten korktuk." diyor hıçkırıklarla böldüğü konuşmasında. Adamın bu cümleleri şu an için senin olayı anlamanı sağlamıyor elbette. Bu sebeple de konuşmak yerine, kaşlarını biraz daha çatarak adamlara bir adım atıyorsun. Bu attığın adımla birlikte adam "Oradaki herifler kadının birini sıkıştırmıştı. Onu soymaya çalışıyorlardı. Arkadaşlarımla oradan geçiyorduk ve kadına yardım etmek istedik. Ama adamlar çok fazlaydı. Kadın bizden yardım dilenmeye başladı, biz de öne atıldık. Ama bu yanımdaki dışındaki bir arkadaşıma bıçak sapladılar! Oracıkta yere düştü. Kadın çok korktu. Adamlar da biraz çekindiler. Biz de bu arada ortalıktaki kargaşadan yararlanıp kadının çantasını aldık. En azından adamlar bizim peşimize düşer, kadın kurtulur, biz de Daichou Binası'na kadar gideriz, adamları orada shinobiler yakalar diye düşündük. Senin de peşimizden gelen adamlardan biri olduğunu sandık!" diyor, uzunca sayılacak konuşmasındaki hıçkırık sayısını bir öncekine göre azaltmaya çalışırken. Adamın bu anlattıkları ise senin beynini allak bullak ediyor. Doğru olduğuna inandığın bir şeyin tamamen farklı bir gerçeğe sahip olması karşısında yıkılıyorsun bile denebilir. Fakat bu adamların gerçeği söyledikleri konusunda şüphelerin yok değil. Hatta bu şüphe bir adım ileri gidiyor ve onların yalan söylediğini bile düşünüyorsun. Bu yüzden onları utandırmak istiyorsun delicesine. Her şeyi bildiğini onlara ispat etmek istiyorsun.

Bu turda olayla ilgili düşünceni adamlara eksiksiz bir şekilde anlatmak zorundasın.Anlattıkların adamların yalan söylediği ve olayın sebeplerinin bu iki kişi olduğu konusunda olmak zorundadır. Bunun yanında istediğini yapabilirsin, ancak kendince doğru olan olayı eksiksiz bir biçimde anlatmalısın.

Out: Karakterinin eksiklikleri konusunda imzanı düzenlersen sevinirim. Her defasında takıntının ne olduğuna bakmak 4 tık kadar kolay olsa da, zahmetli geliyor da.

[Kikaru Daiki]

Korku ile titreyen iki aciz ruh Daiki'nin karşısında bir bebek gibi ağlıyorlardı. Shinobi olmayı hak etmeyen hatta shinobiliğin adını lekeleyen bu iki salak zihin Daiki'yi kandırmaya çalışıyordu. En azından Daiki için durum böyleydi. Daiki'ye göre onlar timsah gözyaşları döken iki çakaldan başkası değillerdi. Belki de söylediklerinde sonuna kadar haklıydılar, belki de ciddi anlamda korkmuş iki adet morondu Daiki'nin karşısındakiler ama Daiki'nin kafasındaki plana göre böyle bir şey mümkün değildi. Onlar hırsızlık yaparken birini öldüren iki zihin özürlüydü.

"Ah şu gösterişsiz sülükler. Cehaletin esiri olsalar bile kendi düşündüklerini gerçek sayar, esas gerçeği görmezler. Bir kadını para uğruna öldürür, yüzsüzce hikayeler uydurur suçu hayali adamlara atarlar. Sizi siz yapan ruhlarınız toplansın bir kazanda. Pişirilip önüne atılsın aç köpeklerin. Boş zihinlerinizin hak ettiği en güzel son olur pis itler tarafından öldüresiye yenmek. Verin elinizdeki çantayı, verin alnınızdaki şanlı alınlığı ve verin size bahşedilmiş olan o birkaç ekipman parçasını! Zekamı sorgulamanın bedeli ellerimden gelecek bir ölüm olsa dahi sizin kadar beyinsiz, sizin kadar iğrenilesi iki cahil hak etmez benim ellerimden gelen ölümü. Biraz olsun düşünebiliyorsanız terk edin burayı! Dağlarda kuşlara yem, denizlerde köpek balıklarına yemek olun! Eğer görürsem sizi bu güzel köyde cesaretinizi taktir eder, kendi ellerimle saatlerce süren işkencelerle öldürürüm sizi!"

Diyecekti Daiki. Eğer daha az sinirlense elini kana bulardı. Yinede o kadar sinirlenmişti ki Daiki o iğrenç varlıkların katili olarak anılmayı aşağılanma olarak göreceğinden öldürmemişti onları. Dışarından bakıldığında bir hırsızlık gibi görünecek olan şeyi Daiki kendi zekası uğruna hiç düşünmeden yapmaya çalışacaktı. İki salağı ölümle tehtit ederek onların eşyalarını alacaktı. Aslına bakılırsa Daiki için bu o iki malın dışarıda savunmasız bir şekilde gebermesini kolaylaştıracaktı ve aynı zamanda o iki beyinsiz asla hak edemezdi shinobiliği. İşte bu yüzden alacaktı onların alınlıklarını, shinobi malzemelerini ve öldürdükleri kadından çaldıkları çantayı. Eğer vermeyi ret ederlerse, işte o zaman düşünebilirdi o iki malın katili olarak anılmayı.

[GM - Naruto]

Adamlara esas suçluların onlar olduğunu söylemen ve ardından alın bantlarını ve ekipmanları istemen birden ikisinin de gözlerinin büyümesine neden oluyor. Korku içinde olan adamların kaşları çatılmaya başlarken seninle konuşmuş olan adam sesindeki ağlaklığı biraz dindirirken "Biz mi öldürdük?" diyor şaşkınlık içeren bir şekilde. Hemen ardından ise biraz daha kendisini toplamaya çalışırken "Ağzınızdan çıkanlar yalandan başka bir şey değil! Olay anlattığım şekilde oldu, anladınız mı? Şimdi siz burada bizi suçlu ilan ederken, kim bilir gerçek suçlular ne yapıyor!? Eğer bir shinobiysen bana inanmalısın, çünkü korkak olabilirim ama bir shinobiye yalan söyleyecek kadar alçak bir insan değilim!" diyor. Bunun ardından kendini tamamen toparlayan adam çantayı önüne doğru atıyor ve alın bandını çıkarıyor. Daha sonra ise ekipmanlarını çıkarıyor ve bunları da yere atıyor. Alın bandını sana uzatırken "Bunu alabilirsin, ne de olsa sözüne güven duyulmayan bir shinobinin shinobi olmasının anlamı yoktur." diyor. Bu sırada kafasını arkadaşına çeviren adam "Fuuta,sen de çıkar." diyor kati bir ses tonuyla. Hala ağlamakta olan diğer adam da aynı şeyleri titreyerek yaparken, bu sefer seninle konuşan adamın sinirli bakışları ile yüzleşiyorsun. İki shinobi de hemen önünde alın bantlarını sana uzatmış bir şekilde bekliyorlar.

Out: Olay kurgusunu da anlatmanı istemiştim senden ve RP'ni bu şekilde editlemen gerektiğini söylemiştim. Bu defaya mahsus bunu yapmadığın için pasiflik,vs. bir yaptırım uygulamıyorum, ancak bundan sonra GM mesajında belirtilen hususlar yerine gelmediğinde pasiflik uygulayacağım. Bu durum bundan sonra açılacak konular için de geçerlidir.

[GM - Naruto]

Kapalı konu

Konudaki son oyuncu olan Daiki'nin de karakterini sildirmesi üzerine konu sonlanmıştır. Konudaki sildirilmeyen tek karakter olan Kazuki Hisoka da pasifliğinden dolayı bir GP ödülü kazanamamıştır.