Zifiri karanlık bir zindanın içine girmiş, devasa bir şeytanı def etmişti Daiki. Dostunun ruhu gözlerini açmış ve silkelenip kendine gelmişti. Bunun mutluluğu yüzüne yansımıştı Daiki'nin. Birde üstüne yemek teklifi geri çevrilmemişti. Daiki'nin içindeki mutluluk aşırı derecede artmıştı. İlk defa yalnızlığı değil bir dostu onu böylesine mutlu etmişti.
İşte o an acı dolu sözler Fujita'nın ağzından çıkmıştı. Fujita yemeği ısmarlamak istiyordu. "Ben sana burada oturmuş yardım ediyorum sen beni kırıyorsun, olacak iş mi bu?! Ne demek hesabı ben ödeyeceğim?! Çok kırıldım sana dostum. Nasıl böyle bir şey düşünebilirsin? Sen benim yemeğimin parasını vereceksin bende onu yüzsüz bir şekilde yiyeceğim ha?! Bunu duymamış olayım. Bir daha bana böyle bir şey söylersen senin zekanı sorgular hatta sana cahillere yaptığım muameleyi yaparım bilesin! Hadi gel benle, gidiyoruz." demişti öfkeyle yerinden kalkan Daiki. Sözlerini söyledikten sonra öfkeli bir şekilde yürümeye başlayacaktı. Yahiko ormanına girdiği yere kadar Fujita'yla birlikte yürüyecekti. "Sen ne istiyorsun dostum?" diye soracak ve cevabı aldığında Amegakure'nin köy meydanına doğru koşacak ve planladığı gibi olursa Fujita'nın gözünün önünden kaybolacaktı. Hemen ardından istediği yiyecekleri alarak Fujita'yı bıraktığı yere gelecekti. Kendisine ise birkaç kahvaltılık yiyecek alacaktı. "Aklıma burası kadar güzel bir yer gelmedi bu yüzden burada yiyebilmemiz için bir şeyler aldım. Hadi evimin iç kısımlarına geçip oturalım." diyecekti orada beklemekte olan Fujita'ya. Esas soru şuydu Fujita orada bekleyecek miydi?