Kızıl saçlı kız, yüzünde nedense Megumi' ye yorgun gibi gelen fakat farklı yorumlandırılabilecek bir gülümseme ile baktı sessizlikte. "Miyahara Miharu. Miya ya da Miha diye hitap edebilirsin istersen. Memnun oldum." İsmini Megumi' ye ilettikten sonra başını hafifçe öne eğdi. Saygı ve tanışmanın getirdiği klasik geleneklerden kaynaklanan bir şey miydi, yoksa kız göründüğünden daha mı utangaçtı ve bu yüzden mi gözlerini kaçırıyordu ondan bilmiyordu. Bu jestlerin Kusa geleneği olduğundan emindi, Kusa dışında bunların kullanılıp kullanılmadığından da pek emin değildi. Ve biriyle iddiaya girse, Miharu adlı bu kızın Kusa' lı olmadığına yatırırdı. "Sen... Konuşamıyor musun?" Demişti Megumi kendi komik düşüncelerine boğulmak üzere iken. Bu soruyu aylardır, belki yıllardır birisinin yüzüne sormadığını farketmişti o an. Etrafındakiler çoğunlukla tanıdık oluyordu, yeni biriyle tanışma fırsatına pek erişemiyordu pek kıpırdamayan dudakları. Yeni biriyle tanışsa bile, son bir kaç yıldır ona dilsiz oluşunu böyle soran biriyle karşılaşmamıştı. Başta kaşlarını havaya kaldırdı beklemediği sorunun mini-şaşkınlığı ile. Fakat bir kaç saniye zar zor süren şaşkınlığını yumuşak ve eskisine göre daha belirgin bir gülümsemeyle bastırmış ve kızın gözlerini yakalamıştı. Mavi gözlerini yeşil olanlardan ayırmadan *pardon* dercesine büktü dudaklarını, kafasını sessizce sağa sola salladı. Ardından kalemini ve kağıdına tekrar eğildi. Çok diyebileceği bir şey yoktu, kız hakkında merak ettiği bir kaç şey vardı fakat bunların hepsini hemen, arka arkasına ona sormak hiç uygun olmazdı. Hem kaba bir davranış olurdu. Sessizce bir kaç şey karaladı.
"Maalesef.
Miha. Tekrar memnun oldum. Güzel isim."
Yazarken hafifçe gülümsedi. Kağıdı yeni tanıştığı kıza göstermeden önce çok çok kısa bir süreliğine duraksadı. Kafasını kaldırıp, tekrar eğdi.
"Hala denemeyi düşünüyor musun?"
Yazdı sakince. Aklına girmişti bir kere, ve kızı merak ettiği kadar, şişedekini de merak ediyordu.