Aslında buraya kadar gelmeden önce epey bir düşünmüştüm. Birkaç gün önce yaşadığım toplu göreve çıkmanın verdiği tatsız durumları, beni etkileyen iyi yanlarını hesaba katmış bu kararı vermiştim kendi içimde. İnsanların bana karşı beslediği duygular ne kadar anlamsız olsa da benim için, bu konuda hala can sıkıcı durumlar yaşayabildiğimi farketmiştim. İstemediğim insanlarla yüz yüze gelmek, konuşmak zorunda kalmak, birlikte hareket etmek mecburiyetinde hissetmek.. Bunlar hep içimi karartan, ruhumu bir bıçak saplanırmışçasına acıya maruz bırakan nedenlerdi. Gözlerimin önünde yaşanan süre gelen tatsız durumların üstesinden gelmek oldukça zor olmuştu ki benim için. Oldukça zahmetliydi ki. Görev ne kadar başarıya ulaşmış olsa da, benliğimde hissettiğim boşluk, içimde dindirdiğim fırtınaların tekrardan kopmasına yeterliydi. Sanki bana verilen emirleri başaramamış gibi hissediyordum. Bir katkım olmamış gibi. Belki de hak etmediğim bir başarıya maruz kalmış olmamın verdiği pişmanlıktı bu. Ne kadar, bana ihtiyaç duyulabilecek bir durumla karşılaşmasamda ilk defa gereksiz hissetmiştim kendimi. Varlığımın bir katkı sağlayamamış olması yeterince kötü değilmiş gibi bir de ahmak insanlara muhtaç olmuştum. Onlarla aynı havayı solumuş, aynı yoldan yürümüştüm. Hadi, biri sorun değildi. Ya diğeri? Shigure miydi neydi elemanın ismi. Kendi kendine konuşuyor olması, gösterdiği garip davranışlar, o anda beslemiş olduğum bıkkınlığı katlar derecedeydi. Tam bir faciaydı yani. Belki de artık kendi başıma hareket etmenin daha kolay olacağına bu sayede karar vermiştim. Edindiğim tecrübelerden faydalanarak varmıştım bu sonuca.
Şimdi ise yüzümü kaplayan soğuk bir tebessüm eşliğinde Ishi-Chou binasının yolunu tutmuş, yavaş adımlarla ilerliyordum. Sabahın ilk ışıklarının verdiği sessizlik, bedenimi rahatlatmaya yeterliyken, ilerlemek için ara sokakları tercih etmiş olmam ruhumun okşanmasını sağlıyordu. Bana sorulabilecek herhangi bir yol tarifi yahut bir yardım çağrısı durumunda karşılık verememek, yanıtlayamamak tüm günümü zehir edebilirdi. Diğer yandan yol kenarlarında dükkanlarının kepenklerini açmak üzere olan insanların yüzünde ki mutluluk ise tüylerimi diken diken etmeye yeterliydi. Bu yüzden amacıma ulaşmak için olabildiğince insanlardan uzak durmalı, sakin bir edayla ilerlemeliydim. Kendimden emin tavırlarla gitmeliydim oraya. Yapabileceğime dair hiçbir kuşku beslemeden o görevi almam ve yerine getirmem gerekliydi. Bu sayede belki de beslediğim pişmanlığı yok edebilir ruhumu rahatlatabilirdim. Tek başıma bir görevi başaracak olmamın vereceği ödüldü bu. Bu duyguya tekrar kavuşmak için de her şeyi yapabilirdim.
Ishi-Chou binasına ulaşmamla birlikte yapacağım tek şey görevlerin listelendiği panoyu aramak ve aralarından bana uygun olanı seçmek olacaktı. Şuan ki amacım ne kadar pürüzsüz gibi görünse de istemediğim kişilerle konuşmak zorunda olmak karşılaşabileceğim potansiyel durumlardan biriydi. Bunun üstesinden gelmek için ise sırtıma geçirmiş olduğum çantamda ki birkaç parça kağıt ve kalemin imdadıma yetişeceğine oldukça emindim.
not: Biran dalgınlığıma gelmiş, görev panosunun akademi binasında olduğunu sandım. Rp-inde düzeltmemi yaptım, konuyu taşıma konusunda yardımcı olabilirseniz minnettar kalırım. Hatam için affola