Yalnızlıktı tek istediğim.

Moderatör: Game Master

Yalnızlıktı tek istediğim.

Mesajgönderen Miyahara Miharu tarih 09 Eyl 2014, 12:34

Sıcak bir sabah ve arkasından gelen daha da sıcak bir gün. Dün gece geç saatlere kadar kitap okuduğundan o sabah en azından saat bire kadar uyumayı planlayan kırmızı kız, sarındığı şeyin içinde iğrenç bir halde zar zor nefes alarak uyanmıştı. Kapısı, penceresi kapalı bir odada bu sıcakta gerçekten boğulmak istemiyordu. Bunalarak uyanmıştı ve uyku sersemi bir biçimde ayaklanmıştı. Neredeyse sağa sola yalpalanan kız ilk önce yatağının yanındaki büyük pencereyi açmış ve resmen beline kadar dışarı sarkmıştı hava alabilmek için. Aşırı sıcak havalara gerçekten dayanamıyordu ve henüz bir iki gün önce ılık olan havanın bugün bu kadar sıcak olması gerçekten anormaldi. Homurdanarak yatağından inip kapısına seğirten kız kapıyı açtığı anda içeride ani bir hava akımı oluşmuştu. Bir anda esen rüzgar bir-iki saniye kızın saçlarını uçuşturduktan sonra yavaşlamış ve hafif bir melteme bırakmıştı kendini. Kendini çok daha serinlemiş hisseden kız üstünü değiştirmek için dolabına doğru ilerlerken derin bir nefes aldı. Evde durmaya devam ederse sıcaktan kusacaktı.

Kapının önünde kızıl saçlarını hızlı bir şekilde savurup parmaklarının ucuna basarak bir kuş edasıyla gerinen kızın, bir kaç saat önceki terlemiş ve bunalmış yüzünün yerini resmen temiz bir ışıltı almıştı. Tok bir karnı ve enerjik bir hali vardı o sırada. Nereye gideceğini bilmeyen şaşkın askerler gibi ifadesiz bir surat ile, kollarını ileri geri sallayarak ve alışılmadık uzun adımlar atarak evinden çıktı. Sıradan günlerde, köyün kendisine temin ettiği yeleği giymeyi tercih ederdi ama bu sefer hava yüzünden bundan vazgeçmişti. Normalde beline doladığı siyah uzun kurdelayı, saçları alnını terletmesin diye alnını açacak şekilde kafasına dolamış ardından sarkan ucuyla da saçını tepeden atkuyruğu yapmıştı. Eldivenleri de giymek yerine sadece giydiği kısa şortun beline takmıştı. Hoş, şortun kemerini sıktığı iyi olmuştu zira şorta takılı o kadar çok şey vardı ki, kemeri olmasaydı düşebilirdi bile. Eldivenleri, ve eşyalarını tuttuğu minik bel çantası... Gerçekten, kemerler işe yarıyordu.

Saçma sapan düşüncelerle ve kıkırdadığı ilginç şeylerle evden çıkmıştı belki nereye gittiğini bilmeden, yaklaşık 10 dakikalık yürüyüşünün sonunda da bilmiyordu ayrıca nereye gittiğini. Tek bildiği sıcaklık artmıştı ve bu yüzden gölge bir yer bulmak istiyordu. Bilmiyordu. Belki de hava abarttığı kadar da sıcak değildi. Belki de sadece tüm gece penceresi ve kapısı kapalı bir odada yatmanın yarattığı bunaltı onun peşini bırakmıyordu. Sonunda nereye gideceğine karar vermesi gerektiğini düşünmeye başlamıştı yoksa oturacak gölge bir yer bulamayacaktı bu gidişle. İki seçeneği vardı ya dönüp ormana gidecekti ki bu şu sıralar sık yaptığı bir etkinlik olmasına rağmen bulunduğu yere biraz tersti ya da... "Meydan..." diye mırıldandı. Meydan ya tabi! Orada oturabileceği güzel banklar var...dı. Yanlış hatırlamıyorsa. Hafızasına güvenerek meydana doğru hızlı adımlarla gitmeye başlayan kız zaten çok yakındı meydana sadece bir kaç sokak geçmesi gerekiyordu...

"Sonunda." diye mırıldandı neredeyse dolup taşan meydana bakarken. Gerçekten tahmin ettiğinden daha fazla insan toplanmıştı devasa ağacın etrafında. Bir an için insanların neden bu sıcakta eve kapanmak isteyeceklerini düşünen kız, alnındaki terleri silerken büyük bir ikilem içine düştüğünü fark etmişti. Bu hoş değildi, bir an önce oturacak güzel, gölge bir yer bulması gerekiyordu. Meydanın bir köşesinden yavaş adımlarla yürümeye başlayan kız teker teker boş bankları süzüyordu. Sıcaktan sanki önündeki banklar erimek üzereydi. Bir yandan etraftaki insanları süzmeye çalışan kızıl kızın arama sürece tahmin ettiğinden de kısa sürmüştü. Bir ağacın gölgesinde kalmış bir bank bulmuştu, mükemmel! Tek başına sallanan bir ağacın dibindeydi. Biraz çekinerek gölgede kalan banka gidip sessizce oturdu. Oturur oturmaz alnını dehşet içinde silen genç kız, gölgenin verdiği serinlikle mutlu bir şekilde derin bir nefes almıştı ve hemen arkasından neredeyse vücuduna yapışmış penyesini hafifçe aralayıp boyun kısmından üflemişti. Şişen penyeden içeriye giren serinlikle iyice rahatlayan kız, geriye doğru yaslanmış ve kafasını hafifçe geriye yatırmıştı. Bu meydanı seviyordu ama insanların devasa bir ağaca tapmasına da bir anlam veremiyordu...
Resim

Sevgili Günlük
Zincirleri Kırmak
Künye

İsim: Miyahara Miharu
Yaş: 18
Cinsiyet: Dişi
Element: Suiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Alım Gücü: 3 - Düşük Gelirli / 10
Gelişim Puanı: 28



Profil

Güç: 5
Çeviklik: 6
Kondisyon: 6
Potansiyel: 4
Varlık: 4
Zeka: 5


Eksiklikler/Özürler
Yabancı
Yalnız


Ninjutsu
------

Taijutsu Stili
Suiseiki / B-Rank

Taijutsu Teknikleri
Kaidan / C Rank
Gekiha / B Rank

Genjutsu
------

Beceri Listesi
Farkındalık 5

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kullanıcı avatarı
Miyahara Miharu
 
Mesajlar: 53
Kayıt: 07 Eyl 2014, 14:40

Re: Yalnızlıktı tek istediğim.

Mesajgönderen Kon Ko tarih 09 Eyl 2014, 21:11

Of! Bir uyanmışım, bir de baktım ne göreyim!? Kamyon devirmişim. Ahuahuahuahu! Neyse, bu kısmın ayrıntısına girmek istemiyorum. Yani girsem girerim de hoş olmaz. Ben çok nazik bir insanım bildiğiniz gibi. Hunharca naziğim. O yüzden çok yüksek müsaadenizle bir duş alayım.

Koyduğumun evinde de sıcak su çalışmıyor ki arkadaş. Kendimi bildim bileli çalışmıyor zaten. Sıpayken kazanda su kaynatıp leğende yıkarlardı. 5 oldu mu leğene de sığmaz olduk zaten. O zamandan beri de soğuk suyla, götüm dona dona yıkanıyorum. Zarar etmez, adamı taş gibi yapar soğuk su. Güne hazırlar. Ne zarar etmez lan! Boşuna mı konuştuk o kadar! Götüm donuyor amınakki! Dolayısıyla temizim.

Şimdi, yakalanmadan evden kaçmam lazım. Yoksa yine sabana sürecekler. Ulan göt kadar evde 16 kişi yaşıyoruz. Nereye sıvışıyorum. En iyisi hızlı hızlı gidip milletin soru sormasına fırsat vermemek. Kendi paramızı da kazanıyoruz, köyde bir kahvaltı yaparız evelallah.

Her şeyi tamam ettiğime dair son bir kontrolden sonra kahvaltı hazırlayan anam ve kız kardeşlerimi es geçerek kapıya doğru koşmaya başladım. İpi göğüsleme yolundaki koşuma taş koymak isteyen atam, "Nereye gidiyorsun lan iblisin dölü! Yine işten kaytaracaksın di mi lan şerefsiz!?" diyerek ayaklandı. Evveliyatına sokuşturduğumu hiç iplemeden devam ettim. Oğlunu sabana sürüyor, şerefsize bak!

İyice uzaklaşana kadar biraz koşturdum. Sonrası rahat! Hava güzel, insanın içini kıpır kıpır eden cinsten falan... Amma ve lakin açken ben, ben değilim. O yüzden birkaç lokma bir şeyler yemem lazım. Hepsi planlandı! Parayı ondan aldık ya la!

Et yemek istiyorum! Bu sebeple yolda gördüğüm ilk barbekücüye daldım. Küçük bir esnaf lokantasıydı bu barbekücü. İşleten adam da yaşlılıktan sigara izmariti kadar boyu kalmış, bıyıklarıyla beni benden alan bir amca. "Kolay gelsin ağam, donat masayı." diye bir de selam çaktım. Ama adam beni şöyle bir süzdükten sonra "Sen ne diyorsun lan değişik?" diye çıkıştı. Sonra da "Sana burada ne ekmek, ne de su verilecek!" dedi. Sanki sürgüne gönderiyor amınakki! Sen beni tanımıyor musun lan dallama! Ayaklanıp adama doğru birkaç adım attım. "Destuur! Parasıyla değil mi lan!? Ya eti yollarsın ya da gelmişini geçmişini...öhm! Ya da gider hükumete şikayet ederim dükkana mührü basarlar." Benim bu atarımdan sonra herif geri adım attı. E herhalde yani. Boyu sikime kadar gelmiyor hala konuşuyor. Neyse... "İyi, ama en köşedeki masaya geçeceksin." dedi. Kafamla buna okeyi bastıktan sonra da donattı masayı. "Teşekkür ettim hacı baba. Anlaşmazlık için de kusura bakma. Gel barışalım, öpeyim elini?" diye eline yöneldim. Ama adam elini çektiği gibi gitti. Git ulan git! Size değer verende kabahat! Zaten elini öpmek istesem bel fıtığı olurum. Bir hınçla daldım yemeğe. Maskenin ağız kısmı boşluk hacı babam sağ olsun. Yemek yerken sorun çıkarmıyor. Yemeği bitirdiğim gibi parayı masaya bırakıp kalkıp gittim.

Şimdi bunun üstüne bir de tatlı yemek lazım. Meydanda güzel bir dangocu vardı, orası biraz daha profesyonel hem. Milletin itici bakışları içinde ilerlerken bir baktım meydana gelmişim. Sonra bir daha baktım kankaların kankası orada oturuyor. ÖLÜĞMÜNE KANKAĞYIZ! Mutluluktan dans edesim geldi vallahi! Beni fark etmedi. Dur şunu bir şakalayayım! Möhahahaha! Eski günlerin hatırına bunu yapmazsam olmaz.

Bu böyle boş boş otururken sessiz sessiz arkadan yaklaştım buna. Hatta gölgemi görmesin diye yaklaştıkça çömeldim de. İyice yaklaşınca da elimi bunun omzuna koyup hızla ayağa kalktım. Bu sırada da "Bööabelungenstorfekongererglornetiltildoten!" demeyi unutmadım. Böhöhöhöhö! Bu korktuktan sonra da yanına oturup "Napıyon kız? Yine kime ifrit oldun da tek başına oturuyorsun buralarda? Boyunda uzamış sanki cimcime. Anlat bakalım." diyeceğim. Sonra da bir dango ısmarlarım. Zaten yok denecek kadar az arkadaşım var eldekileri de kaybetmeyelim. Karı dırdırına katlancağız işte. Höhöhöhö!
Resim


Kork aprilin beşinden öküzü ayırır eşinden.
Künye
İsim: Kon Ko
Yaş: 18
Cinsiyet: Erkek
Element: Doton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Alım Gücü: 3 - Düşük Gelirli / 10
Kullanılabilir GP: 2GP


Profil
Güç: 8
Çeviklik: 6
Kondisyon: 7
Potansiyel: 3
Varlık: 3
Zeka: 3

Eksiklikler/Özürler

Kötü Dış Görünüm
Disleksi

Ninjutsu

Doryuu Shiki [C-Rank]

Taijutsu Stili

Juudaichi [A-Rank]

Taijutsu Teknikleri

Oukashou [C-Rank]

Genjutsu


Beceri Listesi

Juudaichi 2

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kullanıcı avatarı
Kon Ko
 
Mesajlar: 39
Kayıt: 08 Eyl 2014, 11:25

Re: Yalnızlıktı tek istediğim.

Mesajgönderen Izumi Katsuo tarih 10 Eyl 2014, 15:52

Geceyi anlatmak gerekirse tek kelimeyle mükemmeldi diyebilirim. Çünkü hayallerimle donatılmış bir gece, bütün günlerden bir adım öndedir. Hayaller demek güç demektir. Yani benim en büyük ihtiyacım. Güce ulaşmak için hayallerimin olması gerekiyor yani. Bende de hayalden bol ne var? Belki de hep hayal kurduğum için şuan bu durumdayım. Belki de bunu bir adım ileriye taşıyıp harekete geçmeliyim. Gerçi henüz erken. İnsanlar henüz benim gibi bir yaratıkla tanışmaya hazır değiller. Gücümün bir güneş gibi yeryüzüne vuracağı o güne kadar kendimi insanlardan saklamalıyım. O gün geldiğindeyse ortaya çıkıp halkımı aydınlatacaktım. Bana olan saygılarını sunarken tüm ihtişamımla önlerinde duracaktım. Herkes gücüme hayran kalacaktı. Yıllarca hikayelerim kulaktan kulağa yayılacaktı. Her çocuğun hayallerini süsleyen birisi olacaktım. Fakat dediğim gibi, bunun için henüz erkendi.

Neden mi? Çünkü insanlar basitti. Basit hayatları, basit düşünceleri ve basit yetenekleri vardı. Biraz daha beklemeliydim. Gerçek halkımı bulana kadar dolaşmalı, dünyayı altüst etmeliydim. Aradığım gücü bulduktan sonra hazırlıklara başlayacaktık. Ben ve halkımın bir parçası. Fakat bahsettiğim bu topluluk, şuan yaşadığım köydekinden çok ama çok farklı. Benimle sırt sırta dövüşebilecek yeteneklere sahip insanları bir araya toplayacaktım. Kimsenin bana erişemeyeceğini bilsem de en azından her daim benimle aynı yolu yürüyecek, emirlerime asla ve asla karşı gelmeyecek insanlara ihtiyacım vardı. Hayallerim için ilk adımım bu olmalıydı. Evet, bu!

İlk adımlarımı şimdi atacaktım. Evdekilere hiçbir şey söylemeden dışarıya çıktım. Köy halkının gözlerini varlığımla kamaştırmak için sabırsızlanıyordum. Benimle göz göze gelmeleri onlar için büyük bir lütuf olacağı için kafamı yere eğip insanlarla göz göze gelmeyecektim. Göz göze gelmek onlar için sıradan bir olaydan ziyade bir armağandı. Hem böyle basit insanların bakışlarına maruz kalmak beni bir hayli rahatsız ediyordu. Bu yüzden kafamı yere eğecek ve o iğrenç düşüncelerinden uzak tutacaktım kendimi. Nereye mi gidiyordum? En az benim kadar heybetli ve büyüleyici olan o ağacın yanına; köy meydanına!

Buraya gelmeyi seviyordum çünkü burada bulunan ağaç beni bir hayli etkiliyordu. Kim bilir kaç yıldır buradaydı. Hala da burada kalmaya devam ediyordu. Çoğu insan tarafından saygı görüyordu. Saygı işini hayvanların biraz bozduğu doğru. Yine de onların yaptıklarını yargılayamayız. Onlar küçümsediğim insanlardan bile daha az düşünme yetisine sahipler. Bu yüzden onları sadece bu dünyanın sanat eserleri olarak görüyordum. Etrafta kendilerince dolanan, basit et parçaları.

Hani hep bahsedip durduğum şu ekibin toparlanmaya başlayacağı gün bugündü galiba. Çünkü yolumun ilerisindeki iki kişi bu ekip için mükemmel birer üyeydi. İkisiyle geninken sokulduğumuz takımlarda tanışmıştım. Her ne kadar benim kadar güçlü olmadıklarını bilsem de onlara sırt sırta savaşabilecek kadar güveniyordum. Bu da bana yetiyordu. Onlara bu amacımdan asla bahsetmemiştim. Bahsetmek için doğru zamanı beklerken bir yandan da hareketlerini gözlemliyordum. Pek konuşmadığım için onların da bu niyetimden haberdar olmalarını beklemiyordum.

Bir an önce yanlarına varmak için adımlarımı hızlandırmıştım. Bu aceleciliğin nedeni tamamen cevaplarını merak etmemdi. Cevaplarıyla son sınavı geçeceklerdi. Buraya kadar çabalayan bu iki öğrencimi yolun sonunda sınıfta bırakmayı pek istemiyordum açıkçası. Bir salaklık yapmamaları için içten içe yalvarırken yanlarına vardım ve önlerinde kollarımı önümde birbirine bağlayarak üstten üstten bakmaya başladım. Kon Ko'nun bir şeyler saçmaladığını düşünürsek ne demem gerektiğini biliyordum. Miharu'yu bir an önce bu işkenceden kurtarıp sesimle şereflendirmek üzere "Sizinle konuşmak istediğim bir konu var pis böcekler." demiştim. Miharu'yu pek saymaysak Kon Ko tam bir böceği andırıyordu. Gerçi Miharu'nun da ten rengi bir böcek gibiydi. Kırmızı ve tehlikeli.
Resim

Künye
İsim:Izumi Katsuo
Yaş:21
Cinsiyet:Erkek
Element:Fuuton
Seviye:C-Rank
Rütbe:Chuunin
Alım Gücü:5 - Orta Gelirli/10
Kullanılabilir GP:11

Profil
Güç:5
Çeviklik:5
Kondisyon:5
Potansiyel:5
Varlık:6
Zeka:4

Eksiklikler/Özürler:-


Ninjutsu
Tobikoshi no Jutsu
Furyuu no Jutsu



Taijutsu
Suiseiki Stili, B-Rank
Kaidan, C Rank



Genjutsu


Beceri Listesi
Etkileyici Konuşma 8
Gemmei-dou (D-Rank)



Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
-Herkese verilen shinobi çantası (Tamamı dolu)
Kullanıcı avatarı
Izumi Katsuo
 
Mesajlar: 72
Kayıt: 09 Eyl 2014, 18:43

Re: Yalnızlıktı tek istediğim.

Mesajgönderen Miyahara Miharu tarih 10 Eyl 2014, 18:57

İnsanların, eline balta gibi kesici bir alet alan herhangi birisinin rahatlıkla kesebileceği bir ağaca neden taptıklarını anlayamıyordu genç kız. Bir süreliğine de olsa kıyafetlerinin sırılsıklam olmasına sebep olan sıcaklığı unutarak hayaller dünyasına daldı. Matsuoka adı verilen bu ağacın iyi bir gölgelik olması dışında köy halkına ne yararı olmuştu acaba? Miharu için bu devasa ağaç insan dışındaki diğer bütün her şey gibi ruhsuz ve aklı olmayan bir canlıdan başka bir şey değildi. Belki de ağaca tapma olayı bu topraklarda yaşayan eski nesillerden kalan saçma bir gelenekten ibarettir. Kim bilir. Genç kızın bu tür detayları bilmesi imkansızdı. Bu köyde doğmamıştı ve buranın kültürünü yaşayarak büyümemişti. Aslında o hiç bir yere ait değildi. Evim diye adlandırabileceği tek yer yalnız kalıp huzura erdiği alanlardı. Ki bu yalnız kaldığı alanlar da son zamanlarda bir hayli azalmıştı. Kusagakure'den rahat rahat dışarıya çıkmasına bu köyün vatandaşı olan herkes gibi izni yoktu. Dışarıya çıkabilmek için kapıdaki shinobilerin iznine ihtiyaç duyuyordu, ki köyün etrafındaki çayırlarda biraz yalnız kalma isteği bu nöbetçileri ikna edebilmek için yeterli bir sebep değildi. Köy içinde ise mezarlık dışında yalnız kalabileceği bir alan olmadığına yemin içebilirdi Miharu. Gerçi bu tür aktiviteler için pek de zamanı olduğu söylenemezdi. Bir chuunin olduğu için köy sürekli olarak ona yeni bir görev veriyordu. Bazı günler akademide öğrencilere hakim olmak zorunda kaldığı gibi bazı günlerde Matsuoka'nın altında nöbet tutması gerekiyordu.

"Bööabelungenstorfekongererglornetiltildoten!"

O sırada arkasından gelen tanıdık bir sesle irkildi genç kız. Sesi duyması ile birlikte sadece kendisinin duyabileceği yarım yamalak bir küfür savurması da bir olmuştu. Önünde duran büyük ağaç ile ilgili düşüncelere öylesine dalmıştı ki devasa takım arkadaşının yanına kadar geldiğini garip bir selam ile kendini hissettirene kadar fark etmemişti bile. Bir de etrafındaki olayları fark edebilme üzerine uzun bir eğitim almış olacak. Bir kez daha kendinden utanmasına sebep olmuştu bu başarısızlığı.

Kon Ko, Miharu'ya burada tek başına ne yaptığını sorduğu sırada bu sefer de Katsuo'nun sesi ile irkilmişti bir kez daha. Günü daha kötü gidebilir miydi acaba? Buraya biraz yalnız kalıp güneşin kavurucu sıcaklığı altında erimemek için gelmişti ama bir anda ortaya çıkan eski takım arkadaşları tüm moralinin yerle bir olmasına yetmişti. Acaba, böyle sıkıcı bir günde burada karşılaşmış olmaları sadece bir tesadüf müydü yoksa kendini bilmiş Katsuo ile saf çocuk Ko'nun yaptığı bir plan mıydı? Belki de ilahi bir güç bugün onları bir araya toplanmasını istemişti. Gerçi Katsuo'nun burada belirmesi kızın işine gelmişti. Ko ile yalnız başına kalmak istemiyordu. O maskeli çocuğun ne zaman ne yapacağı belli olmuyordu ve eğlenebilmek adına Miharu'nun başını derde sokmasını istemiyordu.

Genç kız, iki takım arkadaşın da dediği hiç bir şeyi umursamayarak "Yine mi siz? Ne istiyorsunuz yine benden?" diye karşılık vermişti onlara. Her ne istiyorlarsa bir an önce istediklerini verip buradan gitme niyetindeydi. Bu sıcakta evinde pişeceğine emin olsa bile...
Resim

Sevgili Günlük
Zincirleri Kırmak
Künye

İsim: Miyahara Miharu
Yaş: 18
Cinsiyet: Dişi
Element: Suiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Alım Gücü: 3 - Düşük Gelirli / 10
Gelişim Puanı: 28



Profil

Güç: 5
Çeviklik: 6
Kondisyon: 6
Potansiyel: 4
Varlık: 4
Zeka: 5


Eksiklikler/Özürler
Yabancı
Yalnız


Ninjutsu
------

Taijutsu Stili
Suiseiki / B-Rank

Taijutsu Teknikleri
Kaidan / C Rank
Gekiha / B Rank

Genjutsu
------

Beceri Listesi
Farkındalık 5

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kullanıcı avatarı
Miyahara Miharu
 
Mesajlar: 53
Kayıt: 07 Eyl 2014, 14:40

Re: Yalnızlıktı tek istediğim.

Mesajgönderen Kon Ko tarih 10 Eyl 2014, 20:55

Vay anasının gözü! Katsuo pezevengi de geldiğine göre ekip tamamlandı. Tam bir dost meclisi amınakki! Aslında bu pezevengi fazla da sevmem ha. Böyle bir egolar, böyle bir tavırlar bir şeyler falan. Hayır yani havan kime? Hepimiz sıradan in...sanlar değiliz! Hadi hepimiz sıradan olsak sen sıradan olmasan neyse. İtiraz istemem iyi sıvadım.

Ne dersem diyeyim bu göteleklerle iyi vakit geçirdim. İçten içe hepsini de severim. Yalnız kalmaktan iyidir. Ahuahuauhauhua! Vallahi özledim lan! Şaka yapmıyorum. Yani yapıyorum da, yaptım mesela az önce, demek istediğim "Yalnız kalmaktan iyidir." şakaydı, sonuç olarak seviyorum işte. SEVİYORUM ULAN!

Ben bunun tükürülesi suratını gördüğüm gibi bir heyecan ayaklandım. Açtım kollarımı iki yana "Sen nerelerdesin mübarek? Yine hangi delikte şeytani planlar kuruyordun?" dedim. Sonra da deforme olmuş bir küfür salladım. "Anuna gönçürdüğümünki!" Sonra ne yapsam beğenirsiniz? Biç buna fırsat vermeden sarılsam beğenir misin acaba? Beğenirsiniz bence. Sarıldım gitti! Ama kesin suratıma falan geçirmeye çalışır bu. O yüzden kollarının üstünden sarıldım pezevenge. Sonra da şöyle bir sağa bir sola sallayarak iyice bir suyunu sıktım eski dostumun. Biz böyle hasret gideriyoruz işte. Hunharca! Hayatı uçlarda yaşamak bizim misyonumuz! Şimdi siktirip gidebilirim! Ya da bu sahneden sonra duygulanıp ders çıkarır siz gidersiniz. Ama ben böyle olmayacağını düşünüyorum. O yüzden siktirip gideceğim. Ama size seçim şansı da bırakıyorum yani. Çok iyi biriyim ben aslında. Hunharca iyiyim. Boku çıktı amınakki. Vallahi gidiyorum.

Buna bıraktıktan sonra "Vallahi özlemişim. Ne güzel oldu ama di mi?" diyerek klişe bir muhabbete giriş yaptım. Aa, dur lan! Bu bize bir şeyler anlatacaktı. Bunu hatırlar hatırlamaz cevap verecektim ki Miharu'ya da bir cevap vermem gerektiği aklıma geldi. Bayanlar önden. "Yine biz. Bir şey istemiyoruz yine senden. Azıcık mutlu ol kızım be! Böyle geçmez hayat! Şu sıratın azıcık gülsün be! Gül gibi kızsın, yazık etme kendine. Hatta kırmızı gene harbi gül gibisin. Yanlış anlama ha asılmıyorum. Ama kırmızı gene ben de gül gibi, yağız bir delikanlıyım aklında bulunsun. Benim derdim ne biliyor musun? Konudan çok sapıyorum. Hohaohaohoahoa!" diyerek buna cevabımı verdim. İlişkilerde çok önemli olan vücut dilini de unutmadım. Mesela gülmesini tavsiye ederken ellerimi maskenin ağız kısmına götürüp yanları yukarı doğru giden bir yay çizdim. Önemli ayrıntılar bunlar.

Buna cevap verdikten sonra yerimi kaptırmamak için hızla kıçımı aynı yere yerleştirdim. Hala sıcak, uzağa gitmemiştim zaten. Çok güzel. Şimdi gelelim Katsuo efendiye. "Anlat bakalım Katsuş. Dinliyoruz."
Resim


Kork aprilin beşinden öküzü ayırır eşinden.
Künye
İsim: Kon Ko
Yaş: 18
Cinsiyet: Erkek
Element: Doton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Alım Gücü: 3 - Düşük Gelirli / 10
Kullanılabilir GP: 2GP


Profil
Güç: 8
Çeviklik: 6
Kondisyon: 7
Potansiyel: 3
Varlık: 3
Zeka: 3

Eksiklikler/Özürler

Kötü Dış Görünüm
Disleksi

Ninjutsu

Doryuu Shiki [C-Rank]

Taijutsu Stili

Juudaichi [A-Rank]

Taijutsu Teknikleri

Oukashou [C-Rank]

Genjutsu


Beceri Listesi

Juudaichi 2

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kullanıcı avatarı
Kon Ko
 
Mesajlar: 39
Kayıt: 08 Eyl 2014, 11:25

Re: Yalnızlıktı tek istediğim.

Mesajgönderen Izumi Katsuo tarih 12 Eyl 2014, 15:21

Bu salak ne saçmalayıp duruyordu? Sürekli ama sürekli konuşuyordu. Ne dediğinden kendisi bile haberi yoktu. Seçimimde yanıldığımı düşündürmüştü bana. Bana bana! Yüce Katsuo'ya! Ben yanılmazdım. Böyle bir lüksüm yoktu. Dünyanın hakimi olacak bir insanın böyle haklara sahip olması sizce de yanlış bir şey değil mi? Dünyayı yönetirken yapacağım tek hatayla birlikte tahtımdan indirirlerdi beni. Çünkü insanlar nankördü. Ulaşamayacakları güneşleri alt etmeye meraklıydı. Şan, şöhret ve para her şeydi onlar için. Benimse tek istediğim güç ve saygıydı. Bu yüzden savaşıyor, bu yüzden yaşıyordum. Kendim için değil, hayallerim için. Bu dünyada bir iz bırakmak istiyorsam bunu tek başıma yapamazdım. Maalesef bunun da farkındaydım. Bu yüzden buraya gelmiştim. Düşüncelerim bir tanrının niteliğine sahip olsa gerek, bu ikisini burada bulmuştum. Tesadüf denemezdi. Tamamen bir tanrıya özgü bir şeydi bu. Yani bana. Onları burada bulmuştum çünkü bir ekibe ihtiyacım vardı. Dünyayı alt üst etmek için bana yardımcı askerler. Miharu yılanım, Ko askerim olacaktı. Ko'ya söyleyeceğim tek bir sözle bir insanın kafasını koparacağına emindim. Miharu hakkındaysa pek bir fikrim yoktu. Bu yüzden onu yılanım olarak seçmiştim.

Kralın konuşması için herkes bekliyordu. İçlerindeki heyecanı ve korkuyu hissedebiliyordum. Bu yüzden fazla uzatmak onlar için eziyet, benim için zaman kaybı olacaktı. Sessizliği bozacak ve "Her ikinizin de yeteneklerimi ve mükemmeliğimi fark ettiğini düşünüyorum. Bu yüzden size bir teklifim var. Sizden kuracağım ekibin ilk üyeleri olmanızı emrediyorum. Ko! Ayım olacaksın. Miharu, sen de yılanım. Bense tahmin edebileceğiniz gibi, aslanınız, yüce Katsuo. Seçim şansınız yok. Benimlesiniz. Ama yine de yorumlarınızı duymak isterim. Fazla zamanımı almayın." diyecektim. Artık yola çıkmış sayılırdım. Ekibimin ilk üyelerini toplamış ve yola çıkmıştım. Şimdi sıra bizdeydi. Dünyayı yönetmek ve korku salmak için tek ihtiyacımız güçtü. Onu da gün geçtikçe kazanacaktık.
Resim

Künye
İsim:Izumi Katsuo
Yaş:21
Cinsiyet:Erkek
Element:Fuuton
Seviye:C-Rank
Rütbe:Chuunin
Alım Gücü:5 - Orta Gelirli/10
Kullanılabilir GP:11

Profil
Güç:5
Çeviklik:5
Kondisyon:5
Potansiyel:5
Varlık:6
Zeka:4

Eksiklikler/Özürler:-


Ninjutsu
Tobikoshi no Jutsu
Furyuu no Jutsu



Taijutsu
Suiseiki Stili, B-Rank
Kaidan, C Rank



Genjutsu


Beceri Listesi
Etkileyici Konuşma 8
Gemmei-dou (D-Rank)



Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
-Herkese verilen shinobi çantası (Tamamı dolu)
Kullanıcı avatarı
Izumi Katsuo
 
Mesajlar: 72
Kayıt: 09 Eyl 2014, 18:43

Re: Yalnızlıktı tek istediğim.

Mesajgönderen Kon Ko tarih 05 Eki 2014, 21:12

"İkinize de sakso çekerim. Özellikle sana Katsuş. Yine yarrak yarrak konuşmaya başladın. Gelip şu 'illüminati kuracağım, dünyanın kralı olacağım.', 'Dünya'yı Yahudiler yönetiyor oğlum, bilmiyor musunuz?' muhabbetlerine girmesen olmaz zaten amına koyim. Yaşa git yav! Yukarıdaki düşünmüyor bu kadar! Bak yine sinirlendin beni! Ayı falan diyor bir de ya. Tövbe tövbe."

İlla gelip şu siktiğimin geyiğine gireceksin değil mi? Zaten kaç yıldır kafa bırakmadın hala gelmiş konuşuyorsun. Ben ne güzel bir şeyler ısmarlayayım dostlarıma, ağzımız tatlansın, maziyi analım diyorum bu atiye anal girecek!

Yok arkadaş böyle arkadaş mı olur ya? Birisi siz nereden çıktınız, yine mi siz der öteki herkes kölem olacak gelin siz ilk kölelerim olup kıdemli köle olun der. Verecektin benim takıma 2 tane bombastik hatun, o bar senin bu diskotek benim dolaşacaktık. Cicişlere bile razıyım! Hatta cicişler olsun amına koyim. Hem benden güzel hem de benden aptallar. Tam aradığım kadın tipi! Kafamı cicişlerinin arasına koyar uyurum. İki kafamı da... Ama önce normal kafamı koyarım sonra ötekini. Hijyenik bir insanım.

"Ne bok yerseniz kolay gelsin. Yine sinirlendirdiniz beni. Gidiyorum ben! Azıcık çeki düzen verin kendinize be!" Atar o atar, benim devreler atar. Kalktım banktan horoz gibi kasıla kasıla yürümeye başladım. Nereye gidiyorum bilmiyorum ama gidiyorum işte. Haydi selametle. Benden bu kadar.
Resim


Kork aprilin beşinden öküzü ayırır eşinden.
Künye
İsim: Kon Ko
Yaş: 18
Cinsiyet: Erkek
Element: Doton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Alım Gücü: 3 - Düşük Gelirli / 10
Kullanılabilir GP: 2GP


Profil
Güç: 8
Çeviklik: 6
Kondisyon: 7
Potansiyel: 3
Varlık: 3
Zeka: 3

Eksiklikler/Özürler

Kötü Dış Görünüm
Disleksi

Ninjutsu

Doryuu Shiki [C-Rank]

Taijutsu Stili

Juudaichi [A-Rank]

Taijutsu Teknikleri

Oukashou [C-Rank]

Genjutsu


Beceri Listesi

Juudaichi 2

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kullanıcı avatarı
Kon Ko
 
Mesajlar: 39
Kayıt: 08 Eyl 2014, 11:25


Dön Role Play Arşivleri

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir

cron