Out: Köy meydanında konu açarak beni yalnızlığımdan kurtaran Daichirō Nai'ye teşekkürler.
Bu konu da diğer kişileri beklemeden hızlı hızlı ilerleyelim diye havuzdan ayrı açılmıştır.
Kiyo'nun önceki mesajı da budur.
Başladım içkilerin olduğu yere doğru ilerlemeye. Bu sırada arkamdan da ayak sesleri duydum. Hana'dır diye düşünüyordum. Lütfen aniden üstüme atlama, lütfen aniden üstüme atlama diye düşüne düşüne ilerliyordum ama birden Kiyo'nun ani sesi ile hafiften havaya zıpladım. AMINA KOYAYIM YA! Yeterince sarhoş değilim hala tırsıyorum hareketlerden. Bana bağırarak uzun zamandır fazla içmediğimizi falan söyledi. Yani çok sağolsun, kenarda köşede oturacağım dediğim havuz partisinde her zaman olduğu gibi göz önündeydim sayesinde. Bu benden önce standa koştu ve görmemiş gibi şişeleri toplamaya başladı. "Tam bir çingene amına kodumun." dedim sinirli sinirli ama gene de durdum yanında. Hiç üstünde ne olduğuna bakmadan bardağıma doldurdum bir içeceği ve kafama dikmeye çalıştım. Fakat tat ve sertlik hiç beklemediğim bir şekildeydi. İstediğim gibi shot çekemeyip, belli etmemek için içime içime öksürdüm. Kolaymış la bu. Ben de siyah alkol ne diyorum... Yeni bardak almam gerekiyor.
Ben yeni bardak alıp Kiyo sanki öküzlük yapmıyormuş gibi davranırken çocuk beni tam zayıf noktamdan vurmasın mı? "Gosuto..." diye tekrar ettim sessizce. Sonra da dönüp yüzüne baktım çocuğun. Gözlerinin içine... Tabi şimdi siz anlamamışsınızdır ne bok olduğunu. Gosuto-sama lakabını kendi kendime takmış durumdayım. Çocukluktan kalma bir olay yani. Eskiden hırsızlık yapardım. Bir nevi hobi, bir nevi alışkanlıktı benim için. Ishigakure'nin zengin kısmının evlerine girip çıkardım. Ailem kesinlikle fakir bir aile değil. Ben sadece yapabileceğimi bildiğim için girip yağmalardım insanların evlerini. Ki zaten sonra Daichou beni özel görevlere yollayıp köylüleri kurtarmıştı. Şimdi ise psikolojik problemlerim son raddeye geldiğinden paranoyaklığım ile kendimi eve kapatmış durumdayım. Yani beynim, başkalarının evine girip bir şeyler çalabileceğim kadar boş bırakmıyor beni.
Kafamı kaldırıp köşke şöyle bir baktım. "Gerçekten güzel..." Bu sırada Kiyo da yanımdan ayrılıp köşkün arka taraflarına doğru gitti. Ben de götünden bana gülümseyen kurbağalarla bakıştım bir süre. Ulan Kiyo! Senin ananı avradını emesen arkadaşı... Of arkadaşım. OF ARKADAŞIM OF! Kiyo gözden kaybolunca elimi standa attım. Alkollü olduğuna emin olduğum bir şişeden içecek doldurdum bu sefer. Yanıma da iki meme geldi böyle büyüğünden. "Shiki-kun?" Ulan bunlar da full şikikun diyorlar bana ailecek. Memeler Hana'nın yani. "Teşekkürler koruduğun için. Bu çocuğu da sevmiyorsun sanırım. Aslında... Seni tanımak isterim." dedi utana sıkıla. Güzel kız bu bak. Bence Kiyo'yu siktir etmek için buna kaymalıyım. Bardağı çat diye dikip gözlerine baktım kızın. "Nedir bu çektiğim senden? Derdin hiç bitmiyor... Yediğin darbelere bak, bu da mı sana yetmiyor be gönüüül?" LAN BEN BİR ANDA EFKARLANMAYAYIM MI? Ağlar gibi oldum ağlayamadım tabi gene. Kıza sarılıverdim. Anlayacağınız ben gene, her alkol aldığımdaki gibi içimdeki sevgi isteyen ve içinde dolup taşan sevgisini etrafa saçan adama dönüşmüştüm. Bu sırada içimden "Her çiçekten bal alırsın, her gördüğünle kalırsın, sen kendini ne sanırsın? Belki bir gün uslanırsın gönüüül!" çalıyordu. Dışarıda da bangarang... Lan bu şarkı resmen bana yazılmış ya. Uslan artık deli, divane gönül!
Bok gibi bir şekilde efkarlanıp kıza şarkı sözü söyleyerek başlattığım bu konuşmanın sonu, havuzun kenarında Hana'ya dert anlatmam ile devam etmişti. Ben bir kaç daha bardağı kafama diktiğimden direkt sapıtmış ve Hana'ya gay olduğumu falan bile anlatmıştım. Sonra da korkup başkasına söylemesin diye genjutsu uygulamıştım kıza. Alkollü olduğumdan chakram mallaşmış ve biraz fazla kaçırmıştım hatta. Bu yüzden Hana cidden saklayacaktı sırrımı. Üstelik genjutsu uygulamadan önce bile Hana benim duygularımı açıkça konuşmamdan etkilenmiş, üstelik gay olduğum için iyice üstüme düşmüştü. "Ne yani, çocuk senden hoşlandığını söyledi ve onu red mi ettin?" Kafamı salladım olumlu anlamda. Kızın yanında oturmuş yere, havuzdan çıkan birinin bıraktığı su izlerine bakıyordum. Terliğinin altındaki şekli çıkarmaya çalışıyordum aynı zamanda da. "Ve şimdi de başkasına sakso çektiği için bu hale mi geldin Shiki-kun! O zaman neden reddettin ki?" diye çok mantıklı bir soru sordu.
"Ben ondan bu kadar hoşlandığımı bile bilmiyordum ki!"
"Ama şimdi biliyorsun! Yani git konuş!"
"Olmaz!"
"Niyeymiş?"
"Sakso diyorum Hana-san! Başkasına sakso çeken adama niye gidip onu sevdiğimi söyleyeyim. O kadar da düşmedim."
"Aaa... Doğru bak onu düşünmemiştim."
"Üstelik... Hiç doğru bir ilişki değil. Ben bu konuyla hiç barışık değilim."
"Ne kadar zor olduğunu anlayabiliyorum Shiki-kun ama bence bunu yeterince gizleyerek gerçekleştirebilirsiniz. İnsanların bilmesine gerek yok. Üstelik düşünüyorum da, madem böyle bir geçmişiniz var neden Kiyo yanımıza gelip üstümü örttü ki?"
"Hiç bir fikrim yok."
"Seninle konuşmak istiyor gibi. İçki standına giderken de yanına geldi değil mi?"
Dönüp kıza baktım. Doğru söylüyordu. Kiyo beni unutup başkasına gittiyse, neden tekrar yanıma gelmek istesin ki? "Haklısın Hana-san... Peki şimdi düşünürsek, beni başkaları ile birlikte olarak unutmaya çalıştıysa ve tekrar döndüyse..."
"Yani unutamamış! EVET! GİDİP KONUŞMALISIN!"
"Konuşmalıyım değil mi?"
Kafasını salladı. Ben de bir köşkün arkasına, bir de Hana'ya baktım son bir kez daha. "Bana şans dile." dedikten sonra kalktım. "İYİ ŞANSLAR!"
Köşkün arkasından, mutfak tarafından içeri girdim. Sonra da tabi ki el mühürlerimi yapıp ayak seslerimi yok ettim. Alışkanlık bu bir nevi. Artık otomatikman yapılıyor bir eve girerken bu teknik. İlerlemeye başladım sonra evde. Bir sağa bir sola bakıyorum. Evdeki sikik sikik dekorasyona iğreniyorum falan derken Kiyo'nun anırarak şarkı söylemesini duydum. Baktım oturmuş koridorda cips yiyor bira içiyor. Yaklaştım arkasından açtım benim elektrikli tekniği. Şu etrafına elektrik veren işte. Gittim çocuğun arkasından, işaret parmağımla boynuna, şöyle tam emilecek yerine pıt diye dokundum. Sonra da kapattım tekniği. "Naber?"