Bir anda bir şey beni durdurarak savurmuştu. Yere yapışmış ve hareketsiz kalmıştım.
"Neler oluyor ?" Hafifçe kafamı kaldırıp kimin beni durdurduğunu bakmaya çalıştığımda kan kırmızısı saçları, dehşet verici gözleri ile bana bakan o adamı gördüm. Bu gözler ve bu saçlar sadece tek bir kişide bulunur, Daichi Yamada ! Bu adamda nereden çıktı ? Aman tanrım neler yapıyorum ben ! Tch , kahretsin. Yine aptalca hareketler sergileyerek kendime ve çevremdekilere zarar veriyorum. Şuan oradan yok olup başka bir yere ışınlanmak istiyorum. Lakin yapamıyorum. Etrafımda kara bulutlar ve tuhaf bir his dolaşıyor. Bu kesinlikle o olmalı, bu his ve bu düşüncelerin kafama doluşması .. Pişmanlık.
İnsanlar farklı farklı durumlar içerisinde farklı farklı davranışlar sergileyebiliyorlar ve bu davranışlar insanın normalde yapmayacağı davranışlardan olabiliyor. Hani sonuçlarını bilmeden bir iş yaparsınız ve sonra neden böyle oldu diye düşünürsünüz ya. Daha sonra da telafi etmek için uğraşırsınız. Bu içinizdeki insancıl duyguyu gösterir. Lakin ben tam olarak öyle değilim. Aynı olay bir daha olsa yine ona saldırır ve kesinlikle işi bitirmeye çalışırdım. Korkumdan mıdır, yoksa cesaretimden midir bilinmez. Belki de bir canavara dönüşüyorumdur. Kendi içimde bir katile ... Savaş sırasında yada değil, kendi takımından birine zarar verir ve bu tarz hamleler ile saldırıp delice hareketlerde bulunursan bu ihanet olarak karşılanır. Bu kabul edilemez bir şeydir. En azından benim için öyle. Osui sadece bir ilk idi. Son olmayacaktı da, her korktuğum anda aynı aptal hamleleri sergileyecektim. Her seferinde de bir Daichi Yamada, bir Jounin veya köyden herhangi biri gelip beni durdurmayacaktı. Her seferinde insanlar Osui gibi şanslı olmayacaktı. Bunun tekrarlanmasını önlemeliydim. İnsanlara zarar vermeyi bırakmalıydım. Kendi düşen ağlamaz. Lakin bir daha düşmemek için bir yöntem geliştirebilir. Her seferinde düşüp kendi canını acıtması ve bağırarak etrafa rahatsızlık salması gerekmez. Düşünürken adımlarım gitgide hızlanıyordu.
Kime danışmalıydım, Ne yapmalıydım ? Kafamda değişik değişik sorular yerlerini sadece bir şeye bırakıyordu. Kendimi değiştirmeliydim. Neden insanlara zarar vermekten çekiniyorum ? Neden pişmanlık duyuyorum ? Neden Daichi Yamada gibi bir pislikten korkuyorum ? Çünkü ben köle olmuşum. Efendisi ne derse onu harfiyen uygulayacak bir köle .. Köleler hep köle kalır. Çok azı hür olma hakkını elde eder. Hepsi ezilir, kirlenir ve acı çeker. Efendileri ne yapar ? Eğlenirler ... Sadece ve sadece eğlenirler. Sanki bir soytarıyı izliyormuş gibi. Bir insanın acı çekişleri hoşuna gider. Onları çalıştırır, kendileri paşa paşa otururlar ve ellerini ceplerine atmazlar. Hıh, ben hangisiyim peki ? Elbette köleyim. Değersiz bir köle ... Lakin hangisi olmam gerektiğini iyi biliyorum. Ben efendi olmalıyım ! Olacağım.
Bu köyü, bu insanları ve şekilsiz binaları neden koruyorum ? Neden insanlar uyuklarken ben kalkıyor ve buraları dolaşıyor, devriye geziyorum ? Sırf onlar rahat olsun diye ! Kıçları sıcacık kalsın diye, evlerinde yemekleri pişsin, sobaları yansın diye. Ben bu uğurda ölmeyeceğim. Ben başkalarının istediği gibi yönlendireceği biri değilim !
Ben hür ve ebediyim ! Yok olmama ve yok edilemem ! Bu köyde işim bitti. Bana benim gibiler lazım. Başkasının ne efendisi ne de kölesi olmaya gideceğim. Benim gibileri bulamaya gideceğim. Elbette o köşelerde benim gibi insanlar var.
Bekleyin kardeşlerim ben geliyorum !