Shinrai Heiwa

Künye
İsim: Shinrai Heiwa
Yaş: 18
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.79
Kilo: 68
Köy: Kusagakure
Element: Raiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
________________________________________
Portre
Görünüm:
Siyah saçlı ve kahverengi gözlüdür. Gözlerinden genellikle bir hüzün vardır. Ara sıra renklese bile genelde sönüktür gözleri. Yüzünde herhangi bir iz veya yara yoktur. Genellikle güven verici bir çehresi vardır.
Kişilik: Husursuz ve güvensiz. İnsan olamayanlara karşı böyle bir bakış açısı belirlemiştir Heiwa. Sevgiyi ve şefkati bilmeyenlere karşı... Aynı zamanda hayata karşı da böyle bakmaktadır. Çok fazla nefret ve öfke çevrede gezmektedir ve bunlar Heiwa’nın nazik bünyesi için bazen fazla gelmektedir. Aynı zamanda onu ruhani olarak yıprakmakta, husursuz etmektedir. Her köşeden bir düşman fırlayacakmış gibi hisseder çoğu zaman. Gücünün yeterli olmayışı veya arkadaşlarının pek fazla olmaması da kendini husursuz hissettirmektedir. Gözler sanki hep üstündedir. Onun açığını kollamakta, onu kırmak istemektedir. Yine de direnmeyi bir şekilde hep başarmıştı. Bundan sonra da öyle olacağını biliyordu.
Onunla her ne kadar ilgilenmeyip uzakta kalmayı tercih etseler de insanlardan bir türlü nefret edememiştir Heiwa. Birbirlerine karşı olan sevgilerini her ne kadar şu anda hissedemiyor olsa da görmüştür. Birbirlerine sarılan arkadaşları, öpüşen çiftleri veya hikayelerde duyduğu, birbiri için canını feda eden yoldaşları ve en önemlisi “O”nu. Sevgi duyan varlıkların kötü olmaması gerektiğine inanmıştır. Her kötü insanın içinde bir iyi olduğuna inanmış, ilişkilerinde bu yüzden kimseyi kırmamış ve suçlamamıştır. Ama bir türlü güvenmeyi bilememiştir. Her ne kadar iyi kimseler olsalar bile güven alamamıştır. Belki de kendi suçuydu masumiyeti ile beraber kaybetmesi güvenme hissini.
Kafasındaki husursuz düşünceler yüzünden kendi içine kapanık biri olmuştur Heiwa. Yalnızlık acı veriyordu kendisine. Ama ders de veriyordu. Hayatın sadece oyun ve eğlence olmadığını, bazılarının kendi çıkarları için kötülük yaptığını ve bazı kişilerin insan olmadığını biliyordu. Kötü kimselerdi bunlar. Esas korktuğu ve nefret ettiği kişiler...
Ama cesaretini kaybetmedi Heiwa. İstediği şeyler için her zaman hırslı ve kendinden emin biri oldu. Amaçlarını engellemeye çalışan kişileri asla affetmez ve insanlıktan çıkanlara asla acımaz. Ölümden asla korkmamıştır. Sadece yalnız başına ölmekten korkmuştur. Sadece ölürken husursuz ve mutsuz olmaktan korkmuştur.
Özgeçmiş:
Kötü ailelerin kötü çocuklar yetiştirdiği söylenir. Sakatlığı yüzünden işi bırakan bir dövüşçünün ve küçük kızını alıp başka bir erkeğe kaçan annenin kötü bir çocuk yetiştireceğini düşünürsünüz. Ama gerçek her zaman öyle değildir. Kocaman gözlerini dünyaya açtığı zaman, ufacık narin kollarını annesinin kucağında sallarken gördüğü manzara çok güzeldi. Erkek bir evladı olduğu için gururlanan, onurlu, güven veren ve neşeli bir baba, upuzun saçları ile güzeller güzeli, sevgi dolu bir anne... Ters gidebilecek bir şey yok diye düşünüyor insan. Bu aile iyi durumda ve aslanlar gibi iyi bir çocuk yetiştirecek. Mağrur ve gururlu olan bu evlat tabiki bir shinobi olucak ve köyünü gururlandıracak. Bazen insan hayal kırıklığına uğrayabiliyor. Aynı bazı kemiklerin kırılması ve bazen tam olarak iyileşememesi gibi...
Babası kalıcı bir sakatlık geçirdiği zaman daha 5 yaşındaydı Heiwa. Eve gelen fazla paranın kesintiye uğradığı o vakte kadar şişman ve sevimli bir çocuktu. Eve gelen paranın zaten azalması yetmezmiş gibi, bu paraların büyük bir kısmı da alkole gitmeye başlamıştı Heiwa’nın ufak bir kız kardeşi olduğu zaman. Onurlu ve güven veren baba, annesini ve çocuğunu döven bir alkoliğe dönüşmüştü. Herkese kızıyor ve bağırıyordu. Mutlu aile tablosundan geriye hiçbir şey kalmamıştı. Evin annesinin başka bir adamla aşk yaşayıp, küçük kızını da alıp kaçması artık bardağı taşıran son damlaydı. Bunun bütün suçlusu kimdi ? Heiwa olmadığı kesindi ama babasına bir suçlu gerekiyordu. Kendinden başka herkesi suçlamış ve gerçeği görememişti. Neyseki komşular bu gerçeği görmüşler ve bu alkoliği gerekli cezayı alması için hapise yollamayı başarmışlardı. Esas göremedikleri şey ortada kalan bir çocuktu. 7 yaşında ve kimsesi olmadan yaşamaya mahkum kalmıştı. Neyseki annesi geri dönmüş ve çocuğunu almıştı.
Üvey babası kötü bir insan değildi Heiwa’ya karşı. Fakat annesine hiç iyi davranmıyor gibiydi. Sürekli onu kurtardığından bahsediyor ve daha çok şey bekliyordu. Ne beklediği bilemiyordu Heiwa elbette fakat içinden pek de hoş şeyler geçmiyordu. Ayrıca aklında ailesinin işe gitmeden nasıl para kazandıkları sorusu geçiyordu hep.Bütün gün evde oturan ve uyuklayan insanlar için tek bir para kazanma yöntemi vardır, o da geceleri çalışmak.
Herkes mışıl mışıl uyurken günah işlemek daha kolay gibi geliyor insana. Görecek kimse yoksa ortada suç yokmuş gibi hissediyor insan. Ama bazı shinobiler insan değildi. İki güçsüz kişiyi hırıszlık yaptığı için paketlemek çok kolay olabilirdi, fakat iki çocuğu yetim bırakmak bu kadar kolay olmamalıydı. Ama görünen o ki öyleydi. Bu iki çocuk tekrar ortada kalmıştı. En azından akedemiye gidecek yaştaydılar ve “topluma kazandırma” çalışmasının birer parçası olmaya hak kazanmışlardı. Zaten Heiwa’nın kaderi en başından beri shinobi olmak değil miydi sanki ?
Neden çocuklar bu kadar acımasız oluyorlar ? Acıma ve şefkat kavramlarından bihaber oldukları için mi acaba ? Yoksa insanın doğası doğuştan kötü mü ? Hayır, bu gerçeği her zaman reddetmişti Heiwa. Çünkü onlar dalga geçtiği zaman elinden tutup onu dışarı çıkartan küçük kız öyle inanmasına engel olmuştu. Ona sarılmıştı, kendisini iyi hissetmesini sağlamıştı. Kız kardeşi hastalıktan öldüğü zaman susmuştu ama şimdi konuşuyordu. Bir şeyler farklı gibiydi, acaba bu farkı yaratan sevgi miydi ? 11 yaşında olsa bile hala saf ve küçüktü Heiwa, çektiği acılar masumiyetini kıramamıştı. Kırılan tek şey güveniydi ama bu kız onu tamir ediyor gibiydi.
Bir binayı kurmak için ne kadar çaba sarf edersen, yıkıldığı zaman da o kadar üzülürsün. Sevgiyle koyduğun her anı, her güzellik teker teker yere düşüp kırılırken sen de onlarla beraber parçalanırsın. Sevdiği insanı kaybetmenin acısını tekrar tadıyordu. Gözleri önünde yaşam akıp gidiyordu ve o hiçbir şey yapamıyordu. Ağladı ve bağırdı. Öfkelendi ve saldırdı. İntikam almış olsa da hiçbir şey düzelmemişti. Bomboştu artık. Hayat ona verdiği her şeyi geri alıyordu. Görevin ardından chunin olmasına sadece gülmüştü. Kaybına üzülmüşlerdi. Aynı zamanda görev tamamlandığı için memnunlardı. Onlar da insan değildi. “Güç manyakları.” dedi içinden. Şu ana kadar onu mutsuz eden bütün öfke ve nefret karşısında duruyor gibiydi. Ondan korkuyordu çünkü çok canını yakmıştı. Aynı zamanda ondan nefret ediyordu, çünkü canını yakmaya devam edicekti. Onu yok etmek kimseye bunları yaşatmamak istiyordu. Öyle de yapıcaktı.
Amaçlar: Bütün husursuzluğu, güvensizliği ve nefreti yaratan, insanları insan olmaktan çıkaran değerleri, düşünceleri ve kişileri ortadan kaldırmak. Aynı zamanda iç huzura ve mükemmeliğe ulaşabilmek.
Eksiklikler: -
________________________________________
Profil
Güç:
• 3
Çeviklik:
• 7
Kondisyon:
• 6
Potansiyel:
• 4
Varlık:
• 3
Zeka:
• 7
İsim: Shinrai Heiwa
Yaş: 18
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.79
Kilo: 68
Köy: Kusagakure
Element: Raiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
________________________________________
Portre
Görünüm:
Siyah saçlı ve kahverengi gözlüdür. Gözlerinden genellikle bir hüzün vardır. Ara sıra renklese bile genelde sönüktür gözleri. Yüzünde herhangi bir iz veya yara yoktur. Genellikle güven verici bir çehresi vardır.
Kişilik: Husursuz ve güvensiz. İnsan olamayanlara karşı böyle bir bakış açısı belirlemiştir Heiwa. Sevgiyi ve şefkati bilmeyenlere karşı... Aynı zamanda hayata karşı da böyle bakmaktadır. Çok fazla nefret ve öfke çevrede gezmektedir ve bunlar Heiwa’nın nazik bünyesi için bazen fazla gelmektedir. Aynı zamanda onu ruhani olarak yıprakmakta, husursuz etmektedir. Her köşeden bir düşman fırlayacakmış gibi hisseder çoğu zaman. Gücünün yeterli olmayışı veya arkadaşlarının pek fazla olmaması da kendini husursuz hissettirmektedir. Gözler sanki hep üstündedir. Onun açığını kollamakta, onu kırmak istemektedir. Yine de direnmeyi bir şekilde hep başarmıştı. Bundan sonra da öyle olacağını biliyordu.
Onunla her ne kadar ilgilenmeyip uzakta kalmayı tercih etseler de insanlardan bir türlü nefret edememiştir Heiwa. Birbirlerine karşı olan sevgilerini her ne kadar şu anda hissedemiyor olsa da görmüştür. Birbirlerine sarılan arkadaşları, öpüşen çiftleri veya hikayelerde duyduğu, birbiri için canını feda eden yoldaşları ve en önemlisi “O”nu. Sevgi duyan varlıkların kötü olmaması gerektiğine inanmıştır. Her kötü insanın içinde bir iyi olduğuna inanmış, ilişkilerinde bu yüzden kimseyi kırmamış ve suçlamamıştır. Ama bir türlü güvenmeyi bilememiştir. Her ne kadar iyi kimseler olsalar bile güven alamamıştır. Belki de kendi suçuydu masumiyeti ile beraber kaybetmesi güvenme hissini.
Kafasındaki husursuz düşünceler yüzünden kendi içine kapanık biri olmuştur Heiwa. Yalnızlık acı veriyordu kendisine. Ama ders de veriyordu. Hayatın sadece oyun ve eğlence olmadığını, bazılarının kendi çıkarları için kötülük yaptığını ve bazı kişilerin insan olmadığını biliyordu. Kötü kimselerdi bunlar. Esas korktuğu ve nefret ettiği kişiler...
Ama cesaretini kaybetmedi Heiwa. İstediği şeyler için her zaman hırslı ve kendinden emin biri oldu. Amaçlarını engellemeye çalışan kişileri asla affetmez ve insanlıktan çıkanlara asla acımaz. Ölümden asla korkmamıştır. Sadece yalnız başına ölmekten korkmuştur. Sadece ölürken husursuz ve mutsuz olmaktan korkmuştur.
Özgeçmiş:
Kötü ailelerin kötü çocuklar yetiştirdiği söylenir. Sakatlığı yüzünden işi bırakan bir dövüşçünün ve küçük kızını alıp başka bir erkeğe kaçan annenin kötü bir çocuk yetiştireceğini düşünürsünüz. Ama gerçek her zaman öyle değildir. Kocaman gözlerini dünyaya açtığı zaman, ufacık narin kollarını annesinin kucağında sallarken gördüğü manzara çok güzeldi. Erkek bir evladı olduğu için gururlanan, onurlu, güven veren ve neşeli bir baba, upuzun saçları ile güzeller güzeli, sevgi dolu bir anne... Ters gidebilecek bir şey yok diye düşünüyor insan. Bu aile iyi durumda ve aslanlar gibi iyi bir çocuk yetiştirecek. Mağrur ve gururlu olan bu evlat tabiki bir shinobi olucak ve köyünü gururlandıracak. Bazen insan hayal kırıklığına uğrayabiliyor. Aynı bazı kemiklerin kırılması ve bazen tam olarak iyileşememesi gibi...
Babası kalıcı bir sakatlık geçirdiği zaman daha 5 yaşındaydı Heiwa. Eve gelen fazla paranın kesintiye uğradığı o vakte kadar şişman ve sevimli bir çocuktu. Eve gelen paranın zaten azalması yetmezmiş gibi, bu paraların büyük bir kısmı da alkole gitmeye başlamıştı Heiwa’nın ufak bir kız kardeşi olduğu zaman. Onurlu ve güven veren baba, annesini ve çocuğunu döven bir alkoliğe dönüşmüştü. Herkese kızıyor ve bağırıyordu. Mutlu aile tablosundan geriye hiçbir şey kalmamıştı. Evin annesinin başka bir adamla aşk yaşayıp, küçük kızını da alıp kaçması artık bardağı taşıran son damlaydı. Bunun bütün suçlusu kimdi ? Heiwa olmadığı kesindi ama babasına bir suçlu gerekiyordu. Kendinden başka herkesi suçlamış ve gerçeği görememişti. Neyseki komşular bu gerçeği görmüşler ve bu alkoliği gerekli cezayı alması için hapise yollamayı başarmışlardı. Esas göremedikleri şey ortada kalan bir çocuktu. 7 yaşında ve kimsesi olmadan yaşamaya mahkum kalmıştı. Neyseki annesi geri dönmüş ve çocuğunu almıştı.
Üvey babası kötü bir insan değildi Heiwa’ya karşı. Fakat annesine hiç iyi davranmıyor gibiydi. Sürekli onu kurtardığından bahsediyor ve daha çok şey bekliyordu. Ne beklediği bilemiyordu Heiwa elbette fakat içinden pek de hoş şeyler geçmiyordu. Ayrıca aklında ailesinin işe gitmeden nasıl para kazandıkları sorusu geçiyordu hep.Bütün gün evde oturan ve uyuklayan insanlar için tek bir para kazanma yöntemi vardır, o da geceleri çalışmak.
Herkes mışıl mışıl uyurken günah işlemek daha kolay gibi geliyor insana. Görecek kimse yoksa ortada suç yokmuş gibi hissediyor insan. Ama bazı shinobiler insan değildi. İki güçsüz kişiyi hırıszlık yaptığı için paketlemek çok kolay olabilirdi, fakat iki çocuğu yetim bırakmak bu kadar kolay olmamalıydı. Ama görünen o ki öyleydi. Bu iki çocuk tekrar ortada kalmıştı. En azından akedemiye gidecek yaştaydılar ve “topluma kazandırma” çalışmasının birer parçası olmaya hak kazanmışlardı. Zaten Heiwa’nın kaderi en başından beri shinobi olmak değil miydi sanki ?
Neden çocuklar bu kadar acımasız oluyorlar ? Acıma ve şefkat kavramlarından bihaber oldukları için mi acaba ? Yoksa insanın doğası doğuştan kötü mü ? Hayır, bu gerçeği her zaman reddetmişti Heiwa. Çünkü onlar dalga geçtiği zaman elinden tutup onu dışarı çıkartan küçük kız öyle inanmasına engel olmuştu. Ona sarılmıştı, kendisini iyi hissetmesini sağlamıştı. Kız kardeşi hastalıktan öldüğü zaman susmuştu ama şimdi konuşuyordu. Bir şeyler farklı gibiydi, acaba bu farkı yaratan sevgi miydi ? 11 yaşında olsa bile hala saf ve küçüktü Heiwa, çektiği acılar masumiyetini kıramamıştı. Kırılan tek şey güveniydi ama bu kız onu tamir ediyor gibiydi.
Bir binayı kurmak için ne kadar çaba sarf edersen, yıkıldığı zaman da o kadar üzülürsün. Sevgiyle koyduğun her anı, her güzellik teker teker yere düşüp kırılırken sen de onlarla beraber parçalanırsın. Sevdiği insanı kaybetmenin acısını tekrar tadıyordu. Gözleri önünde yaşam akıp gidiyordu ve o hiçbir şey yapamıyordu. Ağladı ve bağırdı. Öfkelendi ve saldırdı. İntikam almış olsa da hiçbir şey düzelmemişti. Bomboştu artık. Hayat ona verdiği her şeyi geri alıyordu. Görevin ardından chunin olmasına sadece gülmüştü. Kaybına üzülmüşlerdi. Aynı zamanda görev tamamlandığı için memnunlardı. Onlar da insan değildi. “Güç manyakları.” dedi içinden. Şu ana kadar onu mutsuz eden bütün öfke ve nefret karşısında duruyor gibiydi. Ondan korkuyordu çünkü çok canını yakmıştı. Aynı zamanda ondan nefret ediyordu, çünkü canını yakmaya devam edicekti. Onu yok etmek kimseye bunları yaşatmamak istiyordu. Öyle de yapıcaktı.
Amaçlar: Bütün husursuzluğu, güvensizliği ve nefreti yaratan, insanları insan olmaktan çıkaran değerleri, düşünceleri ve kişileri ortadan kaldırmak. Aynı zamanda iç huzura ve mükemmeliğe ulaşabilmek.
Eksiklikler: -
________________________________________
Profil
Güç:
• 3
Çeviklik:
• 7
Kondisyon:
• 6
Potansiyel:
• 4
Varlık:
• 3
Zeka:
• 7